30 yaş üzerini cihaza bağlamak lazım

Bu köşede şu bilgiyi okumaktan sıkıldınız:

Yeni dünya düzeni, kaos ve krizler düzenidir.

Tüm dünyada bir yandan salgın kaosu sürerken diğer yandan protestolar yaşanıyor.

Sinir soru şu: “Nasıl çözülür bu sorunlar?”

Çözülmez. Çünkü her şey küresel egemenlerin istediği gibi.

Koskoca Birleşmiş Milletler adeta bir gecekondu örgüt oldu.

Yoksullukta, eşitsizlikte, mülteci sorununda etkisiz.

“BM kurulduğunda teknolojideki bu gelişmeler öngörülmemişti” gibi saçma bir açıklamaları var.

Dünya Sağlık Örgütü’nün sefaleti ortada.

Salgından 14 ay sonra Wuhan’a gittiler! “Virüsün oradan yayıldığına dair bir kanıt bulamadık” dediler!

Bu satırların yazarı, hiçbir dev bütçeye, ekibe sahip değilken 16 Mart 2020’de, Wuhan’la dalga geçen bir yazı yazmıştı zaten.

Virüsün Türkiye’de görüldüğü açıklandıktan üç gün sonra yazmıştım, 14 ay sonra değil.

Sonra da neden ukala ve keskin olduğumu soruyorlar.

Bilgi, ukala ve keskindir doğası gereği.

Boğaziçi’ne de bu çerçeveden bakmak gerek.

Ne alâka mı? Çok alâka.

Boğaziçi’nde öğrenciler ve hocalar yeni rektörü protesto ediyorlar.

Protesto bir hak mı? Hak.

Durumu geniş çerçevede düşünmez, çözüm önerileri gözden geçirilmezse meseleleri yönetmek zorlaşır.

Her bulanık ortamdan beslenen provokatörler olur.

Bu olasılık, protestocuları dışlayarak ortadan kaldırılamaz. Tam tersine, diyalog ortamı oluşturulmalı ki, provokatör o çabayı boşa çıkarmaya çalışanlar arasında aranmalı.

Öğrenciler ve hocalar arasında değil.

Hocalar güçlerini sadece bilgiden aldıkları gibi, üniversite öğrencileri de demokrasi ve özgürlükleri engelleyecek konumda olmazlar.

Balık hafızalar unutmuş olabilir, Gezi’de Cumhurbaşkanı Erdoğan “Göstericilerle görüşmeye hazırım” açıklaması yaptığının gecesi çadırlar yakıldı.

Diyalog, karşılıklı anlayış ve dinleme ortamı oluşturmak turnusol kağıdı işlevi görür.

Germek, ötekileştirmek, etiketlemek çözüme giden yöntemler değil.

Dünya son 20-30 yılda bambaşka bir yer, insanlar ise bambaşka insanlar oldular.

Eski bakış açılarını terk etmek şart ama bir o kadar da zor.

Hayal de olsa çözüm, 30 yaş üzeri herkesi bir cihaza bağlamak ve onların düşünce sistematiğini yeni koşullara uyumlu hale getirmek.

 

CHP, BAŞI VE GÖVDESİ AYRILMIŞ CESET GİBİ

Muharrem İnce de CHP’den ayrıldı.

Partide yönetim ayrı, taban ayrı duruyor.

Bir anamuhalefet partisi, hem de sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir anamuhalefet partisi düşünün ki dünya krizlerden geçerken oyunu bir gıdım artırmıyor, azaltıyor.

CHP yönetimi gidenleri kötülemeye devam edip mevcut durumu korumaya çalışacak.

Oysa hiçbir muhalefet partisi mevcut durumu korumayı başarı olarak göremez.

CHP yönetimi ya Parti içerisindeki iletişim kanallarını açacak ve yönetimi liyakatle belirleyecek ya da sadece bölüne bölüne çoğalacak.

Yazık.

 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A İLETİŞİM NOTLARI

Her alanın olduğu iletişim alanının da en iyileri Cumhurbaşkanlığı için çalışıyordur.

Devletlerin genel politikası budur, alanında iyileri bünyesinde toplar ki az hatayla çok iş yapmak ister.

Bizde de öyle olduğunu umarak gözden kaçanları yazayım dedim;

Bir, Boğaziçi öğrencilerine bir davet çıkarıp bir masanın etrafında toplamak pek çok meseleyi netleştirecektir.

İki, İstanbul’daki basın toplantılarında kullanılan arka fon olabilecek en yanlış arka fondur. Karmaşık, ne olduğu belirsiz, göz yorucu.

Bir an önce sadeleşmeli.

Üç, altın varaklı koltukta oturan fotoğraflarını toplatıp imha ettirmeli.

Dört, bir an önce valilerle aynı cümle içerisinde anılmaya son vermeli. Ülkemizde Osmanlı’dan bu yana “vali” kavramı halka soğuk gelir.

Beş, her sabah önüne en muhalif medyanın haber özetleri konulmalı.

Altı, acilen kendisini en fazla eleştiren düşünürlerden bir gölge heyet oluşturmalı.

 

ABD’NİN İLETİŞİM POLİTİKASI

ABD dış politika sorumlusu Türkiye için “sözde ortak” dedi.

Büyükelçisi de “Türkiye çok önemli ortak” dedi.

Biden ise net açıkladı: “Diğer ülkelere ürünlerimiz için yeni pazarlar olarak bakarız. İlişkilerimizi de ona göre ayarlarız.”

En net açıklamayı yıllar önce Obama, TBMM’de yapmıştı: “Türkiye ile ilişkilerimiz esnektir.”

Tüm Meclis ayakta alkışlamıştı.

Dış politikada kesin dostlar ve düşmanlar yoktur, tüm ilişkiler muğlaktır. İletişimin de muğlak olması gerekir.

Mesele bu kadar açıktır.

 

İSYAN EDESİM VAR!

Daha yeni Zonguldak’ta da Ayşe Özgecan 8. Kattan düştü. Güya erkek arkadaşına sinirlenmiş kendini terastan aşağı atmış. Adam serbest.

Ülkemde balkonlardan, pencerelerden, teraslardan kadınların düşmesine (!) isyan edesim var.

Kısıtlama ve yasakların topyekûn olması büyük zararlara neden oluyor. Şehirler arası geçişleri kontrole tabi tutarak, kısıtlamaların bölge bazlı olmamasına isyan edesim var.

Sosyal medyada dün Trump ve ekibine uygulanan yasakların, bugün İçişleri Bakanı Soylu ve Devlet Bahçeli’ye uygulanması sonrasında “sosyal medya ve demokrasi” ilişkisi kuranlara isyan edesim var.

Sosyal medya demokrasileri geliştirmek için üretilmiş bir araç değildir, anlayışını kendi patronu belirler.

Sıvı yağın, yumurtanın, portakalın zamlanmasına dolardaki yükselmeyi bahane edenlerin, dolar düşünce fiyatları düşürmemelerine isyan edesim var.

Türkiye’de mezunları işsiz olan 70 iletişim fakültesi varken, Boğaziçi’ne bir tane daha açılmasına isyan edesim var.

Kadıköy’de yüzlerce yıllık çam ağacını kesen vicdansız müteahhitin para cezasıyla kurtulmasına isyan edesim var.

Adam, kendisini uyandıran eşinin üzerine sıcak su dökerek yakıyor, “sıcak su silah sayılmasın” diyenlere isyan edesim var.

“Kim Milyoner Olmak İster”de, “omurilik soğanı yerine omurilik sarımsağı” cevabını verenin bir doktor olması nedeniyle tıp eğitiminin durumuna isyan edesim var.

Vedat Milor’un tarhana mı, mercimek mi anketinde “mercimek” çıkmış.

Mercimek çorbasını çok severim ama tarhanaya haksızlık edilmesine isyan edesim var.

Göbeklitepe’de bulunan, apaçık reklam işi olduğu belli olan metal levhaya uzaydan gelmiş muamelesi yapılmasına isyan edesim var.

 

EN ÇOK BUNU SEVİYORUM

Yeni zamanların getirdiklerini pek sevmem.

Ama tüm maskelerin düşmesini, tüm perdelerin açılmasını sağlıyor ya onu seviyorum.

Hiçbir rolün, hiçbir samimiyetsiz halin, hiçbir sahteciliğin uzun süreli olmasına izin vermiyor ya onu seviyorum.

 

HOŞ DEĞİL

Pandemide turizm hareketleri azalmış, insanların gelirleri tükenmişken Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın müze ve ören yerlerinin giriş ücretlerine zam yapması hiç hoş olmadı.

Her bölümde 100 kişinin kurşuna dizilip işkencelerden geçirildiği “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisine, “Trafik kurallarına destek” ödülü verilmesi hiç hoş olmadı, hatta pek komikti.

Derbi sonrası Ali Koç’un kendisine soru soran muhabiri fırçalaması da, Arda Turan’ın “Maçtan önce bir puro yaktım” açıklaması da hiç hoş olmadı.

Sermiyan Midyat diye bir adam var. Doğu ve Güneydoğu’yu küçümseyen filmler yapar.

Geçenlerde sevgilisini dövmüştü. Mahkemeyi soran muhabirlere “Ben dava adamıyım” demesi hiç hoş olmadı.

Gerçek dava adamlarına bundan büyük küfür olmaz.

Can Yaman’ın iletişim yönetimini yapanların “Ünlü Amerikalı yapımcı, Can Yaman için İstanbul’a geldi. Korona oldu, görüşemeden gitti” gibi haberler yaptırarak insan zekâsını küçümsemeleri de hiç hoş olmadı.

 

AKLIMDA KALAN

Ayrıntılara dikkatin önemi: 1981’de yazılan romanda Wuhan’dan yayılan virüs yer almış. DSÖ açıkladı ki virüs Wuhan’dan yayılmamış. Demek ki neymiş, virüsün algı yönetimi 1980’lerde başlamış. Geçenlerde de National Geografic’de “Türkiye’nin güneyinde yarasalardan virüs yayılabileceğine” dair bir belgesel yayınlandı. Demek ki bir sonraki senaryonun başlangıcı yapıldı. Bize düşen geriye bakıp “Aaaaa nasıl tahmin ettiler, kahin bunlar” demek yerine, parçaları birleştirip ileriyi görmek ve olacaklara hazır olmak.

Diğer Yazıları