ABD'ye kaçan FETÖ'cü, örgütten kopuşu böyle engellemeye çalıştı!
ANKARA 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan FETÖ/PDY çatı davasının geçen perşembe günü yapılan 14’üncü duruşması, Gülen cemaatinin 17-25 Aralık hamlesi sonrasında Fetullah Gülen’in yakın çevresi içinde yaşanan büyük çatlağa ilişkin son derece renkli anlatımlara sahne oldu.
Duruşma salonunda sanık bölümünde oturanların hepsi bir dönem cemaatin önde gelen isimleri olarak sivrilmiş şahsiyetlerdi; Alaaddin Kaya, Hidayet Karaca, Dilaver Azim, Kazım Avcı, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy ve İlhan İşbilen gibi... Perşembe günkü duruşmada bir dönem Fetullah Gülen’in en yakın çevresinde bulunup 17-25 Aralık’tan sonra hareketten koparak AK Parti ile birlikte hareket etmeye başlayan iki isim, eski Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ve Gülen’in eski “sağ kolu” Latif Erdoğan tanık olarak dinlendi.
MAHKEMEDE ANLATTI
Tanık anlatımları sırasında en ilginci Hüseyin Gülerce’nin 17-25 Aralık hadiselerinden hemen sonra cemaati eleştiren tweet mesajları atmaya başlaması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek için girişimde bulunmasından sonra başına gelenleri anlattığı sırada yaşandı. Gülerce, 27 Aralık 2013 tarihinde “Bu ülkenin başbakanını yabancılar götüremez. Başbakan ya sandıkta seçmen iradesiyle ya AK Parti kongresinde delege iradesiyle gider” şeklinde bir mesaj atarak cemaatle köprüleri resmen atmış olur. Ertesi günü (28 Aralık) Ankara’ya giderek dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme talebini kendisine iletecek şahısla 2 saat süren bir görüşme yapar. Gülerce, arabulucu rolü oynayan bu şahsın kimliğini ve görüşmenin yapıldığı yeri gizli tutuyor. Arabulucu, Gülerce’nin talebine “Bu saatten sonra böyle bir teklif kabul edilecek bir şey değil ama kabul ederse senin Gülen’e ültimatom gibi bir şey vermen lazım” karşılığını verir. Bir başka anlatımla, Erdoğan cephesi Gülerce’nin Gülen’e karşı kuvvetli bir deklarasyon yapmasını bu görüşmenin yapılabilmesinin önkoşulu olarak talep etmektedir.
DİNLEMENİN ÂLÂSI
Her şey Gülerce ile arabulucunun Ankara’da yaptıkları bu görüşmenin bitiminden sonra başlar. Yaşanan olaylar, cemaatin Gülerce’nin hükümet kanadıyla temasa geçtiğini tespit ettiğini ve kendisini izleme altında tuttuğunu gösteriyor. Gülerce, mahkeme salonunda sonrasını şöyle anlatıyor:
“İki saat sonra o mekânın bahçesine çıktık. 5 dakika sonra (dönemin Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni) Ekrem Dumanlı aradı, dinlemenin âlâsına bakın. ‘Abi Ankara’da olduğunuzu biliyoruz. Lütfen sen bu işlerin içine girme. Biz uğraşıyoruz zaten’ dedi. ‘Uğraştınız da ne oldu’ dedim. Onu reddettim kapattım. 5 dakika sonra (dönemin Fatih Üniversitesi Rektörü) Şerif Ali Tekalan, Pensilvanya’dan arıyor: ‘Hüseyinciğim bir tweet atmışsın. Lütfen siler misin?’ Silmedim kapattım. 5 dakika sonra Alaaddin Bey aradı, dedi ki: ‘Şu anda ne yapıyorsan orada kal, bir adım daha atma. Kendisinin yanından arıyorum’.”
Gülerce mahkeme heyeti karşısında ekledi: “‘Kendisinin yanından’ ifadesinin ne anlama geldiğini bilenler bilir.” Gülerce’nin Yazarlar ve Gazeteciler Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil’in kendisinin cemaatten kopmasını engellemek için yaptığı girişimleri aktardığı bölüm de dikkat çekti.
Gülerce, Yeşil ile o dönemde aralarında geçen diyalogları şöyle anlattı:
SEÇİMLERİ GÖREMEYECEK
“17-25 Aralık’tan sonra. Mustafa Yeşil bana dedi ki ‘Bak Ahmet Taşgetiren Bugün’den ayrıldı Star’a geçti. Batan gemiye atladı. O batan gemiye atladı, sen öyle bir şey yapma.’ Devamında da ‘Abi zaten Başbakan yerel seçimleri göremeyecek’ dedi. Beni ikna etmeye gelmiş. Başbakan’ın son kozlarını oynadığını söyledi. ”
Gülerce’nin anlatımlarında adları geçen Ekrem Dumanlı, Mustafa Yeşil ve Prof. Şerif Ali Tekalan FETÖ soruşturmalarında şüpheli durumundalar ve firari olarak ABD’de yaşıyorlar.