ABD'ye "el koy" mu diyorsunuz?

Boğaziçi Üniversitesi'ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanması sonrası yaşananlar, bugün ortaya atılan iddianın yanında vakayı adiyeden sayılabilir.

Hem yaşanan tartışmalar, hem sokağa yansıyan olaylar bile bugün bir öğretim görevlisinin ortaya attığı ve başta Oda TV ile Cumhuriyet Gazetesi olmak üzere muhalif basının sahip çıkarak manşetlerine taşıdığı iddianın yanında önemsiz kalıyor. 

Çünkü tartışmalarla hiçbir ilgisi ve bağlantısı olmayan bir olgu bugün Özgün Emre Koç adlı bir öğretim görevlisi tarafından tozlu arşivlerden çıkartılıp ortaya atıldı. 

İddianın merkezinde ABD'nin Boğaziçi Üniversitesi'nin arazisini ABD'nin geriye alabileceği bulunuyor. 

İddia ise 1971'de yapılan bir anlaşmaya dayandırılıyor. 

Tam da Boğaziçi'ne rektör ataması üzerinden fırtınalar kopartılırken gündeme getirilen bu iddia ile adeta ABD'ye "bize yar olmayacaksa gel el koy" deniliyor. 

"GERİ ALINABİLECEĞİ BELİRTİLDİ"

İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Özgün Emre Koç, 1971 yılında Boğaziçi arazisi Türkiye Cumhuriyeti tarafından, Robert Koleji’nden alındığı sırada, arazinin başka amaçlarla kullanımı durumunda, New York Eyalet Mahkemesi tarafından geri alınabileceğine dair yetki verdiğini ileri sürüyor. 

Özgün Emre Koç belge ile ilgili, “Resmi belgelerin orijinalleri Columbia University Nadir Eserler ve Elyazmaları Kütüphanesi'nde arşivlenmiş durumda. İlgili belgelerin kütüphanenin Robert Kolej kayıtları bölümünde 45-55 no arası kutularda mevcut olduğunu gösterir” ifadelerini kullanıyor.

Özgün Emre Koç'un hangi saikle bu iddiayı gündeme taşıdığını bilmiyoruz. Niyet de okuyamayız. Ancak muhalif basın bu iddiaya mal bulmuş mağribi gibi sahip çıktı. 

Cumhuriyet, Oda TV ve muhalif medyanın önemli bir bölümü bu iddiayı okurlarına ve takipçilerine bu tip başlıklarla 'muştuladı' 

İddiayı ortaya atan öğretim görevlisi arazinin alınabileceğini ileri sürüyor, ama muhalif medyanın ABD, Boğaziçi Üniversitesi'ne el koyabilir"diyerek algıyı büyütmeye çalıştığı görülüyor.

Oysa Boğaziçi arazisinin üniversiteden alınmasına yönelik herhangi bir çalışma da bulunmuyor. 

Peki, muhalefet ortada böyle bir durum yokken neden Özgün Emre Koç'un havada kalan bu iddiasına sahip çıkıyor? Amaç ABD'nin gözüne sanal iddiaları sokup, bu yönde bir çalışmasını teşvik etmek mi?

Şimdi yanıtı merak edilen soru bu.