25 Ekim’deki güneş tutulması gözleri kör eder mi? Tutulma depremi tetikler mi?
Uzmanlar 25 Ekim'de gerçekleşecek güneş tutulmasına ilişkin kalıcı görlük ve stres biriktiren fay hatlarının depremselliğine ilişkin yürekleri ağızlara getiren kritik uyarılarda bulundu.
25 Ekim tarihinde gerçekleşecek parçalı güneş tutulması büyük paniğe yol açtı. Yapılan uzman yorumları halkı ürkütürken, güneş tutulmasını takip edeceklere de kalıcı körlük uyarısında bulundu.
17 Ağustos 1999 depreminin Türkiye'de yaşanan güneş tutulması sonrası meydana gelmiş olması ve deprem uzmanlarının güneş tutulmalarının depremi tetikleyebileceği uyarısı, herkesin 25 Ekim tarihine kilitlenmesine neden oldu.
Milyonların aklındaki tek soru; '25 Ekim'de gerçekleşecek güneş tutulması gözleri kör edebilir mi?' ve 'Tutulma sonrası sonrası deprem bekleniyor mu?' oldu.
Türkiye’den de izlenebilecek olan tutulma Türkiye saati ile 12.40 ile 15.05 arasında yaşanacak ve Güneş'in yaklaşık yüzde 50'si, Ay tarafından örtülecek. Gün içindeki tutulma anları ile birlikte havada kararmalar da görülecek.
Öyle kritik bir uyarı var ki, tüyleri diken diken etmeye yetiyor: Gerçekleşecek Güneş tutulmasının parçalı olduğu için kesinlikle çıplak gözle izlenmemesi gerektiği belirtiliyor.
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Müdür Vekili Dr. Tuncay Özışık tutulmanın göz için zararlı olduğunu belirterek, şu sözleri kullandı:
"Güneş'in yaklaşık yüzde 50'si kapanacak ve geri kalan ışık göz için doğrudan zararlı. Özel güneş filtreleri veya tutulma gözlükleri ile daha önceki Güneş tutulmalarından ellerinde gözlüğü olanlar, bu tutulmayı izleyebilir. Fakat kesinlikle bir teleskobu, bir kamerayı veya merceği oraya doğrultup, bakmak kalıcı körlüğe sebep olur.''
Peki, 25 Ekim’de deprem bekleniyor mu?
Deprem uzmanları, 25 Ekim'de yaşanacak güneş ay tutulmasına ilişkin gelen soruya verdiği yanıtta; ‘’Gerçekleşecek güneş tutulması 17 Ağustos 1999 depreminden önce de olmuştu. Ay Dünya ile Güneş arasına girdiğinde dolunay gerçekleşir. Bu olay sırasında üç gezegen de aynı sırada olduğu için Dünya üzerine daha fazla çekim uygularlar. Bu çekim hem hidrosferde hem de litosferde kabarmalara neden olur.
Kimi zaman litosferdeki kabarma 25-30 cme varabilir. Normalde bu çekim kuvveti büyük depremlere neden olmaz. Ancak kimi yerlerdeki faylar aşırı stres biriktirmiş ve deprem üretmeye zaten hazır hale gelmiş ise o faylar üzerinde depreme neden olabilir. Yani bardağı taşıran son damla rolü oynayabilir" sözlerini kullanarak tüyleri diken diken etti.