Adnan Oktar davasında 68 sanığa tahliye kararı çıkmıştı: Karardaki çelişkiler dikkat çekti
Adnan Oktar suç örgütü davasında yargılanan 68 sanık hakkında tahliye kararı çıktı. Kararın gerekçesindeki ayrıntılar dikkat çekerken söz konusu karar tepki çekti. Gerekçeli kararda örgütün telkinle ve dini duyguları sömürerek yeni isimlerin katılmasına yönelik ayrıntıların yer almadığı görüldü.
Adnan Oktar suç örgütüne yönelik görülen davada yerel mahkemenin kararını bozan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, 68 sanık hakkında tahliye kararı verdi. Verilen kararın gerekçesinde yer alan çelişkiler ise dikkat çekti.
Mahkemenin gerekçeli kararında örgütün telkin yöntemleri, sahte evlilikler ve korkutma yöntemlerinin yer almaması dikkat çekti.
80'e yakın cinsel tacize uğradığını iddia eden kızların kendi rızası ile cinsel ilişkiye girdiği, onlarca ifadeye rağmen mahkemenin bu kararda ısrar ettiği görülüyor. Adnan Oktar Suç Örgütü üyesi bir ismin Adnan Oktar’ın evinde operasyon sırasında bir polisi silahla yaralaması olayında ortaya çıkıyor. Polis, can yeleği sayesinde ölümden kurtuluyor. Adli Tıp raporuna, polisin beyanı ve sanığın itirafına rağmen burada bile polisin aleyhinde bir karar verilerek örgüt suçsuz kabul edilmiş. Öte yandan örgütün 'Mehdilik inancı' ile kadınları kandırdığı da gerekçeli kararda yer almayan ayrıntılar arasında bulunuyor.
"TARAFSIZLIK İLKESİNE AYKIRI KARAR VERİLDİ"
Adnan Oktar davasının mağdurlarının avukatı Eser Çömlekçioğlu mahkemeden böyle bir karar beklemediklerini söylemişti. Çömlekçioğlu konuyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:
"Bölge Adliye Mahkemesinin gelen dosyayı öncelikle usulen incelemesi, usule aykırılık gördüğü takdirde eksiklerin giderilmesi için iade etmesi ya da kendisi bir yargılama yaparak konunun esasına girmesi ve bu aşamalardan sonra karar vermesi gerekmektedir. Ancak bu dosyada istinaf mahkemesince kararın usulden bozulduğu belirtildiyse de içeriğine bakıldığında onlarca mağdur kızı dinlemeden, itirafçıların beyanlarını ve yazılı delilleri dikkate almadan sanıklar lehine haksız bir hüküm kurduğunu görüyoruz. Bu usule aykırı olduğu gibi tarafsızlık ilkesine de açıkça aykırıdır."