Alman iş dünyasından Türkiye'ye destek!
Alman iş dünyası, TÜSİAD'ın davetlisi olarak Türkiye'ye gidiyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan TÜSİAD Berlin Direktörü Üçok, Alman iş çevrelerinin Türkiye'deki ekonomik sıkıntılarla ilgili bilgi alacağını söyledi.
Alman Sanayi Birliği'nden (BDI) bir heyet BDI Genel Sekreteri Joachim Lang başkanlığında, TÜSİAD'ın davetlisi olarak bu hafta Ankara ve İstanbul'da üst düzey temaslarda bulunacak. TÜSİAD Berlin Direktörü Alper Üçok, ziyaret sırasında Alman iş çevrelerinin Türkiye'deki ekonomik sıkıntılar, hükümetin çözüm planları hakkında ilk elden bilgi alacağını, Sanayi Bakanı Mustafa Varank ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile bir araya geleceklerini söyledi. Üçok, Alman hükümetinin doğrudan mali yardım dışında, farklı formüllerle Türkiye ekonomisine destek olabileceğini de ifade etti.
DW Türkçe: TÜSİAD olarak Türkiye ekonomisinde sıkıntıların yaşandığı, Ankara-Berlin hattında kritik görüşmelerin yapıldığı bir dönemde BDI Genel Sekreteri Joachim Lang başkanlığındaki bir heyeti ağırlayacaksınız. Türkiye ziyareti programınızda neler var?
Alper Üçok: BDI Genel Sekreteri Lang ve teknik heyetle bu ziyareti gerçekleştireceğiz. Ziyaretin gündeminde Türk-Alman ekonomik ilişkileri, Türk ve Alman yatırımcıların bir takım konu ve sorunları, önümüzdeki dönemde düzenlenmesi hedeflenen Türkiye-Almanya Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) ile Enerji Forumu yer alıyor. Ankara'da Sanayi Bakanı Mustafa Varank ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile görüşülecek. İstanbul'da ise iş dünyası ile görüş alışverişinde bulunulacak, Almanya'da yatırım yapmış Türk şirketleri ve Türkiye'de yatırım yapmış Alman şirketlerinin oluşturduğu kurul da yine TÜSİAD'da bir toplantı yapacak.
DW Türkçe: Almanya'da Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin kaygıyla izlendiği biliniyor. Özellikle Alman iş dünyasının size ilettiği kaygılar neler?
Üçok: Sadece Alman iş dünyası değil genel anlamda Türkiye'de iş yapan herkesin gündeminde olan ortak kaygılar var. Bunun başında döviz kurlarındaki aşırı yükselme, gelecekle ilgili öngörememe sorunları, ekonominin önümüzdeki dönem nasıl şekilleneceğine dair orta vadeli plan beklentisi, enflasyon oranlarındaki hızlı yükselmenin devam edip etmeyeceği yer alıyor…
DW Türkçe: Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, IMF'e başvuru planlarının olmadığını, doğrudan yabancı yatırımı çekmeye odaklandıklarını duyurdu. Geçmişte Türkiye'nin AB süreci canlı bir şekilde devam ederken Türkiye'ye yatırım ilgisi vardı. Ancak son dönemde demokrasi ve hukuk devleti alanlarındaki sorunlar, içeride ve dış politikadaki gerilimler ile bu ilgi geriledi. Mevcut koşullarda Türkiye'nin yabancı yatırımcılar için yeniden çekim merkezi olabilmesi mümkün mü?
Üçok: Hem Alman hem diğer ülke yatırımcıları Türkiye'nin Eylül ayında açıklanacağı belirtilen orta vadeli planında yapısal reformların ciddi olarak ele alınıp alınmadığını, bunların hayata geçirilip geçirilmeyeceğini görmek için bekliyor. Eğitimden, istihdama geniş bir alanda reformların yapılıp yapılmayacağını, hukuk devletinin güçlendirilmesi yolunda ne tür düzenlemelerin hayata geçirileceğini görmek istiyorlar. Ayrıca gerçekten bağımsız bir merkez bankası, ekonominin realitelerine göre karar veren bir ekonomi yönetimi olduğu gösterilebilirse tabii ki yabancı yatırımcı kendini daha güvende hissedecektir.
DW Türkçe: Türk hükümetinin AB reform sürecini yeniden canlandırılacağı yönündeki açıklaması, Avrupa başkentlerinde memnuniyetle karşılandı ancak Avrupa'da hem siyasi çevreler hem de ekonomi çevreleri somut adımlar görmek istiyor. Sizce hükümetin kısa vadede atması gereken somut adımlar nelerdir?
Üçok: Ne yapılması gerektiği aslında belli. Türkiye'nin normalleştiğinin ortaya konması için hukuk devleti olma yolunda bir şekilde irade beyanının ön plana çıkartılması ve özellikle Almanya ve diğer bazı ülkelerle yaşanan spesifik sorunların çözülmesi gerekmekte.
DW Türkçe: İrade beyanı için irade olması gerekiyor… Sizce Ankara'da somut adım atma, sorunları çözme iradesi var mı?
Üçok: Bir ışık var ama irade olup olmadığını zaten kısa vadede hep birlikte göreceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Berlin'de özellikle Başbakan Merkel ile görüşmesinin çok kritik olduğunu, önemli bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum. Bu görüşmede AB-Türkiye ilişkilerinin canlandırılmasına dönük bir yol haritası taslağının da çıkartılmasını ümit ediyorum.
DW Türkçe: Sizce Almanya özellikle ekonomi alanında Türkiye'ye nasıl destek sağlayabilir? Türkiye'nin beklentisine?
Üçok: Almanya Kalkınma Bankası KfW, Türkiye'deki kalkınma projelerine daha fazla angaje olabilir, Alman şirketlerine sağlanan Hermes kredi ve yatırım garantilerinde kotalar yükseltilebilir. Ayrıca Almanya'nın öncülük edebileceği bir inisyatifle, KfW, Avrupa Yatırım Bankası ve benzeri kurumların katılımıyla özel bir havuz oluşturulup, Türkiye'deki özel sektörde finansman ihtiyacı olan ama buna erişimde zorluklar yaşayanlara uygun faizli kaynak, finansman sağlanabilir. Böylelikle ekonomik çarkların dönmeye devam etmesi sağlanır, aksi takdirde bu kısır döngü devam eder…
DW Türkçe: Almanya'da bazı uzmanlar, AB-Türkiye mülteci mutabakatını örnek göstererek, bu tür bir desteğin müzakere edilecek koşullara bağlanabileceği belirtiliyor. Sizce Türkiye bunu kabul eder mi?
Üçok: Koşulların ne olacağına bağlı gayet tabii ki… Yüksek boyutta bir paketin muhakkak ki koşulları olacaktır. Yunanistan'a, başka ülkelere de bu böyle oldu. Bu koşullar siyasi mi ekonomik mi olacak gayet tabii ki tarafların müzakerelerine bağlı… Ama koşullardan ziyade şunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor: Türkiye ile Almanya arasında 37 milyar euroluk bir ticaret hacmi var bu sene bu kadar kriz gündemine rağmen 40 milyar euroya ulaşması bekleniyor. Yedi binden fazla Alman şirketi Türkiye'de yatırımcı… Yılların birikimiyle oluşturulmuş bu ekosistemin bozulmaması, devamıyla alakalı bir mesele bu…
DW Türkçe: Handelsblatt gazetesinde bir meslektaşımız konuyu "Türkiye üşütse, Almanya hapşırır” olarak nitelendirdi…
Üçok: Yunan ekonomisi zora girdiğinde AB nasıl sarsıldı? Türkiye ekonomisinin Yunanistan'dan üç dört misli büyük olduğunu ve Almanya'nın çok daha angaje olduğunu düşünün… Sonuçta bir Alman şirketi Türkiye'de zora girdiğinde Almanya'daki insanlar da bundan etkilenecek. Daha az mal satacak, daha az iş yapacak, oradaki firmanız daha az kar edecek ya da edemeyecek dolaysıyla sonunda Almanya'yı da etkileyecek. 80 milyonluk Türkiye'nin zora girmesi Almanya ekonomik sistemini de etkiler…