AK Partili Külünk'ten flaş IKBY uyarısı! "Türk halkı ikinci defa milli mücadeleye hazır olsun"

IKBY tarafından tüm dünyanın karşı çıkmasına, Irak Anayasası'na aykırı olmasına rağmen gerçekleştirilen gayrı meşru referandum Türkiye açısından neden önemli? FETÖ'nün referandumla ilgisi ne? Cafesiyaset'e konuşan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'e göre IKBY'yi FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi cesaretlendirdi... Külünk yeni durum nedeniyle vatandaşları da "Türk halkı ikinci defa milli mücadeleye hazır olsun" sözleri ile uyardı.

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk Cafesiyaset'e IKBY'nin gayrı meşru bağımsızlık referandumunu değerlendirdi. Referandumla ilgili ilginç ayrıntılara dikkat çeken Külünk, “Türk halkı ikinci defa milli mücadeleye hazır olsun. Ruhlarıyla, akıllarıyla ve varlıklarıyla Anadolu topraklarında bin yıldır egemenliğini sürdüren devletimizin bekası için, ikinci milli mücadeleye hazır olsun. İstiklal Marşı’nı bir kez daha çok gür okuyacağımız bir noktaya doğru gidiyoruz” dedi.

Külünk, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin gerçekleştirdiği referandumunun önünü açanın ise 15 Temmuz darbe kalkışması olduğunu belirtti.

İşte, Külünk'ün önemli değerlendirmelerde bulunduğu söyleşinin detayları:

"COĞRAFYANIN PARÇALANMASINA YÖNELİK BİR ADIM"

-Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tüm baskılara rağmen referandumu gayrı meşru bir şekilde gerçekleştirdi. Bundan sonraki süreçte bizi ne bekliyor?

Türk halkı ikinci kez milli mücadeleye hazır olsun. Ruhlarıyla, akıllarıyla ve varlıklarıyla Anadolu topraklarında bin yıldır egemenliğini sürdüren devletimizin bekası için ikinci milli mücadeleye hazır olsun. Gidişatın bir penceresi İstiklal Marşı’nı bir kez daha çok gür okuyacağımız bir noktaya doğru gidiyoruz. Bu referandum doğrudan coğrafyanın parçalanmasına yönelik bir adımın ayak sesleridir. Bundan sonraki aşama; Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan PKK üzerinden oluşturulan yapının yine kuzey Irak Kürt bölgesinde ki modele benzer bir şekilde bir referandum aldatmacasıyla orada bir fiili durum oluşturulması, bir diğer aşaması ise doğu ve batıyı birleştirerek Akdeniz’e çıkartıp Anadolu topraklarında birinci Dünya Savaşında tamamlayamadıklarını emperyalizmin tamamlamak istemesidir. Ancak burada Türkiye’den önce doğrudan hedef iki ülke var. Türkiye son halkası bunun. Türkye’nin son halka olmasının ilk sebebi bir kere Türkiye’nin çok güçlü bir ordusu var. Ayrıca Türk halkının çok yüksek bir duyarlılığı, millet bilinci var. Dolayısıyla bir devletin ayakta kalabilmesinin şartı önce güçlü ordusu ve millet bilincidir. Kuzey Irak referandumunun önünü açan 15 Temmuz darbe kalkışmasıdır.

"ORDUMUZA CİDDİ YARA ALDIRMIŞTIR"

-Neden?

Çünkü FETÖ işbirlikçisi işgal kuvvetleri üzerinden bu topraklardaki bekamızın en önemli sırrı olan ordumuz zayıflatılmak istenmiştir ve 15 Temmuz ile beraber, ordumuz ciddi yara aldırılmıştır. Dolayısıyla Kuzey Irak Kürt Bölgesi’ndeki referandumun önün açılmıştır. Önümüzdeki süreçte içerde Erdoğan’sızlaştırma operasyonu devam edecek. AK Parti’yi kontrol altında tutmak, güçsüzleştirmek, Erdoğan’ı kilitlemek ve milleti moralsizleştirmek için MHP’ye yapılanın bir benzeri AK Parti’ye yapılmak isteniyor. Bir taraftan ordumuz güçsüzleştirilmek istenirken diğer taraftan milletimiz ve siyasetimiz güçsüzleştirilmek istenmektedir. Bu projeksiyonda Türkiye son halkadır.

"SON HALKA TÜRKİYE'DİR"

-Diğer halkalar peki kim?

Türkiye son halkadır. İkinci halka İran ‘dır. İran’dan sonraki halka da Rusya’dır. Küresel sistem 1648 Westphalia sürecinin devamı olan gelişmelerde, sürecin devam edebilmesi için küresel sisteme doğrudan etki etme kabiliyeti olan ve medeniyet birikimleri yüksek olan merkezi güçleri tahkim edilmiş olan üç devletin küresel sistem açısından parçalanması gerekmektedir. Bu üç devlet Rusya’dır, İran’dır ve Türkiye’dir. Çünkü Mısır’ı teslim aldılar. Eğer 15 Temmuz’da Türkiye’yi teslim alabilselerdi ki; Türkiye’de dindar görünüp Türkiye’yi emperyalist güçlere teslim etmek isteyen içeride yerli ve milli olmayan ama dindar görünen çok siyasetçi var. Emperlayizmle işbirliği yapan bu kanat kimi zaman ümmetçilik kavramının arkasına ırkçılığı sıkıştırarak, kimi zaman neoliberalizmin arkasına işbirlikçilğini saklayarak anadolu topraklarına İstanbul’dan, Ankara’dan, Erzurum’dan, Diyarbakır’dan bakmak yerine, anadolu topraklarına Amerika’dan, Londra’dan, Berlin’den bakan ve de tıpkı 1. Dünya Savaşı sürecinde olduğu gibi mandatel bir akla sahip çok adam var. Bu adamların bir kısmını milliyetçilik görüntüsü altında, bir kısmı dindarlık altında, bir kısmı da radikallik şemsiyesi altında görüyoruz. Yıllarca ümmet kavramının arkasında ırkçılılarını sakladıklarını gördük. Oysa biz ümmet kavramının ırkları aşan ve ırkların farklılıklarını bir olup, beraber olabilmek için farklılıkların birliği ilkesi üzerinden akıl üretmek için bir fırsat olduğuna iman etmiş müslümanlarız.Yani ırki anlamda farklılığımız, ırk üzerinden birbirimizi tasviye etmeyi emretmez. Irk üzerinden kardeşliğimizi, mümin kimliğimiz, vatandaş kimliğimiz, komşuluk kimliğimiz, akrabalık kimliğimiz üzerinden birliği emreder. Yıllarca Türkiye’de bu topraklarda ki Selçuklu’dan, Osmanlı’dan gelen devlet geleneğine karşı sürekli eleştirel yaklaşan bir takım akılların aslında dillerinin altındaki baklayı görüyoruz. Dikkat etmeliyiz. Oysa şundan eminiz bu topraklarda Türklerin aleyhine ne varsa Kürtlerin aleyhinedir. Kürtlerinde aleyhine ne varsa yine Türklerin aleyhinedir. Bir adım daha ileri gidiyorum; Arapların aleyhine ne varsa yine kürtlerin aleyhinedir. Arapların lehine ne varsa yine türklerin lehinedir. O halde biz şunu bilmeliyiz, bu topraklar ümmete aittir. Emperyalizme ait değildir. Önce Türkler, Kürtler, Araplar şunu bilmeliyiz; “Bu coğrafya bizimdir.Ve bu coğrafyanın yer altı ve yer üstü zenginlikleri, kaynakları bizim.” Ne garip değil mi Amerika’nın conisini topraklarında alkışla karşılayan Irak şimdi ne durumda?

"TÜRKİYE'YE IRAK 2003 SENDROMU HAZIRLANIYOR"

Türkiye’ye 2003 Irak fotoğrafı hazırlanıyor. Bağdat caddesinin bazı sokaklarında Trump severler afişi asıldı. Yani bir el bu toprakların lideri Erdoğan’ı sevmekten nasipsizlenirken Trump severlikle boğulma noktasına gelenlerin Irak 2003 öncesi ve 2003 sonrasına bakmaları gerekir. Türkiye’ye 2003 Irak sendromu hazırlanmaktadır. Dikkali olmazsak. Bakın o işgal 1 milyon ıraklıya maloldu. Ve şimdi Barzani kürtleri, mazlum insanları, kardeşlerimizi bir büyük ateşe atıyor. Sevinen kim Netenyahu. Sevinen kim, kilometrelerce uzakta Kerküt’ün, Musul’un petrolüne göz dikmiş ve Çin’i kontrol etmek için buraları askeri üst haline getirmek isteyen güçler. Oysa bu coğrafya bizim değil mi? Bizim birbirimizden başka dostumuz yok ki. Eğer Kuzey Irak’ta katliam yapılırsa orada ki benim kürt kardeşlerim koşarak nereye gelecek? Türkiye’ye gelecek. Bu topraklar hepimizin toprakları. Bakın İran şu an doğrudan tehdit altında. Tehditin farkına varan İran, bu tehdite askeri operasyonla karşılık verdiğinde benim mazlum Kürt kardeşim nereye koşup gelecek. Peki bu sana söyleyen Türkiye’nin sözü yerine inatla bu referandumda ısrar edişin mantığı nedir? Kimi sevindirmektir? Bu coğrafyayı sevindirmiyorsun. O zaman bizim bu coğrafyayı sevindirecek işler yapmamız lazım.

"CONİ VE HANS'IN TÜRK, KÜRT, ARAP DERDİ YOK"

-Nasıl işler yapmalıyız?

Bir kere kardeşliğimizi diri tutmalıyız. Mesela en zor zamanında Türkiye seninde, sen Türkiye’nin yanında olmalısın. En zor durumunlarında Türkiye dışında kim yanlarında olacak bunu görebilmeleri lazım. Coni mi, Hans mı yanlarında olacak.? Coni’nin ve Hans’ın Türk, Kürt, Arap diye bir derdi yok. Onların derdi küresel güç mücadelesinde kendi gücünü tahkim etmek için yakmak ve yıkmak. 1.Dünya savaşından beri milyonlarca müslümanın kanı aktı. Arakan’da insanlar katlediliyor, hangisinin çıtı çıkıyor? Allah muhafaza yarın Kuzey Irak’ta katliam yapıldığında ki DAEŞ ve Haşbi Şabi yaptığında kimin umrunda oldu. Müslüman müslümanı katlediyor resmi çizip kenardan kahvelerini, viskilerini içip akan müslüman kanını seyrettiler. Bu coğrafya emperyalizmin değil ümmetindir. Bunu çok iyi bilmeliyiz. Bunu farkettiğimiz zaman bu toprakların yeraltı ve yer üstü kaynakları refahımız içinde, kardeşliğimiz içinde, adalet inşası içinde, barışımız içinde yeter. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok.

"RUSYA KENDİSİNİN HEDEF OLDUĞUNU GÖRMELİ"

Olamaz da… Ama Türkiye’yi yok sayarakta bririlerinin bir şey yapmazsına da Türkiye izin vermez. O nedenle doğrudan hedef üç ülke var. İran, Rusya ve Türkiye. Son olarak Rus Generalin öldürülmesi de tamamiyle Türk- Rus ittifakına zarar vermek içindi. Ve bu Rus generalin öldürülüş biçimi itibariyle Şam’ın parmağı vardır. Generali öldürerek Tükler ve Rusların bölgede sağlayacakları çatışmasız güvenli bölgeyi sabote etmek istemişlerdir. Dolasıyla Rusya’nın Sovyetler sonrası inşa ettiği yapının doğrudan hedef olduğunu bilmeli. 15 Temmuz ‘un da hedefi Rusya idi. Irak’ta, Suriye’de Daeş militanlarına biçilen rol bittiğinde Kafkaslara, Orta Asya’ya çıkmayacaklarının garantisi mi var? Garantisi olmayacağına göre senaryonun Rusya’ya dair yıkılmak istendiğini Rusya görmeli ve Kuzey Irak’ta yapılan referandum sonrasındaki sürecin doğrudan kendisinin hedef olduğunu görüp, bilmesi gerekmektedir.

-Referandum sonra Erbil’de fotağraflara yansıyan bir görüntü vardı. Kutlama yapan halktan bazılarının ellerinde İsrail bayrakları olduğunu gördük. Barzani’nin bu kadar baskılara rağmen referandumda ısrar edişinin arkasında İsrail’i kendisine güç olarak aldığını söyleyebilir miyiz?

Sadece İsrail’i değil, Pentagon ve Amerikan Merkez Bankası arasındaki mücadele de var. Dolayısıyla Pentagon Modern İpek Yolu ve Çin’i kontrol etmek istiyor. Aslında Amerika’nın Çin’in kontrol etme tezi, doğru bir tezancak bu tezin işleyiş biçimi yanlış.

"PENTAGON ÇİN'İN KONTROL KABİLİYETİNİ YOK EDİYOR"

-Bunun ne demek olduğunu biraz açar mısınız?

Amerika Pentagon, Ortadoğu coğrafyasını parçalayarak Çin’in kontrol edilebilme kabiliyetini yok ediyor. Yani bu coğrafya da türkleri, kürtleri, arapları birbirleriyle çatıştırarak Çin ve Modern İpek Yolu kontrol edilemez. Oysa dünya 2030 lar da 2050 ler de bir Çin istilasıyla karşı karşıya gelecek.

-Ekonomik anlamda mı?

Hem ekonomik, hem siyasi,hem de askeri anlamda. Bir başka anlamda da demogratif olarak 1.5 milyara yaklaşan nüfusun olduğu bir ülke. Aynı ülke 300 milyonun üzerinde 1 milyon üstü gelire sahip bir ülke. Bağımsız silah üretebilme kabiliyeti olan ve hepsini nüfusla besleyebilen bir ülke dünyanın her ülkesinde Çin Mahalleri kurarak istila yapmaya kalkarsa ne yapacaksınız? Önümüzdeki yüzyıllık sürecin en önemli meselesi insanlık için Çin’in kontrol edilmesi meselesidir. O zaman Amerika Pentagon bölgeyi kristalleştirmekten vazgeçip, Türkiye’nin liderliğinde islam dünyasının bir ve beraber olması tezini destekleyip Çin’e karşı Çin’i durduracak en önemli gücün Rusya ve Türkiye liderliğinde islam dünyası olduğunu bilmelidir. Pentagon bunu yapmak yerine bölgeki herkesi çatışmalı hale getirip rahat edeceğini düşünüyor.Türkiye’yi küçültmeye yönelik adımlar yerine, Türkiye’nin güçlülüğü küresel dengenin inşaasında önemli bir rol olduğunu fark edip coğrafyadaki herkesin bir olduğu bir güç ortaya çıkmalı ve Çin’in yükselişini böyle durdurmalıdır. Bunun yerine çatışmalı bir tablo oluşturulmaya çalışılırsa da bundan en çok Amerika zarar görecektir. Çünkü Türkler tarih boyunca savaçı bir millet olup, bağımsızlığı söz konusu olduğunda hiçbir zaman bağımsızlığından, devletin bekasından ödün vermemiştir ve vermeycektir. Bedel öder ama ödediği bedelin karşısında da devletin bağımsızlığı ve bekası için geri adım atmaz. Bunu herkes iyi bilmeli. Dolayısıyla bu coğrafyayı bir maceraya sürüklemek yerine bu coğrafyanın gücü üzerinden dünya sisteminin yeniden şekillenişinde Çin’e karşı yeni ittifak alanları oluşturmalı.

Geçtiğimiz hafta sayın Cumhurbaşkanımızla beraber siz de Amerika’daydınız. ABD’nin referandum sürecindeki açıklamaları hiçbirimize de inandırıcı gelmedi. Oradayken durumu gözlemleme şansınız olmuştur. Orada durumlar nasıldı?

Bir Amerika yok bir kere. Amerika’nın kendi içinde de Trump yanlızlaşmış bir lider.

"ABD'DE İKİ DERİN DEVLET VAR"

-Bu Amerikan Derin Devleti dedikleri yapıdan kaynaklı olarak mı?

Amerika’da iki tane derin devlet var. Bir parayı kontrol eden derin devlet var, bir de askeri gücü kontrol edip ulusal çıkarları üzerinden hareket eden bir derin devlet var. Trump ikisi arasında sıkışmış vaziyette dolayısıyla bu iki Amerika arasındaki güç mücadelesinin yansımasıdır aslında bizim coğrafyamızda da yaşananlar. ABD ‘de ki denklemin nereye döneceği, dünyadaki gelişmelerin de nereye döneceğini gösterir. Amerika’nın 20 trilyona yakın borcu var. Dolayısıyla borcun alındığı güç merkeziyle, borcu ödemek zorunda olan güç merkezi arasındaki bu mücadelenin dünyada yansımalarını yaşıyoruz.

-Türkiye bu mücadelede nerede duruyor?

İşte böyle bir güç mücadelesinde Türkiye çok stratejik bir güç. Bu denklem Türkiye’siz olmaz. Çok çetin bir yolda olduğumuzu da vatandaşlarımız bilmeli.

"TRUMP'I TRUMP OLARAK GÖRMEYİN"

-Trump’tan aynı zamanda çok uzun ömürlü değil, yakında gider diye konuşuluyor. Siz buna katılıyor musunuz?

Hayır katılmıyorum. Önemli olan Trump üzerinden kimlerin ne iş yaptığıdır. Yani Trump’ın üzerinden ne yapılıyor, ne konuşuluyor ona bakacaksınız. Trump’ı Trump olarak görmeyin. Trump bir anlamda mikrofon. Mikrofondan hangi seslerin, hangi cümlelerin çıktığına bakacaksınız.

"KÜRDİSTAN KÜRT KARDEŞLERİMİZE VERİLMİŞ BİR HAVUÇTUR"

-Tekrar Barzani’ye dönelim. Gelen tepkiler sonrasında son düzlükte şöyle bir açıklama yaptı.”Referandumdan evet çıksa da ertesi gün bağımsılığımızı ilan edecek değiliz.”Sizce Türkiye’ye rağmen bölgede ciddi olarak bir Kürdistan devleti kurulabilir mi? Kurulsa da bölgede yaşabilir mi?

Bir kere emperyalizmin Kürdistan diye bir derdi yok. Emperyalizm kendisi için sömürge bir yapı düşünüyor. Bu coğrafya da bir kontrol kulesi inşa etmek istiyor. Maalesef Barzani de 20. y.y da kalmış siyasi aklını 21.yy da ki zamana uyduramıyor. Uyduramadığı içinde geri de kalıyor. Oysa ki dünya bilgi iletişim teknolojileri üzerinden bambaşka bir yere evrilmiş vaziyette. Barzani Kuzey Irak’ta ki gençlerin ne istediğini anlamıyor. Aynı şeyi HDP de anlamıyor. Hakkari deki gençleri dağa çıkartırken üzerlerindeki psikolojik travmanın farkında değiller. Farkında olmadıkları için bu tarz etnik kimliğe dayalı, bugünü ve yni zamanı anlamayan her akıl kaybetmeye mahkumdur. Çünkü dünyada kontrol edebilme şansımızın olmadığı ancak yönetebilme şansımızın olduğu bir yeni durum var. Japonya’daki genç ile Türkiye’deki genç tarz olarak birbirine benzer hale geldi. New York’taki genç ile Sultanbeyli’deki genç birbirine tarz olarak benzer hale geldi. Bunu engelleyebilme şansınız yok çünkü Steve Job insanlığın hayatını akıllı telefonlarla değiştirdi. Saç telinden ince bir kablo insanlığın birbirine benzemesinin önünü açtı. Bunu durduramazsınız ama yönetebilmelisiniz. O zaman etnik kimlikler üzerinden üretilmiş bir akıl ile bunu yapabilmeniz mümkün değil. Bu kimliklerin hepsinin varlıklarını koruduğu bir adalet hakkı, eşitlik hakkı, hakkaniyet hakkı üretmek mecburiyetindesiniz. Bunun içinde Barzani ve HDP bunu görmediklerinden dolayı 25 yıl sonra ne ile karşılacaklarının farkında değiller. Bundan dolayı bu bölgede bir Kürdistan ilan edilirsede bu emperyalizmin kendi kontrollerinde hareket ettireceği bir Kürdistan olacaktır. Ve bu Kürdistan üzerinden İran’ı, Türkiye’yi, Rusya’yı, Çin’i, Akdeniz’i kontrol etmek istemektedirler. Bu Kürdistan ismi Kürt kardeşlerimize verilmiş bir havuçtur. Sopası ise sömürgeleşmektir. Yani kurulacak bir devlette emperyalizmin adamları Erbil’de valilik rolü üstlenecek. Kürt kardeşlerimizde zannedecek ki biz Erbil deki parlamentodan yönetiliyoruz. Biz Erbil’de ilan edilmiş hükümet tarafından yönetiliyoruz zannedecekler. Ve beraberinde İslamsızlaştırlacaklar. Nasıl, Baascılık üzerinden Araplar İslamsızlaştırılmaya çalışıldıysa bunu tekrar edecekler. Bir anlamda Netanyahu üzerinden sevinç gösteri yapmayı da Selahattin Eyyübi’ye, Mevlana Halid-i Bağdadi’ye, Ahmed-i Hani’ye, Seyyid Taha hazretlerine ihanet olarak görüyorum. Kürtlerin sağduyusunun buna müsaade etmeyeceğine inanıyorum. Kürtlerin içerisindeki seyyidlik geleneği buna rıza göstermeyecektir. Ama empertalizmin böyle bir planı var ve bu plan işlemektedir. İşleyen kürtlerin planı değil. Kürtlerin bu fotoğrafta özne olma ihtimali yok. Kürtler bu fotoğrafta nesne. Bundan dolayı hepimizin çok dikkatli bir dil kullanması gerekiyor. Bu coğrafyada Türkler ve Kürtler Yavuz’un Çaldıran öncesi ve sonrasında kurduğu ittifakları güncellerse tarihi yeniden biz yapılandırırız. Eğer güncellemezsek bu coğrafyayı hiç tereddütsüz hepimize mezar ederler.

AK Partili Külünk'ten flaş IKBY uyarısı! "Türk halkı ikinci defa milli mücadeleye hazır olsun" ile ilgili etiketler Trump Metin Külünk ak parti istanbul milletvekili ıkby referandumu
GÜNÜN VİDEOSU

Acı detay belli oldu: Boğaz'da denize düşüp kaybolan 2 gencin kimlikleri belli oldu!

İstanbul Beşiktaş'ta, denize düşen bir kadın ile onu kurtarmak için peşinden atlayıp kaybolan erkeğin abla-kardeş oldukları belirlendi.