"Bartholomeos ABD'nin emperyal politikalarına alet oluyor!"

Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol, Fener Rum Patrikhanesi Başpapazı Dimitris Arhondonis Bartholomeos ile Sen Sinod Meclisi Üyeleri hakkında "ABD'nin emperyal politikalarına alet oldukları" gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusunda Bartholomeos ile Meclis üyelerinin, "Halkı Kin ve Düşmanlığa tahrik etmek, Görev Sırasında Din Hizmetlerini Kötüye Kullanmak, Kamu Görevinin Usulsüz Olarak Üstlenilmesi, Devlete Karşı Savaşa Tahrik, Temel Milli Yararlara Karşı Faaliyette Bulunmak için Yarar Sağlamak" suçlarından cezalandırılmaları istendi.

Erenerol, suç duyurusunda, TBMM'nin aldığı kararlara da değinerek şunları kaydetti:

- Türkiye'de Fetulahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilişkileri açık kaynaklarda da yazılmış ve tarihte din terörünün uygulayıcısı olan Fener Rum Kilisesinin ülkemizde varlığının devamı ile ilgili olarak TBMM'nin 01.01.1923 tarihli 166. bileşimin, 2.buluşmasında yapılan görüşmelerde Türkiye'de kalması onaylanmamıştır. Sadece ülkemizde yaşayan Rum azınlığın dini vecibelerini yerine getiren sıradan bir kilisedir.

- Bu durumun o dönemde farkına varan kilisenin meclisi 09.07.1923tarihinde aldığı kararda; ‘Her türlü siyasi ve idari karakterini terk ederek sadece Panortodoks dini temelli sınırlar içerisinde' kalmak kaydı ile azınlığın dini vecibeleri kapsamında faaliyette bulunacağını belirtmiştir. Bugün kendisini ‘Ekümenik' patrik olarak göstermeye çalışan kişinin asıl unvanı sadece ve sadece bir kilisenin başpapazıdır.

- "Türk Devleti'nin bu konudaki siyaseti ve kabulü hiç değişmemiş, Dışişleri Bakanlığı; ‘Devletimizin laik niteliği uyarınca hiçbir dini kuruma tüzel kişilik verilmesi mümkün değildir. Bu çerçevede Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi'de tüzel kişiliğe haiz olmadığını' defalarca kati ve kesin bir dille ifade etmiştir" denilen suç duyurusunda şu satırlar yer aldı:

- T.C. Devleti'nin görüşüne ve siyasetine göre tüzel kişiliğe haiz olmayan, İstanbul ve Adalar'da yaşayan Rum vatandaşlarının dini vecibelerini yerine getirmek için faaliyette bulunmasına izin verilen her türlü kaza-i, idari ve siyasi faaliyetlerden men edilmiş Fener Rum Kilisesi; 2007 Yılında Moskova ve Bütün Rusya Patriği II. Aleksi ile Yurt Dışı Ortodoks Kiliseler Birliği'nin (ROCOR) aldığı birleşme kararından sonra Yunanistan'ın Girit Adasının, İroklion kentinde 19.06.2016 tarihinde, Yunanistan Cumhurbaşkanının da hazır bulunduğu resmi bir ayin yapıldıktan sonra tarihe "Ortodoks Konsül" olarak geçen siyasi sonuçları hedefleyen uluslararası sujelerin katıldığı görünürde dini içerikli toplantı gerçekleştirilmiştir.

- Başpapaz Bartholomeos, yabancı ülke topraklarında gerçekleştirilen bu toplantıya iştirak etmek ve bu toplantıyı gerçekleştirmek için T.C. Devleti'nin hiçbir makamına müracaat ederek izin almaması Lozan Antlaşması dahil, devletin laik yapısına vurulmuş ağır bir darbe olup, suç teşkil eden kendi başına buyruk, kamu otoritesini tanımadığı bir eylemdir. ABD'nin bölgedeki emperyal politikalarına alet olan, devlet içinde devletleşmiş bir yapı olarak kendini gören kilisenin yaptığı bu faaliyetin, bölge ülkeleri arasında nifak ve düşmanlık tohumlarını ekerek çatışmaları körüklediği farkına varıldığından, bu bölücü ve nifakçı toplantıya Rusya Patrikhanesi, Bulgaristan, Gürcistan, Suriye ve Antakya kiliseleri iştirak etmemiştir.

- Şüpheli başpapazın Yunanistan'da gerçekleştirdiği ismine "Ortodoks Konsül" olarak koyduğu bu toplantıyı gerçekleştirmesinin sebebi; Hıristiyan Ortodoks inancının ihtiyaçlarından değil, bölgemizi karıştırmayı amaç edinmiş bir takım güçlerin siyasi ve egemenlik isteklerini karşılamak olduğu konusunda hiçbir tereddüt yoktur.

'TÜRK DEVLETİ'Nİ NERELERE SÜRÜKLEDİĞİNİ İBRETLİK BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKARMIŞTIR'

Fener Rum Patrikhanesi'nin, Ukrayna'yla ilgili aldığı karara da değinilen suç duyurusunda şunlar kaydedildi:

- Bu toplantıdan sonra adeta uluslararası bir kuruluş ya da kamu görevini yapan bir devlet organı gibi hareket ederek, Ukrayna'ya iki temsilci göndermiş, Kiev kilisesinin Rus Ortodoks Patrikhanesinden bağımsızlık statüsü kazanması için alt yapı çalışmalarını sürdürmüştür. İki temsilcinin gönderilmesinden önce Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşekko 2018 yılı Nisan ayında Fener Rum Kilisesine ziyarette bulunmasını takiben Ukrayna Parlamentosunda, Ukrayna Kilisesinin kurulması hususunda Fener Rum Kilisesine başvuru yapılması konusunda bir karar kabul edilmiştir.

- Bu karar üzerine, Fener Rum Kilisesi, Ukrayna'ya iki temsilci tayin ederek, göndermiştir. Türk yasalarına göre sadece ve sadece bir kilisenin başpapazı olan kişinin, Türk Devleti'nin yetkililerine hiçbir bilgi vermeden, bir devlet başkanını kabul ederek görüşme yapması, bir başka devletin din işlerine ve siyasetine müdahalede bulunması, yürüttüğü mezhep siyaseti ile Rusya ve Ukrayna arasında din eksenli yürüyen mücadelede taraf olarak devletler ve toplumlar arasında kin ve düşmanlığı körüklemesine izin verilmesi ve yasalarımız nezdinde kabul edilmesi mümkün değildir.

- Bugün gelişen olaylar, Türkiye'de faaliyet gösteren bir kilisenin Ukrayna ile Rusya arasındaki siyasi ve politik çekişmelere taraf olarak Türk Devleti'ni nerelere sürüklediğini ibretlik bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Bu kilisenin, hangi güçlerin elinde bu olayların içinde bir pozisyon olarak yer aldığını araştırmak ve hukuksal işlemlerde bulunmak zorunluluk haline gelmiştir.

'POLİTİK ÇEKİŞMELERDE BİR FİGÜR OLARAK YER ALMASINA NASIL İZİN VERİLEBİLİR'

Sevgi Erenerol'un suç duyurusunda Sen Sinod Meclisi toplantısının sonuçları da aktarılarak şu ifadelere yer verildi:

- 09-11 Ekim 2018 Tarihleri arasında üç gün süren Sen Sinod Meclisi toplantısının sonuçlarını açıklayan Fransa Metropoliti, Ukrayna Ortodoks Kilisesinin bağımsızlık talebi konusunda daha önce almış oldukları kararı, yenileyerek talebi uygun gördüklerini belirtmiştir.

- Fener Rum Kilise'si hiçbir görevi ve yetkisi olmadığı halde Rusya ve Ukrayna arasındaki siyasi ve politik çekişmeleri körükleyerek, ABD'nin bölgedeki emperyal siyasetinin bir parçası olarak, Ortodoks'luk mezhebinin kurallarını istismar ederek, bu konularda yetkisi olmadığı halde;

- Ukrayna kilisesinin, Rus Kilisesinin değil Fener Kilisesinin ruhani alanına girdiğini, 1686 Yılında Ukrayna'nın Rus Kilisesine bağlı olduğuna ilişkin kararı iptal ettiğini, Ukrayna Kiev'deki dini görevli metropolitinin Moskova tarafından atanma yetkisini kaldırdığını, Moskova tarafından aforoz kararını iptal ettiğini açıklamıştır. Ukrayna'da patrik seçilmesinin ardından, Ukrayna Kilisesinin otosefal bağımsızlığı ilan edilecek, böylelikle Ukrayna kilisesi, Rusya'dan tamamen koparılacaktır. Türkiye'deki bir kilisenin mezhep "ruhaniyet" kuralları mazeret gösterilerek devletlerarasındaki politik çekişmelerde bir figür olarak yer almasına nasıl izin verilebilir? Bu faaliyetlerin eninde sonunda Türkiye'yi zor durumda bırakacağı, Ukrayna ve Rusya arasındaki ihtilaflarda bir oldubitti ile karşı karşıya kalacağını görmemek mümkün değildir.

Suç duyurusu şu satırlarla noktalandı:

- Nitekim Fener Rum Kilisesi'nin boyutunu fazlası ile aşan bölge devletleri arasındaki politik çekişmelere taraf olduğunu gösteren mezhep faaliyetleri adı altındaki istişare toplantısının arkasından, Rusya yetkilileri bu kararları endişe ile karşıladıklarını ifade etmişlerdir. Fener Rum Kilisesinin mezhep ruhaniyet kurallarını istismar ederek, ABD'nin kendisine biçtiği rolü oynayarak Ukrayna'yı, Rusya'nın siyasi etkisinden kurtarmak amacı ile tüm bu politik kararları aldığı ortadadır.

- Ülkemizdeki Rum vatandaşlarımızdan dini vecibelerine yardımcı olmak için faaliyetine izin verilen bir kilise başpapazının, mezhebin ruhani kurallarını ileri sürerek; Ancak devlet görevlilerinin kamu hizmeti ve görevi kapsamında üstlenebileceği faaliyetlerde bulunması,

- İki yabancı devlet arasındaki siyasi ve politik çekişmelere taraf olması, ABD'nin, Ukrayna'yı kullanarak Rusya'ya karşı yürüttüğü bölge siyasetinde Ortodoks mezhebinin kurum ve kurallarının bir silah olarak kullanılmasına alet olması, Türkiye'nin taraf olmadığı yabancı devletlerarasındaki çekişmelerin içine çekmeye çalışması, iki yabancı devletin arasındaki düşmanlık politikalarını körüklemesi, kin ve husumeti artıran faaliyetlerde bulunması, uluslararası siyasette adeta bir devlet ya da bir kurum gibi çalışmalar yapması, din kurallarını kullanarak, devletlerarası ilişkilere müdahalede bulunması, ortaçağ din kurallarını uluorta uygulayarak T.C. Devleti'nin laik yapısına zarar verici işlem ve eylemlerde yoğunlaşması,

- Ayni mezhebe mensup topluluklar arasında kin ve düşmanlık duygularını beslemesi ve tahrik etmesi, din hizmetlerini kötüye kullanarak Türk Devleti'nin politikalarını ve hükümetin siyasetini alenen takbih ve tezyif etmesi, Rusya ve Ukrayna arasındaki siyasi çekişmeleri ve düşmanlıkları artırarak savaşa neden olabilecek ve Türkiye'yi de bu ihtilaflarda ve çekişmelerde taraf yapacak faaliyetleri yoğunlaştırması, bu yolla devletimizin temel milli menfaatleri aleyhine eylem ve işlemlerde bulunması TCK'nun başta 216,219,262,304 ve 305.maddelerini ihlal ettiği konusunda bir tereddüt yoktur. Bu faaliyetlere izin verilmesi ve seyirci kalınması ileride bir kilisenin, devletimize ve milletimize ne ölçüde zarara verebileceğini tahmin etmek çok zor değildir.

Kılıçdaroğlu'nun Akşener sözleri İyi Parti'yi karıştırdı! Netanyahu'ya bir kötü haber daha! MGM'den 12 ile sarı kodlu uyarı!
Sonraki Haber