1128 akademisyenin yayınladığı bildiri üzerinden tartışıyoruz da tartışıyoruz. İyi de aranızda ne için tartıştığımızı, niye bu kadar öfkelendiğimizi bileniniz var mı?
1128 akademisyenin yayınladığı bildirinin içeriğine çok kızanların olduğunu biliyorum. İçerik kendi içinde bana da mantıklı gelmedi, ancak bu bile kızgınlığımızın nedenini açıklamaya yetmiyor. Sizler de ben de biliyoruz ki daha önce bundan daha sert bildiriler ve açıklamalar yapıldı. Siyaseten meclis dahil olmak üzere her platformda buna benzer açıklamalar defalarca oldu.
Örneğin, terör örgütü PKK’yı destekleyen yüzlerce iş adamı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunlar bırakın sadece fikir olarak desteklemeyi, her dönem maddi olarak da PKK’ya katkı sunmaktalar. Peki bunları bilip hiçbir tepki göstermezken 1128’e neden takılı kaldık.
Onlarca sivil toplum örgütü PKK ile organik bir bağı olmasa da bundan daha fazla sert bildiriler yayınladı ve örgütün faaliyetlerini legalleştirdi. Hatta çekinmeden asker ve polis hedeflerine saldırılabileceği gibi açıklamalarda bulunuldu. Bunlara hiç alınmadık da biz şimdi niye 1128’e takılı kaldık.
Sosyal medya dahil olmak üzere her türlü platformda devlet görevlisi olmasına rağmen örgütlerin propagandasını yapanlara iki laf etmezken ve onlar rahatça at koştururken, niye 1128’e takılıp kaldık... Siz yoksa yukardaki devlet görevlilerinin sayısının 1128’den daha az olduğunu mu zannediyorsunuz da bu yüzden mi önemsemiyorsunuz.
Her platformda renk belli etmeden gizliden gizliye bu grupların lehine çalışanlar varken ve vatanseverleri harcarken ortaya çıkıp ben buradayım diyen 1128 kişiye siz niye bu kadar kızdınız?
Gözünüzün içine baka baka her yerde örgüt propagandası yapanlar varken onlara iki çift laf etmezken hiç tanımadığınız bu adamlara niye bu kadar sinirlendiniz ve hiç duymayacaklarını bildiğiniz halde neden söylenmeye devam ediyorsunuz?
Kaçak olarak satılan her malzemeden terör örgütü PKK’nın haraç aldığını bildiğiniz halde, o malzemeleri almaktan vazgeçmediniz ya, yahu siz 1128 kişiye niye bu kadar bozuldunuz?
Okullarda örgüt propagadandası yapan ve gençleri zehirleyen yüzlerce akademisyen ve öğretmen varken ve bunlarla ilgili her hangi bir işlem yapmazken, bildiri sonrası bu 1128 kişiye neden söylemedik laf bırakmadınız. Sizin mantığınızla bakınca, bu bildirinin yayınlanması çocukların beyinlerinin yıkanmasından daha önemli o zaman.
İyi şeyler yapmaya çalışan ülkeyi derinden seven insanların önünü tıkayarak kötülerin önünü açan onlarca bürokrat varken ve bunlara tek laf etmezken 1128 kişinin yaptığına niye bu kadar kafayı taktınız?
Doğruyu söyleyenleri onuncu köyde bile barındırmazken yanlışı söyleyenlere bu kadar niye takıldınız.
Acaba kafayı takma sebebimiz, ne söylediklerinden ziyade, bizim onlar kadar cesurca çıkıp iki kelam edemeyişimiz olmasın...
Acaba kendi inandıkları için taşlanmayı bile göze alan bu kişileri görünce, doğruyu kıymetlendirmek için kılımızı dahi kıpırdatmadığımızı bize fark ettirdikleri için onlara öfkeleniyor olmayalım sakın.
Belki de bildiriye imza atanların sayısı konuşulduğunda, diğer tarafta hiç bir şey yokmuş gibi duranların sayısı ortaya çıktığı için kızıyor olmayalım.
Her vatan evladı toprağa verilirken sosyal medya üzerinden yaptığımız kalemşörlüğün yetmediğini anladığımız için bozuluyor olmayalım sakın.
Sakın sakın aynaya bakıp lafı ağzımızda gevelediğimizi fark etmiş olmayalım.
Neyse siz 1128 kişiyi yakalamışken onlar üzerinden hesaplaşmanızı tamamlayın ancak unutmayın ki bu hesaplaşma size ne ahlaken, ne vicdanen, ne de dinen bir rahatlama sağlamayacaktır.
Doğrunun kazanması için yanlışı söylemek yetmez. Doğru için bedel ödemeye hazır olmak gerekir. Karşılık beklemeden sevmek, çaba göstermek ve istikrarlı olmak gerekir. Kızgınlığımızın asıl sebebi bu olmasın sakın... Yani hep bir şeyleri yapıyormuş gibi davrandığımız halde aslında yapmadığımız ortaya çıkmış olmasın... birileri bizden erken davranıp kendi inandıkları adına bedel ödemeye hazır olduklarını beyan ettikleri için olmasın...
Hadi bir kez daha soralım bu kadar yanlış iş varken, biz bu 1128 kişiye neden kızdık?