Afrin Gerçeği (7); İdlip - Afrin denklemi
Afrin Gerçeği (7); İdlip Afrin denklemi
Suriye iç savaşının bugünkü sürecinde Rusya, hem İdlib’i hem de Afrin’i istiyor. Bunun nedeni çok açık, çünkü Rusya müstakbel yeni Suriye’de Esad iktidarının mümkün olan en geniş ölçekte alan hakimiyetine sahip olmasını arzuluyor. Belki arzuluyor demek izlenilen stratejik siyaseti yeterince açıklamaz. Rusya, düpedüz, bütün gücüyle en geniş inisiyatifin Esad rejimine geçmesi için eldeki her imkanı kullanıyor. Bunu yapmaya çalışırken de ABD’nin emel ve amaçlarını kendisi için meşru gerekçe haline getirmeyi hiç ihmal etmiyor.
Eğer ABD, Irak sınırından Fırat’ın batısına kadar olan bölgeyi kendi kontrolünde şekillendirecekse, o zaman Rusya’nın Esad rejimini sağlam temeller üstünde tahkim etmek için, İdlip ve Afrin’e göz dikmesinden daha doğal bir talep olamaz. ABD’nin Suriye’de kalıcı bir strateji izlediğini bilen Rusya, son bir hamle ile Türkiye’ye bir Suriye davetiyesi çıkartarak, ABD’ye karşı konumunu biraz daha güçlendirmek istiyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ‘’ABD’nin eylemlerine baktığımızda, Suriye’de uzun süre, belki de sonsuza kadar kalmayı planladığını düşünmek mümkün’’ diyerek şunları söyledi: "ABD’li partnerlerimizden Suriye’de ne kadar kalacakları konusunda farklı açıklamalar duyuyoruz. Suriye’de yalnızca askeri görevleri sona erene kadar değil, ülkede herkes için kabul edilebilir bir güç değişikliği ile noktalanacak istikrarlı bir siyasi süreç sağlanana kadar kalmaları gerektiğini söylüyorlar. Bu da ABD açısından rejim değişikliği demek. Genel anlamda Washington’ın Suriye’de uzun süre, hatta sonsuza kadar kalmak istediğinden şüpheliyiz."..
Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders ile görüşmesinin ardından basın toplantısında konuşan Lavrov, “Rusya hâlâ, Kürtlerin Suriye barış sürecine katılımından yanadır” dedi.
ABD’ye sert eleştiriler de yönelten Lavrov, Washington’un Demokratik Suriye Güçleri'ni (DSG) destekleyerek Suriye’yi bölmeye çalıştığını söyledi. ABD’nin Suriye’de tek taraflı, tehlikeli adımlar atarak Suriye’nin toprak bütünlüğünü riske attığını ifade eden Lavrov “ABD’nin adımları daha çok Suriye topraklarının büyük bölümünde, Fırat Nehri’nin doğu yakasından Irak sınırına kadar bir bölümde devlet benzeri bir yapı oluşturma doğrultusunda görülüyor” diye konuştu.
Lavrov’un bu anlatımından anlaşılması gereken en önemli olgu, yeni Suriye’nin şekillenmesinde ABD ve Rusya’nın birbirlerini dengeleme siyasetine büyük önem verdikleridir. Tam da bu noktada dikkate alınan şey Türkiye’nin çıkarları değil, sözüm ona hassasiyetleridir. Aslına bakılırsa ne tür bir hassasiyetten söz edildiğini bile anlamak çok güçtür.
Nitekim hem ABD hem de Rusya sıkı sıkıya Kürt kartını ellerinde tuttuklarına göre; hem Rusya hem de ABD siyasi sürece Kürtleri dahil etme konusunda bunca gayret sarf ettiklerine göre; bu ikilinin “Türkiye’nin hassasiyetini anlıyoruz” demeleri nasıl izah edilir, doğrusu bilemiyorum.
Şimdi sorulması gereken soru şu... Bütün bu açık işaretlere rağmen Rusya Türkiye’yi neden Suriye topraklarına davet etti? Bu soruya bir çırpıda yanıt verilemez: çünkü Suriye sahasında Rusya’nın dengelemek ve kollamak zorunda olduğu tek güç ABD değil. Rusya hem İsrail’i dengelemek hem de İsrail’in çıkarlarını gözetmek zorundadır. İsrail hava sahası içinde Rus savunma sistemiyle vuran İsrail uçağı, kadim İran-İsrail çatışmasını yeniden gündeme taşıdı. Bu bakımdan Rusya kendini aynı zamanda İran’ı da dengelemek zorunda hissediyor.
Bu kıskaç içinde ayrıca İdlip’te pahalı bir cephe açıp, yalnız başına "cihatçı" güçlerle savaşmak pek mantıklı gelmiyor. Rusya İdlip’i mümkünse bir büyük çatışma yaşamadan elde etmek istiyor. İdlip-Afrin denklemi o nedenle Rusya’nın iştahını kabartıyor. Türkiye’nin katkıları ile eğer "cihatçı" güçler etkisiz hale getirilirse, Afrin’i Esad rejimine dahil etmek hiç zor olmayacak.
Bana kalırsa, Rusya’nın bu konudaki planı şudur; Türkiye’nin Afrin kapısına kadar ilerlemesine izin vermek ve eğer İdlip teslim alınırsa, Afrin’i Esad rejimine devir ederek, Türkiye’ye dirsek göstermektir. Bu durumda Türkiye’nin söyleyeceği hiçbir şey yoktur. Afrin PYD/YPG güçlerinden alınıp Esad rejimine devir edildiği için, Türkiye’nin de amacına ulaştığı varsayılacaktır.