12 milyar liralık biyoteknoloji vadisi projesi son aşamada
Türkiye’nin biyoteknoloji alanında faaliyet gösteren şirketlerini bir araya getiren Biyoteknoloji Vadisi projesi son aşamaya geldi. Toplam 12 milyar gibi dev bir bütçeyle kurulması planlanan ayrıca bünyesinde bir de üniversite açılması planlanan proje için ilk aşama olan Biyoteknoloji İhtisas Sanayi Bölgesi (BİOSB) tüzel kişiliğine kavuştu. İşte detaylar...
Biyoteknoloji İhtisas Sanayi Bölgesi (BİOSB) ve Biyoteknoloji Sanayicileri Derneği (BİYOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ercan Varlıbaş, “Tüm dünyada biyoteknoloji alanında teşvik ve yatırımlar artıyor. Ayrıca Biyoteknoloji Vadisi projesiyle Türkiye de yatırım atağında” dedi.
SüperHaber’e açıklama yapan Varlıbaş, dünyada biyoteknoloji pazarının 1.2 trilyon dolar büyüklüğüne ulaştığını belirterek, Türkiye’nin bu pazardan hakettiği payı almak için çalışmalara hız verildiğini söyledi.
Biyoteknoloji Vadisi projesinin Türkiye ekonomisi açısından önemine de değinen Dr. Varlıbaş,
“Biyoteknoloji Vadisi’yle dünyada önemli bir yer edinmeyi ve önemli bir pay almayı hedefliyoruz. Bu kapsamda, biyoteknoloji üssü olarak tasarlanan İstanbul Biyoteknoloji İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde (BİOSB) kurulumu süren Biyoteknoloji Vadisi’nde tüm sektörlerden biyoteknoloji alanında katma değer yaratacak firmaların yanı sıra, test ve kalibrasyon merkezleri, teknoloji transfer ofisleri, üniversite gibi endüstrinin tüm paydaşları yer alacak. Biyoteknoloji Vadisi’nde önemli projeler ve katma değerli ürünlerin üretimi gerçekleştirilecek. Biyoteknoloji Vadisi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önemle üzerinde durduğu ve her fırsatta vurguladığı ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonunu destekleyecek önemli projelerden birisidir” diye konuştu.
Türkiye'de yalnızca biyoteknolojik ilaç ithalatının 1 milyar dolar olduğunu söyleyen Varlıbaş, "Türkiye kendi biyoteknolojik ürünlerini ürettiğinde, dışa bağımlılık oranı oldukça azalacaktır. 1 kilogramlık biyoteknolojik ürün ihracatı 675 bin dolardır" dedi.
Biyoteknoloji Vadisi'nde geniş bir ürün çeşitliliği olması için çalıştıklarını aktaran Varlıbaş, şunları kaydetti:
"İhracat kilogram fiyatı en az 10 bin dolar olan yenilikçi ilaç ve malzemelerin yanı sıra diğer tüm sektörlerle ilgili çalışmalar gerçekleştirileceğiz. Vadiden yılda 27 milyarlık ihracat yapılacak. Yeni moleküllerin bulunması için merkez olacak."
Dünyadaki biyoteknoloji pazarının 2024'te 775 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmasının beklendiğini söyleyen Ercan Varlıbaş, "Bu pazarlardan pay alacak olan ülkeler dünyada söz sahibi olacaktır" dedi. Dünyanın en büyük ekonomileri arasında 13'üncü sırada yer alan Türkiye'nin dünya biyoteknoloji sektör sıralamasında ise 47'nci sırada bulunduğuna dikkat çeken Varlıbaş, "Biyoteknoloji sektörü Türkiye'de henüz hak ettiği konumda değil" diye konuştu.
Uluslararası pazar araştırma şirketi Precedence Research’ün Temmuz 2023’te yayımladığı verileri de değerlendiren Dr. Ercan Varlıbaş,
“Küresel biyoteknoloji pazar büyüklüğü, 2022'de 1 trilyon 224 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. 2023’te ise bu hacmin 1 trilyon 378 milyar ABD doları olması bekleniyor. Küresel biyoteknoloji pazarı, 2023'ten 2030'a kadar yüzde 12,8'lik Yıllık Birleşik Büyüme Oranı (YBBO) ile büyüyecek. 2030’a kadar yaklaşık 3 trilyon 250 milyar ABD dolar seviyesine yükselecek. 2022'de yüzde 37,76 gelir payına sahip olarak biyoteknolojide iddialı bir konumda bulunan Kuzey Amerika bölgesi, 2023-2030 döneminde de küresel biyoteknoloji pazarına liderlik etmesi yönünde bir yapılanma içerisinde. 2022'de yüzde 23,8'lik bir gelir payı elde eden Asya-Pasifik bölgesi ise biyoteknoloji pazarında en hızlı büyüyen bölge konumunda. Asya-Pasifik, 2030’a kadar yüzde 13,7'nin üzerinde bir büyüme oranına ulaşacak” diye konuştu.
Yatırımların gelişmekte olan ülkelerde önemli gelişmelere yol açacağını söyleyen Dr. Varlıbaş,
“Özellikle Çin, Japonya ve Hindistan’da biyoteknoloji sektörü yükselişte ve piyasa hükümet girişimleri tarafından yönlendiriliyor. Devlet politikaları kapsamında klinik çalışmaların standartlaştırılması, geri ödeme politikalarının geliştirilmesi ve ürün onay sürecinin hızlandırılması gibi prosesler hedefleniyor. Tüm bu düzenlemelerle sektörde büyüme potansiyelinin oluşturulması planlanıyor. Ayrıca tarımda mahsullerde yeni özelliklerin oluşturulması ve gen dizilimi yoluyla germplazma gibi teknolojilerin geliştirilmesi alanlarındaki çalışmalar da öncelikleri arasında yer alıyor. Hücre bazlı analiz ve Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) gibi genomik tekniklerin geliştirilmesine yönelik artan yatırımlar da gelişmekte olan ülkelerde önemli gelişmelere yol açacak. Nükleik asit ve protein asit dizilimi gibi tekniklerle üretilen büyük datalar, veri yorumlanmasını ve yönetimini gerektiriyor. Bu verilerle biyoteknoloji gelecekte daha da önemli bir konumda olacak” ifadelerini kullandı.