"ABD, Türkiye’yi belirli bir vadede Kuzey Kore’leştirme, Suriye’leştirme eğiliminde"

Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın son yazısı vize krizine ilişkin. Altaylı, krize yol açan vize yasağının Büyükelçi Bass'ın başının altından çıkamayacak bir büyüklükte olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bunu bildiğini ve ABD'ye açık kapı bırakmak için "Bizim bir büyükelçimiz böyle bir şey yapsa, onu orada bir dakika bile tutmayız" dediğini belirtiyor... Elçinin de "Ben yaptım" diyerek kapıyı açık bıraktığını ifade eden Altaylı, "Amerikan Devleti bu işi uzatır, gerilimi tırmandırırsa, biliniz ki Türkiye’yi belirli bir vadede Kuzey Kore’leştirme, Suriye’leştirme, Irak’laştırma eğiliminde demektir." diyor...

İşte Fatih Altaylı'nın Türkiye-ABD arasındaki vize yasağı ile somutlaşan krize ilişkin "Büyükelçinin başının altından çıkamayacak büyüklük" başlıklı analizi...

Büyükelçinin başının altından çıkamayacak büyüklük

ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin üst düzey bir elçi olmadığını ve ABD’nin Türkiye’ye verdiği önemi gösterdiğini vize krizinden bir gün önce yazmıştım.

Şimdi Büyükelçi Bass’ın vize krizinin sorumlusu gibi gösterilmesi ve Türkiye’ye yönelik bu yasağın Büyükelçi Bass’ın şahsi inisiyatifiyle alındığını düşünmek ise büyük bir “saflık” olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim bir büyükelçimiz böyle bir şey yapsa, onu orada bir dakika bile tutmayız” diyor, elçinin genel tavrıyla ilgili olarak.

Peki sizce Erdoğan, bunların bir büyükelçinin, hele Bass kalibresinde bir büyükelçinin başının altından çıkamayacak kadar “büyük sorunlar”olduğunu bilmiyor mu?

Elbette biliyor.

Biliyor ama Amerikan yönetimine kapı aralıyor.

Yani diyor ki: “Siz büyükelçiye yıkın sorumluluğu ve gelin bu işi temizleyelim.”

Yoksa Büyükelçi Bass’ın ABD Dışişleri Bakanlığı’na sormadan, Beyaz Saray’ın onayını almadan, Pentagon’a danışmadan böyle bir sert adım, hatta tekme atmayacağını bilmemesi mümkün mü?

Tabii büyükelçiye de aynı oyun oynatılıyor.

Büyükelçi de “Bana Washington’dan talimat geldi” demiyor ve “Ben yaptım” diyerek o da giderayak arkasındaki kapıyı aralık bırakıyor. Diplomasinin “uzlaşma” yolunu tıkamamaya gayret ediyor.

Bu iş çözülür mü?

Bu tamamen ABD’nin niyetine bağlı.

ABD şimdilik, “Sen benim adamlarımı rehin alırsan ben de başka yollara saparım” diyor.

Türkiye Gülen için sıkıştırdığı anda, ABD Gülen’i yerinden oynatmadan başka hamle yapıyor.

Amerikan Devleti bu işi uzatır, gerilimi tırmandırırsa, biliniz ki Türkiye’yi belirli bir vadede Kuzey Kore’leştirme, Suriye’leştirme, Irak’laştırma eğiliminde demektir.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.