"2014'te ses çıkarsaydınız bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu. Burada önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan "Kırım'ın yasa dışı ilhakı olmak üzere Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü hiçe sayan gayrimeşru adımları kabul etmiyoruz. 2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarmış olsaydı acaba bugünkü tabloyla karşı karşıya kalır mıydık? Ama Kırım'ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. Adalet belli bölgelerde geçerli diğer bölgelerde geçersiz mi?" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu.

Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Antalya Diplomasi Forumu'nun ülkelerimize hayırlı olmasını diliyorum. Salgın şartlarına rağmen geçen yıl ilk toplantıyı başarı ile icra ettik. Sancılı bir dönemde Antalya'dan verdiğimiz dayanışma mesajlarının foruma çok önemli bir anlam kattığına inanıyorum. Forum yakında küresel diplomasinin kalbinin attığı yere dönüşecek.

Foruma iştirak eden hükümet ve devlet başkanları, devlet temsilcileri yapacakları katkının yanı sıra, aralarındaki temasları da önemli görüyorum. Foruma yönelik yoğun ilgiyi memnuniyet ile karşılıyorum.

"AÇLIK VİRÜSÜ KORONAVİRÜSTEN DAHA FAZLA CAN ALIYOR"

Bilimde, sanayide, teknolojideki onca ilerlemeye rağmen insanlık olarak temel meselelerimizi hala çözüme kavuşturamadığımızı görüyorum. Sıcak çatışma, iç savaşlar, terörizm, açlık, kıtalar araındaki adaletsizlik ne yazık ki sürüyor. Ekonomiler büyürken, gökdelenler yükselirken, birilerinin cüzdanları şişerken, hemen yanı başımızda çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyor. Açlık virüsü her yıl dünyada koronavirüsten daha fazla insanın canına mal oluyor. Dünyada her gün 10 saniyede bir çocuk bir lokma ekmek ve su bulamadığı için ölüyor. İnsanlar yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor. 2014'ten bu yana Akdeniz'de 25 binden fazla umut yolcusu hayatını kaybetti.

"TARİH DERS ALMAYANLAR İÇİN TEKERRÜR EDER! UKRAYNA ÖRNEĞİNDE GÖRDÜK"

800 milyon insanın temel gıda maddelerine erişemediği bir dünyada yaşıyoruz. Kabul edelim ki, böyle bir dünyada hayal ettiğimiz kalıcı barış, huzur ve istikrar temin edilemez. 10 yıldır süren çatışmaların bile sona erdirilemediği bir dünyada kimse kendini güvende hissedemez. Söndüremediğimiz her yangının, durduramağımız her savaşın bizi de yakacağını bilmeliyiz. Bunu Suriye'de, Libya'da, Yemen'de ve birçok kriz bölgesinde gördük, şahit olduk. Çoğu kadın ve çocuk milyonlarca sivil bu çatışma bölgelerinde hayatını kaybetti. Uluslararası kuruluşlara güven dibe vurdu. İnsanlığın ortak kültür mirası olan şehirler enkaz yığınına döndü. Kimi zaman coğrafi, kimi zaman kültürel nedenlerden görünmeyen yerlerin bedelini hep birlikte insanlık odarak ödüyoruz. Tarih ders almayanlar için tekerrür eder. Acılar da tekrarlanır. Ukrayna meselesi bu hakikatin son örneğidir.

"KIRIM'A SES ÇIKARSANIZ BUGÜN BU OLUR MUYDU?"

Komşularımız arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden rahatsızız. En çok bizi endişelendirdi. Saldırgan eylemleri asla maruz göremeyiz. Kırım'ın ilhakı başta olmak üzere Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne yönelik saldırıları ve tutumu biz reddediyoruz. Bunu her zeminde açıkça dile getirdik. Gerek Rusya gerek Ukrayna ile yaptığımız görüşmelerde bunu gündemde tuttuk. Eğer 2014'te Kırım'ın işgaline tüm Batı, tüm dünya ses çıkarsa bugünkü tablo ile karşı karşıya kalırmıydık? Ama Kırım'ın işgaline sessiz kalanlar şimdi bir şeyler söylüyorlar. İyi de adalet bu yarım kürenin bir yerinde geçerli diğer yarısında değil mi? Bu nasıl bir dünya.

"BİZ YENİ HÜLAGÜLER İSTEMİYORUZ"

Yangına körükle gitmenin, ateşe benzin dökmenin kimseye bir faydası olmayacaktır. Rus kültürü ve Rus insanlarına yönelik faşizan uygulamalar da asla kabul edilemez. Almanya'da bir orkestra şefi Putin'in arkadaşı olduğu için görevden alınıyor! Öbür tarafta bir başka Avrupa ülkesinde Dostoyevski yayınları, eserleri yasaklanıyor. Biz bunu neye benzetiyoruz biliyor musunuz? Bir zamanlar Irak'ta Hülagü'nün yakıp yıktığı kütüphanelere dönüş olarak görüyoruz. Biz yeni Hülagüler istemiyoruz. Türkiye olarak can kayıplarının önüne geçmek, barış ve istikrarı temin etmek için çaba harcıyoruz. Silahların bir an önce susması ve itidalin sağlanması en büyük temennimizdir. Bir dostum dedi ki, bir SİHA bizim ülkemize düştü. Demek ki hiç ilgisi alakası olmayan bir ülkeyi de bu savaş vuruyor. 25-30 lider ile görüşmem oldu ve devam ediyor. Bakan arkadaşlarım görüşmelerine devam ediyor. Çözüm tekliflerimizi muhataplarımız ile paylaşacağız. Montrö sözleşmesinin ülkemize verilen yetkileri kullanmak dahil her şeyi kullanmaya devam edeceğiz.

"BU NASIL BİR ADALET! BM'NİN SİSTEMİ İFLAS ETMİŞTİR"

Sorunları büyüten, bu noktaya getiren sebepleri gözümüzden kaçırmamalıyız. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam bunun arkasındadır. BM üyesi 193 ülkenin kaderini 5 ülkenin kaderine bırakan bu sistemin adaletsiz olduğu sizlerin de malumudur. Ukrayna krizi ile birlikte çok daha büyük açık ve yapısal problemlerin olduğu da ortaya çıkmıştır. Çatışanlardan biri daimi üye olunca sistem iflas bayrağını çekmiştir. Alınan kararların bağlayıcı yönü olmayınca çatışmaları sonlandıracak hiçbir adım atılamamıştır. 141 üye 2 üyeye karşı oy kullanırken netice alınabildi mi? Alınamadı! Böyle bir adalet olur mu? Dünya 5'ten büyüktür diyerek günümüz şartlarına göre reform edilmelidir. Veto yetkisini elinde tutanlar gücü paylaşmaya yanaşmadığı için reform yapılamıyor. 15 tane geçici üye, 5 daimi üye. Bunlar komik geliyor. Geçici üye olabilmek için lobi yapıyorlar. Ya olsan ne yazar, hiçbir faydası yok. Asıl o iş 5'ten birinde. O 5'ten biri ne derse o oluyor!

 

"2014'te ses çıkarsaydınız bugünkü tablo ile karşı karşıya kalır mıydık?" ile ilgili etiketler Antalya Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler Antalya Diplomasi Forumu