Aleyna Tilki’ye 50 bin lira verdin, ne olacak? SuperHaber-Özel röportaj
Sunucu İkbal Gürpınar: “Rol model olarak Aleyna Tilkileri gösteren Belediye Başkanları, gelecekte neyin tohumunu ektiklerinin farkında değiller.”
Samimi, içten bir o kadar da mesleğinde deneyimli ve başarılı bir isim İkbal Gürpınar… Kendisiyle medyayı ve bayramı konuştuk. Röportaj boyunca aklıma takılan soru ise onun neden şu an ekranlarda olmadığıydı. Bu soruya verilebilecek mantıklı bir cevap bulamadım. Gürpınar da haksızlıklara karşı kızgın ve kırgın. Medyanın geldiği noktayı sorguluyor. Ama buna rağmen tevekkül etmeyi ve Allah’a sığınmayı unutmadan “gençler için ne yapabilirim?” sorusunun peşinden de koşuyor…
ALEYNA TİLKİ’YE 50 BİN LİRA VERMENİN MANASI YOK
-Çalışmalar nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz?
Birçok projem var ama nasip değil herhalde, Allah’ın bir bildiği var diyorum. Facebook ve İnstagram’da totalde 600 bin kişi ile iletişim halindeyim. Paylaşımlar, beğeniler, yorumlar maşallah o kadar iyi ki herkes özlediğini söylüyor.
Ama gel gör ki halktan gördüğümüz yakınlığı iş dünyasında göremiyoruz. Gazeteci Seygi Uzunkök bir haber yapmıştı. Kastamonu’nun AK Partili bir ilçesi, Aleyna Tilki’ye 50 bin lira verip bayram için konser verdirtiyormuş. AK Partili bir belediye Aleyna Tilkiyi niçin çağırır? Nasıl 50 bin lira öder? İş sana bana gelince paramız yok derler! Böyle mi gençliği kurtaracağız? Dava adamıyız diyorlar ama popüler kültürde kim varsa milleti sahneye çekmek için bunları yapıyorlar. Halbuki böyle küçük yerlerde insanlar her etkinliği güzellikle karşılar ve gider. Aleyna Tilki’ye 50 bin lira vermenin manası yok. Hadi verdiler ne olacak? Onun çırılçıplak vücudunu, özel yaşantısını, bilmem nesini örnek alan gençleri daha da pohpohlayacak bu durum. Diyecek ki genç “ha böyle olursa değer veriliyor” “böyle olunursa para kazanılıyor” “böyle olursa popüler olunuyor” o zaman ben de olayım!
“BEN BÜYÜYÜNCE NESİBE HATUN GİBİ OLACAĞIM”
Ben Nene Hatun kahraman kadınlar projesi yaptım. Nene Hatun’un hayatını okudum. Nene Hatun’un hayatında; cephede yaralı kardeşi Hasan üç gün önce şehit oluyor. Annesi yok, babası yok, kocası cephede evde tek başına. Erzurum’un en karlı ve soğuk gecelerinden biri. Gece çocuk onu uyandırıyor daha 3 aylık bebeği. Çocuğunu emziriyor ve diyor ki; “ben abdestimi alıp ezanı öyle karşılayayım biraz ibadet edeyim.”
O sırada ezan okunuyor. Şaşırıyor “Allah Allah niçin hoca ezanı bu kadar erken okudu” diye soruyor. O sırada çocukluğunu hatırlıyor. Aynı hoca bunlara Kuran-ı Kerim öğretmiş ama sadece Kuran-ı Kerim öğretmemiş. Hz Sümeyyeleri, Hz Haticeleri, Hz. Ayşeleri, Nesibe hatunları anlatmış. Erkeklere de Musab Bin Ümeyrleri Hz. Ömerleri, Hz Hamzaları anlatmış. Nesibe Hatun, Uhud savaşında kılıcı ile Peygamberimizin önünde onu koruyan ve savunan kişi. Hatta Peygamberimiz diyor ki; O nasıl bir ana o nasıl bir hatun ki Uhud da sağıma baktım soluma baktım önüme arkama her yer de O. Nesibe Hatunu nasıl anlattıysa Hafız Mehmet Efendi, heyecanlanıyor ve o küçücük 5-6 yaşındaki Nene Hatun rol modelini belirliyor. Diyor ki “ben büyüyünce Nesibe Hatun gibi olacağım”
Ve ezan bittikten sonra hoca anons yapıyor; “Aziziye tabyasını Ruslar ele geçirdi. Vatanını, imanını Allah’ını seven namazdan sonra camiye koşsun.” Bunu babama seslendirdim sahne performansımda çok güzel oldu. Ondan sonra Nene Hatu’nun gözleri ışıldıyor. “İşte Rabbim bana Nesibe Hatun olma fırsatı verdi” diyor. Hemen abdestini alıyor, namazını kılıyor, çocuğunu son bir kez emziriyor. Beşiğe yatırıyor. Burada ben mahvoluyorum Nene Hatun diyor ki; “Yavrum seni, seni bana verene emanet ediyorum” 3 aylık bebeğini evde tek başına bırakıyor. Koşarak gidiyor cepheye. Bu sefer diyor ki neden diğer kadınları organize etmiyorum. Bakıyor ki herkes çocuğunu kanadının altına almış korku ile bir kenarda duruyor. Diyor ki Nene Hatun; şimdi böyle korkak durursanız biraz sonra size tecavüz edilecek, çocuklarınız ellerinizden alınacak vatan diye bir şey kalmayacak çabuk sizde benimle geliyorsunuz.” Kadınları da böylelikle organize ediyor. Kadınlar sayesinde Aziziye Tabyası ele geçiriliyor.
YARININ NE OLACAĞI BUGÜN NE YAPTIĞINIZA BAĞLI
Bunu niçin anlattım? O hoca Nene Hatun’a, Nesibe Hatunu anlatmasaydı O da diğer kadınlar gibi susup kalacaktı. Rol model olarak Aleyna Tilkileri gösteren Belediye Başkanları gelecekte neyin tohumunu ektiklerinin farkında değiller. Bu şimdilerde çok masum bir şeymiş gibi gösteriliyor. Ama asla öyle değil. Ben yaşam koçluğu eğitimleri veriyorum. Konferanslarda diyorum ki “yarının ne olacağı bugün ne yaptığınıza bağlı” Bugün ne ekiyorsak yarın onu biçeceğiz. Bakın bayram dolayısıyla birçok insan fotoğrafını paylaşmaya başladı bile.
BUNLARIN HEPSİ İSRAİL’İN UYDURDUĞU YALANLAR
-Varolan acılar bir anda unutuluyor…
Ben bir senede 6 kez Filistin’e gittim. Bayramdan sonrada Allah izin verirse Hindistan’a İmam Rabbani Hazretlerine gidiyorum. Ama hemen sonra yine Filistin’e gideceğim. Gitmeden, tarih bilmeden ahkam kesiyorlar. Yeni kitabım çıktı “Yeniden Başla” diye. Orada 18 sayfayı Suriye’ye 35 sayfayı da Filistin’e ayırdım. Filistin hakkında halkın bilmediği gerçekler, yalanları işte topraklarını sattılar, satmasalardı böyle olmazdı. Bunların hepsi İsrail’in uydurduğu yalanlar.
MÜSLÜMANCA YAŞAYACAĞIN PARA BUNLARIN GÖZÜNE BATIYOR
-Peki, medya neden bu hale geldi sizce?
Çünkü Allahtan uzaklaştık, Yaradan’dan uzaklaştık. Bu bir sistemdi. Önce bizi dinimizden ve köklerimizden uzaklaştırdılar ve yalnızlaştırdılar. Herkesin eline oyuncak bir telefon verdiler. Bu oyuncak telefonlar nedeniyle aynı evin içinde bile yalnız artık insanlar. Sılah-i rahim, akrabaları koruyup gözetmek onları ziyaret etmek, toprağa basmak, doğduğumuz yerleri ziyaret etmek, bir ağaca sarılmak bunların hepsi bizim negatif enerjimizi vücudumuzdan alan ve rızkımızı bollaştıran şeyler. Hadisi Şerifte diyor ki: “Sıla-i rahimi kesen kişinin rızkı daralır” İnsan rızkı sadece parasal olarak düşünmemeli mutlulukta bir rızıktır. Bunlar bizim mutluluğumuzu elimizden aldılar. Hiçbir şekilde başkasını düşünmeyen ay sonunda sadece kendi kredi kartımı nasıl öderim bunun planını yapan varlıklar haline geldik. Diğergamlılığımızı bıraktık. Yani biz Allah’tan ne kadar uzaklaştık o kadar mutsuzlaştık. En komiği de; İnsanlar hacca gitti. Hacca gideceğine burada fakirlere yardım etseydi diyenlerin hepsi bayram ziyaretlerini Paris’te geçiriyorlar. Mekke’ye gitmek fuzuli para, Paris’e, İtalya’ya, Amerika’ya gitmek fuzuli para değil. Niçin benim Müslümanca yaşayacağım para bunların gözüne batıyor.
ÜLKECE TÖVBE ETMEMİZ LAZIM
-Düzelmek için ne yapmak gerekiyor? Herkes bu soruyu soruyor ama herkes kendini hayatın akışına bırakmış durumda…
Nuh suresi 10-12. ayette “tövbe edin” diyor. Bizim ülkece de tövbe etmemiz lazım. Çünkü moderniteyi iyi bir şey zannettik. Şu laf o kadar ağırıma gidiyor ki; Mesela başı açık bir kadın hakkında konuşuyorlar vapurda, “aaa çok modern giyinen bir kadındı” O modern biz ne olmuş oluyoruz? İlkel olmuş oluyoruz. Niçin başı açığa “modern” ismi verilmiş? Bunu bizim bir tefekkür etmemiz lazım. Şunu akletmemiz lazım; Allah-ü Teala bizi ne zaman yaptıklarımızdan ettiklerimizden sorumlu kılıyor. Buluğ çağına geldiğimizde, akıl baliğ olduğumuzda. Demek ki bizim aklımız çok önemli. Aklımızı başkasına kiraya verirsek bu cemaat liderleri olur, putlaştırdıkları x bir parti olur CHP olur, AK Parti olur fark etmez. Kendi aklımı kullanmıyorsam tamamen başkalarının dediği ile hareket ediyorsam o zaman ben kayıp içindeyim o zaman Allah’ın emrine karşı çıkıyorum. Allah bize aklını kullan diyor. Kuran-ı Kerim’de o kadar çok “akletmez misiniz” sorusu geçiyor ki. Ben niçin geziyorum akletmek tefekkür etmek için. Bu sene Havai’ye gittim. Millet denize girmek için gittiğimi zannetti. Aktif yanardağları oğluma göstermek için gittim. Kendi gözlerimle cehennemin nasıl olabileceğini gördüm orada. Haşr suresinin 18. ayetinde diyor ki; Ey iman edenler Allah’tan sakının, korkun ve kıyamete ne hazırladığınıza bakın.
“Allah’ı unutan bu yüzden Allah’ın da kendilerini unuttuğu kimseler gibi olmayın.” Biz Allah’ı unuttuğumuz için bu kadar mutsuzuz. Allah diyor ki “bana bir adım gel sana 10 adım geleyim bana yürü ben sana koşayım”. Biz dua etmeyi unuttuk. İlk emir “İkra” “oku” namaz kıl, oruç tut, hacca git demeden Allah oku demiş. Biz Allah’ın ilk emrini yerine getirmemişiz nasıl Müslümanız! Nasıl mutlu olabiliriz? Allah özgür bırakmış cennet ve cehennemi yaratmış. Demiş ki ben seni özgür bırakıyorum. Emir ve yasaklarıma uyarsan gideceğin yer cennet, uymaz şeytan ve nefsinin peşine gidersen cehennem seç demiş. Ama benim ibadetime benim başımın örtüsüne karışıyor insanlar. Bu iğrenç bir şey.
ALLAH’IN YOLUNDA GİDENLERE DAVA ADAMLARI SAHİP ÇIKMIYOR
Allah’ın yolunda gidenlere dava adamları sahip çıkmıyor. Aslında bu bizim sektördeki hepimizin derdi. Dava olunca en öne koy bizi. İkbal hanım şurada kampanya yapıyoruz gel. Koşa koşa gitsin İkbal. Paralı bir şey olunca çağırmak yok! Havuzlu- bahçeli evde oturmak sadece açık saçık kıyafetleriyle gündemde olan şarkıcılar için mi? Niye bir Müslüman da bahçeli bir evde oturmasın?
KİMSE DÜNYEVİ İŞİNİ BİTİRİP ÖLMEMİŞTİR
-Bayram mesajınız ne olur?
Yeniden silkelenelim. Umutsuzluk Müslümana yakışmaz. Biz olabildiğince akraba ziyaretinde bulunalım, büyüklerin hayır dualarını alalım. Çünkü Allah-ü Teala yaşlı bir insana, anneniz, babanız ya da akrabalarınıza sahip çıkarsanız ancak mutlu olacağımızı söylüyor. Yani bize emanet edilmiş olanlara sahip çıkalım. Tatili başka zaman yapalım. Tatil değil bu bayram. Otellerde tatil için her zaman izin alırsın gidersin ama bu dini bayram ne olursunuz büyüklerimizin yanında olalım. Bir sonraki bayrama ya ben olmam ya onlar olmaz. Doğmamış çocuk bile ölüyor. Şunu bilelim ki kimse dünyevi işini bitirip ölmemiştir bu dünyada. Herkesin yapacak birçok dünyevi işi kalmıştır. Ben akıllarını kullanıp ahiret heybelerini doldurmalarını rica ediyorum.
Arzu Erdoğral/SuperHaber- Özel Röportaj