"Amcakızım cinsiyetsiz tuvalette" İsmail Kılıçarslan ODTÜ'deki olayın iç yüzünü yazdı...

Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan ODTÜ'de "cinsiyetsiz tuvalet" tartışmasını ele aldı son yazısında... Toplumun ve medyanın küçük bir bilgi parçasından nasıl pozisyon aldığına işaret eden Kılıçarslan, aslında tuvalet olayının ODTÜ'nün tamamına teşmil edilemeyeceğini ifade ediyor... 35 bin öğrenci içinde "Vandal" diye tabir ettiği küçük bir grubun gerçekleştirdiği eylem olduğunu anlatıyor...

Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan ODTÜ'de "cinsiyetsiz tuvalet" tartışmasını ele aldı son yazısında...

Toplumun ve medyanın küçük bir bilgi parçasından nasıl pozisyon aldığına işaret eden Kılıçarslan, aslında tuvalet olayının ODTÜ'nün tamamına teşmil edilemeyeceğini ifade ediyor...

35 bin öğrenci içinde "Vandal" diye tabir ettiği küçük bir grubun gerçekleştirdiği eylem olduğunu anlatıyor...

İşte, Kılıçarslan'ın "Amcakızım cinsiyetsiz tuvalette" başlıklı yazısı...

Amcakızım cinsiyetsiz tuvalette

Aşırı yorum çağında yaşıyoruz. Ele geçirdiğimiz küçük bir bilgi parçasından, gördüğümüz bir resimden, yarım yamalak bildiğimiz bir olaydan hareketle pozisyonumuzu alıyor ve o pozisyondan konuşuyoruz. Ve artık sanırım sadece pozisyonlarımız var.

Bazı ahmakların Gezi’de attığım 200 tweetten üçünü, 17-25 Aralık sürecinde attığım 500 tweetin ikisini kırparak bana ‘Gezici’ ve ‘kripto Fetöcü’ derken yaptığı da tam olarak bu, ODTÜ’deki cinsiyetsiz tuvalet meselesinde hemen herkesin yaptığı da tam olarak bu, ‘insan amcasının kızıyla evlenebilir’ fetvasına yaklaşım da tam olarak bu. Meselenin küçük bir parçasını, solgun bir fotoğrafını taş kabul ediyor ve onu derhal düşmanımızın ya da düşman bellediğimizin, daha da kötüsü menfaat gereği düşman olarak kodladığımızın kafasına atıyoruz.

ODTÜ’den başlayalım. ODTÜ’de okuyan, ismi bende mahfuz bir delikanlı mail attı. Diyor ki ‘İsmail abi, biz ODTÜ’nün sadece bu tip marjinal olaylarla gündeme gelmesinden hem bıktık hem usandık. Gazetelerin, internet portallarının manşetleri, meseleye yaklaşımı öyle ki zannedersin bütün ODTÜ’nün bütün tuvaletleri cinsiyetsiz hale getirildi, zannedersin ODTÜ’ye girmek için ana şart gâvur olmak, zannedersin ODTÜ’de okuyan her öğrenci vatana ihanet içerisinde… Hâlbuki böyle bir şey yok.’

Gelin birinci elden okuyalım ODTÜ’de ne olup bittiğini: ‘Bu cinsiyetsiz tuvalet olayı aslında senelerin mevzusu. LGBT oluşumunun ODTÜ kolundaki öğrenciler bu operasyonu yürütüyor. Bunlar gayri resmi bir topluluk; kesinlikle hiç bir şekilde rektörlüğe bağlı değil ve herhangi bir yardım almıyorlar. Senelerdir rektörlüğün kendilerini tanımaları için eylem yaparlar. İşte son bir yıldır da beşeri bilimlerdeki sadece bir tuvaletin cinsiyetsiz yapılması için uğraşıyorlar. Eylem yaptılar, rektörlük önünde imza topladılar. Bu toplanan imza tek bir tuvalet içindi; sonra bölüm başkanlığı bunlara dayanamadı bir tane tuvalet verip ‘yapın o zaman’ dedi. Sonra bunlar yaklaşık bir ay önce tüm tuvaletlerin kapısına gidip stickerlarını yapıştırıp ‘burayı cinsiyetsiz yaptık’ dediler. Tüm olay bu… Sonra tabi hemen bölüm başkanlığı ve rektörlük bu stickerları çıkarttı. Şu an böyle bir uygulama yok ama internet bununla dönüyor. Bu olay sadece Beşeri Bilimler binası tuvaletlerinde gerçekleşiyor.’

Bilmem ne olduğu tam olarak anlaşıldı mı? Bütün bunları anlattıktan sonra ODTÜ’lü delikanlı üç meselenin altını çiziyor:

1.Olayın ODTÜ’nün geneli ile hiçbir alakası yok. Beşeri bilimler, ODTÜ’deki 100’den fazla binadan sadece bir tanesi. Üstelik haber olan ‘kapılara sticker yapıştırma’ işi 22 Mayıs’ta oluyor. Medya bunu LGBT yürüyüşünün hemen öncesinde servis ediyor.

2.On tane vandal gidip bir kapıya bir sticker yapıştırıyor, sonra da ‘biz 400 imza topladık burası cinsiyetsiz tuvalettir’ diyor. ODTÜ’de 35 bin öğrenci var. Beşeri bilimlerin pek çok öğrencisi bu uygulamaya destek vermiyor.

3.Pek güzide medyamız, uluslararası prestiji yüksek, eğitim kalitesi iyi, üstelik Türkiye’nin bütün sosyolojik kesimlerinden parlak öğrencilerin okuduğu bir üniversiteyi her marjinal olayda ‘ODTÜ kapatılsın, yerine üniversite yapılsın’ cümlesiyle gündemleştirmeye devam ederse ODTÜ gerçekten marjinalleşecek. Yani on tane vandalın istediği olacak. O on vandal gündemi teslim alacak. ODTÜ’nün vasatı kaybolacak. Medyanın dili, ODTÜ’ye gelecek makul öğrencinin korkutulması üzerinden ilerlemeye devam ederse, medyanın dili ‘ODTÜ’nün her yerinden ahlaksızlık akıyor’ cümlesiyle ilerlemeye devam ederse ODTÜ kaybedecek, Türkiye kaybedecek ve on tane vandal, üstelik bu konuda hiçbir umutları yokken, eşsiz bir zafer elde edecek. Medyada okuduğu haber üzerinden evladına ‘ODTÜ çok berbat bir yermiş, sakın tercih etme’ diyen her ana-baba bu zaferi taçlandıracak. Bu kadarını hesap etmek gerçekten bu kadar zor olabilir mi?

Amcakızı ile evlenmenin caizliğine ‘sapıklık’ diyebilen hastalıklı zihinlerle uğraşmanın başka, bambaşka yolları var ve inanın bana cinsiyetsiz tuvalet meselesinin ele alınış şekli onlardan biri değil.

Kızacaksınız biliyorum ama bir şey daha söyleyeyim. Minibüste dayak yiyen şortlu kız meselesine ‘sakallı, cübbeli, çarşaflı insanlar da taciz ediliyor, ne olmuş yani’ diye yaklaşmak da her bakımdan sorunlu geliyor bana. Hem iki olayı birbirine karıştırmak bakımından sorunlu hem de taciz yarıştırmak bakımından sorunlu.

Ne diyordu Kempes: ‘Şimdi ben bu cinsiyetsiz tuvalet işini tam anlamadım yeğen. Kadın erkek aynı tuvalette hacetlenince özgürlük mü olmuş oluyormuş eşitlik mi? Vallaha bilemedim.’

Halk TV Sahibi Cafer Mahiroğlu Kimdir, Kaç yaşında, Nereli? Serveti! TFF'nin başına Mesut Özil mi geçiyor? Boğaz'da denize düşüp kaybolan 2 gencin kimlikleri belli oldu!
Sonraki Haber