Akın Öztürk de mi o helikoptere binecekti?
DOĞRUDUR; Ülkenin şu an bir çok sorunu var ama ilk olarak çözülmesi gereken mesele, 15 Temmuz gecesi yaşanan ihanetin arkasındaki esrar perdesinin tamamen aydınlatılması. Neden mi? Çünkü o zaman herkesin içini bir virüs gibi kemiren şüphe ortadan kalkacak.
İHANETİN AFFI OLMAZ
Başından beri bu konunun tarafsızca takipçisi olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Neden mi? Çünkü tek bir şeyin affı nolmaz. O da vatana ihanetin. Hele silah verip "vatanı koru" diye emanet ettiklerinizin ihaneti asla.
FARKLI İDDİALAR
TSK ile ilgili bugüne dek herkes farklı bir şey söylüyor. Kimileri hala dışarıda darbecilerin kaldığını, kimileri içeride olanlardan bazılarının masum olduğunu. Bazı generallerin o geceye dair yalan söylediklerini ya da gerçekleri anlatmadıklarını iddia edenler de var. Hatta, bu ihanetin içinde sadece FETÖ değil o gece duruma göre tavrını saatler ilerledikçe dengeler döndükçe değiştiren generallerin olduğu iddiasında olan da var. Son gelen bilgilere göre, cep telefonlarının HTS kayıtlarına göre, o gece çatışmaya girdiğini ya da darbeye direndiğini söyleyip de evlerde saklananların olduğu bile tespit edilebilirmiş. Yani, daha bu köprünün altından çok su akar. "Adalet topaldır ağır aksak yürür ama er geç gideceği yere varır" derler. İnşallah kimsenin hakkı yenmez.
BİTMEYEN ALÇAKLIK
Ama daha dün kulağıma gelen mide bulandırıcı bir şeyi sizinle paylaşayım. Yine birileri ankesörlü telefonlardan birliklerde silah arkadaşlarını komutanlarını asılsız ihbarlarla karargahlara bildiriyorlarmış. İmzasız ihbar mektupları da cabası. Bu sivil bürokraside de görülen alçak kirli tavırlarla biz memleketin terör başta olmak üzere ciddi meselelerini nasıl çözeceğiz. Güveni nasıl tesis edeceğiz.
Şimdi gelelim son olaya... Oldukça güvenilir bir kaynağın aktardığı oldukça kafa karıştıran bir esrarengiz meseleyi sizinle paylaşalım. Resmi askeri makamların bunu yalanlayabileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü anlatan kaynak herhalde o zaman yeni detayları da paylaşacaktır. Bakalım okuyunca siz ne düşüneceksiniz?
VE O OLAY
Ve gelelim o olaya...
16 Temmuz gününü hatırlarsanız. 15 Temmuz gecesi neler yaşandığı hala tam anlaşılamayan, birbirine çelişen ifadeler nedeni ile iyice kafaların karıştığı Akıncı Üssü'nden gelen bir helikopter 16 Temmuz öğlene doğru Çankaya Köşkü'ne indi. Hafızalara kazınan bu görüntülerde, helikopterden 15 Temmuz gecesi darbecilerce esir alınan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile yanında Tümgeneral Mehmet Dişli indi. Sonrasında, Dişli'nin, Akar'ın uyarısı ile darbe bildirisini imzalatmaya çalışan general olduğu gerekçesi ile tutuklandığı açıklandı. Akar'ı getiren pilotlar da üslerine dönüşte darbeci oldukları sebebiyle yakalandı.
Açıklamalara göre, sonrasında ellerini bağlayarak masum rolü yaptığı iddia edilen Tümgeneral Dişli'nin, Akar'ın gözleri bağlı iken bildiriyi imzalatmak için bastıran general olduğu bildirildi. Meselenin enteresanlığı burada başlıyor.
DİŞLİ NASIL BİNDİ?
En başından beri bu helikoptere darbeci olmasına rağmen Tümgeneral Dişli'nin nasıl binebildiğini merak eder dururum. Helikopterin kalktığı generallerin rehin tutulduğu hain darbecilerin merkezi Akıncı Üssü'nde nasıl bir ortam vardı ki, Genelkurmay Başkanı'nın kurtarılıp bindirildiği helikoptere darbeci general de binebiliyor.
'BEN DE GELEYİM'
Oldukça güvenilir kaynaklardan gelen bilgilere göre; o gün helikoptere binerken Tümgeneral Dişli 'Ben de helikopterle geleyim' demiş. Akar reddetmesine rağmen ısrar etmiş ve helikoptere binmiş. Bu nasıl bir iştir? Nasıl biner gelir komutan istememesine rağmen? Ya da sonra, darbeci oldukları iddiası ile yakalanan o helikopterin pilotlarına koskoca Genelkurmay Başkanı nasıl emanet edilir?
AKIN ÖZTÜRK İDDİASI
Asıl büyük iddia ise en başta Genelkurmay'ın açıklamaları ve bazı ifadelerde o gece Akıncı Üssü'ne darbeyi bastırmakla görevlendirildiği iddia edilen ancak daha sonra darbenin 1 numaralı askeri şüphelisi olan Akın Öztürk ile ilgili.
NASIL BİR RAHATLIKSA
Akın Öztürk, o gün Genelkurmay Başkanı helikoptere binerken yanına gelip 'Ben de Köşk'e geleyim' demiş. Israrlarına rağmen Akar kabul etmemiş. Nasıl bir rahatlıksa hem darbeden suçlusunuz hem de gelip böyle bir talepte bulunabiliyorsunuz.
KOMUTANA BAŞKA KİMLER İKİLİ OYNADI?
Bu durumda, 15-16 Temmuz'da Akıncı Üssünde Genelkurmay Başkanı'nı kimin, kim olduğuna dair kandırmaya yönelik bir tiyatronun oynandığını insan düşünüyor. Ama orada başka böyle kimler, Akar'a karşı bu oyunları oynadı, başka hala ne dolaplar dönüyor, hepsinin ortaya çıkması lazım.
O geceye dair o kadar çok soru var ki; hep yazdık. "Yurtta Sulh Konseyi, bildiriyi yazanlar, sivil kanat kim?" diye sorduk. Akıncı Üssü'ne ait kamera kayıtlarını sorduk. Genkur J Başkanlıklarında aramalarda çıkan bilgilerin akibetini de. Böyle çok soru var.
HALA 15 TEMMUZ GECESİNDEYİZ
Ben hala olayın aydınlatılması adına 15 Temmuz gecesinden bir adım bile ileri gitmediğimizi düşünüyorum. Maalesef bu milletine kurşun sıkan, Meclisini bombalayan alçaklık aydınlatılmadıkça da bu işin kirli istismarcıları bundan faydalanacak.
O PAŞA HALA BEKLENİYOR
Hala mevki makam apolet demeden çıkıp bildiklerini anlatacak bir paşa bekliyor bu halk. Sayın Komutanlar; size çok acı birşey söyleyeyim mi; hala bir çok insanın kafasında 'Acaba bunların hepsine güvenebilir miyiz yoksa içlerinde kendini şov yaparak gizleyenler var mı?' sorusu var.
İNANMIYORSANIZ ANKET YAPTIRIN
İnanmıyorsanız; İsterseniz el altından 'TSK'nın tüm komuta kademesine güveniyor musunuz?' diye bir anket yaptırın. Hatırlarsanız bir zamanlar bu ülkenin güvenilir kurumu yine anketlere göre TSK idi. Yazık değil mi bu kurumun içinde canı pahasına görevini yapıp kurumun ismini korumaya çalışan tertemiz TSK mensuplarına.
PAŞALARA DÜŞEN GÖREV
En çok görev vatansever paşalara düşüyor. Bizi, halkı geçtik; üniformanın şerefini ayakta tutmak adına Güneydoğu'da bu güzel vatan uğruna fedakarca mücadele eden pırıl pırıl evlatların hatırı için.