Algı operasyonları ve Zeytin Dalı Medya Harekatı

Şenol Göka SuperHaber için yazdı...

Adı üzerinde aracı konumundaki medya üzerinden oluşturulmak istenen algı, bir gerçekliğin çoğaltılması şeklinde hayata geçirilmiyorsa “yalancının mumu” özelliği taşır. Zaten bir gerçekliğe dayanıyorsa o “algı operasyonu” olmaz, kalplere ve zihinlere yer etmesi için “gerçekliğin güçlendirilmesi çalışması” olur. Bu yüzden algı operasyonunun geçici etkisini abartmamak gerekir. Zira biliriz ki; medya sıfırı bir yapamaz, ama biri yüz yapabilir. Yani her şeyden önce somut anlamda elle tutulur “bir” olmalıdır ya da “bir şey” gerçekten vuku bulmalıdır. Aksi halde, olmayan bir şey medya aracılığıyla olmuş gibi gösterilmek isteniyorsa, sadece geçici bir rüzgar etkisi yapar ve ancak kuru yapraklar gibi savrulmaya hazır olanları savurur, bir süreliğine tozu dumana katarak ortalığı kasıp kavurur. Ne kadar şiddetli olursa olsun uzun

sürmez, sağlam köke, sağlam zemine zarar veremez.

Sağlam olan; kalplere, zihinlere, zeminlere sıkı sıkıya tutunan, zaman içinde derinlere nüfuz ederek kalıcı hale gelmiş olandır. Sosyal, siyasal ve kültürel anlamda sağlamlık, uzun süren ilişkileri ve emeği zorunlu kılar. Bu durum operasyonel güçler tarafından gayet iyi bilindiğinden öncelikle algı operasyonlarına zemin oluşturabilmek için uzun süreli, tekrar eden mesajlarla kalpler zayıflatılmaya, zihinler bulandırılmaya
çalışılır. Din, diyanet, devlet, millet, gelenek, aile, mahalle vb. temel kabul edilebilecek her değer medya ortamında samimiyetsiz bir tartışmaya açılır. Medyadan neyin ne kadar öğrenilebileceği ortadayken, ona abartılı bir aydınlatma misyonu atfedilir. Ardından istenilen dozda ve miktarda algı operasyonu geçici
hedefler için uygulanabilir hale gelir.

Buradan hareketle algı operasyonları zihinlere hücum eden işgalcilere benzetilebilir, çünkü bir zihnin ya da kalbin yerlisi değildirler, kökleşmiş bir gelenekten ve duygudan lojistik destek bulamazlar. Yalnızca bir an evvel istediklerini elde etmek için saldırırlar. Sonra istediklerini alsalar da almasalar da biraz hasar bırakarak başka alanlara, başka çıkarlara, başka iklimlere yönelirler. Bir yerde (zihinde) kalış süreleri
sosyal, siyasal ve kültürel zeminde oluşturabildikleri aşınmaya bağlıdır. Yine de yerli olanı tamamen yok edemedikleri sürece – ki bu imkansıza yakındır- derinlerde bir insani kökten beslenen sabır ve metanet karşısında yenilmeye mahkumdurlar. O halde zemini sağlam tutmak, giderek daha da sağlamlaştırmak ve bunu aynı şekilde medyayla yaygınlaştırmak öncelikli tutum olmalıdır. Algı operasyonu rüzgarının sağlam bir engele çarptığında nasıl aynı şekilde tersine döndüğü ve tersine bir etki oluşturduğu Zeytin Dalı Harekatı’nın başlangıcından bu yana net bir şekilde gözler önüne serilmiştir. İHA görüntülerini, bazı medya kuruluşlarının bunları ve sahada yaşananları aktarma çabalarını hatırlayın… Bu çabalar algı operasyonlarına karşı kaya gibi engel oluşturmuş, bütün operasyonları aynı şekilde tersine döndürmüştür.

Hatta öyle ki, sağlam bir kültürden ve gerçeklikten güç alan bu engel, algı operasyonlarını kalıcı olanın sağlamlığını arttırıcı bir etkiye dönüştürmüştür.

Bu durumda terör örgütü ve FETÖ destekçisi yandaşlarının giriştiği algı operasyonlarından sonra akılda kalan etki kısaca şöyle özetlenebilir:

Yapısı gereği yalan üzerine oluşturulmak ve yayılmak istenen algılar, kısa bir süre içinde aynı, hatta daha güçlü yaygınlıkta gerçeklik tarafından bertaraf edilmiş, algının hedeflediği kitleyle, algıya kaynaklık edenler karşı karşıya getirilmiştir.

Algı operasyonları, terör örgütü, FETÖ ve yandaşları karşısında Türkiye’nin ve onun yönetici iradesinin gücünü perçinlemekten başka bir işe yaramamış, düşmanlığın boyutunu gözler önüne sererek, milletin kenetlenmesi gibi ters bir etkiye katkıda bulunmuştur.

Algı operasyonları sözümona algı oluşturulmak istenen hedef kitlede, tek ve kalıcı bir gerçeklik olarak zihinlerin arkasına Mehmetçiğin savaşma kabiliyetini, cesaretini dolayısıyla nasıl korkulacak bir güç olduğunu yerleştirmiştir.

Algı operasyonlarının içyüzü ortaya çıkartıldıkça, operasyonlarla amaçlananların tersine, saflar netleşmeye başlamış, müttefik ülkelerin müttefiklikleri tartışılır hale gelmiştir.

Benzer algı operasyonları Mehmetçiğin önündeki hedefler için yapılmaya başlansa da aynı şekilde karşılık gördüğü sürece arka planda Mehmetçiğin gücünü zihinlere kazımaktan başka işe yaramayacaktır. Dosta güven düşmana korku, algı operasyonlarını yapanların hiç istemediği boyutta kalplere yerleştirilmiş operasyonel
güçler kendi kazdıkları kuyuya düşürülmüştür. Bir süre sonra algı rüzgarlarının tamamen ters döndüğüne, haklı ve güçlü olana gereken saygının gösterileceğine tanık olunacaktır.

Kısacası; algı operasyonları abartılacak, telaşlanılacak, korkulacak bir şey değildir. Tek bir merkezden yayılarak ilerleyen bu operasyonlardaki “kurmaca etkisi” bariz bir şekilde ortaya koyulduğunda, bunlara karşı bir refleks potansiyelinin harekete geçeceği unutulmamalıdır.

Kitleler, kısa sürede oluşturulup yayılmaya çalışılan geçici rüzgarların önünde savrulmazlar, temkinlidirler, beklerler ve mutlaka teyit ettirirler. Bu bir süreç işidir. Kitleleri anlık propagandalar değil, köklü duygular oluşturan görünmeyen mekanizmalar yönlendirir. Yeter ki, bu mekanizmalar sağlıklı işlesin. Derin devlet gibi derin millet de güçlü tutulsun. Günlük hayatın barış ve huzur içinde yaşanması,
kardeşlik duygusunun hakim kılınması derin milletin tarihsel sorumluluk duygusunu güçlendirir. Dışarıda yürütülen algı operasyonlarını bertaraf edecek olan da bu birlik ruhudur. Bu ruh, Zeytin Dalı Harekatı’nda olduğu gibi medyamız tarafından gerçeklikle beslendiğinde ve yayıldığında hiçbir algı operasyonu kalıcı başarıya ulaşamaz.

Yönetici iradenin güven veren kararlı tutumu, algı operasyonlarına karşı koyma hatta tersine çevirmede, yerli medya için de lokomotif rolü oynayacaktır. Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi, Zeytin Dalı Harekatı’nda medyamızın da algı operasyonlarına önemli bir karşı koyma harekatı yürüttüğünü belirtelim.

Kararlı ve güven duyulan siyasi irade, milli birlik ve bütünlük, operasyonel olmaktan ziyade gerçeklik algısını hakim kılan medyanın oluşturduğu üçlü sacayağı karşısında hiçbir algı operasyonu tutunamaz.

Anadolu Ajansı’nın zengin arşivi yürekli yerli medyamıza sağlam bir kültürel zemin ve karşı koyma cesareti oluşturmuktadır.

Algı operasyonlarına karşı medyamızın yürüttüğü, bir taraftan cephe ve meskun mahal çatışmaları diğer taraftan da zihinlere yerleştirilmeye çalışılan dış menşeli mayın ve el yapımı patlayıcıları temizleme harekatı devam ediyor.

Kemal Can Serveti Ne Kadar? Can Holding Şirketleri Nelerdir? Asıl soru bu: Türk medyasını kim yönetiyor? Zamanhan Can Kimdir? Nereli? Can Holding'in Sahibi Kim?
Sonraki Haber