7 Şubat’tan da Metin Topuz'un parmak izleri çıktı...
Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Kelkitkioğlu ABD konsolosluk çalışanı Metin Topuz soruşturması ile ilgili önemli detayları okuyucularıyla paylaştı.
Kelkitlioğlu, 7 Şubat'ta MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın ifade vermeye çağrılmasıyla başlayan kumpasla, tutuklu bulunan Topuz'un bağlantısını köşesine taşıdı.
İşte Murat Kelkitlioğlu'nun o yazısı...
7 Şubat’tan da Metin Topuz çıktı!
Fetullahçı Terör Örgütü, seçilmiş iktidara yönelik ilk fiili hamlesini 7 Şubat 2012’de yapmıştı. Neydi bu tarih? Hatırlayacaksınız yurtdışına kaçmaya çalışırken sahte pasaportla yakalanan FETÖ’cü savcı Sadrettin Sarıkaya, Oslo’daki görüşmeleri bahane ederek MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisini ifadeye çağırmış, bu süreç dönemin başbakanı Erdoğan’ın ameliyat gününe denk getirilmişti.
Hedef aslında doğrudan Başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarıydı. Neyse ki bu kumpas da daha sonra denenecekler gibi boşa çıkarıldı!
Peki bu konuyu neden hatırlattım? Şöyle ki; FETÖ soruşturması kapsamında ‘casusluk’ suçlamasıyla tutuklanan ABD Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz, ‘7 Şubat kumpası’yla ilgili olarak da sorgulandı. Çünkü savcılık MİT TIR’ları ve Ergenekon kumpaslarında olduğu gibi bu girişimde de Topuz’un parmak izine ulaştı.
Topuz’un harekete geçildiği gün olan 7 Şubat’ta İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gittiği ve bugün ByLock bulundurmaktan tutuklu bulunan polis şeflerinden Adem Fidan ve Haktan Aydın’la telefon konuşmaları yaptığı tespit edildi. Bu kritik isim o gün Fidan’la saat 11.46’da 42, 19.09’da 77 saniye, Aydın’la da 19.18’de 38 saniye konuşmuş.
Savcılık son sorgusunda Topuz’a 7 Şubat’ta neden emniyet binasına gittiğini ve diğer iki isimle telefon görüşmelerini sordu...
O ise özetle şu cevabı verdi:
“Yukarıda belirttiğim gibi T.E. konusuyla ilgili Mali Şube’yle yoğun irtibatımız vardı. Bu konuyla ilgili onlarca kez Adem Fidan’la görüşmüştük. Hakan Aydın’ı hatırlayamadım, Narkotik Şube’de olduğuna göre DEA olarak bu konuda bir görüşme yapmış olabilirim. 7 Şubat’ta hangi konuları görüşüp, konuştuğumuzu bilmiyorum.
İletişim kayıtlarında doğrudan benim görüştüğüm görülmekte ise de DEA görevlileri Türkçe bilmediğinden ilk önce bana telefon açmaktaydılar, ben de tercüme ederek konsolosluk görevlilerine aktarmaktaydım. Bu görüşmelerin çoğu benim değil aslında DEA’nın yetkililerinin görüşmeleridir.
7 Şubat sürecinde emniyete gitmiş olabilirim, takip ettiğimiz konulara ilişkin gitmiş olabilirim.”
Dikkat ettiyseniz telefon görüşmelerini tercüme olarak açıklıyor, oysa kayıtlar saniyelik...
Elbette bu ve benzeri çelişkileri çözecek olan savcılık... Bakalım Topuz olayının altından daha neler çıkacak!
