Kapadokya üniversitesi 17-18 Ekim tarihlerinde çok önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. 1. Ulusal Yapay Zekâ Buluşması’nda yapa zekânın (YZ) farklı alanlardaki etkilerini tartışmaya yönelik çok sayıda oturum düzenlendi. Akademik çalışmalar ve YZ, İş dünyası ve YZ, Girişimcilik ve YZ, YZ ve Gelecek, Türkiye’nin Ulusal YZ Stratejisi ve Kamu Politikaları, üretken YZ ve Dil Modelleri, Sorumlu YZ ve Etik bu oturumlardan sadece birkaç tanesi. Program oldukça yoğun bir şekilde düzenlenmiş. Her bir oturumda konuşan panelistler de alanlarının güçlü temsilcilerinden oluşuyordu. Son bir yıldan beri üzerinde çalıştığım YZ ile ilgili farklı bakış açıları ve yeni gelişmeleri görebilme imkânım oldu. Gerçekten böylesine güzel bir organizasyonla ülkemizde doğrudan YZ ile ilgili çalışan ve bu teknolojileri kullanan ve önemli yatırımlar yapmaya devam eden akademisyen ve sektör temsilcileri ile bir araya gelebilmek ve gelişmeleri değerlendirebilmek çok önemli bir fırsattı. Emeği geçen başta Kapadokya Üniversitesi olmak üzere tüm katkı verenleri ve buluşmanın iştirakçilerini kutluyorum.
YZ teknoloji dalgası önceki teknolojik kırılmalardan çok farklı olduğu için YZ teknolojilerinin sağladığı faydalardan çok bireysel ve toplumsal etkileri üzerinde çok daha fazla duruyorum. Gördüğüm kadarıyla bu bağlamda üç etki gün geçtikçe daha belirgin olmaya başlıyor: YZ sisteminin özerkliğinin giderek artması ve kontrol edilebilirliğinin azalması, bireysel özerkliğin azalması ve birey üzerindeki dış kontrolün artması ve son olarak gelecek dev işsizlik dalgası.
YZ sistemlerinin özerkliği artarken kontrol edilebilirlik azalıyor
YZ teknolojisinin en önemli özelliği giderek insan kontrolünden çıkarak özerkliğinin artması ve bağımsız hareket edebilme yeteneği kazanması. Özerlik artarken müdahale etme kapasitesi giderek zayıflıyor. Bu özellik, YZ ile ortaya çıkan ve daha önceki teknolojik dönüşümlere benzemeyen yeni bir özellik. Dolayısıyla, önümüzde ‘YZ teknolojilerinin tam özerklik kazanması durumunda insanlığı neler bekliyor olacak?’ meydan okuyucu sorusu durmaktadır. Bu tehdidin ölçeği büyüdükçe ulusal güvenlik meselesi haline gelmektedir.
Mustafa Süleyman bu bağlamda sorunu anlamamız için Stuart Russell’ın ‘goril problemi’ yaklaşımına başvuruyor (The Coming Wave: Technology, Power, and The Twenty-First Century’s Greatest Dilemna, Crown, New York, 2023). Goriller insanlardan daha güçlü olmalarına rağmen insanlar zekâları ile gorilleri kontrol altına alabilmektedir. Eğer yapay genel zekâ (YGZ) benzeri bir zekâ ortaya çıkarsa, bu güç dengesi değişebilir. Bu, sadece teknolojik değil, aynı zamanda varoluşsal bir sorun yaratır.
Birey özerkliği azalırken birey üzerindeki kontrol artıyor
Bir diğer özellik, YZ teknolojileri yaygınlaştıkça bireylerin kontrol edilebilirliğinin artmasıdır. Başlangıçta geliştirilen modeller, algoritmalar sadece hedeflenen amaç için kullanılmaktaydı. Bir başka deyişle her bir model ayrık bir şekilde çalışıyordu. Bu aşamada bile önemli yanlılıklar sorunu ortaya çıkmış ve eşitsizlikleri artıracak şekilde sonuçlar üretirken, YZ ekosistemi genişledikçe artık modeller birbirleri ile konuş(turul)maya başladı. Artık bir modelin çıktısı bir başka modelin girdisi olabilmektedir. Örneğin kredi başvurularını değerlendirmek için bireylerin kredi geçmiş verilerinden kestirim yapan modellerin giderek bireylerle ilgili eğitimden sağlığa çok farklı amaçlarla kullanılan modellerin çıktılarını da kullanmaya başladı. Böylece, bireyin ürettiği verilerin farklı modellerdeki çıktıları artık her bir model için girdi oluşturabilmektedir. Daha önce ayrık modellerin ürettiği ya verideki yanlılıklardan ya da algoritmalardaki yanlı varsayımlardan kaynaklanan yanlılıkların şiddetinin konuşan modellerle çok daha şiddetli bir hal alması durumuyla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, YZ sistemleri önünde bireysel özerklik azalırken bireyler üzerindeki kontrol artmaktadır. Sonuçta sosyoekonomik seviye ve yaşanan mahalle, cinsiyet, ırk, din, kültür bu bağlamda YZ kararlarını, kısaca bireylerin kaderini belirlemektedir.
Dev işsizlik dalgası
En önemli etki işgücü piyasasında hissedilecektir. Başlangıçta önceki teknolojik kırılmalara yönelik iyimser tutumlar devam ederken bu durum giderek değişmektedir. Daha önceki teknolojik kırılmalarda üretilen yeni iş pozisyonlarının yok edilen iş pozisyonlarını bir şekilde dengelemesi YZ teknolojileri ile ilgili yapılan çalışmaların da daha iyimser sonuçlar üretmesini tetikledi. Her ne kadar bu bağlamda yapılan çalışmaların bulgularında çok çelişkili sonuçlar olmasına rağmen artık iyimser kestirimler yerini daha karamsar kestirimlere bırakmaktadır. YZ teknolojilerindeki üssel ve çok amaçlı kullanıma yol açan gelişmeler, bir taraftan otomasyonu yaygınlaştırarak istihdamı olumsuz etkilerken diğer taraftan işgücü piyasasındaki yeni işlerin de bu teknolojiler tarafından doldurulma potansiyelini artırmaya başladı. Artık beyaz yakalılar da ciddi tehlike altında.
Ülkeler bir yol ayrımına doğru hızla ilerliyor. Yollardan bir tanesi otomasyon yolu. Şu anda YZ’nin güçlendirdiği yol otomasyon yolu. Bu yol güçlendikçe otomasyona maruz tüm iş pozisyonları giderek bu teknolojiler tarafından doldurulmaya devam edecek, istihdam azalacak. Çoğu insan işlerini kaybederken daha düşük becerili işlere yönelmek zorunda kalacaktır. Daha düşük beceri işlere yönelen kitle büyüdükçe doğal olarak ücretler de düşecektir. Toplumlarda eşitsizlikler derinleşecek ve toplum çok kazanan az sayıda toplulukla çok az kazanan kitleler şeklinde iki kutba doğru hızla ayrılacaktır. Şu anda çoğu ülkede akış bu doğrultuda gerçekleşmekte, orta sınıflar çökmekte ve siyasetin dili de buna göre şekillenmektedir.
Diğer yol ise YZ teknolojilerinin insanı tamamlayan yola evrilmesidir. Bir başka deyişle işyerlerinde özellikle düşük ve orta becerili çalışanların becerilerini bu teknolojilerle geliştirerek üst becerilere yaklaştırılması, bu yaklaşımla sağlanan üretkenlik ve verimlilik artışından tüm kesimlerin yararlanmasının sağlanması. Ancak, bu yol işletmelerin normal seyrinde tercih edecekleri bir yol değil. Bu yola girebilmek için istihdam odaklı düzenlemelere, vergi politikalarına, kısaca yeni politikalara ihtiyaç var.
Özetle YZ ile gelen dev teknolojik dalga olumlu potansiyelleri kadar ciddi riskleri de bünyesinde taşımaktadır. Bunların sağlıklı bir zeminde tartışılabilmesi toplumun kendisini derinden etkileyecek bu teknolojiyle ilgili okuryazarlığını da artıracaktır. Kapadokya Üniversitesi tarafından düzenlenen bu buluşma ülkemizde bu okuryazarlığın artmasına çok önemli bir başlangıç sağlamıştır.