Sabah sabah bir haber düştü önüme…
“CHP genel merkezinde Reuters'ın sorularını cevaplayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı'ndaki 5 genel başkanın teklif etmesi halinde cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul edeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde KHK ile üniversitelerden ilişiği kesilen Barış Akademisyenleri'ni bir hafta içinde görevlerine iade edeceklerini söyledi.
Anketlerde de isimleri yer alan ve bazı kesimlerce "potansiyel aday" olarak öne çıkarılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında Kılıçdaroğlu, "Onlar görevlerine devam edecek" dedi.
HDP'nin ittifaka yakınlığı, uzaklığı ya da desteği tartışmaları halen devam ederken Kılıçdaroğlu, "Şunun altını çizeyim, bugün Türkiye'de tüm siyasi partilerle görüşen tek parti biziz. Bütün siyasal partilerle ilişkilerimizi sürdürürüz. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır ve HDP saygın bir siyasal partidir; dolayısıyla da onlarla da ilişkilerimiz var" dedi.
Kılıçdaroğlu yeri geldiğinde HDP ile görüştüklerini, bundan bağımsız olarak da "Kürt seçmeni" kazanacaklarını ifade etti ve şöyle dedi: "Onlarla (Kürt seçmenlerle) ilişkilerimiz son derece iyi... Herhangi bir sorunumuz yok. HDP ile de Kürt seçmenle de olan ilişkilerimizi demokratik standartlar içerisinde sürdürüyoruz..."
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk kez bu kadar net açıklamalarını görüyoruz.
Daha önce de açıklamıştı aday olabileceğini.
Sanırım adaylığı ile ilgili bu üçüncü açıklaması. Her açıklamasında vurgunun tonu artıyor.
Kendi adaylığının vurgusunu artırırken ismi adaylar arasında sayılan Yavaş ve İmamoğlu’nun adaylıklarına karşıtlığını da pekiştiriyor. Hatta onların kesinlikle aday olamayacağını söylüyor.
Millet İttifakı bileşenlerinden başka bir ses çıkmaması için de son açıklamasında topu onlara atıyor. Hatırlanırsa daha önceki adaylık açıklamalarında İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener mutlaka bir farklı açıklama ile Ekrem İmamoğlu’ndan yana kanaatini ortaya koymuş idi…
Bakalım bu kez Sayın Akşener herhangi bir şekilde karşı açıklamada bulunacak mı? Yoksa bu tonda bir açıklamadan sonra bir nevi emrivaki olarak beliren bu duruma ses çıkarmadan “evet” diyecek mi?
İttifakın diğer ortakları yine bu net açıklama karşısında nasıl bir tavır içine girecekler?
Daha önceki gün Berlin Güvenlik Konferansı’nda konuşma yapan ve şimdiden kendisini global bir siyasal aktör olarak gördüğünü her tutum ve davranışı ile ortaya koyma çabası içindeki Ekrem İmamoğlu bu durumu açıkça kabullenecek ve aday olmadığını, liderinin adaylığını destekleyeceğini deklare edecek mi?
Siyaset garip bir dünyadır. Her an her şey olabilir. Bir anda tüm dengeler değişebilir.
Keza Sayın Kılıçdaroğlu’nun PKK yanlısı bildiriye imza atan “Barış Akademisyeni” KHK’lıların görevlerine iade edileceğini ifadesinin yansıması başta İYİ Parti olmak üzere diğer ittifak bileşenleri üzerinde ne etki yapacak?
Sayın Kılıçdaroğlu, şimdiye kadar FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı olmaktan dolayı memuriyetten KHK ile çıkarılanları da işlerine iade edeceğini söylüyordu. Şimdi işi sadece PKK’ya müzahir isimlere indirgemesinin yansıması ne olacak?
HDP’yi saygın bir siyasi parti olarak tanımlaması konusunda İYİ Parti dışında bir itiraz olur mu, bilmiyorum ittifak ortakları arasında ama İYİ Parti’nin de bu konuda tavrı ne olacak?
İşte aslında her cümlesi bir demir leblebi gibi açıklamaların siyasetteki etkilerini önümüzdeki birkaç gün içinde göreceğiz…