Ağaca sarılıp 4 saat boyunca bağırdı!
Düzce'deki sel felaketinde kaybolan 5 kişiyi arama çalışmalarında, ikizlerden 7 yaşındaki Sanem Kaplan'ın da cansız bedenine ulaşıldı. Kentteki felakete tanık olanlar yaşadıklarını anlattı.
Jandarma Arama-Kurtarma (JAK), AKUT, AFAD, Düzce Arama ve Kurtarma Ekibi (DAKE), İHH Arama-Kurtarma, Ulusal Keşif, Arama ve Kurtarma (UKSAR), Sakarya Arama Kurtarma ve Yangın Timi (SAKTİM) ile diğer ekipler, selden en fazla etkilenen Akçakoca ilçesine bağlı Esmahanım ve Uğurlu ile merkeze bağlı Melenağzı köylerinde toplandı.
Ekipler, kaybolan 4'ü çocuk, 5 kişiyi bulmak için dere yataklarıyla su taşkınlarının olduğu bölgede arama çalışması yürüttü.
Kaybolan kişilerin denize gidebileceği ihtimalinin de değerlendirildiği çalışmalarda 200'ün üzerinde personel, 30'dan fazla araç, botlar, arama kurtarma köpekleri ve helikopterler görev yaptı. İş makineleri de köpeklerin işaret ettiği yerlere odaklanarak çalıştı.
Arama çalışmalarında, Ulusal Medikal Kurtarma (UMKE) ve Düzce Arama Kurtarma Ekipleri (DAKE), Uğurlu köyünde bir çocuk cesedine ulaştı. Cesedin, aranan ikizlerden 7 yaşındaki Sanem Kaplan'a ait olduğu belirlendi.
Yürütülen arama kurtarma çalışmaları kapsamında 19 Temmuz'da Akçakoca ilçesine bağlı Esmahanım ile Uğurlu köyleri arasındaki dere yatağında aranan Fatma Töngel'in, dün de Uğurlu köyünün 200 metre yakınındaki bataklık bölgede eşi Cengiz Töngel'in cesedi bulunmuştu.
CENGİZ TÖNGEL'İN CENAZESİ DEFNEDİLDİ
Cengiz Töngel'in cenazesi toprağa verildi. Akçakoca Devlet Hastanesi morgundan alınan Cengiz Töngel'in (53) cenazesi, Düzce Aziziye Mahallesi 883. Sokak'taki kardeşinin evine getirildi. Töngel'in cenazesi, helallik alınmasının ardından Aziziye Camisi'ne götürüldü. Düzce Müftüsü Hüseyin Can tarafından kıldırılan namazın ardından Töngel'in cenazesi aile kabristanlığına defnedildi.
SELİN TANIKLARI O GECEYİ ANLATTI
Kuvvetli yağış sonucu su baskını ve toprak kayması yaşanan Düzce'de olaya tanık olanlar yaşadıklarını anlattı.
Esmahanım köyünde yaşayan Gülşen Ersoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yağışın 17 Temmuz'da gece yarısından sonra bir anda bastırdığını söyledi.
Suyun, önüne kattığı her şeyi sürüklediğini anlatan Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dört saat ses ve su kesilmedi. Her taraf tamamen doldu. Kurtulma şansımız yok dedim. Bütün derdimiz Furkan'ı (selde annesi ve kardeşleri kaybolan genç) kurtarmaktı. Orada 4 saat 'Beni kurtarın.' diye bağırdı. Ağaca sıkı sıkı sarıl, helikopter gelecek inşallah.' diyerek moral verdim. Karşıdakiler tamamen evin içinde kaldı. Onların derdine düştüm, ulaşamıyorum. Artık kurtulamayacağız dedim. Evi de götürebilir ama hiç olmazsa insanları kurtaralım... Furkan'ı da aileyi de kurtardık ama gidenleri görünce de insanın morali çok bozuluyor. Alıp götürdü gözümün önünde. Geceleri uyuyamıyoruz, hep onların hayali gözümün önünde. Hep o suyun gürültüsü kulağımda, o gidenlerin hayali gözümün önünde.
Çok büyük bir şey yaşadık. Burası afetten öte bir şey yaşadı. Görmeyen bilemez. Korkunç bir şey yaşadık. Küçük çocukları görmedim. Su, ağabeylerini attı, onlar da yatağın üzerindeymiş. O suya dayanmaları mümkün değil. Götürdü anneleriyle birlikte ama ağabeylerini gördüm bir tek. Küçükleri göremedim, belki battılar yatak boş geçti çünkü. 'Yatağın üstüne koyduk.' demişti Furkan. Nereden çıkabilirler bilmiyorum."
Psikolojilerinin bozulduğunu dile getiren Ersoy, yağmur yağacak diye korktuklarını, kimsenin böyle bir şey yaşamaması için dua ettiklerini sözlerine ekledi.
"DEVLETİMİZ SEFERBER OLDU"
Yakup Dağgül de o gün yağışın akşam saatlerinde başladığını ve gece etkisini artırdığını söyledi.
Oturduğu mahallede kendi imkanlarıyla bazı kişileri evlerinden aldıklarını anlatan Dağgül, sabaha doğru su biraz çekilince köy merkezine gittiklerini kaydetti.
"Köy merkezi sele kapılmış bir şekildeydi. İnsanlar burada korku içinde bekliyordu." diyen Dağgül, mahsur kalan vatandaşların helikopterlerle alındığını dile getirdi. Dağgül, sel nedeniyle bazı yerlere ulaşamadıklarını belirterek "Biz aşağı geçtikten sonra ikinci bir sel geldi. İkinci sel gelişinde o çocuklar o zaman kapıldı suya. Zor saatler yaşadık, korku dolu anlar yaşadık. Bu anlatılmaz, bunu yaşamak lazımdı." diye konuştu.
Yetkililerden bölgenin afet bölgesi ilan edilmesini isteyen Dağgül, "Devletimiz her şeyiyle seferber oldu, Kızılay, AFAD, diğer kurumlar burada. Allah hepsinden razı olsun." ifadelerini kullandı.
"UĞURLU KÖYÜNÜN HAYATINI KURTARDI"
Uğurlu köyünde yaşayan Oğuzhan Tandoğan da su baskını ve toprak kaymasından sonra Esmahanım köyüne ulaşmaya çalıştıklarını belirterek şöyle devam etti:
"Saat 05.00 sıralarında komutanımız geldi, beni aldı. Üst taraftan çıkmak için mücadele verdik. Heyelan olduğu için oradan geçemedik. Zaten bizim dönüm noktamız orası oldu. Oradan geçmiş olsaydık orada kalacaktık, sel olacaktı ve buraya müdahale edemeyecektik. Uğurlu'da can kaybı olmamasının sebebi, komutanla bizim orada olmamız oldu çünkü orada kimse yoktu. Kaymakam bey gelmişti, kaymakamlığın kepçesi vardı, kepçenin olması büyük avantaj oldu."
Selin üç aşamada geldiğini ve hayatı felç ettiğini dile getiren Tandoğan, "Akçakoca Karakol Komutanımız binbaşının çok etkisi var. Gerçekten burada ahırda kalan bir amcamızı aldı, 2,5 saat alamadığımız bir teyzeyi binbaşı canını ortaya koyarak kepçeciyle aldı. Binbaşının olması, o kepçecinin olması Uğurlu köyünde can kaybı olmamasını sağladı." ifadelerini kullandı.
"YARALARIMIZ SARILIYOR"
Uğurlu köyü sakinlerinden Mehmet Kahraman, yoğun yağışın yaşandığı gecenin sabahında mazot almak üzere köydeki Tarım ve Kredi Kooperatifine gittiğini söyledi. Jeneratörlerin çalıştığı esnada bir gürültü duyduğunu anlatan Kahraman, köy sakinlerini uyararak olası can kayıplarını önlediğini belirtti.
Köyün üst kısmından derenin içinden deniz dalgası gibi bir birikintinin geldiğini ifade eden Kahraman, "Köyün merkezini su aldı. Arabalar kibrit gibi yürümeye başladı duvarlara vura vura, köyümüz bu hal oldu." dedi.
Evlerin yanlarına kepçelerin dahi giremeyeceği bir durumla karşılaştıklarını dile getiren Kahraman, "Bu bölgenin milleti son anda kurtuldu. Köprünün diğer tarafı patlamasaydı su komple bu tarafa gelecekti. Yaralarımız sarılıyor. Afet bölgesi ilan edilmesini istiyoruz. Devletimiz elinden geleni yapıyor. Deremizin tamamen ıslah edilmesini istiyoruz. Devletimize Allah zeval vermesin, bütün kurumlarıyla, belediyeleriyle burada. Herkesten Allah razı olsun." diye konuştu.