Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüntü verebilmek için birbirini ezen, resepsiyonlara davet edilebilmek için aracılar koyan, davet edilmedikleri etkinliklerin ardından sitemkâr açıklamalar yapan bazı popüler sanatçılarımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararının ardından açık bir tarafgirlikle CHP adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’na destek açıklamaları üzerine çeşitli kesimlerden değerlendirme ve eleştiriler yapılıyor.
Evet, Cumhurbaşkanı halkın birliğini temsil eden kişi olduğuna göre sanatçıların Cumhurbaşkanı ile görüntü vermeye çalışmaları, onun bulunduğu ortamlara davet edilme arzuları gayet anlaşılır bir haldir.
Buna rağmen bir kısım sanatçılar bu durumu da eleştirmişler ve sanatçının siyasiler ile içli dışlı olmasını doğru bulmadıklarını dile getirmişlerdir.
Şimdi karşı karşıya olduğumuz durum biraz farklıdır.
Cumhurbaşkanı ile görüntü için birbiri ile yarışan bazı sanatçılarımız bu kez İmamoğlu yanlısı olarak ortaya çıkmaktadır.
Elbette insanların siyasi kanaatleri olacaktır. Bu değişken de olabilir. Bunlara eleştiri getirmiyorum.
Elbette sanatçılar siyasi partiler tarafından düzenlenen etkinliklerde boy gösterebilirler, sahne alabilirler. Neticede yaptıkları işin profesyonel bir boyutu da vardır.
Elbette sanatçıların bir kısmının çok keskin ideolojik duruşları vardır ve bu kimlikleri ile de bilinmektedirler. Bunda da bir sakınca yoktur.
Ancak, hiçbir siyasi duruş, kimlik izhar etmeyip, sanatı ile milletin gönlüne girmiş, toplumun her kesimi tarafından benimsenmiş, sevilmiş ve izlenip takdir edilmiş isimlerin şimdi böylesi bir gösteri içinde yer alması hali doğal olarak eleştirilecektir.
Sanatçılar siyasetçi değildir. Sanatçı sanatı ile var olur. Sanatçının siyasetçi ile yan yana görüntü vermeye kalkışması kendisini seven, izleyen, dinleyen ama görüntü verdikleriyle aynı görüşü paylaşmayan sevenlerini üzer.
İstanbul seçimi siyasetçilerin birbiri ile yarıştığı ve takdiri halka bıraktığı bir hadisedir. Sanatçıların değil…
YSK üst yargıya mensup hakimlerden oluşan bir heyettir. Bu heyetteki isimler yılların bilgi birikimine ve yargısal deneyimine sahiptir. Aldıkları kararlar yürürlükteki mevzuata uygundur. Eskilerin deyimi ile kararlarının kitapta yeri vardır. Hakimlerin kararlarını tartışabilmek için o yetkinlikte olmak gerekir.
Kararlar hoşumuza gider veya gitmez ama sıradanlaştıracak ve hatta bayağılaştıracak bir tartışma iklimi içinde kararlara yaklaşmak doğru değildir.
Sanatçılarımızın uzmanlıkları seçim hukuku değildir. Belki içlerinde hukuk tahsili yapanlar bulunabilir ama her hukuk tahsili yapanın da görüş serdedeceği bir alan değildir.
Hukuki bir konuda sanatçılarımızın tüm sevenlerini bir tarafa bırakıp adeta “bana sevenlerimin bir kısmı yeter” dercesine taraf belirtmeleri makul kabul edilemez.
Sanatta, sanatçı da çok kıymetlidir. Hayatımızı güzelleştirir. Siyaset rekabeti içerir. Rekabet bazen kırıcı, ayrıştırıcı olabilir. Sanat ise birleştirir, yaklaştırır, barıştırır. Bizi her türlü ayrışma ve kırılmalara karşı birleştirecek olan sanatçılarımızın ayrışmada taraf olması bağışıklık sistemimizi elimizle bertaraf etmek gibidir.
Hele hele sanatçıların siyasetçilerden çok daha keskin bir şekilde taraf olmaları, kıyasıya devam eden bu rekabet ortamında gerginliği artırmaktan öte netice vermez.
Sanatçıların bir işveren olarak görerek, kazanacağına kesin nazarıyla bakarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayına destek açıklıyor gibi bir algı yaratmaları ise hem kendilerine hem de ülkemiz sanatına yönelik bir züldür.
Dünyanın her yanında genellikle siyasetçi toplumun bütün kesimlerini yanında görmeyi ister, sanatçı ise siyasete bulaşmaktan titizlikle uzak durur.
Siyasetin sanata ilgisi, desteği ve yakınlığı güzeldir, faydalıdır, gereklidir; sanatçının siyasete ilgisi ve yakınlığı tehlikelidir.