Ortadoğu’da var olan gerilim, Ukrayna'da bitmeyen savaş ve cılız da olsa var olan nükleer savaş endişesi, dahası FED'in faiz oranlarının düşürme ‘isteksizliği’, altının yatırım olarak cazibesini artırmaya devam ediyor. Son dönemde İsrail – İran arasında kötüleşen jeopolitik gerilimler ile kıymetli madenlere yönelik ilgi ivme kazanırken, altın rallisini son yıllarda hızlandıran önemli bir diğer unsurun da, merkez bankalarının belirsiz zamanlarda 'değer saklama' deposu olarak külçe altına (fiziki) yönelmesi olduğunun altını kalınca çizmek gerekiyor.
Altın doları tahtından indiriyor
Piyasalarda dolar mı, altın mı tartışması yükseldi. Aslında altın mı para mı demek daha doğru olur. Geçen haftalarda ons başına 2,400 dolar seviyesini aşarak tüm zamanların en yükseğine gelen altın, adeta küresel piyasaları da etkisi altına aldı. Dünyanın en büyük altın üreticisi ve tüketicisi konumunda olan Çin de bu olağanüstü yükselişin 'merkezinde' yer aldı. İşte detaylar...
Kıbrıs İktisat Bankası yorumuna göre, çok sayıda merkez bankası altına yoğun ilgi gösterse de, Çin Merkez Bankası, kesintisiz bir şekilde son 17 aydır, rezervlerinde var olan doları çeşitlendirmek ve para birimi Yuan’ın değer kaybına karşı korunmak amacıyla en uzun süreli alım dönemine girdi. Her ne kadar pek çok merkez bankası altına yoğun ilgi gösterse de, Çin'in (hatta Türkiye'nin) ayrıştığının altını çizmek gerekiyor. En büyük altın üreticisi olmasına rağmen, Çin’in hâlâ önemli miktarda altın ithal ettiğini, hatta son iki yılda ithalat hızının da önemli ölçüde arttığını görüyoruz.
Yorumda şöyle denildi: “Özellikle, ABD’de manşet enflasyonun Haziran 2022’de %9,1 seviyesine ulaşarak zirve yapmasın ardından bir sene sonra %3,0 seviyesine kadar gerilemesine rağmen, son 10 aylık dönemde yatay bir görünüm arz eden enflasyonun son açıklanan verilerle göre yeniden yükselişe (%3,5) geçtiğini görüyoruz. ABD’de güçlü tarafta gelmeye devam eden makroekonomik veriler ve bu bağlamda katılık gösteren enflasyonun (beklenildiği ölçüde hızlı düşmeyeceğine yönelik inanışın) da reel faiz getirisini kısıtlamasının etkisiyle altına olan talebin devam etmesini bekliyoruz.
Çin’den gelen sürekli talebin yanı sıra, özellikle merkez bankaları, dış politika riskleri ve yabancı varlıkları etkileyebilecek yaptırımların potansiyeli konusundaki endişeler nedeniyle fiziksel altın rezervlerini artan bir şekilde yeniden ülkelerine getirmeye de devam ettiklerini göz ardı etmememiz gerekiyor. Bu noktada, Rusya'nın 300 milyar dolar civarında yurt dışında tuttuğu rezervlerinin dondurulması gibi örnekleri de tekrar hatırlatmakta fayda görürken fiziksel altın olan talebi de çok daha iyi anlıyoruz! Bu eğilim, altın fiyatlarındaki rallinin sürdürülebilir olabileceğini de olanak sağlıyor.”