ABD'de aslında ne oluyor? Oray Eğin anlattı...

Siyahi Amerikalı George Floyd'un polis tarafından öldürülmesi üzerine ABD'de başlayan ayaklanmayı Minneapolis’te takip eden Habertürk yazarı Oray Eğin'den ilginç tespitler geldi. Eğin Abd polisinin protestocuların şiddet eylemlerine kasıtlı olarak göz yumduğunu savundu

ABD'de Afroamerikalılara yönelik ırkçı polis şiddetinin son kurbanı siyahi Amerikalı George Floyd oldu. Floyd'un polis tarafından boğularak öldürülmesi üzerine tüm ülkede protestolar başladı.

Özellikle ABD’nin Minneapolis kentinde şiddetlenen protestolar ve sokak olayları aşama aşama çığrından çıktı. Kentte postane, benzin istasyonu, restoran gibi çok sayıda bina ateşe verildi.

Göstericiler bir polis karakolunu ele geçirirken, çok sayıda polis aracına da hasar verildi. Kundaklama ve yağma girişimlerine polisin müdahalesi yetersiz kalırken göstericiler sık sık güvenlik güçleri ile çatıştı.

Barikatlar kurarak "siyahların hayatı değerlidir" ve "nefes alamıyorum" sloganları atan göstericiler, "adalet yoksa huzur yok" sözlerini de sürekli tekrarladı.

MEYDANIN GÖSTERİCİLERE BIRAKILMASI STRATEJİ Mİ?

Son günlerde gösteriler sırasında protestocuların daha fazla şiddete başvurdukları gözlenirken, ABD'de yaşayan ve ayaklanmanın başladığı Minneapolis’te gelişmeleri takip eden Habertürk yazarı Oray Eğin'den ilginç tespitler geldi.

Yakılan ve yağmalanan binaların sayısı her geçen gün artarken polisin göstericilere neden müdahale etmediği konusuna açıklık getiren Eğin, güvenlik güçlerinin protestocuları dağıtmaya yetecek gücü olduğun ancak, eylemcilere müdahale edilmemesinin "stratejik" olduğunu belirtti.

Eğin sıcak bölgeden izlenimlerini şu sözlerle paylaştı;

"Amerikan protesto geleneğinde isyan bastırılmadan birkaç gün önce hep binalar yanıyor, mağazalar yağmalanıyor. Çünkü böylece kalabalığın aslında deşarj olması, öfkesini boşaltması da sağlanıyor. Hemen sert bir şekilde müdahale edip tansiyonu yükseltmektense birkaç bina, birkaç araba kurban ediliyor. Bazen dekor amacıyla eski polis arabaları da kasten yanmaya bırakılıyor ki çok fazla hasar oluşmuş, ortalık çok karışmış gibi gözüksün."

ABD'de aslında ne oluyor? Oray Eğin anlattı...

İşte Oray Eğin'in Habertürk'te yer alan o köşe yazısı;

- Bir Amerikan geleneği olarak yakmak

Minneapolis’te birkaç gündür en çok tartışılan konulardan biri polisin ve şehre gelen Ulusal Muhafızların neden iki gün boyunca gösterilere müdahale etmediğiydi. Perşembe günü karakol yanmasına rağmen Cuma günü tansiyon daha da yükseldi, 911 ihbar hattı aramalara dahi yetişemedi. İnsanlar evlerinin balkonundan karşı kaldırımda yanan binaları izledi. Kendi kendilerine sokaklarını geçişe kapadı, camlarının önüne, balkonlarına yığınak yaptı.

Hem valinin hem de belediye başkanının resmi açıklaması kentin güvenlik güçlerinin yetmediğiydi. Protestocuların sayısı daha fazla olduğu için polisi bastırmış. O kadar ki kentin uyguladığı sokağa çıkma yasağına Cuma gecesi uyan yoktu. Uymayanlara herhangi bir yaptırım da uygulanmadı. Sabaha kadar dolaştığım Minneapolis sokaklarında bir tane bile polis ya da ulusal muhafız görmedim.

Olağandışı bir durumdu kuşkusuz. Ama resmi açıklama da yeteri kadar ikna edici değildi. Amerika milli savunmaya en fazla para harcayan ülke. Minneapolis gibi küçük şehirlerin bile Emniyet’e ayırdığı bütçe epey fazla. Zaten protestocuların taleplerinden biri de bu kadar gelir adaletsizliği varken polise ayrılan paranın kısılmasıydı.

BU BİR STRATEJİ

İşin özü şu…

Polis istese Cuma gününden isyanları bastırırdı ama bastırmamayı tercih etti. Amerika’nın protesto tarihinde görülen bir davranış biçimi aslında bu. Polis gösterilere -çoğu zaman- anında çok sert müdahale etmiyor, protestoların biraz sürmesine bile bile göz yumuyor. Bu aslında bir ihmal ya da dışarıdan algılanabileceği gibi bir beceriksizlik değil, bir strateji.

Amerikan protesto geleneğinde isyan bastırılmadan birkaç gün önce hep binalar yanıyor, mağazalar yağmalanıyor. Çünkü böylece kalabalığın aslında deşarj olması, öfkesini boşaltması da sağlanıyor. Hemen sert bir şekilde müdahale edip tansiyonu yükseltmektense birkaç bina, birkaç araba kurban ediliyor. Bazen dekor amacıyla eski polis arabaları da kasten yanmaya bırakılıyor ki çok fazla hasar oluşmuş, ortalık çok karışmış gibi gözüksün.

İçinde insan olmayan bu binalar geceleri boş zaten. Bir süre sonra hızlıca onarılıyor. Gösterilerden zarar gören esnafa maddi yardım yapılıyor, zararları bir şekilde telafi ediliyor. Bugün savaş alanı gibi görünen yerler kısa süre sonra protestoların izini hemen siliveriyor. Uzun vadede isyanın yarattığı maddi kayıp önlediği muhtemel felaketin yanında çok cüzi kalıyor.

Bu stratejinin amacı göstericilerin kendi kendini kontrol etmesi ve yavaş yavaş pes etmeye başlamaları. Bir süre sonra şiddetin dozu artmaya başladığında protestocular da kendi aralarında bölünmeye başlıyor. Haklıyken haksız durumuna düşmemek için çok dikkat etmeye başlıyorlar. Birbirlerini kendi içlerinde kurallara uymaları için uyarıyorlar, polise ve medyaya malzeme vermemeleri gerektiğini söylüyorlar. Nitekim dün gösteri alanında siyah bir adam beyaz bir genç kıza isyana son vermesini, eve dönmesi gerektiğini tembihliyordu.

SOKAKLAR BOMBOŞ

Cumartesi günü iki günlük savaş halinden sonra Minneapolis’te hemen herkesin dilinde kente sahip çıkma söylemi vardı. Akşam saatlerinde sokağa çıkma yasağı başladığında da protestocuların çoğu saat 20:00’yi az geçe evine dağılmak için yürüdü. Birkaç bin kişi kısa sürede dağıldı.

Bir grup kalmakta direndi tabii ki. Ama azınlıktaydı. Yine de polis herhangi bir tansiyonu önlemek için bu sefer pasif kalmadı, kalanların üzerine hiçbir provokasyon olmamasına rağmen göz yaşartıcı gaz sıktı. Sokağa çıkma yasağına direnen küçük gruplar kısa sürede dağıldı.

Cumartesi gecesi kentte ölüm sessizliği vardı, sokaklardan bir kişi bile geçmiyordu. Dahası çoğu kişi de kendi kendine evde kalmayı tercih etmişti.

Sonuçta polisin gücü yok, sayısı yetmiyor değil. İstese Cuma günü de insanları tutuklamaya başlar, çok daha sert müdahale ederdi. Ama kalabalığın yeteri kadar deşarj olmasını sağladıktan sonra çoğu kişinin sokağa çıkma yasağına uymasını sağladı. Erken müdahalenin sonucu daha ağır olabilirdi.

Cumartesi gecesi ABD’de isyanın merkezi artık Minneapolis değildi. İki gün boyunca yapılacak her şey yapılmış, binalar, arabalar yakılmış, gündüz de şehir toparlanma havasına girmişti. Yapılan gösteriler gün boyunca barışçıl, geceyse diğer şehirlerin gölgesinde kalacak kadar cılızdı.

Şimdi yeni savaş alanı Washington DC, New York ve Los Angeles oldu.

OLAYLAR NASIL BAŞLADI?

46 yaşındaki George Floyd, salı günü dolandırıcılık şüphesiyle Minneapolis’te polisler tarafından gözaltına alınırken, bir polisin uzun süre ensesine diziyle basması nedeniyle dakikalarca "Nefes alamıyorum" diye yalvarmıştı.

Floyd'un, olay yerine gelen acil sağlık ekipleri tarafından kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği belirtilirken, yoldan geçen vatandaşların cep telefonlarıyla kaydettiği görüntüler sosyal medyada büyük tepki toplamıştı.

Görüntüler, ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti tartışmalarını tekrar alevlendirmiş ve Minneapolis başta olmak üzere birçok şehirde protestolara yol açmıştı.

Eyalette acil durum ilan eden Vali Tim Walz, bölgede polise yardımcı olmaları ve durumu kontrol altına almaları için Ulusal Muhafızları görevlendirdiğini açıklamıştı.

ABD'de aslında ne oluyor? Oray Eğin anlattı... ile ilgili etiketler ABD protesto George Floyd Minneapolis
GÜNÜN VİDEOSU

Suudi Arabistan'da düzenlenen bir müzik festivalinde Kabe'ye büyük saygısızlık!

Suudi Arabistan'da düzenlenen Riyad Festivali'nde Kabe maketinin dekor olarak kullanılması büyük tepki çekti. Eski Diyanet İşleri Başkanı Görmez olayın fecaat olduğunu vurgulayarak, Suud ulemasının sessizliğini eleştirdi.