Ali'siz Alevilik planının parçası mı?

Türk-Alman Dostluk Federasyonu tarafından düzenlenen "Kybele Dostluk Ödüllleri", Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

TDF tarafından geleneksel olarak verilen "Kybele dostluk ödülü"ne CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu layık görüldü.

Berlin’de düzenlenen ödül töreninde, İmamoğlu’na ödülünü, eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff verdi.

Christian Wulff'un törende yaptığı konuşma ise Türkiye'de pek yankı uyandırmasa da çok önemli detaylar içeriyordu.

Eski Almanya Cumhurbaşkanı'nın o skandal sözlerini Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür köşesine taşıyarak bir kez daha gündeme getirdi.

Wulff'un organizasyonda ikinci kez kürsüye çıkarak yaptığı konuşmada, Alevi-Müslüman ayrımını körüklemek amacı taşıdığını belirten Övür, bu konuşmaya Ekrem İmamoğlu'nun kayıtsız kalmasını da eleştirdi.

Övür yazısında, "Eski Alman Cumhurbaşkanının açık açık, "Müslüman-Alevi" ayrımı yapması salonda buz gibi bir havanın esmesine yol açtı. Türk-Alman Dostluk Derneği yöneticileri de "Bu da nereden çıktı" şaşkınlığı içindeydi. Durumu ne yazık ki, sakin ve tepkisiz izleyen iki kişi vardı; İmamoğlu ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu." ifadelerini kullandı.

İşte o köşe yazısı;

- İmamoğlu ve “Müslüman-Alevi” ayrımı

Geçen Hafta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na Berlin'de, Türk- Alman Dostluk Derneği tarafından geleneksel "Kybele Dostluk Ödülü" verildi.

Ödülü, Türkiye ve İstanbul'u iyi bilen bir isim, eski Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff verdi. Spordan siyasete çok sayıda kişiye ödülün verildiği törende doğal olarak gözler İmamoğlu ve eski Cumhurbaşkanı Wulff'un üzerindeydi.

İmamoğlu ödülünü alırken Wulff'un 31 Mart seçimleri sonrası kendisini ziyaret etmesine teşekkür ediyor ve şöyle diyordu:

"Bu ziyaretle, demokrasiye olan inancını ortaya koydu. Bu, benim hayatım boyunca hiç unutmayacağım bir ziyaretti. Ama ikinci ziyareti de mutlaka isteyeceğim." Wulff da Berlin duvarı hatırlatmasıyla İmamoğlu'na jest yapıyordu: "Berlin Duvarı'nın yıkılmasındaki ruhu, Sayın İmamoğlu'nun 2 kez seçim kazanması döneminde de gördüm. İnsanları bir araya getirdiğini, kavuşturduğunu gördüm. Bu yeni bir şeydi. Şaşırttınız herkesi." Bütün bunlar bir ödül töreninde olabilecek konuşmalardı ve ilgiyle de izlendi.

Ancak bu seremoniler bittikten sonra salonda bir başka şey oldu. Yeşiller Partisi eski federal milletvekili Özcan Mutlu'nun, eski Cumhurbaşkanı Wulff'la bir süre kulaktan kulağa konuştuğu görüldü. Sonra da Wulff tekrar kürsüye çıktı ve Mutlu'ya atfen şu minvalde bir konuşmayı yaptı:

"Özcan Mutlu, dönemin cumhurbaşkanını da ikna ederek Meclis çatısı altında bir ibadethane açılmasını sağladı. Bu çok güzel bir ibadethanedir.

Meclis çatısı altındaki bu ibadethanenin içerisinde Müslümanlar Kâbe'ye dönerek, ibadetlerini yerine getiriyor.

Hristiyanlar Haç çıkararak, Yahudiler ve Almanya'da yaşayan Aleviler de kendi dini ritüellerine göre ibadetlerini yerine getiriyor. Bu bizim zenginliğimizdir."

Eski Alman Cumhurbaşkanının açık açık, "Müslüman-Alevi" ayrımı yapması salonda buz gibi bir havanın esmesine yol açtı.

Türk-Alman Dostluk Derneği yöneticileri de "Bu da nereden çıktı" şaşkınlığı içindeydi.

Durumu ne yazık ki, sakin ve tepkisiz izleyen iki kişi vardı; İmamoğlu ve İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu.

Onlar bu ayrıştırıcı siyaset karşısında kıllarını bile kıpırdatmadı. Özellikle İmamoğlu, sanki o söz hiç söylenmemiş gibi rutin "gülücük" şovuna devam etti.

Aslında Alman devletinin bu ayrıştırıcı siyaseti bilinmiyor değil. Birkaç yıl önce Başkan Erdoğan, Türkiye'ye yönelik bu ayrıştırıcı siyaseti bildiği için bizzat Almanya'da şu cevabı verdi:

"Eğer Alevilik Hz. Ali efendimizi sevmekse benden daha Alevisi olamaz.

Ama Alevilik bir dinse Recep Tayyip Erdoğan orada yok." Peki, şimdi soralım, İmamoğlu orada mı? Alman derin devletinin Türkiye'yi ayrıştıran bu siyasetini doğru mu buluyor yanlış mı? Yanlış buluyorsa neden çıkıp tepki göstermedi?

İşin bir ilginç yanı da eski Alman Cumhurbaşkanı'nın hayatında ilk kez bir toplantıda ikinci kez kürsüye çıkıyor olması.

Bu da akla şu soruyu getiriyor; Bunu Özcan Mutlu mu talep etti? Peki, Mutlu, Almanya'nın Alevi siyasetinin bir aktörü mü ki böyle bir talepte bulundu?

Olup biteni izleyenlerden biri şöyle diyordu: "Hayretler içinde kaldık.

Alman cumhurbaşkanı Aleviler, Müslüman değilmiş gibi ayrıştırıcı bir konuşma yapıyor ama maalesef bunu dinleyenler tepki göstermiyor. Bizi bölen bu yaklaşıma gereken cevap verilmeliydi."

25 Kasım 2024 Pazartesi akademik kadro ilanları yayımlandı! Romanya'da seçimler ikinci tura kaldı! İşte detaylar... Yazar Mukadder Gemici'nin Farsçaya çevrilen kitabı Tahran'da tanıtıldı
Sonraki Haber