ABD ordusunun UFO olaylarını araştırmak için 1949-1967 yılları arasında yürüttüğü resmi soruşturma programı 'Project Blue Book (Mavi Kitap Projesi)’ kapsamında dikkat çeken noktalar ise kısaca şöyle:
ABD ordusunun UFO olaylarını araştırmak için 1949-1967 yılları arasında yürüttüğü resmi soruşturma programı 'Project Blue Book (Mavi Kitap Projesi)’ kapsamında dikkat çeken noktalar ise kısaca şöyle:
1- Mavi Kitap Projesi'nin çok büyük bir misyonu vardı. BBC'ye konuşan UFO araştırmacısı Alejandro Rojas, projenin başlangıcının 1947 Haziran'ına kadar geriye gittiğini söylüyor. Open Minds dergisi editörü Rojas, saygın bir işadamı ve pilot olan Kenneth Arnold’un Washington eyaleti üzerinde uçarken birkaç tane tanımlanamayan uçan cisim gördüğünü ifade ediyor ve Arnold'ın daha sonra bu nesneleri 'sekerek ilerleyen fincan tabaklarına' benzettiğini belirtiyor. O yıllarda medya bu benzetmeyi kullanarak UFO'lara 'uçak fincan tabakları' ismini takmış.
Büyük ilgi uyandıran bu olayla birlikte aynı yıl içinde Roswell'e indiği iddia edilen UFO dedikodusu ve benzer vakalar üzerine ABD Hava Kuvvetleri bu konuları araştırmak üzere bir birim kurdu. ABD Hava Kuvvetleri bu gemi kalıntısının Roswell yakınlarında radar çalışması sırasında bulunduğunu söylüyor.
Project Blue Book (Mavi Kitap Projesi) adı verilen ve söylentilere göre yalnızca bir avuç çalışanı olan kuruluş Ohio eyaletindeki Wright Patterson Hava Kuvvetleri üssünde konumlandırıldı. Yine rivayetlere göre kuruluşta 20 yıl süresince 12 bin 618 vaka araştırıldı.
2- Mavi Kitap Projesi toplumun huzursuz olduğu bir dönemde çıktı. İkinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından başlatılan proje, Beyaz Saray ve ABD Kongresi'nin binası gibi önemli merkezler de dahil birçok yerde UFO görülmesi iddialarının hızla yayılması üzerine toplumda oluşan huzursuzluğu gidermek amacıyla kuruldu.
Belgeleri yayınlayan Greenewald, “Toplumsal histeri hızla yayılıyordu ve zamanın ABD hükümeti ve ordusu kendi içinde büyük tehdit altına girmişti. UFO'ların uzaylı olup olmadığı çok da önemli değildi, UFO'lar toplumu paniğe sürüklüyordu ve hükümet insanların sinirlerini yatıştırmak zorundaydı” dedi.