17-25 Aralık olayı nedir?
17-25 Aralık olayı nedir? FETÖ'nün "17-25 Aralık Darbe Girişimi"nin üzerinden 5 yıl geçti. Vatandaşlar internette bu hain kumpasın yıl dönümünde tepkilerini dile getiriyor. FETÖ'nün emniyet ve yargıya sızdırdığı elemanları aracılığıyla hükümeti devirmeye kalkışmasına ilişkin davalar ise sürüyor. Vatandaşlar da internette 17-25 Aralık olayı nedir, bu süreçte neler yaşandı, hangi yıl oldu gibi sorulara yanıt arıyor. İşte 17-25 Aralık darbesinin 5. yılı ve gelinen aşama...
17-25 Aralık olayı nedir? FETÖ’nün emniyet ve yargı içerisine yuvalanmış militanları tarih 17-25 Aralık 2013'te sinsi planlarını tek tek uygulamaya koydu. Bu olayla ilgili tam anlamıyla bir bilgi sahibi olmayan vatandaşlar internette konuyu araştırıyor. 17-25 Aralık olayı nedir, hangi yıl oldu, 17-25 Aralık sürecinde ne oldu gibi sorulara yanıt aranıyor. Biz de bu konuyu sizler için inceledik ve haberimize ekledik. İşte 17-25 Aralık süreci ve tüm detaylar...
17-25 ARALIK OLAYINDA NE OLDU?
Sabah'ın haberine göre, Türkiye'de yerel seçimlere yaklaşık 3.5 ay vardı. Tarihler 17 Aralık 2013'ü gösteriyordu. İnsanlar, güne televizyon kanallarının "Son Dakika" olarak duyurduğu bir dizi operasyonla uyandı. Operasyonun talimatını verenler, İstanbul Adalet Sarayı'ndaki eski özel yetkili savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Fikret Seçen'di. Gün içinde operasyonlara ilişkin bilgiler netleşti. Emniyet ve yargıdaki FETÖ ekibi, 3 yıldır hukuk dışı yöntemlerle dinleyip izledikleri hükümet üyeleri ve çevresiyle ilgili dosyalar hazırlamış, montaj kayıtlarla algı operasyonuna kalkışmıştı. Üç ayrı soruşturma dosyasını o sabah paket yapıp operasyona dönüştürdükleri ortaya çıktı. Kumpas dosyalarını yıllarca adliyede kendilerinden olmayan herkesten gizlemişlerdi.
17-25 Aralık kumpasında FETÖ'cü savcılar ve polisler örgütün listesindeki kişilerin evlerine baskın yaparak yerleştirdikleri sahte delillerle gözaltı işlemleri yaptı, iddianameler hazırladı.
DEV PROJELERE SALDIRI
FETÖ, bir hafta sonra, 25 Aralık'ta başka bir dosyayı devreye soktu ve ikinci bir operasyona kalkıştı. Bu kez operasyonun başındaki, özel yetkili savcı Muammer Akkaş'tı. Akkaş'ın listesindeki operasyon yapılacak isimler ise Türkiye'de dev projelere imza atan şirketler ve işadamlarıydı. Akkaş, ilk başta 41 işadamının gözaltına alınması talimatını verdi. Ancak 18 Aralık'ta İstanbul Emniyeti'ndeki FETÖ'cü polis müdürleri, usulsüz işlemleri nedeniyle görevlerinden alınmış, yerlerine yeni emniyet müdürleri görevlendirilmişti. Yeni emniyet müdürleri, Akkaş'a başsavcının onayı ile operasyona başlanabileceğini iletti. Başsavcı Turan Çolakkadı da emniyet yetkililerine, operasyon talimatından bilgisi olmadığını ve talimatın usulsüz olduğunu bildirdi. Akkaş bu kez jandarmaya talimat verip operasyonu bu kuruma yaptırmak istedi. Bu girişimi de başarısız oldu.
SAHTE ÖRGÜT İSİMLERİ
"Yargı Darbesi"nin boyutu 17-25 Aralık operasyonlarıyla sınırlı kalmadı. Özel görevli savcıların yıllarca açık tuttukları soruşturmalarda, binlerce vatandaşı usulsüz şekilde dinlettiği, teknik takibe aldırdığı ortaya çıktı. Sadece sözde Selam Tevhid adlı uydurma örgüt soruşturmasıyla 20 binden fazla insanın "terör örgütü üyesi" diye dinlettirildiği tespit edildi. Hükümet üyelerini ve üst düzey bürokratları bile "terör örgütü üyesi" diye dinledikleri belirlendi. 17-25 Aralık operasyonlarının ardından yapmayı planladıkları bu sözde örgüt operasyonlarını gerçekleştiremediler ancak 25 Aralık'tan bir hafta sonra 1 Ocak'ta Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak'ta da Adana'nın Ceyhan ilçesinde, Suriye Türkmenleri'ne yardım taşıyan Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) ait TIR'lara operasyon yaptılar.
TIR kumpasına ilişkin dava dosyasına göre, 17-25 Aralık darbe girişiminde başarısız olan FETÖ, TIR operasyonlarında uluslararası kamuoyunu manipüle ederek hükümeti çalışamaz hale getirmeyi amaçlamıştı. TIR'lar, bu kez örgütün jandarmadaki görevlileri ve Adana Adliyesi'ndeki özel yetkili savcılar eliyle durdurulmuştu. Devlet kurumlarına sızmış FETÖ elemanlarının, adeta canlı bomba gibi, ne zaman nerede kendilerini patlatacağı belli olmuyordu. Adana savcıları ve jandarma görevlileri sonraki süreçte tutuklanacak, operasyonun FETÖ ile bağlantıları da tamamen açığa çıkarılacaktı. Cumhuriyet savcılarının yaptığı soruşturmalarda, emri Fetullah Gülen'in Emre Uslu üzerinden özel yetkili savcılar ve jandarma komutanlarına ilettiği belirlendi.
TÜRK HALKI OYUNU GÖRDÜ, CEVABI SANDIKTA VERDİ
Zekeriya Öz'le birlikte polislere 17 Aralık'ın talimatını veren Celal Kara, yine Öz'le birlikte Gürcistan sınır kapısından kaçmadan önce 25 Ocak 2015'te Cumhuriyet gazetesinin o dönemki genel yayın yönetmeni Can Dündar'a bir röportaj verdi ve "1 Numara Erdoğan'dı" diyerek, 17 Aralık operasyonlarının amacının Erdoğan'ı devirmek olduğunu itiraf etti.
30 Mart 2014'teki yerel seçimler öncesi düşürülmek istenen Adalet ve Kalkınma Partisi ise yüzde 60 oyla 18 büyükşehir belediyesini, yüzde 59.22 oyla da toplam 800 belediye başkanlığını kazandı.
17-25 ARALIK SÜRECİNDE NE OLDU?
FETÖ’nün polis ve yargı üzerinden kalkıştığı 17-25 Aralık darbe girişimini vatan evlatları bozdu. 25 Aralık gecesi yapılan toplantı, Türkiye’nin kaderini değiştirdi. Kumpası boşa çıkaran polis müdürleri kararlıydı:
"Gece 12’den sonra herkesi toplayın’ dediler. ‘Bu operasyonu yapmayacağız’ dedik. Herkes aynı şeyi söyledi. Ülkü birlikteliği vardı. Çok kararlıydık, geri adım attılar.”
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) polis ve yargı üzerinden seçilmiş hükümeti devirmeye kalkıştığı 17/25 Aralık kumpasının üzerinden tam 5 yıl geçti. Düzmece tapeler ve montaj görüntülerle bakan çocukları ve iş adamlarının da bulunduğu isimler gözaltına alındı. FETÖ’cülerin hazırladığı birbirinden bağımsız 3 düzmece dosya, 17 Aralık 2013’te skandal şekilde operasyona dönüştürüldü. FETÖ’cü savcıların tüm tehditlerine rağmen paralel kumpasa boyun eğmeyen kadro, Yeni Şafak’a konuştu. O gecenin şahitleri, bugüne kadar konuşulmayanları anlattı.
İlk tezgah: Gezi ayaklanması... Tutmadı!
Aslında FETÖ’nün ilk kumpası Gezi tezgahı idi. 27 Mayıs’ta fitili ateşlenen olaylar FETÖ’cü polislerin de kışkırtması ile daha da büyüdü. Olaylar emniyete vurulan neşterle yurt geneline yayılmadan önlendi. Şube müdürlüklerindeki değişiklikler Gezi’nin büyümesini önlediği gibi, 17/25 Aralık kumpasının bertaraf edilmesinde de önemli bir temel taşı oldu. Benzer bir kalkışmayı DHKP-C’yi kullanarak İstanbul Maltepe’de hayata geçirmek isteyen FETÖ, yine aynı ekip tarafından durduruldu. Örgüt için sonun başlangıcı bu iki olay oldu. Taktik değiştiren örgüt 17/25 Aralık kumpasının alt yapısını oluşturmak için harekete geçti.
Seçimlerden önce yapılacaktı, 17 Aralık’a çekildi
O dönem FETÖ’cülerin hakim olduğu İstanbul Emniyeti Mali Şube Müdürlüğü, Reza Zarrab ve bakanların çocuklarını takibe aldı. İstihbarat Şube Müdürlüğü de Zarrab’ın takip edilip ölüm tehdidi aldığı yönündeki şikayeti üzerine Mali Şube’den habersiz ayrı bir takip yürütmeye başladı. Durumu fark edince planın deşifre olduğunu düşünen FETÖ’cü polisler, istihbaratçı polisleri dinlemeye başladı. Süreç FETÖ’nün “operasyonu sızdırmaya çalışıyorlar” yalanıyla şube müdür yardımcısını görevden aldırması ile son buldu. Ancak işi yine de sağlama almak isteyen örgüt, 30 Mart 2014 seçimlerinden 1 ay önce hayata geçirmeyi planladığı tezgahı 17 Aralık’a çekti.
Gözaltı kararları gizli yürütüldü
FETÖ’cü eski savcılar Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç’in talimatıyla dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve işadamı Ali Ağaoğlu’nun da aralarında bulunduğu 89 kişi gözaltına alındı. 17 Aralık sabahı şok etkisi yapan ilk dalga, Gezi ve Maltepe ayaklanmalarını bastıran emniyet müdürlerinden gizli yapıldı. Engel olacakları bilindiği için şube müdürü ve sorumlu il emniyet müdür yardımcısına söylenmeyen kumpas, istihbarat şubeden sadece FETÖ’cü komiser ve polislere haber verildi.
Kumpasa imza atanlar görevden alındı
17 Aralık kumpasının hemen ardından harekete geçen Emniyet Genel Müdürlüğü, ilk iş olarak kumpasa imza atan Terörle Mücadele Müdürü Ömer Köse, Organize Şube Müdürü Nazmi Ardıç, Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı, Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı ve Kaçakçılık Şube Müdürü Tuğrul Turhan’ı görevden aldı. Yeni yapılan atamalarla Organize Şube Müdürlüğü’ne Ömer Burak Aktaş, Mali Şube Müdürlüğü’ne Hakan Sıralı, Asayiş Şube Müdürlüğü’ne Yusuf Bengü, Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’ne Aydın Yılmaz, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne de Serdar Ali Keskin getirildi.
3 saatte değiştirilen yönetmelik oyunu bozdu
Dönemin Savcısı Celal Kara, düzmece belgelerle İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş’ı ifadeye çağırdı. Arıbaş’ın zorla ifadeye götürülebileceği ihtimali üzerine kararlı bir duruş sergileyen emniyet müdürleri “Gelen savcı da olsa vururuz” diyerek çatışmayı dahi göze aldı. FETÖ’cü emniyet müdürlerinin üst makamdan onay almadan operasyona soyunması üzerine “adli kolluk yönetmeliği”ni değiştirmek için düğmeye basıldı. Emniyet ve jandarma birimlerinin gizli soruşturmalarda üslerine haber vermesini zorunlu kılan değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 3 saatte değiştirilen yönetmelik oyunu bozdu.
“Gözaltına gelen olsa vuracaktık”
Organize, Mali, Terörle Mücadele, Asayiş ve Kaçakçılık Şube Müdürleri ile yönetmeliğin değiştirilmesi sonucu ilk dalgadan umduğunu bulamayan FETÖ’cü savcılar, 25 Aralık gecesi ikinci kez harekete geçti. Ergenekon davasının da savcısı olan Muammer Akkaş, iş adamları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çocukları Bilal ve Burak Erdoğan için gözaltı kararı verdi. Bütün bunların yaşandığı anlarda, 17 Aralık kumpasının kısmen başarılı olmasını engelleyen emniyet müdürleri, Erdoğan’ın Kısıklı’daki konutunda önlem aldı. Konutta özel harekat polisleri ile bekleyen polis müdürleri, “Gözaltına gelen olsa çarpışacak, gelenleri vuracaktık” dedi.
Her şeyi değiştiren toplantı
17 Aralık’ta gözaltı işlemlerini yapan FETÖ’nün 25 Aralık planı, Emniyetteki gece yarısı toplantısı ile bozuldu. Toplantıda eski sıfatlarıyla şu isimler yer alıyordu:
“İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Selami Yıldız, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Şahin, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Erkin Adalar, İstihbarat ve Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Metin Turanlı, İstanbul Organize Şube Müdürü Ömer Burak Aktaş, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Hakan Sıralı ve İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaş.”
“Çok kararlıydık, geri adım attılar”
Toplantıda, tam anlamıyla ülkü birlikteliği olduğunu vurgulayan emniyet müdürlerinden biri, “Bize gece 12’den sonra operasyona başlayın ve herkesi toplayın dediler. Bu operasyonu yapmayacağımızı söyledik. Herkes aynı şeyi söyledi. Ülkü birlikteliği vardı. Çok kararlıydık, geri adım attılar. Beka sorunu olduğunu düşünüyorduk ve haklıymışız. Şubede 300’ün üzerinde memur olmasına rağmen güvenilecek 5 kişi vardı. O arkadaşlarımıza talimat verdik. Koridorda en ufak bir hareketlenme olursa hemen haber verin. Bizden habersiz operasyon yapabilirler. Savcı bir başkomiseri çağırır operasyonu yaptırır diye 15 gün nöbet tuttuk.”
Özellikle kelepçelendi
Kumpası yürüten polis ekibine yönelik operasyonlar da uzun süre konuşuldu. FETÖ’cü polisler kendilerine takılan kelepçeleri günlerce propaganda malzemesi yaptı. Hainleri derdest eden polis müdürü, o detayı şöyle anlattı:
“Ali Fuat Yılmazer ve ekibine özellikle kelepçe taktırdık. Devletin gücünü gösterelim istedik. ‘Bunların bir ağırlığı yok. Bunlara güvenenler peşlerini bıraksın’ istedik. Kaçma ihtimalleri de vardı. Algı operasyonlarına karşı savaş verdik. Emniyet Müdürümüz Sayın Selami Altınok, ilk günden itibaren beka sorunu olduğunu söylüyordu. Bu fikri altyapı hepimizde oluştu.”
Kur’an’ı alet ettiler
Başarısız olan 17/25 Aralık kumpası sonrası yaşanan gelişmeleri anlatan bir emniyet müdürü şunları söyledi: “2014 Temmuz’dan itibaren sokak olayı çıkarmak istediler. Çağlayan’da FETÖ’cü aileler ve yurtlardan çocuklar getirmişler. Bizim şubelerden uzaklaştırdığımız polislerin aileleri de oradaydı. Çocuk ve kadınların eline Kur’an-ı Kerim vermişler. Polis müdahale etsin diye plan yapmışlar. Müdahale edilse, “Yeni gelen müdürler, Kur’an-ı Kerim’e saldırdı” diyeceklerdi. Burada, dönemin Güvenlik, Foto Film ve Spor Güvenliği Şube Müdürlüklerinden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Suat Ekici kilit rol oynadı.”
Algı operasyonu çöktü
FETÖ’nün basına servis edilecek resmi ifade ve tutanaklar üzerinden yapmak istediği algı operasyonu, vatansever polislere takıldı. FETÖ’cüler tarafından hazırlanan sorularda, bakanlara ve gözaltındaki isimlere hakaret içeren ifadelere yer verildi. Ancak polisler, gözaltındaki şahıslara soruları bu şekilde yöneltmeyi reddederek değiştirdi. Bu adım FETÖ’cü savcıları çıldırttı. Bunun üzerine Zekeriya Öz Emniyete gelerek devreye girdi. Olaya tanıklık eden emniyet müdürü yaşananları şöyle anlattı: Bir polis memuru soru hazırlamış. İçişleri Bakanı’na “çete lideri” diyor. ‘Çete lideri diyemezsin’ dedik. ‘Böyle bir soru soramazsın Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı’na çete lideri diyemezsin’ dedik. Mevzu orada patladı.
Polisler tehdit edildi
Zekeriya Öz emniyete geldi, “Celal Kara’ya soruların değiştirildiğine dair bilgiler geldi, buna çok sinirlendi. Emniyete gelip ifadenizi alacaktı, tutuklatacaktı. Kendisini sakinleştirip ben geldim” dedi. Öz’e, soruları bu şekilde sormayacağımızı söyledik. Sonra tehdit edip gitti. Zekeriya Öz, bir daha emniyete gelip tehdit etseydi, müdahale edecektik. Öyle plan yapılmış ki, 25 Aralık ile hükümeti düşürmeyi istediler. O atmosferi biliyorum. İş adamları eğer gözaltına alınsaydı, hükümeti seçime zorlayacaklardı. Zekeriya Öz, ikinci kez Mali Şube’ye gelmiş ve girip çıkmış. FETÖ’cüler bizden gizli operasyon yapmasın diye günlerce şubede yatıp kalktık. Devletin bekası için görevimizi yaptık. Bu hainler devleti yıkmaya çalışıyordu.
Makama oturtmadılar
17/25 Aralık kumpasında dönemin başsavcıvekili olan firari FETÖ’cü Zekeriya Öz’ün, 19 Aralık 2013’te İstanbul Emniyeti’ne yaptığı baskında çarpıcı bir olay yaşandı. Organize Şube’ye giderek emniyet müdürünün makamına oturmak isteyen Zekeriya Öz, karşılaştığı tepki ile şoke oldu. FETÖ’cü ekibin tasfiye edilmesinin ardından göreve getirilen vatansever polisler, Zekeriya Öz’ün önüne geçerek bunu engelledi.