Ceyhun Bozkurt: ABD, Türkiye'ye karşı CAATSA yaptırımlarını uygulamayacak!
SuperHaber yazarı Ceyhun Bozkurt, İranlı Mehr Haber Ajansı'na konuştu. Bozkurt, verdiği röportajda ABD'nin Türkiye'ye karşı CAATSA yaptırımlarını uygulamayacağını, uygulayacak olursa da bu yaptırımların Türk-Amerikan ilişkilerini sarsacak kalemlerde olmayacağını ifade etti.
S-400’lerin alımının ardından Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceği merak ediliyor. Ancak bazı siyaset uzmanları, Türkiye’nin yaptırım paketiyle karşılaşabileceği, fakat bunun düşük dozlu, hatta “erteleme”yi de içerecek şekilde formüle edilebileceği kanaatindeler.
Diğer taraftan ABD'nin Türkiye ile yaşadığı krizleri çözmek için Ankara'ya F-35 ve Patriot teklifini sunduğu belirtiliyor. Fakat bu önerilerin detayları henüz netleşmedi.
Ankara ile Washington arasındaki S-400 krizinin detaylarını araştıran Mehr Haber Ajansı muhabiri, konuyu SuperHaber yazarı Ceyhun Bokurt'a sordu.
1- Bildiğimiz gibi ABD daha önce Türkiye’yi F-35 programından çıkardığını duyurmuştu. Ancak ABD'li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Türkiye'nin F-35 programına geri dönmesinin oldukça önemli olduğunu belirtiyor. Bu tavır değişikliğinin sebebi nedir?
Bildiğiniz gibi süreç S-400 meselesiyle öne çıktı ancak sorun çok daha derinlerde. Türkiye ile ABD arasında son 30 yılı ele aldığımızda, iki müttefikten çok, bölgede rekabet halinde olan iki devlet görüyoruz. Özellikle 1990’larda PKK terör örgütüne, Irak’ın kuzeyindeki yapılanmaya verilen destek bu gerilimin ana fay hatları olmuştu. Irak’ın işgalinden sonra bu iki konu Türkiye’yi rahatsız etmeye devam etti. Ek olarak ABD’nin liderliğindeki Batı dünyasının Kıbrıs’ta Rumların yanında yer alması ve Ada’daki Türkleri dışlayan bir politika izlemesi, Türk devletini ve milletini rahatsız etti. Burada İslam ve Asya dünyasını da eleştirmek lazım. Açık açık bir Haçlı taarruzu olan Kıbrıs’taki gelişmelerde, Türk milleti olarak özellikle İslam dünyasını yanımızda göremedik. Konumuza dönecek olursak, ABD liderliğindeki Batı dünyası ile gerilim, dönem dönem uzlaşmalarla dönem dönem de karşılıklı hamlelerle sürdü. Örneğin Fetullahçı terör örgütü eliyle yürütülen kumpas davalarının perde arkasında ABD olduğunu çok açık söyleyebiliriz. Bunu ortaya çıkan ABD’li diplomatlarının yazışmalarından anlayabiliyoruz. Özetle Türkiye ile ABD arasında süren gerilimi ele almadan, bu soruya yanıt bulamayız. S-400 meselesi, 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren yaşanan Türk-Amerikan kırılmasının zirvesidir diyebiliriz. Bu kırılma doğal olarak F-35 alımına da yansıdı. Washington yönetimi ilk olarak bu savunma sistemini almamızı engellemeye çalıştı. Ancak tüm baskılara rağmen başarılı olamadı. Alım gerçekleşince de yaptırım silahını ortaya koydu. Özellikle ABD içinde İsrail yanlısı bir grubun baskısıyla Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması gündeme getirildi ve bu yönde açıklama yapıldı. Ancak unuttukları bir şey var: Bunu Kıbrıs Barış Harekatı’nda ve 1990’lardan sonra birçok olayda gördük. Türk devletini ve milletini küçümseme… Bu dayatmaya karşı Türkiye’nin yaklaşımı, yıllar önce İsmet İnönü’nün meşhur “yeni bir dünya kurulur, Türkiye de oradaki yerini alır” oldu. İşte ABD’yi panikleten ve Türkiye ile iletişimi koparmayı istemeyen grubu hareketlendiren bu. Yani özetle ABD, Türkiye’nin müttefik olarak yanından tamamen koptuğunu gördü. Bu nedenle F-35 tekrar gündeme geldi. Buna ek olarak özellikle ekonomik bazı adımlardan söz ediliyor.
2- Sizce Türkiye’nin F-35 programına dönebilme ihtimali var mı?
Açık söyleyeyim, bu konu biraz çetrefilli. Öncelikle F-35 programına dönmesi Türkiye’nin yararına mıdır sorusuna yanıt aramak gerekiyor. Bu uçak için uzmanların çeşitli yorumları var. Kimisi bu uçakların türevleri içinde en iyisi olduğunu söylüyor. Ancak kimisi de, üretim sürecindeki sıkıntıları hatırlatıyor. Hatta hatalarla dolu olduğu belirtiliyor. Aynı şekilde ABD’nin resmi devlet kuruluşunun hazırladığı raporlarda da uçakta hatalar olduğu kabul edilmiştir.
Yine uzmanların bir uyarısı daha var: Bu uçağın tüm lojistik ağı ABD’de. Yani Türkiye bu açıkları alırsa, Hava Kuvvetleri’nde yüzde 100 ABD’ye bağlanacak. Öbür yandan Türkiye kendi Milli Muharip Uçağı’nı üretmek için çalışmalarını yoğunlaştırdı. Zaten F-35 projesinin bitim tarihine de çok fazla süre var. Evet 2 tanesi Türkiye’ye teslim edildi ama eğitim alan pilotlarımız eğitimlerini bırakıp Türkiye’ye döndü. İki uçak da halen ABD’de. Yani belirsizlik halen devam ediyor.
Sorduğunuz sorunun netleşmesi için bir süre daha Washington’un tavırlarını gözlemlemek ve Ankara’nın yaklaşımını görmek gerekiyor.
3- Bazı uzmanlar Rusya ve Amerika'nın Türkiye'de silah yarışı halinde olduklarını düşünüyorlar. Sizin bu husustaki yorumunuz nedir?
Türkiye, savunma sanayisinde tek tarafa bağımlı olmanın sıkıntılarını yıllar boyunca yaşadı. Örneğin Batılı ülkeler geçmişte Türkiye’ye silah veya araç-gereç satışı yaparken “Bunu size veririz ama PKK’ya karşı kullanmayacaksınız” gibi akıl almaz, kabul edilmeyecek talepleri gündeme getirmişlerdi. Bu nedenle, 15 Temmuz adeta bir milat oldu ve Türkiye Rusya seçeneğini sahaya sürme fırsatını yakaladı. Bu durum elbette Rusya’nın da işine geldi. Sonuçta gerek ABD gerek Rusya savunma sanayi şirketleri açısından Türkiye milyar dolarlık bir pazar. Ağırlık şu an ABD’de. Ancak Ruslar da S-400’ler ile bu pazara girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ağustos ayı sonunda Moskova’ya yaptığı günü birlik ziyaret ve burada savunma fuarında Rus lider Putin ile verdiği fotoğraf, Rusya’nın da Türk pazarında elinin artık kuvvetlenmeye müsait olduğunu gösteriyor. Yine de kuvvetlenmiş sayılmaz. Halen bir ABD üstünlüğü söz konusu.
Ancak bu iki ülke ile ilgili gelişmelerin haricinde gözden kaçırmamak gereken bir ayrıntı var. Türkiye, artık kendi silahını, araç ve gerecini üreten ve daha da geliştirmek isteyen bir ülke. Sözünü ettiğimiz Milli Muharip Uçak, ayrıca hava savunma sistemi, balistik füze denemeleri ve daha birçok alanda Türk şirketleri de büyük atılım gerçekleştirdi. Örneğin Türk SİHA’ları artık dünya pazarlarında konuşulur hale geldi. Türk devleti, bu konudaki hamlelerini istikrarlı bir şekilde sürdürürse, tam tersine Türk pazarında ABD ve Rus malı silahlar, araçlar, mühimmatlar değil Türk üretimi savunma sanayii ürünleri öne çıkacaktır. Bu bölgedeki savunma anlamındaki ticareti de etkileyecektir.
4- S-400’lerin alımının ardından Türkiye’ye yönelik CAATSA yaptırımlarının hayata geçirilip geçirilmeyeceği merak ediliyor. Size göre bu gibi yaptırımlar uygulanabilir mi?
Amerikan devleti içindeki sözünü ettiğim kanat, Temmuz ayında ilk hamlesini yapıp, bir an önce yaptırımların devreye sokulmasını istemişti. Ancak Trump ve benzeri düşünenler anladığımız kadarıyla buna soğuk bakıyor. İlk sorunuzda aktardığım gibi Türkiye’yi tamamen kaybetmek istemiyorlar. Bu nedenle oradaki savaşın nasıl sonuçlanacağına göre CAATSA gündeme gelecektir. Zaten ABD Başkanı’nın bunu erteleme yetkisi de var. Alımın üzerinden iki ay geçmesine rağmen bu konuda henüz bir adım atılmaması da, ABD içindeki mücadeleye delalet ediyor gibi. Şahsi kanaatim uygulanmayacağı, uygulanacak olsa da Türk-Amerikan ilişkilerini sarsacak kalemlerde olmayacağı.
5 - ABD'nin Türkiye ile yaşadığı krizleri çözmek için Ankara'ya F-35 ve Patriot teklifini sunduğu belirtiliyor. Ama bu önerilerin detayları henüz belli değildir. Sizce bu öneriler hangi alanları kapsayabilir?
Evet, Amerikalıların şartları hariç teklifin detayları henüz netleşmedi. ABD, bunun şartı olarak S-400’lerin aktifleştirilmemesini istiyor. Bu, kabul edilebilecek bir teklif değil. Zaten Türk Dışişleri’nin de bu şarta karşılık bir çalışma hazırladığı ve Amerikalı muhataplarına ileteceği Türk basınına yansıdı. Çalışmada S-400’lerin F-35’lerle ilgili bir güvenlik tehdidi oluşturmayacağının bilgilerinin aktarılacağı belirtiliyor. Bu da gösteriyor ki Ankara, S-400’leri aktifleştirme konusunda kararlı ve Amerikalılara bunun F-35’leri hackleme gibi bir sonuç oluşturmayacağını anlatmaya çalışıyor. Patriot konusunda ise Türkiye’nin şartları belli: S-400’leri hangi şartlarda aldıysak, Patriotları da aynı şartlarda almak istiyoruz. Yani Türkiye ortak üretim, kredi temini gibi konularda hassas olduğunu belirtiyor. Amerikalılar ortak üretime ne kadar yaşanır, bilinmez. Ancak ihtimal vermiyorum. Bu nedenle gerek F-35 gerek Patriot alımlarının uzun bir süre daha sürüncemede kalacağını tahmin ediyorum.