Alaaddin Keykubat'tan sonra tahta kim geçiyor?

Diriliş Ertuğrul dizisindeki son bölüme 2. Gıyaseddin Keyhüsrev damga vurdu. Vatandaşlarımız bu konuyla alakalı gelişmeleri merak ediyor. Aslen 2. Gıyaseddin Keyhüsrev taht varisi değildi. Babası Alaeddin Keykubad taht için kardeşi Keyhüsrev’in kardeşi İzzeddin Kılı Arslan’ı seçmişti. Peki, Gıyaseddin Keyhüsrev padişah mı oluyor? Alaaddin Keykubat'tan sonra tahta kim geçiyor? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...

Vatandaşlarımızın merak ettiği soruların cevaplarını derledik. Alaaddin Keykubat'tan sonra tahta kim geçiyor? Gıyaseddin Keyhüsrev henüz babası tahtayken söz kestiği Gürcü Prenses Tamar ile evlenmişti. Bu izdivaçtan da oğlu II. Alaeddin Keykubad dünyaya gelmiştir. Peki, Gıyaseddin Keyhüsrev padişah mı oluyor? Alaaddin Keykubat'tan sonra tahta kim geçiyor? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...

Gyaseddin_Keyhusrev_padisah_m_oluyor_Alaaddin_Keykubattan_sonra_tahta_kim_geciyordahf

2. GIYASEDDİN KEYHÜSREV KİMDİR?

Gıyaseddin Keyhüsrev veya taht öncesi sanıyla Şehzade Gıyaseddin Keyhüsrev 1237 – 1246 yıllarında hüküm sürmüş bir Selçuklu sultanıdır. Babası I. Alaeddin Keykubad, annesi Mahpesi sultan olarak bilinen Hunar Hatun’dur. Gıyaseddin Keyhüsrev’in doğum yılı net olarak bilinmemekle beraber 1221 yılında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir.

SAADEDDİN KÖPEK’İN YARDIMI

Aslen 2. Gıyaseddin Keyhüsrev taht varisi değildi. Babası Alaeddin Keykubad taht için kardeşi Keyhüsrev’in kardeşi İzzeddin Kılı Arslan’ı seçmişti. Bu durumda Alaeddin Keykubad’ın ölümü sonraso (1237) değiştii. Sultanın ölümünü takiben Sadeddin Köpek önderliğindeki bazı emirlerin desteği ile Selçuklu tahtına 2. Gıyaseddin Keyhüsrev çıktı.

GÜRÜCÜ PRENSES TAMAR İLE EVLENDİ

Gıyaseddin Keyhüsrev henüz babası tahtayken söz kestiği Gürcü Prenses Tamar ile evlenmişti. Bu izdivaçtan da oğlu II. Alaeddin Keykubad dünyaya gelmiştir. Prenses Tamar, Anadolu’da Gürcü Hatun olarak anlırdı ve Keyhüsrev eşine olan aşkını bastırdığı paralarda göstermiştir. Bu paralarda bulunan ars- lan-güneş tasvirinin kendisinin (arslan) ve karısı Gürcü Hatun'un (güneş) sembolleri olduğu ileri sürülür.

Gyaseddin_Keyhusrev_padisah_m_oluyor_Alaaddin_Keykubattan_sonra_tahta_kim_geciyordfsafa

PERDE ARKASINDAKİ SAADEDDİN KÖPEK

Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıktıktan sonra bir temizlik hamlesinde bulunmuştur. Saadeddin Köpek’in telkinleri doğrultusunda güvenmediği devlet adamlarını öldürtmüştür ki buna kardeşi eski veliaht İzzeddin Kılıçarslan ile annesi Adile Hatun da dahildir! İlerleyen zamanlarda tahtta hak iddia eden Saadeddin Köpek’in de ölümü 2. Gıyaseddin Keyhüsrev’in elinden olmuştur.

2. GIYASEDDİN KEYHÜSREV’İN SAVAŞLARI

Daha önce yönetimde söz sahibi olan emirlerin yeniden göreve getirerek; Eyyübi Melikleri ile Bizans’ın bağlılıklarını sürdürmelerini sağlayarak devlet yönetimini ve dış ilişkileri düzene soktuktan 2. Gıyaseddin Keyhüsrev ayaklanmalarla mücadeleye başladı ve çeşitli savaşlarda bulundu.

Moğolların önünden kaçarak Anadolu’ya sığınan göçebe Türkmenler, Anadolu’daki yerleşik devlet düzeni içinde yeni sorunlar yaratmaya başladı. Bu koşullarda Baba İshak’ın başlattığı Babai ayaklanmasıçok hızlı ve kanlı bir şekilde gelişti. Beyşehir Gölü üzerindeki Kudababad Sarayı'na sığınan Keyhüsrev, Moğol tehlikesine karşı ülkeyi savunmak üzere Erzurum sınırında bulunan orduyu çağırarak ayaklanmayı bastırabildi (1240). Bu olay neticesinde devletin gücü önemli ölçüde sarsıldı.

Keyhüsrev, 1241'de ordusunu Kayseri'de topladı. Dımaşk Eyyubi hükümdarı ile güçlerini birleştirip Silvan Eyyubi hükümdarının üzerine yürüdü. Silvan Eyyubi hükümdarı da Germiyanlı Türkmenler'in ve Harizmler'in desteğini sağlamıştı. Yaklaşan Moğol tehlikesi üzerine Abbasi hükümdarının araya girmesiyle iki ordu arasındaki savaş önlendi. Silvan hükümdarının yeniden Selçuklulara tabi olması şartıyla barış yapıldı.

Türkiye Selçuklularının zayıflamasından yararlanan Moğollar 1242’de Erzurum’u ele geçirdiler. Kösedağ Savaşı’nda da Anadolu Selçuklu ordusunu yenilgiye uğrattılar (1243). II. Keyhüsrev savaştan sonra Batı Anadolu’ya kaçtı. Moğollar Sivas'a girdi ve şehri üç gün süreyle yağma ettirdi. Ardından Kayseri'yi kuşattılar, kahramanca direnmesine rağmen şehri ele geçirip büyük bir katliam yaptılar. Azerbaycan'a dönüşleri sırasında aynı şekilde Erzincan'da katliam yaptılar. Bu olaylar sırasında Keyhüsrev’in annesi ve ailesi Halep'e gitmeye çalışırken yakalanıp Moğollar' a teslim edildi.

Amasya'da bulunan Vezir Mühezzebüddin Ali Moğol komutanı Baycu Noyan'a gidip Selçukluları Moğollara vergi verir bağımlı bir devlet haline getiren ağır bir anlaşma imzaladı. Moğollarla barışın sağlanmasının ardından Konya’ya dönen sultan bundan sonra devlet işlerini bütünüyle veziri Şemseddin İsfahani’ye bıraktı.[3]Vezir, Sultanın ailesini Moğollar'a teslim etmiş olan Ermeni Krallığı üzerine sefere çıkarak Tarsus'u kuşattı. Bu sırada Alâiye'de bulunan sultan, içki içmekte iken veya baktığı vahşi hayvanların ısırması sonucu öldü. Henüz yirmi beş yaşında idi. Cenazesi Kümbethane'ye kondu. Onun ölümü üzerine Selçuklu ordusu Tarsus kuşatmasını bırakıp Konya'ya döndü. Oğlu II. İzzeddin Keykavus tahta çıkarıldı.

Gyaseddin_Keyhusrev_padisah_m_oluyor_Alaaddin_Keykubattan_sonra_tahta_kim_geciyordfssafa

ALAADDİN KEYKUBAT HAYATI

I. Alaeddin Keykubad (d. 1190 - ö. 31 Mayıs 1237), Türkiye Selçuklu sultanıdır (1221-1237).

Saltanatı boyunca inşa ettirdiği ve çoğu günümüze kadar erişen eserler, idari ve askeri bakımdan hem şahsına hem de devletine kazandırdığı prestij nedeniyle Türkiye ve dünya literatürünün en ünlü Selçuklu sultanıdır.

Konya'daki Alâeddin Camii, Niğde'deki Niğde Kalesi, Antalya'daki Yivli Minare Camii ve Beyşehir Kubâd-Âbâd Sarayları yaptırdığı en önemli eserlerdir.

YAŞAMI

1190’da dünyaya gelmiştir. Babası, Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev’dir. Annesinin kim olduğu, çocukluğu ve meliklik dönemi hakkında fazla bilgi bulunmaz.

Babası 1196’da tahtı kardeşi Rükneddin Süleyman’a bırakmak mecburiyetinde kalıp gurbet hayatına çıktığında Alâeddin Keykubad, ağabeyi I. İzzeddin Keykavus’la birlikte babasının yanında bulundu. Dördüncü Haçlı Seferi öncesine kadar (1200 - 1204 arası) İstanbul'da Bizans İmparatorluğu'nda kaldı. İzzeddîn Keykavus ve Alâeddîn Keykubad’ın babaları ile birlikte geçirdikleri gurbet hayatı sırasında ikisinin eğitimi ile Seyfeddîn Ayaba’nın ilgilendiği bilinir. Ayrıca kesin olarak hangi döneme ait olduğu bilinmese de Dizdar adı ile tanınan Emir Bedreddîn Gevhertaş, Alâeddîn Keykubad’ın lalası idi. Ana dili olan Türkçenin yanında, Farsça, Rumca ve Arapça öğrendi. Ayrıca yüksek İslami ilimleri ve astronomiyi öğrendi.

II. Süleyman Şah'ın ölümü üzerine tekrar sultan olmak üzere Konya’ya doğru harekete geçen babası Gıyaseddin Keyhüsrev, geçişine izin vermesi için İznik Rum İmparatoru I. Teodor Laskaris ile anlaşma yaparak Ladik, Honas ve bazı kaleleri bırakmayı kabul ettiğinde kaleler teslim edilene kadar onu ağabeyi İzzeddin Keykâvus ile İznik'te rehin bıraktı. İki kardeş, bir süre İznik'te tutsak olarak kalsa da daha sonra Hacib Zekeriya'nın yardımı ile kaçarak Anadolu'ya geçtiler.

II. Gıyaseddin Keyhüsrev 1205 yılında yeniden Selçuklu tahtına geçince Keykubad’ı Tokat’a melik tayin etti. 6 yıl süren meliklik döneminde devlet yönetimini öğrendi ve tecrübe sahibi oldu.

DOĞU ANADOLU’DA MOĞOL SALDIRILARI

Yassıçemen savaşından sonra Cormagon Noyan komutasında Moğollar Sivas’a kadar gelerek, buraları yakıp yıktılar. Selçuklu kuvvetleri, Moğolları Erzurum’a kadar takip ettiyse de yetişemedi. Bu Moğol akınının, Gürcü kraliçesi Rusudan'ın tahrikiyle meydana geldiğinin anlaşılması üzerine, Gürcistan’a sefer düzenlendi. Gürcülerle yapılan savaşlarda, Gürcü kuvvetleri bozguna uğratıldı ve yapılan anlaşmayla Gürcistan’da bazı kaleler, Anadolu Selçuklu Devleti'ne bırakıldı. Anlaşmanın bir maddesine göre Kraliçe, kızını Sultan’ın oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev’e veriyordu.

EYYÛBÎLERLE İLİŞKİLER VE HARPUT ARTUKLU KOLUNUN YIKILMASI

Moğol tehlikesini gören Alaeddin Keykubad, doğu sınırlarını sağlamlaştırdı. Moğol akınları yüzünden Eyyûbîler Ahlat bölgesini terk etmişlerdi. Keykubad’ın görevlendirdiği Kemaleddin Kamyar, Ahlat bölgesinde başıboş dolaşan Harezmli askerlerin Selçuklu hizmetine girmesini sağladı. Kaleler onarıldı, Ahlat büyük bir subaşılığın merkezi oldu. Ancak Ahlat’ın Selçuklu idaresine girmesi, Eyyubîlerle ilişkilerin bozulmasına yol açtı. Mısır hükümdarı Melik Kamil’in emrindeki 100 bin kişilik ordu Anadolu’ya doğru ilerledi. Halep-Kayseri kervan yolunu takip eden bu ordu durdurulunca Eyyûbîler bu defa Adıyaman üzerinden Harput’a geldiler; Torosların güneyinde yenilgiye uğradılar (1234) ve Harput Kalesi’ni Selçuklular teslim aldı. Böylece Harput Artuklu kolu sona ermiş oldu; Melik Kamil Mısır’a döndü.

Alaadin Keykubad ertesi yıl orduyu yine Kayseri’de Meşhed ovasında toplayıp Eyyubiler üzerine yürümek için Malatya’ya geldi. Kemalaeddin Kamyar komutasındaki ordu Siverek, Urfa, Harran ve Rakka’yı ele geçirdikten sonra kış yaklaştığı için geri döndü. Ancak Melik Kamil fethedilen yerleri dört ay içinde geri aldığı gibi Selçuklular’a destek vermiş olan Mardin Artuklu Hükümdarının ülkesini de istila etti. Buna karşılık Selçuklu ordusu Âmid’i kuşatmış (1236); bu sırada Selçuklu ordusunda yer alan Kayır Han kumandasındaki Hârezmli askerler Mardin ve Musul Eyyûbîleri’nin hâkim olduğu beldeleri yağmalamışlardır. Ne var ki Selçuklu ordusu Âmid’in sağlam surları karşısında başarılı olamadı ve geri çekilmek zorunda kaldı.

Âmid'i almak arzusundan vazgeçmeyen Sultan Alâeddin Keykubad, 1237 baharında bütün ordusunu Kayseri’de topladı; amacı Eyyûbîler’i Güneydoğu’dan tamamıyla çıkarmaktı. O, orduyu toplamakla meşgulken Moğol Büyük Kağanı Ögeday’ın elçileri geldiler. Alaaddin, Ögeday’ın cihan hakimiyetini kabul ederek ona hediyeler gönderdi. Böylece Anadolu’yu Moğol istilasından kurtardı.

ALAADDİN KEYKUBAT NASIL ÖLDÜ?

Amid seferi için hazırlıklara devam ederek Hârzemli, Ermeni, Rum, Gürcü, Frank, Rus, Kıpçak ve Kürtlerden oluşan ordusuna Kayseri'nin Meşhed ovasında bir resmi geçit yaptırdı. Büyük oğlu Gıyâseddin Keyhusrev’i eskisi gibi Erzincan meliki olarak bıraktı; küçük oğlu İzzeddin Kılıç Arslan'ı veliaht ilan ederek ve bütün devlet ileri gelenlerine bu veliahtlığı kabul için yemin ettirdi. Ramazan Bayramı'nın üçüncü günü Kayseri’de huzurunda bulunan yabancı elçiler için büyük bir ziyafet verdi ve bu ziyafette yediği kuş etinden zehirlenerek o gece öldü (31 Mayıs 1237). Oğlu Gıyâseddin Keyhusrev tarafından zehirlendiği ileri sürülmüştür.

Sultan Mesud (1116-1157) tarafından zamanında Alâeddîn tepesinde yaptırılmış olan ve “Kümbed-hâne” adı ile anılan anıt mezarda defnedildi.

DİRİLİŞ ERTUĞRUL GELİŞİM SÜRECİ

Diriliş "Ertuğrul" dizisinin hazırlık süreci Şubat 2014’te başladı. 5 ayda hikâye ve çizimler bitti. Moğolistanlı Gambat’a 3 ay boyunca çizimler yaptırıldı. Ekipler çalışmaya Mayıs ayında başladı.

Diriliş "Ertuğrul" 60 kişilik dekor ve sanat ekibi 4 ay çalıştı ve hala çalışmaya devam etmekteler. Kostümler ve dekorlar için 4000 metrekare kumaş kullanıldı. Diriliş "Ertuğrul" dizisinin oyuncuları, yan cast ve devamlılıklı figürasyon 3 ay at binme, kılıç kullanma ve ok atma dersleri aldı. Dizideki koreografiler için Kazakistan’dan dünyaca ünlü Cengiz Han, Cehennem Melekleri 2, 47 Ronin, Barbar Conan gibi filmlerde yer alan özel koreografi ekibi Nomad geldi. Nomad hem oyuncuları, hem de atları eğitti ve dövüş koreografilerini hazırladı. Dizide kullanılan atlar da satın alındı ve özel olarak eğitildi. Ayrıca ceylan, koyunlar, keçiler, bülbül ve keklikler de ekibin bir parçası oldu. İlk bölümün çekimleri yaklaşık 1 ay sürdü.

VASIFLARI

Alaeddin Keykubad, büyük bir siyasetçi ve asker olduğu kadar da ilim adamıydı. Âlimleri sarayında toplar, onları korurdu. Necmeddîn Dâye, Ahmed bin Mahmudi Tûsî el-Kâniî, Ahi Evren gibi dönemin pek çok önemli siması onun saltanatının ve kişiliğinin özellikleri nedeniyle yaşamak için Anadolu’yu tercih etmişlerdi. Yine Bahaeddin Veled ve sultanın döneminde ve çevresinde yetişen oğlu Mevlânâ Celaleddin-i Rumi ve yine onun döneminde yetişen Sadreddin Konevî Anadolu kültür hayatında büyük öneme kavuşmuşlardır.

Gayet olumlu şartlarda devraldığı ülkeyi on yedi yıllık saltanatı boyunca her yönü ile daha da geliştirerek zirveye taşımayı başarmıştır. Başarısındaki en büyük etkenlerden birisi hiç şüphesiz ticarete verdiği büyük önemdir. Babasının Selçuklu hakimiyeti altına aldığı iki önemli liman şehri olan Antalya (1207) ve Sinop'tan (1214) hareketle ülkesinin sahil şeridini genişletmiş, donanma inşaatına ve ticarete kuzey-güney ekseninin de dahil edilmesine büyük önem vermiştir. Özellikle Alâiye'nin (Alanya) mamur bir Selçuklu limanı haline getirilmesi (1221-1222) ve Kıbrıs Krallığı ve Venedik Cumhuriyeti ile yapılan anlaşmalarla Selçukluların ve onlara tabi tüccarların bölge ticaretindeki konumu son derece güçlenmiştir.

Alâeddîn Keykubad’ın Müslüman tebasının yanı sıra gayrimüslim tebası ile ilişkileri de her zaman iyi olmuştu. Genceli Giragos’un naklettiğine göre, Sultan Yassıçimen Savaşı'ndan dönerken Kayseri’ye yaklaşınca Müslümanlar imamlarıyla, Hristiyanlar da papazlarıyla ve ellerinde haçları ve çalgıları ile Sultanı karşılamaya çıkmışlar, Müslümanlar, Hristiyanları geriye iterek, tebrik ve dostluk dileklerinde ön sırada olmalarına meydan vermek istememişler, Hristiyanlar da bunun üzerine bir tepeye çıkarak bir şekilde kendilerini göstermişlerdir. Hristiyan tebasının ayrı durduğunu fark eden Alâeddîn Keykubad ordugahından kalkıp yanlarına gelmiş ve aralarına karışıp, çalgılarını çalmalarını ve yüksek sesle şarkılarını söylemelerini buyurmuştur.

I. Alaeddin Keykubad'ı, Türkmenler "Uluğ Sultan" ve devrin kaynak yazarı İbn Bibi de, "Uluğ Keykubâd" ad ve unvanı ile anmışlardır.

ESERLERİ

Saltanatı müddetince Anadolu’da geniş çapta imar hareketlerinde bulundu. Yaptırdığı kervansaray, kale ve sarayların kalıntıları Anadolu’nun çeşitli yerlerinde hala bulunmaktadır. Sultan Alâeddîn Keykubad devri eserleri arasında inşa tarihi tam olarak bilinmeyen iki saraydan biri Kayseri yolu üzerinde bulunan Keykubadiye Sarayı ile Konya-Beyşehir yolu üzerindeki Kubadabad Sarayı’dır. Bunların haricinde bugün izi kalmamış olsa da, vakfiyesi kayıtlarda yer alan Konya Darüşşifası (Darüşşifâ-i Alâiye) da yer almaktadır. Yine bilindiği kadarıyla Konya’daki sağlık tesisleri arasında Sultan Alâeddîn Keykubad tarafından 1236 yılında yaptırılmış bir ılıca da vardır.

Niğde'deki Aladdin Cami, Alaaddin Keykubat adına Beşare Bin Abdullah (İmrahor Zeyneddin Beşare Bey) tarafından yaptırılmıştır.

Alaaddin Keykubat'tan sonra tahta kim geçiyor? ile ilgili etiketler alaaddin keykubat tahta kim geçiyor gıyaseddin keyhüsrev padişah mı oluyor
GÜNÜN VİDEOSU

Pendik'te feci kaza kamerada: TIR'ın sürüklediği genç kız hayatını kaybetti...

Pendik Yenişehir'de skuterla TIR'ın önünde seyreden genç kız, feci bir kazada hayatını kaybetti. Sürücü gözaltına alındı.