21 Aralık en uzun gece ile ilgili sözler! En güzel mesajlar! WhatsApp mesajları ve resimli mesajları!

21 Aralık en uzun gece ile ilgili sözler! 21 Aralık tarihi yıl içerinde en uzun gecenin yaşandığı gün olarak bilinmektedir.Güneş ışınlarının Oğlak dönencesine dik açıyla gelmesi sonucunda ülkemizinde içinde bulunduğu Kuzey Yarım kürede 21 Aralık tarihinde en uzun gece yaşanıyor.Ülkemizde en uzun gecenin yaşandığı yer Sinop olarak bilinmektedir.Vatandaşlar bu günün önemini araştırmaya başladı.Peki 21 Aralık en uzun gece ile ilgili sözler! En güzel mesajlar! WhatsApp mesajları Detaylar...

21 Aralık en uzun gece ile ilgili sözler! 21Aralık güney yarımkürede yaz kuzey yarım kürede ise kış başlangıcı olarak kabul edilir. Ülkemiz kuzey yarımkürede bulunduğu için bu önemli günden faydanılabiliyor.Sinop'ta en uzun gece yaşandığı için turist akımı gerçekleşiyor.Güneş ışınlarının Oğlak dönencesine dik açıyla gelmesi sonucunda ülkemizinde içinde bulunduğu Kuzey Yarım kürede 21 Aralık tarihinde en uzun gece yaşanıyor.Vatandaşlar bu günün önemini araştırmaya başladı.Peki 21 Aralık en uzun gece ile ilgili sözler! En güzel mesajlar! WhatsApp mesajları ve resimli mesajları! Merak edilen detaylar haberimizde...

EN UZUN GECE NE ZAMAN? (KIŞ EKİNOKSU)

Kış Gündönümü olarak adlandırılan en uzun gece 21 Aralık'ta gerçekleşiyor. Bu tarihten itibaren günler kuzey yarım kürede uzamaya, güney yarım kürede ise kısalmaya başlar.

21 ARALIK EKİNOKSU NEDİR?

21 Aralık tarihi ile beraber Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır. 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks (gece – gündüz eşitliği) tarihleri 21 Aralık ve 21 Haziran tarihlerine de solstis (gündönümü) tarihleri denir.Kuzey Yarım Küre Güneş ışınları Yengeç Dönencesi'ne 43°06′ lık açı ile gelir. Kış mevsiminin başlangıcıdır. En uzun gece en kısa gündüz yaşanır.Yengeç Dönencesi'nden kuzeye gidildikçe gece süresi uzar gündüz süresi kısalır. Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya gündüzler uzamaya başlar. Fakat 21 Mart tarihine kadar geceler gündüzlerden uzundur. Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi'ne teğet geçer.

Yengeç Dönencesi'nin kuzeyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar. Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalmaya başlar.

Güney Yarım Küre Güneş ışınları Oğlak Dönencesi'ne 90° lik açı ile gelir. Yaz mevsiminin başlangıcıdır. En uzun gündüz en kısa gece yaşanır. Oğlak Dönencesi'nden güneye gidildikçe gündüz süresi uzar gece süresi kısalır. Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya geceler uzamaya başlar. Ancak 21 Mart tarihine kadar gündüzler gecelerden uzundur. Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi'ne teğet geçer. Oğlak Dönencesi'nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar. Oğlak Dönencesi'nin güneyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.

EN UZUN GECE KAÇ SAAT?

21 Aralık günü yılın en kısa günü ve bu gece ise yılın en uzun gecesi yaşanacak. Bilimsel olarak da kış mevsiminin başlangıcı olarak kabul edilen 21 Aralık tarihinde, yılın en kısa günü ve en uzun gecesi yaşanıyor. Gündüz süresinin uzunluğu güneye gidildikçe artar. Bu nedenle 21 Aralık'ta ülkemizde en uzun gündüz Hatay'da yaşanır.En uzun gece ise Sinop'ta yaşanıyor.

Sinop

Sinop ili Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi sınırları içerisinde kalan bir ilidir. Sinop, ulaşım sorunlarından dolayı bir türlü kalkınamamış, işsiz kalan nüfus başka illere göç etmek zorunda kalmıştır.

Coğrafi özellikler

Anadolu 'nun kuzey yönde uç noktası olan İnceburun'a doğu yönün'de bağlanan Boztepe Burnu berzahında bir kale-şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönde gelişmiştir. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzey doğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ 'da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan ve kullanılamaz hale gelen bu limanı berzanın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Selçuklular döneminde kapatılmıştır.

Sinop Limanı: Yarımadanın güney yönündeki iç liman ise rüzgarlara kapalı konumuyla ve sakin deniziyle güney Karadeniz'in en önemli limanıydı. Bu özellikleri yüzünden "Akdeniz" ismini almıştır. Tarih boyunca işlek bir liman yaşantısı ve tersane faaliyeti bu limanda gerçekleşmiştir. 19. yüzyıl'a kadar tamamen ayakta duran surlardan ise günümüze büyük bir kısmı kalmıştır ve yıkıntılarından rekonstrüksiyonu yapılabilir. Şehrin gelişimi sürekli olarak doğu yönde, Boztepe Burnuna doğru olurken, kuzeydeki Akliman ve Anadolu yönünde birkaç azınlık yerleşmesinden başka bir yerleşim olmamıştır. Doğudaki yarımada ise gittikçe sarplaşmakta, Hıdırlık tepesinde 187 metre yüksekliğe ulaşmakta ve nihayet deniz yönünde dik yarlar ile kuşatılmaktadır. Bu durumda şehrin deniz yönünden ve berzahtan zaptedilmesi imkânsız olmaktadır.

Tarih Sinop tarihi açıdan önemli bir yerdir. Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Bizans, Selçuklu, Candaroğlu ve Osmanlı yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını'ndan sonra kaybetmeye başlayan kent, sur dışına güneydoğu yönde azınlık yerleşmeleri ile batıya doğru ise yönetim ve eğitim gibi kamu hizmetleri yerleşmesiyle çıkmıştır.

İlin Adının Kaynağı: Antik Çağ'da, Paflagonya bölgesi içinde kalan Sinop'un saptanabilen en eski adı, Sinope'dir. Bir söylenceye göre kent adının kurucusu olarak kabul edilen aynı isimli bir Amazon kraliçesinden almıştır. Bir başka söylenceye göreyse, kenti eski Yunan'da Irmak Tanrısı Asopos'un su perisi kızlarından Sinope kurmuştur. Bahsi geçen Yunan efsaneleri İÖ V. - IV. ve III. Y.Yıllarda tarihlenmektedir ve aynı dönem kent sikkeleri üstünde, Sinope'nin başı görülmektedir. Hangi söylence benimsenirse benimsensin, kentin kurucusunun Sinope olduğu kesindir. Ancak, Sinope bir su perisi ise, kentin Yunanlı kolonicilerce; Amazon ise; Anadolu'nun yerli halklarınca kurulmuş olması gerekir. Bu ikilem, dilbilim çalışmalarıyla bir ölçüde çözülmemiştir: Gerek etimolojisine yabancı olan Sin ya da Sind sözcüklerine Yunanistan'ın dışında daha çok Pontos,Doğu Anadolu,İran ve Hindistan'da rastlanmaktadır. Bu da, Sinope adının yerli Anadolu dillerinde gelmiş olabileceğini göstermektedir. Ünlü Antik Çağ coğrafyasısı Strabon ise, kentin kurucusu olarak, Argonotlar'dan Teselyalı Otolikos'u göstermekte ve onun kenti ele geçirerek bir Yunan kolonisi kurduğu yazmaktadır. "Kentin ele geçirilmesi" kavramı, kolonileştirmeden önce, kent'te yerli bir halkın yaşandığını ortaya koymaktadır. Strabon'un sözünü ettiği gelişmeden sonra, Sinope Kenti İÖ VII. yıllarında bir kez Miletuslular'ca kolonileştirilmistir. Kent'te, sırasıyla Miletuslu Habrindas, Koos ve Krenitas dönemlerinde yerleşilmiştir. Tüm bü söylence ve tarihsel olaylar Sinop'un ilk çağlarda yerli halkça kurulduğunu, bu yerleşimi, söylencesel Argonot seferiyle ilgili olarak bir Yunan kolonisi'nin izlediğini, son olarak da Miletuslular'ın burada bir koloni kurduğunu ortaya koymaktadır. Sinop'u da içeren Karadeniz bölgesi'nin en eski halkı Hitit kaynakalrında bahsi geçen Kaşkalar olup, bu kaynağa göre "Arauanna Ülkesi adlı bir bölge de, Sinop yöresinde bulunuyordu.

Pontus Dönemi: 183 M.Ö. Pharnakes I Sinopu elle geçirdi ve Pontus Krallığı'nın başkenti yaptı. O dönemlerde, Sinop tarihinde en parlak dönemini yaşadı. Tüm tarihi yapıtlar ve Sinop Kalesi Pontus dönemine dayaniyor. Pontus Kralı Mithridates VI M.Ö. 64 yılında yapılan savaşı Pompeius Magnus'a kaybedince Romalılar Pontus'u Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altına aldılar. Sinop'un önemi Roma döneminde azalmıştır.

Bizans Dönemi: Sinop doğal korunaklı bir liman kenti olduğu için, Bizans Dönemi'nde de önemini korudu. Rusya steplerinden ya da Orta Anadolu'dan gelen ürünlerin boşaltma yükleme merkezi burasıydı. Sinop, Bizans egemenliğin'nin dönemlerinde Paflagonya Theması içinde yer alıyordu.

Osmanlı Dönemi: Osmanlı yönetimi altında Sinop, bir süre barış içinde yaşadı. Ancak patlak veren Celali ve Suhte ayaklanmaları sırasında büyük sıkıntılar çekti. 1558'de Kanuni'nin oğulları Selim ve Beyazıd arasında çıkan saltanat kavgasından sonra Anadolu'da karışıklar giderek arttı. İran'a sığınan Beyazid geri dönmesi kaygısıyla Rumeli askerinin Amasya-Tokat arasında bekletilmesine karşın, yöredeki olaylar azalmadı. Sinop, Bafra ve Ladik'te suhteler halkın can, mal ve namusuna saldırıyorlardı.Devlet görevlilerinden ve halktan bazı kişiler'de, suhtelere yardımcı oluyorlardı. Kastamonu Sancakbeyi Süleyman Bey'de İstanbul'a gönderdiği mektupta Boyabat, Sinop, Durağan kadılıklarına zekat, sadaka ve benzer adlarla zorla para toplayan suhtelerden ve rüşvet karşılığı bunlara yardım eden hazine tahsildarlarından yakınıyordu. 1567-1568'de olaylarıin daha da artmış olduğu; Sinop Kadısı'nın İstanbul'a gönderdiği mektupta anlaşılmaktadır. Bolu'da soygunlar düzenleyen iki suhte topluluğu, devlet giriştiği hareket sırasında Sinop'a çekildiler. Sinop'daki eylemleri yakınma konusu olunca devlet, Bursa Sancakbeyine suhteri cezalandırma görevi verdi. 200 kadar sipahi seferden alıkonularak suhteler üzerine gönderildi. Ancak sipahiler suhtelerle çarpışmaya yanaşmadılar. Boyabatlı Söyleme ve Kara Hüseyin adındaki suhtelerin başkanlığında hareket eden gruplar, yöredeki tüm kasabaları haraça bağladığı gibi, Sinop Kadısı'nın yolunu kesip bir adamı öldürdüler.

II. Meşrutiyet dönemine gelindiğinde Dr. Rıza Nur Sinop Mebusu olarak meclise girdi.

İdari Yapı 2010 TUİK verilerine göre ilde merkez ilçeyle beraber 9 ilçe, 2 belde ve 470 köy vardır.

Nüfus ve demografi: Ulaşım şebekesi olarak Antikçağ 'dan beri geometrik yapısını koruyan Sinop'un ulaşım omurgasını, Boyabat yolu ile bu yolun şehir içindeki devamı olan Sakarya, Cumhuriyet ve Fatih caddeleri oluşturur. Bu eksendeki en önemli dikey bağlantı, Valilik ve Belediye önünden geçen Gazi Caddesidir. Şehir yerleşiminde, Yeni Mahalle yüksek gelirli memurların, Camikebir Mahallesi zengin tüccar, serbest meslek sahibi ve esnaf ailelerinin, Gelincik Mahallesi ise taşradan yeni gelmiş olanların yerleştikleri alanlardır. Batıda Gelincik, Kuzeydoğuda İncedayı ve Kefevi, doğuda Ada Mahalleri düşük gelirli grupların yerleşim yerleridir. Bu demoğrafik katmanlaşmanın tersine İl, ülkenin ileri eğitim ve demokratik yaşam şekline sahiptir.

MEB yayınladı: Uzman ve Başöğretmenlik başvuruları başlıyor Kızıl Goncalar'da Zeynep Sadi Hüdayi'nin sırrını öğreniyor mu? Bursa'da gıda deposu yangını: 40 itfaiye aracı ile müdahale edildi!
Sonraki Haber