1982'de Kuleli'den acıyıp kovmadıkları askeri öğrencilerin hepsi, yıllar sonra darbede rol aldı!

TSK, "FETÖ/PDY ve Türk Silahlı Kuvvetleri" başlıklı bir rapor hazırlattı. Raporda, 1982 yılında Kuleli Askeri Lisesi'nde gerçekleştirilen FETÖ soruşturması ve sonrasında yaşana ilginç detaylara de yer verildi

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri, Tuğgeneral Nerim Bitlislioğlu başkanlığında oluşan beş kişilik bilirkişi heyetine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 29 Kasım 2016 tarihli talebi doğrultusunda “FETÖ/PDY ve Türk Silahlı Kuvvetleri” adlı raporu hazırlattı.

3 Şubat 2017 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 64 sayfalık raporda en çok dikkat çeken nokta darbeye kalkışan FETÖ’nün küresel güçlerin bir maşası olarak kullanıldığının altının sıklıkla çizilmesi. Raporda FETÖ’nün sadece TSK içindeki yapılanması ile sınırlı kalınmayarak, bundan sonraki süreçte yapılması gerekenler de sıralanmış.

Aydınlık’tan Masum Gök’ün haberine göre; Rapor Türk milletinin tanımı ile başlayarak üst kimliğin Türk milleti olduğunun altını çiziyor. TSK’nın resmi ve ilk FETÖ raporundan çarpıcı bölümler şöyle:

ÜST KİMLİK TÜRK MİLLETİ

“Türk milleti, tarih boyunca dünyanın değişik bölgelerinde, değişik isimlerle 16 büyük imparatorluk ve onlarca devlet kurup yönetmiştir. Ordu- millet olma özelliği bu başarısının en temel özelliğini oluşturmaktadır. Bu temel özellik sayesinde Türk milleti; Osmanlı İmparatorluğunun tarihe karışması sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma başarısını göstermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti, Misak-ı Milli sınırları içinde aynı geçmişi ve aynı ülküyü paylaşan yurttaşların oluşturduğu milli bir devlet olarak kurulmuştur. Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlığa dayanan Türk milleti üst kimliğinde birleştirmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve asli unsuru tektir ve Türk milletidir. Her karış toprağıyla bölünmez bütün olan ülkemiz Türkiye Devleti’ne yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkesin ortak yurdudur. Anayasamızda benimsenen milliyetçilik; etnik köken, dil, din, mezhep gibi özelliklere değil; kültür, yazgı, kıvanç, tasa ve ülkü ortaklığına ve birlikte yaşama isteğine dayanan milliyetçilik anlayışıdır. Bu anlayış, “Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan” ilkesi olarak şiar edinilmiştir.

ENSTRÜMANLARIN KULLANDIĞI SAHA

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üzerinde bulunduğu topraklar coğrafi konumu itibarı ile tarih boyunca sürekli mücadelelerin olduğu bir yer olmuştur. Bunların sebepleri geçmişte dini ve etnik yapı iken günümüzde bunlara sosyo-ekonomik ve siyasi etkenler de katılmıştır.

Yirminci yüzyılda yaşanan iki dünya savaşı sonunda ortaya çıkan sonuçlar devletlerin birbirleri ile savaşa girmelerini en son çare hâline getirmiştir. Bu nedenlerle geçmişte olduğu gibi günümüzde de Türkiye Cumhuriyeti coğrafyası, küresel güçlerin sürekli olarak siyasi, ekonomik, dini ve askeri konularda çeşitli enstrümanları kullanarak mücadele ve müdahalesine sahne olmaktadır.

KÜRESEL GÜÇLERİN MAŞASI

FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzere kullanılan bir maşa olarak; Anayasa’da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devleti’nin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra Devleti ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür.

Bu örgüt kuruluşundan 15 Temmuz sürecine kadar, sözde lideri F.Gülen tarafından belirlenen ideolojisi doğrultusunda hain planlarını gerçekleştirmek üzere emel ve fikir birliğiyle hareket etmiştir.

İLK FETÖ SORUŞTURMASI 1982 YILINDA KULELİ’DE BAŞLADI

Örgütün tüm çabalarına rağmen TSK tarafından sızma girişimleri tespit edilebilmiş ve askeri okullarda FETÖ yapılanmasına ilişkin ilk resmi soruşturma Mayıs 1982 tarihinde Kuleli Askeri Lisesi’nde gerçekleşmiştir. Bu soruşturma neticesinde 90 civarında öğrenci okuldan atılmıştır.

Takip eden yıllarda da FETÖ/PDY’ye yönelik olarak tüm askeri okullarda birçok benzeri soruşturma yürütülmüş ve FETÖ/PDY mensubu olduğuna dair somut bulgu edinilen öğrencilerin okullarıyla ilişikleri kesilmiştir. Okuldan ilişiği kesilen öğrencilerin müteakip dönemde FETÖ/PDY içerisinde sivil olarak önemli görevler üstlendiği bilinmektedir.

FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu bilinen bazı vakıf, dershane vb. kuruluşların üst düzey yöneticilerinin bazıları bu kişilerdir. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yöneticisi Gürkan Vural, araştırmacı/yazar Nihat Derindere, örgütün eğitim kurumlarında konferanslar veren Aydoğan Arı bunlar arasındadır.

Soruşturma geçirmiş olmasına rağmen hakkında yeterli kanaat edinilemeyen bazı öğrenciler, yaşlarının küçük olması nedeniyle ilişikleri kesilmeden, ceza verilerek veya ikaz edilerek TSK’ya kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu öğrencilerin tamamının 15 Temmuz darbe girişiminde general veya albay rütbesiyle ön saflarda yer aldığı tespit edilmiştir.

Yukarıda bahsedildiği üzere, 1980’li yıllarda askeri okullarda yürütülen soruşturmalara muhatap olmuş, Şener Topuç, Murat Yetkin, Erdem Kargın, Hidayet Arı, Abdülkerim Ünlü, Arif Settar Avşar, Mehmet Nuri Başol, İsmail Güneşer, Eyüp Gürler, Sami Balcı ve daha birçoğu bu kişiler arasındadır. Diğer taraftan, örgüt TSK içerisinde yuvalanırken bu soruşturmalara ait kayıtları da, ilgili personeli yetkili kademelere yerleştirmeyi müteakip ilk fırsatta temizlemeyi ihmal etmemiştir.

1974’TE ŞEBEKESİNİ KURDU

FETÖ/PDY yapılanması, 1970’li yılların ortalarından itibaren, Türkiye’nin laik sisteminin teminatı, milli birlik ve beraberliğin esas savunucusu olarak gördüğü TSK’ya sızmayı en öncelikli hedef olarak görmüştür. Bu hedefe ulaşmak adına örgüt 1974 yılından itibaren kendi şebekesini oluşturmuş ve stratejik ortaklar arayışına girmiştir.

1980 öncesinde sınırlı sayıda ve kısıtlı şekilde yürütülen eleman kazanma ve sızma faaliyetleri 1980 yılından itibaren, örgüt tarafından yurt, dershane, okul vb. kurumlar açılması suretiyle sistematik hale getirilmiştir. Örgüt, TSK’ya sızılması kapsamında; hedef kitlesi olarak belirlediği başarılı, fakir, dinine bağlı gençleri öncelikle açtığı bu kurumlarda yetiştirerek (dershane, okul, yurt, ışık evi vb.) askeri okullara girmeleri için yönlendirmiş ve eğitimlerine özel önem vermiştir.Böylece örgüte kazandırılmış gençler Askeri Lise, Harp Okulları ve Astsubay Hazırlama Okullarına yerleştirilmeye başlanmış, dış kaynaktan personel alımlarında da mensuplarını TSK’ya sokmuştur.

NATO’YA MİLLİ BİLGİLERİ VERDİLER

Türkiye devlet tarihinin en güçlü, organize, sinsi ve sistemli örgütü gücünü çarpık din düşüncesinden kaynaklanan, verilen emri ölümüne uygulayabilen, üye sayısının çokluğu ve etkinliği ile bu örgütlenmenin arkasındaki ülke ve istihbarat desteğinin sağladığı kusursuz ölümcül etkiden almaktadır.

Türk tarihi ve devlet geleneğinde eşine rastlanmayan bir örgütlenme biçiminde öncelikle devletin bütün kurumlarına sızarak devleti ele geçirmeyi; böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olma özelliğini ortadan kaldırarak, kendi sapkın din anlayışına göre gerici bir yönetim modeli ile ülkeye hakim olmayı hedeflemiştir.

Bazı özellikleri itibariyle Hristiyan Cizvit tarikatı, bazı özellikleri ile Yahudiliğin masonik yapılanmasıyla benzer özellikler gösteren bu örgüt, yabancı devletler ve istihbarat örgütleri ile doğrudan/dolaylı çıkar/menfaat ilişkileri içindedir.

Örgütün elebaşı, elemanlarına “Haçlıların ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Sizle onlar arasında kırmızı çizgi vardır. Onlar sizin kadınınıza kızınıza mabedinize ilişmezler” şeklinde hitap ederek bunu ispatlamaktadır. Türkiye’nin jeopolitik önemi dikkate alındığında siyasi, ekonomik, sosyal, eğitim, yargı, bürokrasi, TSK, Emniyet, MİT vb. devletin bütün kurumlarında ve yüzlerce ülkede örgütlenme kabiliyeti elde etmiş bir terör örgütünün küresel destekçilerinin olmaması mümkün görülmemektedir.

Yurtdışı görevlere seçilerek NATO kadrolarına atanan FETÖ/PDY mensubu subayların bazı milli ve askeri bilgileri, gerek NATO makamlarına servis ettikleri gerekse de milli menfaatlerimizin söz konusu olduğu bazı konuların örgütün istediği şekilde gerçekleşmesini sağlayacak şekilde kullandıkları tespit edilmiştir.

15 Temmuz sürecinde bu personel FETÖ/PDY ile mücadele kapsamında yürütülen faaliyetleri de çarpıtarak NATO nezdinde Türkiye’yi zor durumda bırakmaya çalışmaktadırlar. Bu çabalar sonucunda NATO’da görevli üst düzey bazı yetkililer tarafından uluslararası arenada Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturmaya yönelik beyanatlar verilmekte, bunlar zaman zaman yerli ve yabancı medyada da yer almaktadır.

TÜRKİYE’Yİ MÜŞTERİSİ OLARAK GÖRMEK İSTİYOR

FETÖ/PDY Türkiye üzerinde emelleri olan diğer devletlerden yardım görmektedir. Bazı devlet veya devletlerin ülkemizin bulunduğu coğrafyada tamamen kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden bir Türkiye istediği, yıllardır bilinen bir gerçektir.

Kuruluşundan beri Türkiye’nin gelişmiş ülkelerin müşterisi olarak kalması için her türlü yöntemi kullanan ülkeler, başta son 15 yılda savunma sanayiinde kamu ve özel sektörde gerçekleştirilen çok önemli projeler olmak üzere ülkemizde meydana gelen yatırımlar ve gelişmelerden rahatsız olmuştur, En güvenilir kurumlardan birisi olan TSK üzerinden ülkemizi kontrol etmeyi amaçlayan bu devletler, FETÖ/PDY vasıtasıyla TSK’yı ele geçirmeye veya güçsüzleştirmeye çalışmaktadır.

TSK’yı zayıflatarak ülkemizde sürekli bir kaos ortamı meydana getirebilmek için PKK Terör Örgütü’nden umduğunu bulamayanlar yeni taşeron olarak FETÖ/PDY’yi kullanmaktadır. PKK’nın liderinin yakalanarak ülkemize getirilişi ile Fetullah Gülen’in ABD’ye gidiş tarihleri arasında çok kısa bir zaman dilimi vardır.

FETÖ/PDY’nin lideri yıllardan beri ABD’de yaşamaktadır. Son 15 yılda ABD’ye yüksek lisans ve doktora maksatlı eğitime veya bu ülkedeki milli veya NATO daimi görevlerine gönderilenlerın sayısı sürekli artmıştır. Bu personelden darbe girişimine fiilen iştirak eden FETÖ/PDY ile iltisaklı olduğu tespit edilenlerin oranı dikkat çekecek boyutta yüksektir.

Borsa İstanbul yükselişini sürdürecek mi? Eski Milletvekili Emekli Tümgeneral intihara teşebbüs etti! Afad işçi alımı şartları 2024
Sonraki Haber