Akıncı Üssü'nde rehin tutulan Org. Abidin Ünal'dan 15 Temmuz bombaları
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, 15 Temmuz darbe girişiminde Akıncı Üssü'nde rehin tutulan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile konuştu.
Ellerinin neden bağlı olmadığını açıklayan Org. Abidin Ünal Abdülkadir Selvi'ye çarpıcı açıklamalarda bulundu. Sadece kendisinin bulunduğu koridorda kamera olduğununu belirten Ünal, Akıncı Üs Komutanı’nın odasının bulunduğu ve Genelkurmay Başkanı’nın tutulduğu yer ile darbecilerin olduğu yerde kamera olmadığını söyledi.
İşte Selvi'nin yazısı
15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’ndeki görüntüleri hakkında dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı (E) Org. Abidin Ünal’la konuştuğunu belirten Selvi, Abidin Paşa’nın savcılığa verdiği kapsamlı ifadesini okudum, yetinmedim Abidin Paşa’dan o geceye ilişkin yazılı bir bilgilendirme notu talep ettim.
Abidin Ünal derdest edilmeden önce Hava Kuvvetleri’ne yayınladığı emri benimle paylaştı. Akıncı Üssü’ndeki görüntüler üzerinden giderek, o geceye ışık tutmaya çalışacağım. Görüntülerin yayınlanması Abidin Ünal için sürpriz olmamış. “Bu görüntülerin servis edilmesini bekliyordum. Çünkü 15 Temmuz’dan sonra o kadar adamı ihraç ettik. 15 Temmuz kurgu bir darbedir tezini işlemek için bu görüntüleri servis ediyorlar” görüşünde.
- Kameraya yansıyan görüntülerinde nereye gidiyordu?
“Gece 02.00’ye doğru hapsedildiğim odadan hatırladığım kadarıyla 3 yada 4 kez kapıda nöbet tutan ve beni derdest eden silahlı kişiler eşliğinde tuvalete gittim. Tuvalete gidiş yolu hapsedildiğim odadan çıkar çıkmaz köşeyi dönünce girilen koridor yolundan geçmekteydi. Tuvalet hemen kameranın dibinde köşe başındaydı. Dolayısıyla her gidiş-geliş kamera kayıtlarına geçmiş oluyor.”
Abidin Ünal spekülasyonlara son vermek için yerinde inceleme yapılmasını öneriyor.
- Akıncı Üssü’nde nerede tutuldu?
“Akıncı Üssü’ne getirildiğimde arkamda silahlı adamlar vardı. Beni çift kapılı, çift kilitli, 7-8 m2 büyüklüğünde, 141. Filo’nun arşiv odası olan penceresiz, sadece döküntü bir sandalye ve masa dışında hiçbir şey olmayan bir odaya kapattılar. Cep telefonlarım alındı, iletişim imkânım yok edildi.”
- Abidin Paşa bir de soru ortaya attı...
“İlginç olanı, sadece benim olduğum koridorda kamera vardı. Ama nedense Akıncı Üs Komutanı’nın odasının bulunduğu ve Genelkurmay Başkanı’nın tutulduğu yer ile darbecilerin olduğu yerde kamera yok. Darbecilerle müzakere orada yapılmış... Darbecilerle orada müzakereler yürüttüler. O görüntülerin ortaya çıkması lazım.”
- Peki Abidin Ünal’ın elleri neden bağlı değildi?
“5-6 kişilik bu grubun tümü benim yakın korumam (Akın Öztürk döneminden kalan) astsubaylardan müteşekkildi. ‘Sizi korumaya geldik’ dediler. ‘Ben böyle bir emir vermedim, kim size emir veriyor?’ soruma, ‘Bilmiyoruz’ dediler. Daha sonra bunlara takviye ekip geldi. Sağa-sola ateş ediyorlardı. İçlerinden biri kelepçe ile yaklaştı. ‘Gerek yok’ dedim. Onlar da itiraz etmedi ve öyle devam ettik. Muhtemelen yakın korumalarım olduğundan daha fazla ileri gitmeye gerek görmediler.
- Akın Öztürk’ün rolü neydi?
“Hiçbir zaman Akın Öztürk’ün darbe ile ilişkisi olmadığı iddiasında bulunmadım. Bunu ayrıca Sincan Batı Savcısı’na verdiğim 2. ifademde de açıkça belirttim. Darbe girişiminin ertesinde şahsımı arayan Cumhurbaşkanı’na da şayet girişim başarılı olsaydı, Akın Öztürk’ün bu girişimin Cemal Gürsel’i olacağını tahmin ettiğimi belirttim.”
- Akın Öztürk koluna girdiğinde ne anlatıyordu?
“Saat 15.30 civarında Akın Öztürk hapsedildiğim odaya geldi. Beraber çıktık. Yaşar da (Güler) burada dedi. Akın Öztürk’ün çıkmaya çalıştığını hissettim. Yaşar Güler ile beni kalkan olarak kullanmaya çalışıyordu. Koluma girdiğinde ne espri yaptığını tam olarak hatırlamıyorum ama ‘Yaşar’da burada, çıkıyor’ dediği hatırımda.”
Akın Öztürk’ün karargâha resmi kıyafetle geldiğini, ancak 20.30’da evine gittiğini, evinden gözaltına alındığını hatırlatarak, “O nedenle üzerinde askeri üniforma değil, tişörtlü kıyafeti vardı” diyor. Ama çok önemli bir soru soruyor. “Açıklamaya Akın Öztürk ismini koymadım. Sonradan kim ekledi acaba?”
Abidin Paşa, yanlış bir algıya meydan vermemek için konuşmakta kararlı. “Meclis’te 15 Temmuz’u araştıran komisyon beni de davet eder diye bekledim. Ama ne hikmetse beni çağırmadılar” diye sitem ediyor. Paşa sitem etmekte haklı.