ABD'yi bir NATO üyesine "canlı bomba" saldırısını destekleyen ülke haline getiren ne?

Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, ABD'nin neden PKK/PYD'ye verdiği destekten geri adım atmakta zorlandığına açıklık getirdi.

Afrin'de teröristlere yönelik Zeytin Dalı Harekatı devam ederken Al Hammam Köyü'nde, terör örgütü DEAŞ taktiği kullanan PKK/PYD'li bir terörist, canlı bomba saldırısı girişiminde bulundu. Tankların yanında kendisini patlatmak isteyen canlı bomba, askerler tarafından fark edildi.

Asker ateş açtı, 'Avesta Khabur' kod adını kullanan kadın terörist kendisini patlattı. Terör saldırısında askerlerden yaralanan olmadı.

Afrin'de YPG'li kadın teröristin, Türk tankına yönelik intihar saldırısını manşetine taşıyan New York Times gazetesinden ise Trump yönetimine, konuyla ilgili ağır eleştiriler geldi.

ABD merkezli New York Times gazetesi, Afrin'de PKK/PYD'li teröristlerce gerçekleştirilen intihar bombası saldırısının ardından, "Bu, ABD'yi intihar bombacılarıyla müttefik hâline getiren garip bir duruma sokuyor" dedi.

Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca ise, "Yalnız, saçma ve yalancı" başlıklı yazısında, ABD'nin neden bu girift konumdan vazgeçmekte zorlandığına açıklık getirdi.

İşte o yazı;

- Yalnız, saçma ve yalancı

AFRİN’de teröristlere yönelik Zeytin Dalı Harekâtı devam ederken Al Hammam Köyü’nde asker, tankların yanında canlı bomba olduğu kuşku götürmez olan kadın teröristi fark etti ve ateş etmeye başladı. Bunun üzerine “Avesta Khabur” kod adını kullanan kadın terö- rist Türk tanklarının yanında kendisini patlattı. Neyse ki askerlerden yaralanan olmadı.Ancak o zamana kadar “canlı bomba” olgusunun sadece DEAŞ/IŞİD’in taktiği olduğunu zanneden Batılı dostlarımız haliyle şaşırdı. ABD’de yayınlanan New York Times Gazetesi, terör örgütü PKK’nın Afrin’de gerçekleştirdiği intihar saldırısına ilişkin çarpıcı yorumunda şu ifadeyi kullandı: “Bu, ABD’yi intihar bombacılarıyla ittifakta bulunmuş olmak gibi ‘saçma’ bir konuma sürüklüyor.”

Saçmalık ve garabet, ABD’nin tercihi için söylenebilecek en hafif ifade, ama New York Times söz konusu olunca bununla da yetinilebilir. Dört gün önce de ABD’nin önde gelen dergilerinden Time, ABD’nin yalnızlığını kapağına taşımış, ABD herkesten ve her yerden uzakta “yapayalnız” bir ada olarak tasvir edilmiş, sorumlu olarak da Trump gösterilmişti. Kapağı destekleyen dosyalarda Trump’ın attığı yanlış adımlar sonucunda müttefiklerini küstürdüğü vurgulanmıştı.

ABD’nin yalnızlaştığı, yanlış aktörlerle dostluk kurup bol bol düşman kazandığı, Trump’ın da berbat bir emperyalist ve dengesiz bir faşist olduğuna şüphe yok. Ancak herhalde ABD’nin Türkiye gibi pek çok müttefikiyle kavgalı hale gelmesinin tek nedeni Trump değil. DEAŞ’a karşı mücadelede Türkiye’ye rağmen PYD’yi kullanmak ve PYD’ye DEAŞ’la mücadele üzerinden meşruiyet sağlamak Obama döneminde başlayan ve Pentagon tarafından dikte ettirilen bir politikaydı, ancak gün geldi ABD bu politikası tarafından sınanır oldu

ÖNCE MEŞRUİYET KAYBEDİLİR SONRA MEVZİLER GİDER

ABD, elbette Türkiye’yi tamamen kaybetmek istemez, bu nedenle Beyaz Saray Afrin harekâtına karşı Türkiye’yi daha da uzaklaştıracak bir pozisyon alamadı, sınırını Münbiç olarak çizdi. Çünkü, PYD’si kıymetli. Bu kıymetin tek nedeni DEAŞ’a karşı mücadeledeki kullanışlılığı değil. ABD, PYD’yi tamamen ortada bıraktığında manipüle ettiği, vekalet savaşı verdirdiği bütün işbirlikçilerinin/ vekillerin gözünde kötü hâmi durumuna düşecek.

Verdiği sözü tutmayan vekilini ortada bırakan müvekkil pozisyonuna sürüklenecek. Yani sadece yalnız ve saçma sapan bir ülke olmakla kalmayacak, aynı zamanda “yalancı”, “dümenci”, “güvenilmez” de olacak. Ortadoğu’da ve dünyanın her yerinde ABD ile iş yapan, ABD’ye yaslanan terör gruplarının, ayrılıkçı hareketlerin bu olaylardan ders çıkarması kaçınılmaz olacak.

Söz konusu imaj dönüşümü ise, ABD ile rekabet eden Rusya için alabildiğine bereketli bir imkân sunuyor. Sırf bu nedenle Türkiye’nin Afrin hava sahasını kullanmasına koydukları çekinceyi kaldırdılar. Çünkü biliyorlar ki, uluslararası kamuoyu nezdinde yaşanan meşruiyet kaybı sahada da mevzi kaybettirir ve başta PYD olmak üzere sahadaki bütün aktörlere “kimlerle beraber hareket etmeleri gerektiği” konusunun altını çizer Rusya için altı çizilecek, önemi vurgulanacak aktörün Türkiye, Şam rejimi ya da İran değil, “kendisi” olduğunu söylemeye gerek bile yok. Nitekim Habertürk Gazetesi’nden Nalan Koçak’a konuşan eski Rus subayı Dmitri Trenin, Rusya’nın Afrin meselesinde Türklerin yanında yer almasından Kürtlerin ders çıkarması gerektiğini söyleyerek şu cümleleri sarf ediyor:

“Kürtlerin çıkarması gereken ders şu: Rusların desteğine ihtiyacımız var ve bu sadece Moskova’nın çıkarlarına saygı duymakla olur. Bence bu dersi alacaklar, ABD’nin desteğiyle ilgili illüzyonlarından kurtulacaklar.”

Kira sorunu artık memleket meselesi Ünlü grubun solisti hayatını kaybetti Galatasaray'dan 50 milyon euroluk transfer teklifi! Tarihe geçecek
Sonraki Haber