Tüm bunlar olup biterken, bazıları hala yanlış ve küçük hesapları içinde debeleniyor…
‘Bize ne Filistin’den, bize ne Gazze’den!’ diyenler, Hamas’ı ‘terör örgütü’ olarak tanımlayan, ülkelerini, hayatlarını, onurlarını savunanlara ‘terörist’ diyenler, işgalcilerin yanında saf tutanlar, bilgisizliklerini, cahilliklerini, gerçeklerden kopukluklarını işlerini vatan, millet, devlet şuuru içinde yapanlara hücum ediyorlar…
Instagram adlı sosyal medya mecrasına getirilen kısıtlamaya ilişkin olarak, nedenlere odaklanmayıp, uluslararası uygulamaları görmeyip Ulaştırma Bakanlığına, İletişim Başkanlığı’na, Prof. Dr. Fahrettin Altun’a saldıranlar keşke biraz da dünyaya odaklansalar ve ‘sansür’, ‘iletişimin engellenmesi’ gibi kavramları biliyor olsalardı…
Kendilerine ezberletilen, şartlandıkları çıkarlar üzerinden konuşuyorlar…
Yıllardır yazdım, yazıyorum. Yine yazmak şart oldu.
İnternete erişim günümüz dünyasında temel haklar arasında kabul ediliyor. Bazıları bunu yeni nesil insan hakları arasında da ele alıyor. Fark etmez. Bizce ikisi de doğrudur.
Bu nedenle devletlerin bireylerin internete erişimini sağlama yükümlülüğü vardır.
Bu yükümlülük bir sacayağı olarak ele alındığında;
Devletlerin bireylerin kendi imkanları ile gerçekleştirmeleri mümkün olmayan internet altyapısını kurmakla yükümlü olduklarını,
Yine bireylerin kendi imkan ve kabiliyetleri ile gerçekleştirmeleri mümkün olmayan bilgi ve veri güvenliğini sağlamakla yükümlü olduklarını, bunun için gerekli hukuki düzenlemeleri ve kurumsallaşmayı temin etmeleri gerektiğini,
Kişilik hakları, kişisel verilerin korunması, kamu düzeni, suçlularla ve suçla mücadele gibi hususlarda gerekli önlemleri almaları gibi sadece devletlerce yapılabilecek görev ve sorumlulukları olduğu görülecektir.
Nitekim, başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere bu konularda pek çok ülke düzenlemeler yapmış, internet ortamının başıbozukluk ortamı olmadığını, buraları kullananların tıpkı diğer mecralarda olduğu gibi sorumluluk ve yükümlülükleri bulunduğunu kayıt altına almıştır.
Türk milletinin vergileri ile sağlanan altyapıdan, Türk milletinin fertlerinin kullanımından büyük paralar kazanan bu yapıların Türk devletine karşı vergi yükümlülüğü vardır. Hatırlanırsa bu konu ile ilgili düzenlemelere de ilk itirazlar bu çevrelerden gelmişti…
Türkiye’de ticaret yapan, para kazanan her kişi, kurum elbette vergi verecek…
Bunların yükümlülükleri sadece vargi ile mi sınırlı?
Bu mecralar, yukarıda zikretmiş olduğum başlıklarda da yükümlüdür.
Katalog suçlar, evrensel olarak dünyanın her yerinde ceza hukukuna konu olan fiilleri içerir ve bu suçlarla mücadelede evrensel işbirliği tesis edilmiştir. Irkçılık, soykırım, pedofili gibi konu başlıkları kimsenin itiraz etmeyeceği hususlardır. Yine ağ üzerinden tüm dünyada kendisine kurbanlar bulan dolandırıcılık, bahis, kumar, uyuşturucu ticareti gibi konularda evrensel işbirliği zaruridir…
Soykırım suçlusu İsrail yanlısı haberleri, bilgileri algoritmik olarak öne çıkaran, mazlum Gazzelilerle ilgili paylaşımları sansürleyen, PKK/PYD gibi örgütlerin propagandalarına kısıtlama getirmeyen ama Türkiye’nin terörle mücadelesine engeller getiren bu yapılanmalara yönelik olarak Sayın Fahrettin Altun görevinin gereği olarak bir tespitte bulunmuş, çok doğru bir şey yapmış. Bunun neresinde yanlış var?
BTK, katalog suçlarla ilgili mahkeme kararlarına ve bildirimlere rağmen ilgili platformun sorumluluklarını yerine getirmediğini ve bunun için kanun hükümlerini uyguladıklarını söylüyor, bunun neresi yanlış?
Ulaştırma Bakanı, anılan platform yükümlülüğünü yerine getirdiğinde iletişim engeli kalkacak diyor, doğrusu bu değil mi?
Türkiye bir sömürge mi?
ABD ve AB’de kurallara harfiyen uyanlar, neden Türkiye’de uymasın?
Dert nedir, hedef kim?
Açıkça söyleseler de bilsek…