Adnan Oktar'ın rezilliklerine dur diyecek biri yok mu?
Adnan Oktar'ın sohbet programlarına yönelik son iki buçuk aylık dönemde RTÜK'e 444 şikayet ulaştı. Fakat yayınlar internetten yapıldığı için RTÜK'ün eli kolu bağlı durumda.
Vatandaşlar, Adnan Oktar'ın programını "Genel ahlak, manevi değerler ile ailenin korunması ilkesine aykırılık" gerekçesiyle şikayet ederek, bu yayınların durdurulmasını istiyor. Ancak yayınlar internet üzerinden yapıldığı için RTÜK dokunamıyor.
Habertürk yazarı Fatih Altaylı bugünkü köşesinde bu konuyu değerlendirdi. Altaylı'nın 'Yok mu Rezilliğe 'Dur' Diyecek?' başlıklı yazısı şöyle:
YILLAR önce bu Adnan Oktar rezaletiyle yıllar süren bir mücadelem olmuştu.
Bunların genç kızları ve erkekleri kandırarak aileleri parçaladıklarını, kızları tuzaklarına düşürüp şantaj veya bazı alışkanlıklarını kullanarak esir hale getirdiklerini aylar boyunca gündemde tutmuş, sonunda bu adamın mahkemeye çıkmasını ve tutuklanıp cezaevine yollanmasını sağlamıştım.
O dönemde bir çete gibi hareket eden bu grup bana saldırı başlatmış, benimle ilgili türlü ahlaksız iddiayı ortaya atmışlardı.
Ne homoseksüel olduğum kalmıştı, ne kumar borcu için kadın sattığım ne de başka rezillikler.
Sadece bana değil kendileriyle mücadele eden kamu görevlilerine, bazı başka gazetecilere, kimi medya patronlarına da saldırmışlardı.
Şimdi bu “rezalet” başka bir şekilde sürüyor.
Sözde “din” adamı geçinen bu kişi, kendine ait bir televizyon kanalında “din kardeşleri” olduğunu söylediği onlarca kız ya da kadınla erotik şovlar yayınlıyor.
Ve herkes buna seyirci.
RTÜK’e bununla ilgili yüzlerce şikâyet olmuş.
RTÜK’ün eli kolu bağlıymış; çünkü yayın internet üzerinden yapılıyormuş.
Hiçbir yayının durdurulmasını, kimseye sansür uygulanmasını istemem ama Wikipedia’yı bile “yasaklayan” bir ülkede, bu rezaletin yayınlanmasını da bana kimse anlatamaz.
Demek ki göz yumuluyor, demek ki adında “Hoca” olduğu için yol veriliyor.
Neyse ki şimdi bir baba, kızlarını tuzağa düşüren bu kişi hakkında bir dava açmış ve “onurlu” bir mahkeme en azından “uzaklaştırma kararı” vermiş.
Ama devletin diğer kurumlarının da bu grubun üzerine gitmesi gerek.
En azından MASAK bu kirli hayatın nasıl finanse edildiği konusunda bir araştırma yapmalı.
Çünkü her tarafta bir “İsrail bağlantısından” söz ediliyor.
Varsa bu bağlantılar ortaya dökülmeli.