"15 Temmuz'un patronlarını ödüllendirme!"
Yeni Şafak genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül, "15 Temmuz'un patronlarını ödüllendirme" diyerek, seçime saatler kala çok önemli uyarılarda bulundu.
İşte Karagül'ün o satırları:
"Türkiye’ye kurşun sıkanları sevindirme!
Türkiye’ye ihanet edenleri ödüllendiremeyiz.
Bu ülkeye kurşun sıkanları ödüllendiremeyiz.
Bizi ABD eliyle, İsrail eliyle, terör örgütleri eliyle dövmeye girişenleri affedemeyiz.
Tekrar başa dönemeyiz.
Bir kez daha geri dönemeyiz.
Yeniden başımızı öne eğemeyiz.
Yeni bir kayıp yüzyıla rıza gösteremeyiz.
Bu ülkeyi PKK ve FETÖ’ye, onların örgütlenme ağlarına teslim edemeyiz.
Türkiye’yi terörün patronlarına, 15 Temmuz’un patronlarına teslim edemeyiz.
ABD’den, İsrail’den, İngiltere’den, Almanya’dan talimat alanlara inanamayız.
Utanç listeleri artık gizlenemiyor..
Onların talimatları ile gizli gizli toplantılar yapanlara, perde gerisinde ittifak kuranlara, onların dayattığı adayları milletten gizleyip listelere alanlara güvenemeyiz. İş ayyuka çıkınca da utanmadan hiçbir şey yokmuş gibi davrananları adam sanamayız.
“Dağdakilerle görüştüm bize destek verecekler” diyen Saadet Partisi’nin Adıyaman adayını Milli Görüşçü kabul edemeyiz. Milli Görüşü çokuluslu cephenin içine yerleştirenleri haklı bulamayız.
15 Temmuz gecesi, sokaklar kan gölüne dönmüşken, bir millet direnirken elinde kadehi ile kutlama yapan belediye başkanını adam sanamayız.
Bunlar ne İmamoğlu! ABD tankları mı bekliyordunuz?
15 Temmuz gecesi, darbe yapılırken, ABD destekli FETÖ silahlı güçleri bu ülkeye savaş açmışken, İstanbul’u Anadolu’dan koparma kararı verilmişken, Anadolu iç savaşı başlatılmışken sevinç naraları atan, milletimizin o tarihi tersine çevirmesiyle de “Sokaklara dökülen bu halka akıl fikir diliyorum o kadar. Ülkemin beyin ölümü gerçekleşmiştir. Başımız sağ olsun” diyen Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu hangi milli eksenin içinde? Bu ülkenin ABD tanklarıyla ezilmesini mi bekliyordu? İstanbul’un ABD uçaklarıyla bombalanmasını mı umuyordu?
Sizi tek bir cephede toplayan kim? Sizi Türkiye’nin karşısına diken kim?
Bu ülkenin kurucu partisini PKK’ya, DHKP-C’ye teslim eden, “Türkiye Ekseni”nden çıkarıp çokuluslu müdahale eksenine yerleştiren Kemal Kılıçdaroğlu hangi Türkiye için mücadele ediyor?
15 Temmuz’dan medet umanları, terörden medet umanları, ekonomik saldırılardan medet umanları asla yerli göremeyiz. Onları tek çatı altında toplayan kim? Onları Türkiye’nin bütünlüğü karşısına yerleştiren güç hangi güç?
“AK Parti ve MHP’ye oy vermeyin” çağrısı yapan Cemil Bayık’a bir çift laf edemeyenleri, “Sana ne!” diyemeyenleri, tam tersine gizli gizli onlarla pazarlık yapanları affedemeyiz. Bu utanç onları yer bitirir, bitirecek de.
Bu ülkeyi bir daha çokuluslu saldırılar karşısında zayıf düşüremeyiz, çaresiz bırakamayız. Bu ülkeyi bir daha “savunma” durumuna sokamayız.
Yeniden Washington’dan, Brüksel’den, Londra’dan talimatlar mı alacağız?
Washington’dan, Brüksel’den, Londra’dan bir talimatla Türkiye’dehükümet düşürüldüğü dönemleri, ABD basınında bir yazı çıkıncaekonomik felâket yaşadığımız günleri bir daha yaşayamayız.
Bizi PKK eliyle, FETÖ eliyle, terör örgütleri eliyle dövenlerin, yeni dönemde siyasi partiler üzerinden kurdukları cephe ile dövmelerini boynumuz bükük bekleyemeyiz.
Çanakkale’nin hesabını sormak için, Anadolu’yu Suriyeleştirmek için, yüz yıl sonra büyük tarihî yükseliş başlatan Türkiye’yi durdurmak için akıl almaz entrikalarla milletimizin zihinlerini bulandırmaya çalışanlara, terör örgütleriyle siyasi partileri birleştirmeye girişenlere sessiz kalamayız.
Kandil’e ne kadar para aktarılacağı bile konuşulmuş..
Kandil’le pazarlıklarında belediyenin hangi şirketinin onlara verileceğini, ne kadar para aktarılacağını bile kararlaştıranların Türkiye için mücadele ettikleri yalanına inanamayız.
Anadolu’yu dört bir taraftan çevrelemeye çalışanlara tek söz söyleyemeyenleri, ülkemizin etrafında saldırı cepheleri kuranlara söz söyleyemeyenleri, tam tersine onlardan talimat alanları, onların dedikleri ittifakları kuranları ödüllendiremeyiz.
Afrin müdahalesine karşı çıkanları, Kandil’e müdahaleye karşı çıkanları, Fırat Kalkanı’na karşı çıkanları, “Güneydoğu’ya ve Doğu Akdeniz’e NATO gelsin, ABD gelsin” diyenleri bu ülkenin mücadelesi içinde göremeyiz. Hadi çıkıp bunlara bir şey söyleyin!
Onlar 31 Mart’ı yerel seçim görmüyor, peki biz niye öyle görecekmişiz!
31 Mart bir yerel seçim değildir. Artık Türkiye’nin hiçbir seçimi yerel değildir. Milletimizin kararı, tercihi bölgeseldir, küreseldir. Artık bütün sözlerimiz, hareketlerimiz, mücadelemiz küreseldir.
Onlar 31 Mart’ı yerel seçim görmüyorsa biz niye görecekmişiz!
Onlar bu seçimleri, Türkiye’nin yüz yıllık uykudan uyanmasını engelleme, Türkiye’yi susturma, yeniden vesâyet altına alma fırsatı görüyorsa bu asla yerel seçim değildir.
ABD neden umudunu bu seçime bağladı? AB neden umudunu bu seçime bağladı? İsrail neden umudunu bu seçime bağladı? Terör örgütleri neden umudunu bu seçime bağladı. Yukarıda saydıklarımın tamamıyla ortaklık kuran cephe neden umudunu bu seçime bağladı?
Türkiye düşmanlarının tamamı onların yanında!
Türkiye’nin karşısında kimler var bakın. Hepsi onları destekliyor. Başka söze gerek var mı?
Onların belediyecilik diye bir derdi mi var? Türkiye’yi büyütme, güçlendirme diye bir derdi mi var? Onların kendilerine talimatlar yağdıran, kendilerine roller dağıtan, kendilerini hizaya sokanlara diyet borcu var. Onlar kime diyet borçları varsa ona itaat edecekler. Başka seçenekleri yok.
“Türkiye Ekseni” dışında kim kalmışsa çokuluslu cephe içindedir. FETÖ ile, ABD ile, PKK ile, İsrail ile, on beş yıldır Türkiye’ye müdahale edenlerle, saldırılar yapanlarla beraberdir.
Uyanalım.. Zihinlerimizi bulandıranlara kanıp yüz yıl sonra gelen fırsatı elimizin tersiyle itemeyiz.
Milletimizin çelik iradesi, derin firaseti bu oyunu bozacak…
Ama başaramayacaklar. Onlar da, patronları da başaramayacak. Onlar da, kol kola girdikleri terör örgütleri de başaramayacak.
Onlar da patronları da; 31 Mart’ta da, Suriye’nin kuzeyinde de, Ege’de de, Doğu Akdeniz’de de, ekonomiyi batırıp iç huzursuzluk çıkarma girişimlerinde de, Türkiye’yi yeniden dizayn etme planlarında da başarılı olamayacak. Sinsi sinsi yürüttükleri bütün planları milletimizin çelik iradesine, derin firasetine çarpıp dağılacak.
Türkiye yürüyecek. Büyük yürüyüş devam edecek. İçeriden ve dışarıdan ne yapılırsa yapılsın, hangi ittifaklar kurulursa kurulsun, ne tür cepheler hazırlanırsa hazırlansın, yüzlerce yıllık siyasi genetik tarih yapmaya, coğrafya inşa etmeye, Türkiye yükselişine devam edecek.
En büyük hesap Türkiye’dir. En büyük mücadele budur..
Siz siz olun, bunu bir yerel seçim olarak görmeyin. Sadece belediye başkanlığı meselesi sanmayın. Bunun bir adım sonrası Türkiye’yi felç etmektir. Onlar buna hazırlanıyor.
Çünkü artık herkesin niyeti açıkça ortaya çıktı. Çünkü artık kimse bulunduğu cepheyi gizleyemez oldu. Bu ülkeye; tarihine, geleceğine kurşun sıkanları, arkalarındaki güçleri, Türkiye’yi durdurmak isteyenleri sevindirmeyin.
Bundan daha büyük hiçbir hesap yoktur. Biz bu hesabı sonsuza kadar devam ettireceğiz. Tam da ülkemizin yükselişe geçtiği dönemde, dışarıdan durduramayanların içeriden durdurmasına da izin vermeyeceğiz."