20 Aralık 2024 Bugünkü Cuma hutbesi konusu: Milli ve Manevi Değerlerimizi Koruma Yükümlülüğü
20 Aralık 2024 tarihli Cuma Hutbesi, milli ve manevi değerlerimizin korunmasına vurgu yapmaktadır. Hutbede, İslam’ın temel inanç esaslarından biri olan peygamberlere iman, Hz. İsa’nın da bir peygamber olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra, milletlerin güçlü kalabilmesi için kendi kültür ve değerlerine sahip çıkmaları gerektiği vurgulanmış, yabancı kültürlerin etkisinde kalmanın tehlikeleri anlatılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan 20 Aralık 2024 tarihli Cuma Hutbesi, "Milli ve Manevi Değerlerimizi Muhafaza Edelim" başlığı altında, İslam’ın öğretilerine sıkı sıkıya bağlı kalmanın önemini vurguluyor. Bu hutbe, sadece dini bir öğüt değil, aynı zamanda toplumsal bir çağrıdır. İslam’a inanan her birey, kendi kültürünü, değerlerini ve inançlarını, batıl inançlar ve gelenekler karşısında korumakla yükümlüdür.
Peygamberlere İman ve İslam’ın Temel İnançları
İslam’ın temel taşlarından biri olan peygamberlere iman meselesi hutbenin ilk bölümünde ele alınıyor. İlk insan ve peygamber Hz. Âdem'den başlayıp, son peygamber Hz. Muhammed'e kadar tüm peygamberlere iman, Müslümanların inançlarının temelini oluşturur. Bu inanç, sadece peygamberlerin insanlığa ilettiği ilahi mesajların doğru olduğuna inanmakla kalmaz, aynı zamanda onların da Allah’ın elçileri olduğu kabul edilir. Peygamberler, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayıran, insanlara hak yolu gösteren kutlu elçilerdir.
Hz. Îsâ gibi peygamberler de bu sürecin bir parçasıdır. Ancak, peygamberlerin mesajlarına aykırı olan inançlar ve davranışlar kabul edilemez. İslam’a aykırı gelen, Hz. Îsâ’ya dayandırılan batıl inançlar, İslam toplumu tarafından reddedilmelidir.
Batıl İnanışlara Karşı Durmak
Batıl inançlar ve yanlış davranışlar, toplumun manevi yapısını zayıflatabilir. Bu nedenle, İslam dışı geleneklere ait figürlere özenmek, bu figürlerle ilişkili semboller kullanmak, İslam’ın inanç sistemine aykırıdır. Dini geleneklerimize ters düşen kutlamalar ve davranışlar, toplumsal değerlerimizi tehdit eder.
Özellikle Yılbaşı kutlamaları gibi İslam ile bağdaşmayan gelenekler, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde olumsuz etkiler yaratır. İslam’ın öğretilerine göre, Allah’ın yasakladığı şeylere eğlence veya kutlama adı altında herhangi bir meşruiyet kazandırmak mümkün değildir.
Alkol, kumara, zina, uyuşturucu maddeler gibi toplumu sarsan, bireylerin ve ailelerin yapısını bozan haram davranışlar hiçbir durumda kabul edilemez. Yılbaşı kutlamaları da dahil olmak üzere, batıl inançlara dayalı herhangi bir etkinlik, İslam’ın öğretilerine aykırıdır ve inançlı bireylerin bu tür etkinliklere katılmamaları gerekmektedir.
Milli Değerlerimize Sıkı Sıkı Sarılmak
İslam, sadece dinî değerleri değil, aynı zamanda milli değerleri de korumayı öğütler. Bir milletin varlığını sürdürebilmesi için kendi medeniyetine, tarihine, diline ve kimliğine sahip çıkması gerekir. Aksi takdirde, yabancı kültürlerin etkisi altında kalınarak bu değerler kaybedilebilir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in bir hadisi şerifinde belirttiği gibi, "Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır." (Ebû Dâvûd, Libâs, 4), bu uyarı toplumları uyanık olmaya çağırır. Kendi değerlerine sahip çıkmak, onları korumak ve yaşatmak, bir milletin ayakta kalmasını sağlayacak en güçlü temeldir.
Toplumlar, eğer kendi kimliklerinden, dinlerinden ve geleneklerinden sapar ve yabancı kültürlere uyum sağlarlarsa, zamanla o medeniyetin izlerini kaybederler. Bu kayıplar yalnızca kültürel bir yıkım değil, aynı zamanda milli kimlik kaybıdır. Bu sebeple, milli ve manevi değerlerimize sıkı sıkıya sarılmak, geleceğimiz için önemlidir.
Geleceğe Sağlam Adımlarla İlerlemek
İslam, bize değerlerimize sahip çıkmanın yollarını gösterir. Ancak, bu değerler sadece bireysel değil, toplumsal olarak da korunmalıdır. Dünyevileşme, insanları değerlerinden uzaklaştırır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “İçinizden öyleleri olacak ki, önceki kavimlerin âdetlerini karış karış, arşın arşın takip edecekler. Hatta onlar bir kertenkele deliğine girseler bile peşlerinden oraya girecekler.” (Buhârî, Enbiyâ, 50). Bu uyarı, bir toplumun kendi değerlerinden ne kadar kolay sapabileceğini gösteriyor. Dolayısıyla, toplumun her bireyi, değerlerimize sıkı sıkıya sarılmalı, bunları gelecek nesillere aktarmalıdır.
İslam’a Ters Düşen Kutlamalara Karşı Duyarlı Olalım
Son olarak, İslam’a ters düşen kutlamalar ve davranışlardan kaçınmak, hem bireysel hem de toplumsal sorumluluğumuzdur. Hutbede vurgulanan bir diğer önemli konu ise, masum insanları öldürenlere destek vermek veya onların ürünleriyle alışveriş yapmak gibi ahlaki sorumluluklara aykırı davranışlardır. Bu tür eylemler, İslam’a göre büyük bir vebaldir.
Gazze şehitlerine, tüm şehitlerimize saygısızlık etmek, onların kemiklerini sızlatacak davranışlardan kaçınılmalıdır.
Bütün bu öğütler, milli ve manevi değerlerimizi koruma adına bizlere büyük bir sorumluluk yükler. Allah’a ve Resûlü’ne tabi olanlar, sadece dünyada değil, ahirette de ebedi kurtuluşa ereceklerdir. Bu nedenle, dini ve milli değerlerimize sahip çıkmak, hayatımızın her alanında rehberimiz olmalıdır.