Vefatının 25'inci yıldönümü münasebetiyle Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) , Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Milliyetçi Çalışma Partisi'nin (MÇP) efsane Genel Başkanı Başbuğ Alparslan Türkeş'i rahmetle ve minnetle anıyorum.
Ruhu şad, cennet mekanı olsun.
Rahmetli Türkeş'in adını ilk defa 27 Mayıs 1960 tarihinde radyoda ihtilal bildirisini okumasıyla duydum.
14 Kasım 1960 tarihinde 14'ler olarak anılan Milli Birlik Komitesinin (MBK) bazı üyeleri Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel imzasıyla yayımlanan bir bildiriyle yurtdışındaki Büyükelçiliklerimize Müşavir olarak sürgüne gönderildiler.
Türkeş'in şansına da Yeni Delhi Büyükelçiliği çıktı.
1960 yılında Türkiye'nin Yeni Delhi Büyükelçisi Coca-Cola'nın Ceo'su Muhtar Kent'in babası Necdet Kent idi.
Rahmetli Türkeş Yeni Delhi'ye aile boyu sürgün edilmişlerdi.
Türkeş, eşi ve 5 çocuğu Şubat-1963'de sürgünden Türkiye'ye döndüler.
27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel'in resmi "olur belgesiyle" resmen Başbakanlık Müsteşarlığı Makamına atandı.
(Türkeş fiilen Başbakan oldu.)
ABD'de iki defa askeri, siyasi, ekonomi ve gerilla eğitim gören ihtilalin kudretli albayı Alparslan Türkeş iyi derecede ingilizce biliyordu.
Yabancı dil bilmesi ve cesareti sayesinde kısa sürede dünya kamuoyu tarafından tanındı.
Vaşington'dan tanıdığı kadim dostu Mehmet Baydur'un (Ecevit'in eski bacanağı) Büyükelçi olmasını darbe hükümetinin Dışişleri Bakanı Selim Sarper engelledi.
Türkeş bu duruma çok üzüldü ve
bir-kaç ay sonra Baydur'un Ticaret Bakanı olmasını sağladı.
(1964 yılında Bonn Büyükelçisi ve eski Ticaret Bakanı Mehmet Baydur Yüce Divan'da yargılandı ve oybirliğiyle beraat etti.)
Yeni Delhi'deki sürgün hayatında boş durmayan Türkeş bir askeri ataşe ve istihbarat uzmanı gibi çalıştı. Hazırladığı önemli raporları değişik kanallardan yetkililere ulaştırdı.
Bir gün Türkeş kendisinin çalışmalarından rahatsız olan Büyükelçi Necdet Kent'in yakasını topladı ve bir köşeye sıkıştırdı. Devletimizin itibarını düşünerek ülkemizi Hindistan’da temsil eden Büyükelçi Necdet Kent’i son anda dövmekten vazgeçti.
1963 yılında yurda döndükten bir süre sonra Talat Aydemir ile birlikte 21 Mayıs 1963 darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle sıkıyönetim mahkemesine çıkarıldı ve bir tutukluluk döneminden sonra beraat etti.
Rahmetli Türkeş'i ilk defa Haziran-1965'de Türk Ocağı Düğün Salonunda (şimdi Resim ve Heykel Müzesi) yapılan CKMP Çankaya İlçe kongresinde tanıdım.
Daha sonra tekrar aynı düğün salonunda CKMP Ankara İl kongresinde güzel bir konuşma yaptı.
31 Temmuz - 1 Ağustos 1965 tarihlerinde Ankara Büyük Sinema'da CKMP Kongresi yapıldi.
1965 yılında henüz 14-15 yaşındaydım ve kongreyi de izleyenler arasındaydım.
Türkeş rakibi Ahmet Tahtakılıç'a fark atarak 1 Ağustos 1965'de CKMP Genel Başkanı seçildi.
CKMP Kongresinde Divan Başkanlığına Adalet Partisinin kurucularından Balıkesir Milletvekili Gökhan Evliyaoğlu seçildi.
Kongrenin açış konuşmasını CKMP Genel Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Emekli Binbaşı Mustafa Kepir yaptı.
Namık Kemal Zeybek ve arkadaşları "BAŞBUĞ TÜRKEŞ, BAŞBUĞ TÜRKEŞ" diye tezahürat yapıyorlardı.
Zeybek'in ricası üzerine tezahürata ben de katıldım.
1965'de yapılan genel milletvekili seçiminde CKMP 11 milletvekiliyle TBMM'ne girdi.( Küçük partileri koruyan MİLLİ BAKİYE VEYA ARTIK OY SİSTEMİ SAYESİNDE.)
Türkeş Ankara'dan Milletvekili seçildi.
CKMP Şubat-1969 Adana kurultayında adını MHP olarak değiştirdi.
1969 seçimlerinde sadece Türkeş Adana'dan MHP Milletvekili olarak Meclis'e girebildi.
1993 yılının son aylarında Nürnberg Başkonsolosluğumuzda 2'inci defa göreve başladım.
(Daha önce 1984-1988)
Rahmetli Türkeş'i 1965 yılından beri tanıyordum ve seminerlerine de katılmıştım.
Beni Nürnberg'te gören Türkeş çok memnun oldu ve dizindeki ağrıdan dolayı kendisine bir doktor bulmamı emretti.
Merhume eşimin Ege Tıp Fakültesinden sınıf arkadaşı olan Ortopedi Uzmanı Dr.İsmail Baloğlu'nu buldum.
Vefatına kadar her üç ayda bir Dr.Baloğlu Başbuğ Türkeş'i Nürnberg'deki özel kliniğinde tedavi etti etti, tanınmış masörlere masaj yaptırdı.
1993-1994 yıllarında Türkiye'nin Bonn Büyükelçidi Onur Öymen idi.
Büyükelçi Öymen Başbakan Çiller'in talimatıyla trenle Bonn'dan Nürnberg'e geliyor Başbuğ Türkeş'i otelinde ziyaret ediyor, Türkeş'in ellerini hasretle öpüyor, sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyordu.
Başbuğ Türkeş'in 1993-1997 yıllarında özel sohbetlerinde bana anlattıklarını özetle aşağıda tarihe not düşebilmek adına yüksek bilgilerinize sunacağım:
“Albay Talat Aydemir de liderlik vasıfları yoktu ve sır niteliğinde konuştuklarımızı eşiyle dahi paylaşıyordu.
Bu çok yanlıştı.
Aydemir'i ben Elazığ'da tanıdım.
Çerkes kökenli ve iyi niyetliydi.
1960 yılında Kore'de görevliydi.
-Talat Aydemir 22 Şubat 1962'de akıllı davransaydı askeri darbe başarılı olabilirdi.
Darbe liderliğine soyunan akıllı birisi kafasında 40 tilki ile dolaşan Başbakan İnönü ile siyasi pazarlık yapar mıydı?
Kansız ihtilal yapıldığı nerede görülmüş?
Kansız ihtilal olur mu?
(27 Mayıs 1960 darbesi hariç.)
-1965'de küçük partileri koruyan MİLLİ BAKİYE VEYA ARTIK OY SEÇİM SİSTEMİ sayesinde 11 milletvekiliyle Meclis’e girdik.
Ama ben 24 saatte emekli ve Kontenjan Senatörü olan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Cevdet Sunay'ın karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkabilen tek parlamenterdim.
Bu cesaret işiydi.
DSİ Genel Müdürü Süleyman Demirel 36 yaşında olmasına rağmen henüz askerliğini yapmamıştı.
Demirel asker kaçağı olduğu gerekçesiyle Ankara Merkez Komutanlığında gözaltına alınmıştı.
Eski bir dostumun özel ricası üzerine derhal talimat vererek DSİ Genel Müdürü Demirel'in serbest bırakılmasını sağladım.
Daha sonra Ankara Ordudonat Okulunda Kurmay Başkanlığını Sarı Kenan, Zoti Kenan, Tilki Kenan namuyla maruf Kurmay Albay Kenan Evren’in emrinde önce yedeksubay okulu öğrencisi ve daha sonra yedeksubay olarak vatani görevini yaptı.
-Demirel, Yedek subaylık sınavında birinci olmasına rağmen altın kol saati sınav ikincisine verildi.
-Kenan Evren ile Harbiye'de beraber okuduk.
Evren sivil liseden geldiği için samimiyetimiz yoktu.
Bir gün Başbakanlıktaki Müsteşarlık Makamıma geldi ve adeta bana yalvardı:
"3 kızım var.
Beni emekli yapmayın, hiç olmazsa Tuğgeneral olayım" dedi ben de Evren'e kızlarının hatırı için acıdım.
Emeklilik listesindeki Kenan Evren ismini kırmızı kalemle çizdim.
12 Eylül'den sonra bana yaptığı zulmü bilmem hatırlatmağa gerek var mı?
-Demirel Başbakan iken (1975-1978) ben , Erbakan ve Feyzioğlu ( Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu'nun dedesi) da Başbakan Yardımcısıydı.
Erbakan Bakanlar Kurulu'nda her konuyu pazarlık mevzuu yapardı.
Bazen Demirel'e gerçekten acırdım.
Feyzioğlu ise şov peşindeydı.
-1975'de MHP'nin 3 milletvekili vardı ama 2 Bakan ile Hükümet'te temsil ediliyorduk.
-12 Eylül 1980 darbesi olmasaydı 1981'de yapılacak seçimde en az 120 milletvekiliyle MHP'nin Meclis'e girmesi ve koalisyon hükümetinin büyük ortağı olması kuvvetle muhtemeldi.
-12 Eylül 1980 askeri darbesi MHP'ye karşı yapılmıştır.
-Hindistan'da sürgünde iken eski DP'lilerin İsviçre'ye sürgün edilmeleri için çok gayret gösterdim ama maalesef gücüm yetmedi.
-Eğer Eylül-1961'de ben ve arkadaşlarım MBK'de olsaydık Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idamlarını kesinlikle önlerdik.
-1960 yılında sürgüne gönderilmeseydik Sovyetler Birliği ile dostane ilişki kurabilirdik.
- 1960'daki Sovyetler Birliği'nin Ankara Büyükelçisi benimle çok iyi bir dost olmuştu.
-Sık sık bize Kruşçev'den olumlu mesajlar getiriyordu.
-Rahmetle Türkeş 1995 yılında Türk Federasyon'un kurultayı için Frankfurt'a geldi.
-Beni görünce boynuma sarıldı ve " Neredesin Vahit Bey Kardeşim? Yakında Gürcistan'a gidecektim ve Devlet Başkanı Kadim Dostun Eduard Şevardnadze'ye selamını söyleyecektim." demek nezaketini gösterdi.
Türkeş'in bana özel bir itibar göstermesi Bonn Büyükelçisi Volkan Vural ve Müsteşarı Ahmet Deniz Bölükbaşı'nın da dikkatini çekmiş.
Hatta Türkeş'in bana itibar göstermesini Deniz Bölükbaşı Ankara'da babasına da anlatmış.
Bana Osman Bölükbaşı bizzat kendisi söyledi.
1997 yılının ilk aylarında Başbuğ Türkeş, Eşi Seval Hanım, evlatları Ahmet Kutalmış, Ayyüce ve Koruma Polisi Tahsin Bey olduğu halde birlikte İstanbul'dan Nürnberg'e uçtuk.
Bayram namazını Nürnberg'te birlikte omuz omuza kıldık.
Biz ailece 28 Şubat 1997'de eşimin tedavisi için ABD'ye Houston'a uçtuk.
Etsiz sulu kuru fasulye Başbuğ Türkeş'in en favori yemeğiydi.
Tabii kuru fasulyenin yanında da bol miktarda soğan, sarımsak, roka, maydanoz vs. olmak kaydıyla...
MP, CMP ve CKMP'nin kurucu Genel Başkanı, eski Kırşehir ve Ankara Milletvekili Osman Bölükbaşı (1911- 6 Şubat 2002) Başbuğ Türkeş'i şöyle tarif ediyordu:
"BAŞBUĞ TÜRKEŞ'İN KALBİ 7 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN KALBİ KADAR SAF VE TEMİZ."
Başbuğ Alparslan Türkeş'i vefatının 25'inci yıldönümünde sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.
Ruhu şad, cennet mekanı olsun.
NEREDEN NEREYE?