"Abuk sabuk işlerle FETÖ’nün ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında mısınız?"

Habertürk yazarı Sevilay Yılmaz 3 konuya dikkat çekmiş bugün ki yazısında. Birinci konu FETÖ ile hayatının bir evresinde yolu kesişenlerin yaşadığı mağduriyete ilişkin. "Kusura bakılmasın ama FETÖ’yle mücadele adı altında bazıları kraldan çok kralcılık yapıp işin suyunu çıkarıyor. " diyor Yılman. İkinci bölümde ise MHP lideri Bahçeli'nin, Erdoğan'a şimdiden açıkladığı desteğini ele alıyor. “Erken kalkan yol alır!" sözünü hatırlatıyor ve "Bence Sayın Bahçeli’nin zamanlaması mükemmel! İngilizlerin deyişiyle yani; perfect!" diyor. Sevilay Yılmaz son olarak CHP'nin İstanbul İl Başkanlığı seçimindeki adayları değerlendiriyor. Oyunun rengini de açıklamayı ihmal etmiyor...

İşte Sevilay Yılman'ın o yazısı...

Bu abuk sabuk işlerle FETÖ’nün ekmeğine yağ sürdüğünüzün farkında mısınız?

Hemen her gün ayrı bir isyan, ayrı bir feryat içeren mektup geliyor posta kutuma. Dikkatle okuyorum. Elimden geldiğince de okuduğumu belirttiğimi karşı tarafa bildiriyorum, ama yetmiyor bütün bunlar! Çünkü FETÖ ile mücadele edilirken güme gittiğini, haksız yere damgalanıp mağdur olduğunu iddia edenler bu yaptığımdan daha fazlasını bekliyor bendenizden. Elimden gelse eyvallah ama gelen ancak bu kadar. Yetki sahiplerine, bu işi çözmekle mükellef makamlara seslenmekten başka elden hiçbir şey gelmiyor maalesef.

Tabii bu arada bu mücadele esnasında sadece KHK ile işinden gücünden olanlar değil mağduriyet yaşayan. Bir mağdur kesim daha var ki onların hikâyelerini okudukça içim kıyılıyor. Hasbelkader eğitimlerini FETÖ’nün okullarında yapmış, oradan mezun olmuş gencecik insanlar bunlar. Mehmet Sait Şener bunlardan biri mesela. Onun adına da, yaşadığı mağduriyete de Twitter’da dolaşırken rastladım.

Üniversiteden mezun olduktan sonra doktora eğitimini İspanya’da, Madrid Üniversitesi’nde tamamlayan Şener, Türkiye’ye dönmüş ve aldığı eğitimler doğrultusunda memleketine faydalı olmayı kararlaştırmış. Ancak İspanyolca, İngilizce ve Korece’yi çok iyi bilen Mehmet’in başvuruları sorgu sualsiz reddedilmiş.

Neden?

Çünkü Mehmet, Fatih Üniversitesi mezunu!

Geçtiğimiz pazartesi bir üniversiteye gitmiş başvuru için. Rektörün talimatı varmış, kapatılan üniversitelerden kimsenin alınmamasına dair. “Peki deyip döndüm” diyor ve rektörün emri gereği üniversite kadrosuna alınamayacağını aktaran hocanın, Avrupa’ya gitme fikriyle de ilgili, “Gitme! Orada sana ikinci sınıf vatandaş gözüyle bakarlar” dediğini aktarıyor. Bayağı ironik olan bu tavsiye üzerine de Mehmet isyan etmişti Twiter’daki hesabından: “Ya burada neyiz? Kime lisans mezuniyetimi söylesem, ‘Keşke oradan mezun olmasaydın’ diyor. Bıktım artık! 2006’da girdim ben üniversiteye. Özel üniversite, imkânları iyidir dedim ve tam burs kazandığım için gittim Fatih Üniversitesi’ne! Yüksek lisans ve doktoramı ise İspanya’da yaptım! Ama bugün geldiğim noktaya bakar mısınız?”

Açıkçası ben bakmak istemiyorum... Kendimi Mehmet’in anasının ya da babasının yerine koyuyorum, deliriyorum. Böyle bir haksızlık olabilir mi? Bu şimdi FETÖ’yle mücadelenin bir parçası mı oluyor? Mehmet ve onun gibi gençlerin ne suçu var? Zamanında devlet FETÖ’nün okullar açmasına izin vermişse, devlet full destek olmuşsa, genç insanlar da devletin güvencesinde diye gidip o okullarda eğitim almışsa bunlara FETÖ’cü gibi yaklaşım göstermek neyin kafası Allah aşkına? El insaf yahu!

Bu tip işler, bu tip girişimler FETÖ’yü zora sokmuyor, FETÖ’yü zor duruma düşürmüyor, bilakis ekmeklerine yağ sürüyor. Daha önceki bir yazımda da Gaziantep Valiliği bünyesindeki Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nda çalışan 25 insanın Zirve Üniversitesi’nde yaptıkları yüksek lisans dolayısıyla FETÖ’cü diye yaftalanıp iş akitlerinin sona erdirildiğini yazmış ve bu insanların FETÖ’yle hiç alakaları olmamalarına rağmen göz göre göre mağdur edildiklerini anlatmıştım. Anlattım da ne oldu? Hiçbir şey!

Sözün özü değerli okurlarım... Durum hiç iç açıcı değil. Kusura bakılmasın ama FETÖ’yle mücadele adı altında bazıları kraldan çok kralcılık yapıp işin suyunu çıkarıyor. Bence devlet, OHAL komisyonuna benzer bir komisyon daha kursun ve o komisyonda da kimin bu kraldan çok kralcılık işlerine tevessül edip hayatları kararttığının incelemesini yapıp o insanları teşhir etsin!

***********

DEVLET BAHÇELİ NEDEN BUNU YAPIYOR?

Zaten biliniyordu MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 2019 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın, AK Parti’nin yanında yer alacağı, ama tabii şimdiden açık açık dile getirilmesi beklenmiyordu. Biraz yokladım etrafı ve herkeste değilse bile büyük bir kesimin, Bahçeli’nin bu son çıkışıyla büyük bir şaşkınlık yaşadığını gördüm. Ve bazı AK Partililerde, epeyden beridir zımnen devam eden bu ittifakın su yüzüne çıkarılmasının yanlış olduğu görüşünün hâkim olduğunu duydum.

Böyle düşünenler iki farklı sebepten ötürü böyle düşünüyor. Bir kısım açıklamanın erken yapılmasından kaynaklı endişe taşıyanlar. Onlara göre seçimlere daha çok uzun bir süre var ve bu süre zarfında bu iyi niyetli çıkışın önünü kesmek isteyenlere, yani ittifakın bozulması ya da bozguna uğratılması adına içeride ve dışarıda hazır bekleyen fitnecilere bir avantaj sağlandığı görüşündeler.

İkinci kısmın endişesi ise Bahçeli’nin bu net tavrıyla beraber daha evvel AK Parti’ye oy veren muhafazakâr Kürt seçmenlerin bir bölümünün AK Parti’den uzaklaşma ihtimali.

Bu görüşlere katıldığımı pek söyleyemeyeceğim. Evet belki siyasi riskler açısından çok erken oldu Bahçeli’nin bu açıklaması, ama benim her daim sevdiğim ve sık sık tekrar ettiğim bir atasözü vardır: “Erken kalkan yol alır!” Bence Sayın Bahçeli’nin zamanlaması mükemmel! İngilizlerin deyişiyle yani; perfect! Bu konuda endişeye gerek yok, zira Devlet Bey, işinin erbabı, usta bir siyasetçidir ve muhakkak bu işin getirisini, götürüsünü iyi hesap etmiştir. Ve bence erkenden Erdoğan’la ilgili tavrını ortaya koyarak yola çıkmış ve neredeyse yolun yarısına varmıştır bile!

***********

İSTANBUL KOLTUĞUNU CHP’DE BU KEZ KİM KAZANIR?

Şubatta yapılacak büyük kurultay öncesi tamamlanması hedeflenen il kongrelerinin sonuncusu İstanbul olacak. Bu hafta sonu yapılacak kongre için tam 11 ismin adı geçiyor. Tabii bunların hepsinin aynı oranlarda şansı yok. Bir kısmı daha baştan elenecek. Elendi bile hatta. Geriye kalacak en fazla 5 isim olur, bunların da arasında 3 isim çarpışır.

Kim bunlar peki?

Yazıyorum...

Mevcut başkan Cemal Canpolat, daha önceki kongrede Canpolat’a karşı aday olan ve 27 oyla kaybeden Gökhan Zeybek ve 1980 yılında suikastla öldürülen solcu gazeteci Ümit Kaftancıoğlu’nun kızı Parti Meclisi (PM) Üyesi Canan Kaftancıoğlu!

“Peki, hangisinin şansı yüksek?” diye soracak olursanız, yanıtım şöyle olur: Kim kazanır bilmem ama ben eğer CHP delegesi olsam hiç sorgu sual etmeden oyumu hem hemcinsim yani kadın olması, hem de akademik kariyerindeki başarıları nedeniyle Canan Kaftancıoğlu’na veririm. İstanbul gibi dev bir metropole, hele de CHP’ye yakışacak olan budur bence!

Bomba iddia! Ahmet Türk ile Devlet Bahçeli bugün görüşecek mi? Değerlenecek mi? Türk Lirası için çarpıcı tahmin! Temsilcilerimizin maçlarını yönetecek hakemler açıklandı
Sonraki Haber