3. TÜRSAB Kongresi yapıldı... Firuz Bağlıkaya: İnsan odaklı anlayıştan asla vazgeçmemeliyiz
TÜRSAB’ın üçüncü kez düzenlediği turizm kongresi 17-18 Şubat 2025 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. ”Eğitim,İletişim ve Dayanışma” temalarıyla, binin üzerinde turizm profesyonelinin katılım gösterdiği 3.TÜRSAB Turizm Kongresi büyük ilgi gördü. Önemli oturumların da olduğu kongre sonunda, TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya emeği geçenleri tebrik ve teşekkür etti.
MEVLÜT YÜKSEL/ANTALYA
Antalya Belek’de 17-18 Şubat 2025 tarihleri arasında Gloria Golf Resort’te gerçekleştirilen ve
sektör profesyonellerine verimli bir buluşma alanı sunan 3. TÜRSAB Turizm Kongresi
başarıyla tamamlandı.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya: “Mesleğimiz sürekli öğrenmeyi gerekli kılıyor”
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, turizmin dünyanın en zor işlerinden biri olduğunu ve insanları mutlu etme hedefiyle icra edildiğini belirterek, “Biz turizmciler bu zor işi başarmaya çalışıp başkalarını mutlu ederken, onların hayallerini gerçekleştirirken çoğu zaman kendimize zaman ayıramayız. Kendimizi sıkça ihmal ederiz. Halbuki bizim de bilgimizi tazelemeye, trendleri takip etmeye, kendimizi geliştirmeye ihtiyacımız var. Mesleğimiz sürekli öğrenmeyi gerekli kılıyor. Meslek örgütü olarak en önemli görevlerimizden biri de meslektaşlarımızın sektörle ilgili güncel bilgilere ulaşmalarını sağlamaktır. Bu bilinçle yaptığımız çalışmaların en önemlisi de bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz TÜRSAB Turizm Kongresi’dir. Kongremize katıldığınız için burada bizlerle birlikte olduğunuz için hepinize şahsım ve kurumum adına canı gönülden teşekkür ediyorum” dedi.
“İnsan merkezli, insan odaklı anlayıştan asla vazgeçmemeliyiz”
Turizmin küresel ve yerel ekonomiden ulusal ve uluslararası siyasete, dönemsel mevsim hareketlerinden çok daha uzun vadeli iklim değişikliklerine, ulaşımdaki gelişmelerden teknolojiyle birlikte farklılaşan tüketici beklentilerine kadar her konudaki gelişmeden etkilendiğine işaret eden Bağlıkaya, etkeni bu kadar çok olan bir sektörde başarıya ulaşmanın yolunun farklı pencerelerden olaylara bakarak fikir dünyamızı zenginleştirmekten geçtiğini kaydetti.
Türkiye gibi güçlü bir şekilde turizme odaklanmış ülkelerin sektörü sadece bir ekonomik faaliyet alanı olarak değil aynı zamanda yerel kalkınmanın anahtarı olarak da gördüğünü vurgulayan Bağlıkaya sözlerine şöyle devam etti:
“Turizme sadece ekonomik kazanımlar üzerinden değil, sosyal açıdan da bakmamızda fayda var. Dünyanın dört bir yanından farklı kültürlerden insanların birbirlerini daha iyi tanıması ve birbirlerini kucaklamasını sağlayan turizm barışı tesis eden yapısıyla da çok özel bir önem taşıyor. İnsan merkezli, insan odaklı anlayıştan asla vazgeçmemeliyiz.”
Bağlıkaya: “Seyahat acentaları hünerlerini çalışarak gösteriyor”
Sektörün; depremler ve pandemi gibi birçok badire atlattığını hatırlatan Bağlıkaya, “Hepsine direndik ve her musibetten ders çıkarıp daha iyiye daha güzele varmak için yolumuza devam ettik. Biz daha iyisini yapabileceğimizi biliyoruz. Biz ülkemizi dahada iyi bir konuma getirecek turizm sonuçlarını gerçekleştirecek güçteyiz. Bunun için hünerlerimizi hesaplamalar, istatistikler üzerinde değil büyüteceğimiz pazarlarda elimizde çantalarımızla koşturarak gösteririz. Tıpkı bugüne kadar olduğu gibi…” şeklinde konuştu.
Bağlıkaya: “Kongremiz, mesleğimizi yok sayanlara en güzel cevaptır”
Seyahat acentacılığının kamu güvenliği kapsamında bir meslek olduğuna işaret eden Bağlıkaya, şunları kaydetti:
“Kongremiz bizim bildiğimiz bu gerçeği bilmeyen ya da kabul etmeyen veyahut yok sayanlara verilen en güzel cevaptır. Yarım asrı aşan süreden bu yana ülkemiz turizminin gelişimi için çalışan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği olarak sektörümüzün geleceğine ışık tutma hedefiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hızla değişen dünyada yeni fırsatlarla birlikte sorumluluklarımızda artıyor. Bizler bu durumun bilincinde ortak aklı öne çıkartacak şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Davut Günaydın: “Dünyadaki bütün stratejileri takip ediyor ona göre çalışmalar yapıyoruz”
Kongrede daha sonra söz alan TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Günaydın, “Siyasetçisinden filozofuna, tarihçisinden yazarına kadar herkes bizim meslekten bahsediyor. Dalay Lama, ‘senede bir kere bir yere seyahate gidin’ diyor. Bu güzel sözler varken biz hiçbir zaman boşta kalmayacağız. Kriz olduğunda hemen üstesinden geliyoruz. Kriz profesörü olduk” şeklinde konuştu.
TÜRSAB’ın hayata geçirdiği çalışmaları aktaran Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyadaki bütün stratejileri takip ediyor ona göre çalışmalar yapıyoruz. Sağlık turizminde güzel çalışmalar yapıyoruz, her ili geziyoruz. Uçak bileti ile ilgili sorunları çözmek için çalışıyoruz. Üyelerimize yeşil pasaport için girişimlere başladık. Önümüzdeki günlerde görüşmeler gerçekleştireceğiz. Vizelerle ilgili yaşanılan sorunların çözümü için ilgili mercilerle neredeyse her hafta bir toplantı yaptık. Hala da çalışmalarımız devam ediyor. Ancak biz yurt dışından turist getirirken de vize sıkıntısı yaşıyoruz. Özellikle Hindistan, Irak gibi pazarlarda sorun yaşıyoruz. Bunları aşmaya çalışıyoruz. Türkiye’ye gelen turistin yüzde 80’ini seyahat acentaları ve tur operatörleri getiriyor. Turiste dair bütün sorumluluğu biz alıyoruz. O nedenle sizler Türk turizmine Allah’ın bir lütfusunuz.”
Hasan Eker: “Kongre, üyelerimize dokunduğumuz en önemli faaliyetlerimizden biri”
Kongrede konuşan TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Kongre Koordinatörü Hasan Eker, 4 yıl önce “Eğitim, İletişim, Dayanışma” sloganıyla başlayan TÜRSAB Turizm Kongresine gösterilen ilginin kendilerini çok mutlu olduğuna değinerek, “Kongre, üyelerimize dokunduğumuz, fayda sağladığımız en önemli faaliyetlerimizden biri oldu. Katılım her sene daha da artıyor” dedi.
Kongrede; arzı, talebi, pazarlamayı, ekonomiyi konuşarak geleceği daha iyi öngörmeye çalışacaklarını ifade eden Eker, şunları belirtti: “Üyelerimize yeni misyon ve vizyonlar kazandırarak gelişmeleri için çaba sabrediyoruz. Son yıllarda güçlükleri aşarak bugünlere gelen TÜRSAB sizlerin yanındadır. Kongreye emeği geçenlere ve destek verenlere teşekkür ediyor, verimli bir kongre dileklerimle saygılar sunuyorum.”
Oya Narin: “Türkiye’nin üçüncü turizm hamlesini gerçekleştirmesi gerekiyor”
Konuşmasına Bolu’daki yangında hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyerek başlayan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Yönetim Kurulu Başkanı Oya Narin, turizm sektörünün Türkiye ekonomisinin en büyük taşıyıcılarından biri haline geldiğini söyledi. Turizmde sağladığımız sürdürülebilir büyüme ile Türkiye’nin dünyanın önemli oyuncularından biri haline geldiğini hatırlatan Narin, birinci ve ikinci turizm hamlelerinin ardından üçüncü turizm hamlesini gerçekleştirmesi gerektiğini kaydetti. Bunun için yeni bir plan ve program yapılması gerektiğinin altını çizen Narin, şunları kaydetti:
“Suudi Arabistan gibi, Yunanistan gibi rakipler yeni bir vizyona girmemiz gerektiğini hatırlatıyor bize. Pazarlama çalışmalarına önem verilmesi gerekiyor. 2023 yılında TTYD’nin projeksiyonu 132 milyar dolar gelir elde edeceğimizi göstermektedir. Türkiye’nin turizm potansiyelini artırmak ve için daha çok çalışmalıyız. Sizlerin ortaya koyduğunuz vizyon, turizmin geleceğini şekillendirecek. Bu yüzden TTK önemli bir işlev üstleniyor.”
TÜROFED Başkanı Erkan Yağcı: “Yeni bir rekabet ortamındayız”
Kongrenin açılış konuşmacıları arasında yer alan Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Dr. Erkan Yağcı konuşmasına bu ve benzeri kongrelerin sektör için ne kadar önemli olduğunu belirterek başladı. Turizm sektörünün bir değerler zinciri oluşturduğunu ve seyahat acentaları, rehberler, yeme-içme üniteleri, ulaşım ve otellerin sektörün bir parçası olduğunu ifade eden Yağcı, şöyle devam etti:
“Hepimiz bu zincirin içinde bir değer oluşturuyoruz. Hepimizin ayrı bir rolü var. Bu roller turistin çok daha güvenilir şekilde tatil yapmasına olanak tanıyor. TÜRSAB kanunla kurulan, sektörü temsil eden en önemli kurumlarından biri. 2024 yılında 62 milyon turist, 60 milyar dolar turizm geliri elde etti. Bunlar sektör için çok önemli rakamlar. Türkiye turizminin ne zorluklardan bugünlere geldiğini hepimiz biliyoruz. 40-50 milyonlara çıkmak zor oldu ama 70-80 milyonlara çıkmak daha da zor olacak. Çünkü eskiden Mısır, Tunus rakip setiyle rekabet ederken bugün artık İspanya, İtalya, Yunanistan ile rekabet ediyoruz. Yeni bir rekabet ortamındayız. Yurt dışında Türkiye ile ilgili çıkan her olumsuz haber bizim gündemimizde olmalı. Olumsuz haberlere karşı hep beraber çalışmalıyız. Bu büyüklüğe gelen sektörü yönetmek çok zor. Vizyon, zihniyet değişikliğine gitmemiz gerekiyor.”
Kongre ikinci gün birbirinden önemli panellerle devam etti
Açılış konuşmalarının ardından panellere geçildi. İki gün süren kongrede; havacılık sektörünün turizmin geleceğindeki rolü, sağlık turizminin gelişimi, seyahat ve turizmin tarihsel süreçteki dönüşümü, kültürel mirasın turizmle etkileşimi, turizmde tüketici sorunları ve güvenliğin gibi önemli başlıklar ele alındı.Ayrıca, çevrenin turizm ekonomisine etkisi ve sektöre yönelik yasal düzenlemeler kapsamlı bir şekilde değerlendirildi.
Yine 3.TÜRSAB Turizm Kongresi süresince workshoplar da düzenlendi.Birbirinden değerli isimlerin katılımıyla ses getiren oturumlara imza atılan,”Eğitim,İletişim ve Dayanışma” temalı kongre, iki gün boyunca büyük bir ilgiyle takip edildi.
Seyahat acentaları başta olmak üzere binin üzerinde turizm profesyonelinin ilgiyle takip ettiği kongrenin ikinci gününde son derece önemli oturumlar yer aldı.
Prof.Emrah Safa Gürkan:”Konaklama giderek önem kazanmaya başladı.”
Tarihçi ve Yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan’ın sunumuyla başlayan ikinci gün panelleri
oldukça ilgi çekti. Emrah Safa Gürkan, "Quo Vadis? Antik Çağlardan Günümüze Seyahat ve
Turizm" başlıklı sunumunda, dünya genelinde seyahatlerin tarihsel gelişimini anlatırken
sektör olarak turizmin yeni bir olgu olduğuna işaret etti. Gürkan, “Eski insanlar hareketli
değillerdi. İnsanlar tren yolu ve arabanın bulunmasına kadar az seyahat ediyordu. Yol
yapmak çok zordu. Tekerlek ancak büyük imparatorluk merkezlerinde yapılıp kullanılıyordu.
Eskiden seyahat etmek ciddi bir planlama istiyordu” ifadelerini kullandı.
1850’lerden 1914’e trenin gelişmesinin seyahatleri daha da artırdığına değinen Gürkan,
şunları anlattı:
“Konaklama da giderek önem kazanmaya başladı. Konaklama anlamında islam dünyasında ciddi organizasyonlardan biri kervansaraylardır. Kervansaraylarda mallar,
atlar bırakılabilir, nalbant bulunur, güvenlik sağlanır. Ticaretin Müslüman dünyada gelişmiş
olması kervansarayları da geliştirdi.”
Mobilitenin zamana göre değişen bir olgu olduğuna ve turizmi asıl geliştiren faktörün egzotik geziler ve yabancı kültürleri tanıma merakı olduğuna işaret eden Gürkan, İslam dünyasında İbn Battuta ve Evliya Çelebi dışında egzotik gezilere ilginin gelişmediğini kaydetti. Turizmin Avrupalı aristokratların daha çok İtalya ve Fransa’ya olan seyahatlerini içeren “Grand Tour”larla (Büyük Tur) farklı bir evreyi yakaladığını söyleyen Gürkan, sanayi devrimi ile hareketliliğin arttığını ifade etti. Tren yolları ve buharlı gemilerin turizmin sektör olarak gelişiminde iki önemli faktör olduğuna dikkat çeken Emrah Safa Gürkan, turizmi sektör haline getirenin ise ilk tur operatörünü kuran Thomas Cook (1808-1892) olduğunu belirtti. Gürkan, modern turizmin Thomas Cook’un düzenlediği organize turlarla başlayıp günümüze geldiğini sözlerine ekledi.
Gazeteci ve yazar İhsan Aktaş: “Türkiye çok zengin bir ülke.”
Güne damga vuran oturumlardan bir diğeri ise Tarihçi Pelin Batu ve Gazeteci, Yazar Gaffar
Yakınca’nın panelist olarak yer aldığı "Tarih, Kültür ve Turizm" konulu oturum oldu. Gazeteci-
Yazar İhsan Aktaş moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, turizmin kültürel mirasın
korunmasındaki rolü, tarih ile turizm arasındaki etkileşim ve sürdürülebilir kültürel turizmin
geleceği ele alındı.
Gazeteci-Yazar İhsan Aktaş, kültürel açıdan çok zengin bir ülke olan Türkiye’nin rakiplerle
mukayese edildiğinde üstünlüklere sahip olduğunu söyledi. Konuşmasında örnekler sunan
Aktaş, Türkiye’nin hem büyük şehirlerinde hem de Anadolu’da çokça keşfedilecek yer olduğu
kaydetti.
Gazeteci ve yazar Gaffar Yakınca: “Kültür 3.0’a ardından da 4.0’a geçmemiz lazım.”
Kongrede konuk olan konuşan diğer gazeteci ve yazar Gaffar Yakınca’da, turizmin sağladığı katma değere dikkat çekerek kültür turizmiyle ilgili tespitlerini paylaştı. Kültür turizminin biri mit diğeri de reel olmak üzere iki tarafı bulunduğuna dikkat çeken Yakınca, kültürü yaşayan her şey olarak tanımladı.
Kültür turizminin tarihçesini ele alan Yakınca şöyle devam etti:
“Kültür bir şehirde, bölgede yaşanan her şeydir. Kültür 1.0 ilk olarak burjuvazinin
zenginleşmesiyle ortaya çıkıyor. Daha elit ve kapalı bir alan. Kültür 2.0 ise sanayi devrimiyle
birlikte kültürün halka inmesi ve kitleselleşmesiyle oluyor. Halk müzeleri kuruldu. Şimdi yeni bir kültür oluştu. Kültür 3.0 ile kültür sokağa indi. Sokaklarda dans var, hip hop var. Sizin yeni kültüre insanları çekmeniz lazım. İnsanlar onu arıyor. Kültür 3.0 bize kültürün yaşayan bir şey olduğunu gösteriyor. Biz hala 2.0 düzeyindeyiz. Önce Kültür 3.0’a sonra da 4.0’a geçmemiz gerekiyor. Bu da yeni mekanlar istiyor, yeni ilişki biçimleri gerektiriyor. Buna dair bir politikamız yok. Kültür canlı bir varlık ve değişiyor. Programlarımızı ve politikalarımızı ona göre değiştirmeliyiz. Kültür 3.0’da turist deneyim istiyor, dahil olmak istiyor. Kültür 3.0’ın sloganı “Kapsama ve deneyim”. Programlarımızı buna göre yapmalıyız. Çeşitlilik önemli.Çeşitlilik insanları kendine mıknatıs gibi çekiyor. Kültür 4.0’da yapay zeka ve veri analitiği.Kapıdan giren kişinin müzeye mi gideceği, çanak çömlek mi yapacağını bilmemiz lazım. İnsanlar farklı şeyler görmek istiyor. Bunların hepsi toplamda politika konusudur."
Tarihçi Pelin Batu: Turizm ve kültür ayrılmaz parçalardır
Konuşmasını kendi deneyimleri üzerine kuran tarihçi Pelin Batu, çok küçük yaşlardan beri
gezgin olduğunu kaydetti. Turizm ve kültürün ayrılmaz parçalar olduğuna işaret eden Batu,
dünyada gastronomi, agro ve alternatif turizm örneklerini vererek, turizm ile zanaatların
birleşmesi gerektiğini ifade etti. Farklı şehirlerde turistlerin yaşadığı deneyimlerin küçük
atölyelerden müzeler, değişik kültür alanları gibi daha geniş alanlara taşınabileceğini
vurguladı. Dünyanın farklı şehirlerinde düzenlenen kültür sanat festivallerinin bambaşka
boyutlarda ele alındığına işaret eden Batu, Türkiye’de kültür sanat alanına yeteri kadar ilgi
gösterilmediğini ifade ederek “Benim ilgimi çeken turizm; yaşayan, hayatın içinde olan,
kültürü, sanatı, arkeolojiyi, yemeği yani her şeyi içine alan turizm” dedi.
Avni Dilber: ”Yeni paket tur yönetmeliği yıl sonunda tamamlanacak.”
"Tarih, Kültür ve Turizm" konulu panelin ardından “Turizmde Tüketici Sorunları” konulu
oturum gerçekleştirildi. Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması Piyasa Gözetimi Genel
Müdürü Avni Dilber, turizmde tüketici sorunları ve şikayetler ile ilgili mevzuatta gerek seyahat
acentalarının gerekse tüketicilerin yaşadığı sorunlara ilişkin bilgileri paylaştı. Anayasa’nın
172’nci maddesinin Devlete tüketiciyi koruma görevi yüklediğini hatırlatan Avni Dilber, “Bu
görevleri yürütürken Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜRSAB ile birlikte hareket ediyoruz. Bu
tür toplantılar da bu anlamda çok önemli” şeklinde konuştu.
Turizmde ürünler çeşitlendikçe, yaşanan sorunlar ve şikayetlerin de suistimallere bağlı olarak
arttığına değinen Dilber, “Turizm sektörüne ilişkin şikayetler oldukça düşük seviyede. Toplam
şikayetlerin yüzde 1,4’ünü turizm sektörü ile ilgili şikayetler oluşturuyor” açıklamasında
bulundu. “Denetim demek vatandaşın mağdur olması halinde hakem heyetine gitmesi demek
değildir. Vatandaşın hukuki olarak hakkını alması demektir” diyen Dilber, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Şikayetleri küçümsememenizi ve göz önünde bulundurmanızı öneririm. Hakem
heyetleri bizim için o kadar kıymetli ki, gelen şikayetler tarafları yormadan sonuca
ulaştırılabilmektedir. Düzenleme denetleme konusunda vatandaşa karşı sorumlu olduğumuz bir durum var ve Bakanlık olarak bu sorumluluğun gereğini yerine getirmeye çalışıyoruz.
Denetim başladıktan sonra biraz geç kalınmış oluyor. Daha öncesinde eksiklere ve sorunlara
karşı duyarlı olmak gerekiyor.”
Turizm sektörüne yönelik şikayetlerde genellikle yanıltıcı reklamlar ve paket turlarla ilgili
şikayetlerin ön sıralarda olduğuna işaret eden Dilber, “TÜRSAB ile oturup mevzuatla ilgili
sorunları konuşuyoruz. Reklam cezaları 10 katına kadar çıkabiliyor. Bazen şekilsel cezalar
uygulama cezalarından çok yüksek olabiliyor. Bu nedenle mevzuata uygun hareket edilmesi
önem arz ediyor. Bakanlıkla diyaloğu eksik etmeyin. Sorularınızı yöneltin” dedi.
Avni Dilber, reklamla ilgili sorunların yüzde 60’ının dijital dünyada oluşan mağduriyetlerden kaynakladığı bilgisini paylaştı.
Turizmcilerden gelen sorulara da yanıt veren Avni Dilber, yeni paket tur yönetmeliği ile ilgili
hazırlıklarının devam ettiğini ve yıl sonuna kadar yeni yönetmeliğin tamamlanabileceğiniifade etti. Dilber, yeni yönetmelikte seyahat acentalarının bu alanda yaşadıkları sıkıntıların
dikkate alınacağını belirtti.
Münci Karakaya:”Seyahat acentaları verdiği bütün ürünlerden sorumludur.”
Son derece önemli konuların ele alındığı kongrede, öne çıkan bir diğer panel ise “Turizmde
Güvenliğin Önemi” oldu. SKAL International Geçmiş Dönem Dünya Başkanı Salih Çene’nin
moderatörlüğünü yaptığı oturumda, MTS Globe Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Münci
Karakaya ve Diana Travel Yönetim Kurulu Başkanı Burak Tonbul konuşmacı olarak yer aldı.
Moderatör Salih Çene, turizmde güvenliği yapısal, sistemsel ve operasyonel-yönetimsel
olmak üzere üçe ayırdığını belirterek, “Alınacak önemler tek başına hiçbir şey ifade etmiyor.
Sonuçta insan faktörü söz konusu. Tüm bunlar birleştirildiğinde iyi bir sonuç çıkar” dedi.
Daha sonra konuşan MTS Globe Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Münci Karakaya, misafir
güvenliğinde dikkat edilmesi gerekenleri açıkladı. Seyahat acentasının verdiği bütün
ürünlerden sorumlu olduğunu dile getiren Karakaya, “Çalıştığınız her kurumu denetlemek zorundasınız. İngiltere pazarı için ABTA’nın güvenlikle ilgili kriterleri mevcut. Biz kendi
denetimlerimizi yaparız. Yalnızca yangın merdiveni ve güvenliği değil, denetimlerimiz karbon ayak izine kadar gider. Bizle çalışan tüm transfer firmalarının dosyası vardır. Tur operatörleri tüm transfer araçlarını sezondan önce mutlaka denetler. Bunlar bizim sorumlu olmamızdan ileri geliyor. Tüm tedarikçilerimizi soğuk hava depolarına kadar denetleriz. Bunların hepsine bakarız. Yoksa kalitesizliğe razı gelmemiz gerekir” diye konuştu.
Karakaya: Hem fiyatlarınız yüksek olup hem de güvenli değilseniz bu sürdürülebilir değil.”
Yılda 1,5 milyon kişinin havaalanı ve otel transferlerini gerçekleştirdiklerini hatırlatan
Karakaya, denetimler iyi yapılmazsa herhangi bir kaza durumunda sigorta şirketlerinin
devreye girmediğini kaydetti. Karakaya, “Biz ucuz ülke imajını bir şekilde kırdık ama doğru
mu kırdık bilmiyorum. Dolayısıyla hem fiyatlarınız yüksek olup hem de güvenli değilseniz bu
sürdürülebilir değil” şeklinde konuştu.
Burak Tonbul: “Güvenliğin olmadığı yerde turizm olmaz.”
Münci Karakaya’nın ardından söz alan ve turizm güvenliğinin herkesin gündeminde olan çok
sıcak bir konu olduğuna dikkat çeken Diana Travel Yönetim Kurulu Başkanı Burak Tonbul,
“Güvenliğin olmadığı yerde turizm olmaz. Turizm insan alışkanlıklarına göre en hızlı değişen
ikinci sektör. Her şey dahil sistemi ile yeme içme güvenliği gündeme geldi. Bir diğer kırılma
noktasını pandemide yaşadık. Güvenli turizm çerçevesinde mesafeli alanlar ve benzeri
önlemler gündeme geldi. İnsan sağlığı bize emanet ediliyor, güvenli bir tatil olanağı
sunmalıyız. Bütün kontroller yapılır, bizim görevimiz bu konuda yetkin partnerlerle çalışmak
ve kayıtlarını tutmaktır” şeklinde konuştu.
Burak Tonbul: “Güvenliğin olmadığı yerde turizm olmaz.”
Münci Karakaya’nın ardından söz alan ve turizm güvenliğinin herkesin gündeminde olan çok
sıcak bir konu olduğuna dikkat çeken Diana Travel Yönetim Kurulu Başkanı Burak Tonbul,
“Güvenliğin olmadığı yerde turizm olmaz. Turizm insan alışkanlıklarına göre en hızlı değişen
ikinci sektör. Her şey dahil sistemi ile yeme içme güvenliği gündeme geldi. Bir diğer kırılma
noktasını pandemide yaşadık. Güvenli turizm çerçevesinde mesafeli alanlar ve benzeri
önlemler gündeme geldi. İnsan sağlığı bize emanet ediliyor, güvenli bir tatil olanağı
sunmalıyız. Bütün kontroller yapılır, bizim görevimiz bu konuda yetkin partnerlerle çalışmak
ve kayıtlarını tutmaktır” şeklinde konuştu.
“Rakip destinasyonlara baktığımızda bizim destinasyonlarımız gelişmişlik açısından kötü
değil” diyen Tonbul, şöyle devam etti: “Mesela Marmaris Rodos’tan en az 30 yıl ileride.
Ancak bizim destinasyonlarımızda nüfus yoğunlaşması var ve altyapı buna uygun değil.Bizim son yıllarda artan nüfus yoğunluğunu mutlaka yönetmemiz lazım. Bu noktada ciddi bir
memnuniyetsizlik oluşuyor.”
Burak Tonbul, dijital alanda yaşanan sıkıntılarla ilgili olarak da “Web sitelerimizde
TÜRSAB’dan almış olduğumuz belge numaraları mevcut. Tüketiciler buna dikkat etmeli.
Müşteri kendisini eğitmeli. TÜRSAB’ın bu konuda yaptığı denetimler ve uyarılar çok kıymetli” dedi.Burak Tonbul sözlerinin devamında şunları söyledi: “Müşteriyi mutlu ve güvenli bir şekilde karşılayıp göndermek önemli. Bu sizin yapacağınız en iyi reklamdır. Talihsiz yangın ve kaçak alkolden ölümler bizi korkutan gelişmeler. İşin kanun, yönetmelik kısmı kağıt… Yangın
merdiveni var mı var, yangın söndürme tüpü var mı var. Ama gerektiği şekilde ve olması
gereken yerde mi bunun denetlenmesi gerekiyor.”
Cem Seymen: “Sorumlu turizm anlayışı ile sürdürülebilir modeller oluşturulmalı.”
Ünlü simaların yer aldığı kongrede, Gazeteci ve Yazar Cem Seymen de bir sunum
gerçekleştirdi. "Çevrenin Turizm Ekonomisine Etkisi" başlıklı oturumda konuşan Seymen,
Türkiye’nin sahip olduğu konumu ve olanaklarını ele alarak, “Çok kıymetli bir ülkede
yaşıyoruz. Anadolu dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar zengin bir coğrafya” dedi.
Cem Seymen şöyle devam etti: “Dünyadan gelen turiste anlatacağımız mükemmel bir
hikayemiz var. Anadolu’nun kadim geçmişini insanlığa anlat, bunu sat. Böyle bir kültürel
çeşitlilik dünyanın hiçbir yerinde yok. Kaz Dağları, Çanakkale savaşında binlerce şehidin
kanıyla sulanmış bölge. Kaz Dağları’nın %79’u maden ruhsatlı. Bu madenleri yabancı şirketler çıkarıyor. Çünkü bunları çıkaracak şirket yok. Atatürk’ün ilk yaptığı şey
kapitülasyonları ortadan kaldırmak ve imtiyazları yabancı şirketlerin elinden almak oldu.
Orada ağaçları savunacağız diyenler, yabancı şirketlerin hoyratça bölgeyi kapitalist bir hırsla
talan etmelerine karşılar. Kaz Dağları’nın üstü altından daha değerli.”
Enerjisa, Sabancı Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) iş birliğinde
Sürdürülebilir Enerji Temelli Turizm Uygulama Merkezi (SENTRUM) projesi ile hayata
geçirilen “yeşil destinasyon” modelini örnek veren Cem Seymen, “Türkiye yangın vakası ile
sahte içkiyle ölenlerin haberleri ile niye gündeme gelsin? Sorumlu turizm anlayışı ile
sürdürülebilir modeller oluşturulabilinir. Müthiş bir hikayemiz var. Enerji elde edebileceğimiz
dereler yok ediliyor. Turizmin devam edebilmesi ve sürdürülebilmesi için doğal kaynakların
ve kültürel mirasın korunması gerekir. Kapadokya’daki betonlaşmayı tek başına
durduramayız ama siz turizmciler Kapadokya’nın hikayesini çok daha iyi anlatabilirsiniz”
şeklinde konuştu. Seymen, sorumlu turizm anlayışı ile sürdürülebilir turizm ve destinasyon
modelleri oluşturulmasının önemine vurgu yaptı.
İlker Ünsever:”Türkiye’de turizm kanunlarla değil, yönetmeliklerle yönetiliyor.”
Kongrenin son oturumunda ise TÜRSAB Hukuk Başdanışmanı ve Boğaziçi Üniversitesi
Öğretim Görevlisi İlker Ünsever söz aldı. "Yasal Düzenlemeler ve Turizmin Geleceği"
oturumunda, turizm hukukunu ele alan Ünsever, “Un, su ve ateş bir fırıncı için ne ise bir
turizmci için de hukuk odur. Siz hayal satıyorsunuz. Turizmci bütün işini, geleceğini
sözleşmeler üzerine kurar. Bunu sadece hukuk ile yaparsınız” dedi.
Kanun ve hukukun ayrı şeyler olduğunu, bazı kanunların hukuka aykırı olabileceğine işaret eden Ünsever, “Türkiye’de turizm kanunlarla değil, yönetmeliklerle yönetiliyor. Sabahtan akşama bir yönetmelik yapabilirsiniz. Yönetmeliklerin hukuksal denetimi çok zayıf” şeklinde konuştu.
Ünsever: 5 yılda 4 yeni kanun çıkarıldı, 1618 sayılı kanun 30 yıldır değişmedi.”
Turizm hukuku alanında son 5 yılda 4 yeni kanun çıkarıldığını, mevcut kanunların 74
maddesinde değişiklik yapıldığını ve 250 yönetmelik maddesi değiştiğinin altını çizen
Ünsever, şöyle devam etti:
“Turizm işletmelerinin Bakanlıkla, birbirleriyle ve müşterileriyle ilgili ilişkilerini düzenleyen
İlişkiler Yönetmeliği, 1983 yılından beri hiç değişmedi. Bütün maddeler tekrar tekrar
değişirken bu yönetmelik neden değişmedi? Çünkü Bakanlık bunu değiştirecek cesareti
kendinde bulamadı. Otelcilerle seyahat acentalarını bir araya getirip değiştiremedi. 1995’ten beri 1618 sayılı kanun değişsin diye çalışıyorum. 30 yıl oldu. Bugün hala çalışıyoruz.
Aralarda çok özensiz değişimler yapıldı. Kanundaki 34 maddenin 8’i değişti ama hiçbiri bizim hayatımıza etki etmedi.”
2023 yılında 1618 sayılı kanunun değişmesiyle ilgili çalışmalar yapıldığını ve TÜRSAB’ın kapatılmasından bölünmesine kadar dört farklı taslak oluşturulduğunu hatırlatan Ünsever, “Önce TÜRSAB’ın malları satılarak kapatılmak istendi. Sonra bölünmesi istendi” şeklinde konuştu.
"Turizm Hukuku ortak akılla olur”
ABTA’nın “Konaklamadaki Sağlık ve Güvenlik Teknik Kılavuzu”nun 300 sayfa olduğunu bizim
toplam mevzuatımızın ise 400 sayfa olduğunu vurgulayan Ünsever,” ABTA üyeleri mevzuata
uymazsa sorumlu olacağını biliyor ve o nedenle mevzuatı uyguluyor. Bunun Türkiye
versiyonunu TÜRSAB olarak yakında çıkaracağız. Biz de kendi çerçevemizi oluşturup
denetim yapabiliriz” dedi.
Ilker Ünsever:”Turizm hukukuyla büyüyecektir.”
Konuşmasında yapılması gerekenleri de sıralayan İlker Ünsever, “Bilgi ve deneyime saygı
duyulmalı. Ortak akılla iş birliği içinde hareket edilmeli. Kurumlar arası istişare olmadan
ilerlemek mümkün değil. Turizmin meslek olduğu kabul edilmeli. Mesleki yeterlilik programları etkinleştirilmeli. Belgelendirme-ruhsat şartları yeniden oluşturulmalı. Mesleki sorumluluk sigortası, kaza sigortaları getirilmeli. Turizmde tüketici hakları düzenlenmeli. Tüketici haklarını turizme özgü olarak düzenlemek ve adaleti sağlamak önemli. Çapraz denetim esasları getirilmeli. Turizm uyuşmazlık çözüm modeli geliştirilmeli. Sektörel tahkim etkin şekilde devreye alınmalı. Turizm sektörü sorunlarının çözülmesini istiyor. Turizm, hukukuyla büyüyecektir.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya kongre katılımcıları ve emeği geçenlere teşekkür etti
Panellerin ardından kongrenin kapanış konuşması gerçekleştiren TÜRSAB Yönetim Kurulu
Başkanı Firuz Bağlıkaya, büyük bir emek ve mesai harcayarak gerçekleştirilen TÜRSAB
Turizm Kongresi’ni başarıyla tamamladıklarını belirterek “Kongremize iştirak ederek bu büyük emeği takdir eden başta seyahat acentalarımız olmak üzere; turizm profesyonellerine, konuşmacılarımıza, panelistlerimize, sponsorlarımıza ve basın mensuplarına teşekkür ederim. Kongrenin başarıyla tamamlanmasında emeği geçen yönetim kurulumuzu, BTK Başkanlıklarımızı, İhtisas Başkanlıklarımızı ve tüm çalışma arkadaşlarımızı tebrik ederim” dedi.
TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya: “Düşük kur sektörü baltalıyor.”
Öte yandan, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, Antalya’da bu yıl üçüncüsü düzenlenen Turizm Kongresi’nde gazetecilerle bir araya gelerek sektöre dair değerlendirmelerde bulundu.Turizm sektöründeki en büyük sıkıntının döviz kurlarındaki düşüklük olduğunu vurgulayan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, “Düşük kur sektörü zorluyor. Döviz kurlarıyla satış yapıp maliyetlerin TL ile karşılanması sektör açısından iyi değil. Kurların haziran ayına kadar 40 liraları bulması lazım. Kurlar 40 liraları bulursa sektör biraz olsun rahatlar” dedi.Bağlıkaya, turizmde fiyatların turizmciler tarafından belirlendiğine dair yanlış bir algı olduğunu belirterek, “Türkiye’nin turizmde rekabet ettiği ülkelerin üzerinde bir fiyat belirlemesi mümkün değil. Fiyatı biz belirliyormuşuz gibi bir algı var, fiyatı yükseltmek bizim elimizde mi? Kim fiyatı yükseltmek istemez, bir şey üretiyorsun, bunu 10 liraya satacağına 20 liraya satmayı kim istemez? Herkes ister ama öyle bir anlatıyorlar ki, oteller çok ucuza satıyor, yani satabiliyor da mı satmıyor? Ama rekabet ettiğin ülkelerin fiyatı var, bir de senin ülkenin bir fiyat aralığı var ve biraz üzerine çıkınca tercihler başka ülkelerle değişiyor” ifadelerini kullandı.
“2025 rekorlarla bitecek”
Turizm sektörünün 2024’ü nasıl geçirdiğine dair de konuşan Bağlıkaya, “Çok yüksek fiyatlara satan üst segment otellerin dışında turizmcilerin 2024’ü çok güle oynaya geçirdiğini düşünmüyorum” dedi. Orta segmentteki otellerin maliyetler konusunda sıkıntılar yaşadığını belirten Bağlıkaya, 2024’ün her şeye rağmen yükselişle geçtiğini, bu artışın sadece Türkiye’de değil tüm dünyada yaşandığını ve 2025’in rekorlarla bitecek bir yıl olacağını ifade etti.
Bağlıkaya’dan İç turizme teşvik çağrısı geldi
Kartalkaya yangını sonrası iç turizmin olumsuz etkilendiğini belirten Bağlıkaya, yurtdışı rezervasyonlarda bir sıkıntı yaşanmadığını ancak iç pazarda yoğun iptaller olduğunu dile getirdi. “Ancak sıkıntı iç turizmde. Kartalkaya yangını sonrası iç turizm olumsuz etkilendi. Yoğun şekilde iptaller oldu. Yavaş yavaş artacağına inanıyorum. İç turizmin canlanması için hükümet teşvik vermeli” dedi.
Seyahat acentalarıyla ilgili denetim eksikliğine de dikkat çeken Bağlıkaya, “İnsanlar seyahat acentasından alışveriş yapmaktan çekiniyor. Direkt oteli arıyor. Bunun için düzenleme gerekiyor. Biz para topluyoruz, regülasyon yok. Bugüne kadar iflas edip başına bir şey geleni görmedim. İflas edip başka isimle tekrar şirket kuruyorlar. Bunlar denetlenmeli” şeklinde konuştu.