Ankara Antlaşması Türkiye'ye hangi hakları veriyor?

IKBY'nin referanduma gitmesi Türkiye'yi de harekete geçirdi. Kamuoyunda dillendirilen bir diğer konusu ise Irak'ta yaşanacak bu referandum sonrası Ankara Antlaşması'nın gündeme gelip gelemeyeceği. Türkiye Kuzey Irak'a operasyon düzenleyecek mi? Peki, 1926 Ankara Anlaşması neleri içeriyor? Türkiye'nin Ankara Antlaşması'ndan doğan hakları neler? Herkesin merak ettiği bu anlaşmanın detayı ve maddeleri nelerdir? İşte Türkiye'nin Musul ve Kerkük'e girmesine imkan sağlayan Ankara Anlaşması ile ilgili tüm detaylar.

Ankara Antlaşması, 5 Haziran 1926 tarihinde Türkiye ve Irak arasındaki siyasi sınırları belirlemek ve komşuluk ilişkilerini düzenlemek için İngiltere ve Türkiye arasında Ankara'da imzalanan anlaşmadır. Peki, Ankara Antlaşması Türkiye'ye ne gibi haklar veriyor? Ankara Antlaşması nedir? Türkiye Kuzey Irak'a operasyon düzenleyecek mi? Ankara Antlaşması'nın maddeleri nelerdir? Türkiye'nin Ankara Antlaşması'ndan doğan hakları neler? İşte Türkiye'nin Musul ve Kerkük'e girmesine imkan sağlayan Ankara Anlaşması ile ilgili tüm detaylar.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Kuzey Irak'ta düzenlediği referandumu sert bir dille eleştiren ve referandumun aktörlerini uyaran Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde, IKBY'nin 25 Eylül 2017 tarihinde düzenleyeceğini açıkladığı referandumun gayrimeşru niteliği ve kabul edilemezliği belirtilirken, bu girişimin bir yandan Irak'ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğü için, diğer yandan ise Türkiye'nin milli güvenliği için doğrudan tehdit oluşturduğu ifade edildi.

IKBY yönetimini bu girişimden vazgeçmeye çağıran MGK bildirisinin son cümlesi ise belki de bildirinin en kritik cümlelerinden birini oluşturuyordu: "Tüm ikazlarımıza rağmen bu referandumun yapılması halinde Türkiye, ikili ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını mahfuz tutar."

TÜRKİYE'NİN ANKARA ANTLAŞMASI'NDAN DOĞAN ULUSLARARASI HAKLARI

Peki MGK bildirisinde özellikle altı kuvvetle çizilen bu uluslararası anlaşmalardan doğan hakkı neydi? İşte bu kararın ardından gözler Türkiye ve Irak arasındaki sınırların ve Musul sorununun çözümünün de garanti altına alındığı Ankara Anlaşması'na çevrildi. Bu anlaşmanın ilk maddesine göre Türkiye ile Irak sınırı, geçici olarak Birleşmiş Milletler'in (Yani o zamanki Milletler Cemiyeti) 29 Ekim 1924 tarihli toplantısında kararlaştırıldığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi) kesinleşmiş oldu.

Aynı anlaşmanın beşinci maddesinde ise tarafların her birinin 1. maddede belirlenen sınır hattının kesin ve bozulmaz olduğunu kabul ederek bunu değiştirmeyi amaçlayan her türlü teşebbüsten sakınmayı garanti ediyor. Anlaşmanın 12. maddesin de tarafların sınır bölgesinde diğer devlet aleyhine yönelmiş hiçbir propaganda teşkilâtına ve topluluğuna izin vermeyeceği anlaşma altına alınıyor.

Bu maddelerden yola çıkarak Türkiye'nin Ankara Anlaşması'ndan doğan hakları içerisinde Türkiye ve Irak'ın sınır çizgisini bozacak olan her türlü girişime karşı Türkiye'nin önce Irak'tan önlem almasını bekleme, ardından da kendi önlemlerini alma hakkı olduğu değerlendiriliyor.

Türkiye'nin, sınırlarına sıçrayabilecek çatışmalara karşı Ankara Anlaşması’nda da açıkça ifade edilen tedbirleri ve 75 km derinlikte askeri harekat sahası ihtimali bulunduğu da dile getiriliyor. Ankara Anlaşması gereği sınırlardaki muhtemel değişiklik ve Irak hükümetinin verdiği toprak bütünlüğü vaadini karşılamamasının da 1926’da yapılan sınır anlaşmasının yeniden değerlendirmesinin yolunu açabileceğine dikkat çekiliyor.

ANKARA ANTLAŞMASI (1926)

Ankara Antlaşması, 5 Haziran 1926 tarihinde Türkiye ve Irak arasındaki siyasi sınırları belirlemek ve komşuluk ilişkilerini düzenlemek için İngiltere ve Türkiye arasında Ankara'da imzalanan anlaşma.

Lozan Anlaşması'nın ardından Türkiye'nin uğraştığı sorunlar arasında Irak sınırı ve Musul sorunu yer alıyordu. İngiltere ile Türkiye arasındaki barışı tehlikeye sokan ve krizler yaratan Musul sorunu, zorlukla çözüldü.

Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı dönemde Musul, Osmanlı Devleti toprağıydı ve yüzyıllarca Türk egemenliğinde kalan Musul, Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan bir topraktı.

Mondros Ateşkes Anlaşması'nın 7. maddesini kullanan İngiltere, anlaşmanın imzalanmasının ardından Musul'u işgal etti. Türkiye, Lozan Konferansı'nda Musul ve Kerkük'ün Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer aldığını belirterek İngiltere'nin Musul'dan çekilmesini ve Musul'un Türkiye'ye bırakılmasını talep etti.

Ancak İngiltere ise, Musul bölgesinin geleceğinin Milletler Cemiyeti'nin kararına bırakılmasını istedi. Musul sorununa çözüm getirmek için İngiltere ile ilk kez 1924 yılında İstanbul Haliç Konferansı'na görüşmeler düzenlendi. İngilizler, Musul'un yanı sıra Hakkari'yi de isteyince anlaşma olmadı.

İngilizler, anlaşmayı zorla kabul ettirmek için Türkiye'ye bazı olayları bahane ederek bir ültimatom verdi. Verilen ültimatomda, İngiltere'nin isteklerinin kabul edilmemesi durumunda askeri müdahalenin yapılacağı belirtildi.

Türk hükümeti ise, İngiltere'nin verdiği ültimatoma karşılık olarak, olası bir askeri müdahalede sınırlarını ve bağımsızlığını korumak için her türlü önlemi alacağını ve karşılığını vereceğini bildirdi.

Türk hükümetinin verdiği sert ve kesin karar karşısında cesaret edemeyen İngiltere herhangi bir harekette bulunmadı. 1926 yılında Milletler Cemiyeti'ne taşınan Musul sorunu, burada da çözülmedi ve Yüksek Adalet Divanı'na taşındı.

Burada da olumlu bir sonuç alınmayınca sonunda İngilizler ile Ankara'da yapılan görüşmeler sonucunda Ankara Anlaşması'nın imzalanmasına karar verildi. 5 Haziran 1926 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması, 7 Haziran 1926 tarihinde TBMM'de onaylandı ve kabul edildi.

ANKARA ANTLAŞMASI MADDELERİ

Türkiye ile Irak Arasındaki Hudut

Madde 1: Türkiye ile Irak arasındaki hudut Cemiyet-i Akvam’ın 29 Ekim 1924 tarihli toplantısında kararlaştırıldığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi) kesinleşmiştir.

Madde 2: Son fıkrası saklı kalmak üzere 1. maddede tespit edilmiş hudut bu antlaşmaya bağlı 1/250.000 ölçekli harita üzerinde gösterilmiştir. Metin ile harita arasında aykırılık vukuunda metin geçerli olacaktır.

Madde 3: 1. maddede tasrih edilen hudut hattını arazi üzerinde belirlemek üzere bir "Hudut Komisyonu" kurulacak, bu komisyon Türkiye Hükûmetince tayin olunacak iki yetkili ve İngiltere ile Irak hükümetleri tarafından beraberce tayin edilecek iki temsilci ile uygun gördüğü takdirde İsviçre Cumhurbaşkanınca İsviçre vatandaşları arasından seçilecek bir başkandan oluşacaktır. Komisyon en kısa sürede ve en geç bu antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde toplanacak ve çoğunluğun alacağı karara bütün tarafların uyması mecburî olacaktır.

Tahdid-i Hudut Komisyonu her durumda bu antlaşmadaki tarifleri pek yakından takibe gayret edecek, komisyonun masrafları Türkiye ile Irak arasında eşit olarak taksim olunacaktır. İlgili devletler komisyonun vazifesini yapabilmesi için gerekli yerleşme, işçi, malzeme ile ilgili bütün mevzularda gerek doğrudan doğruya gerekse mahallî makamlar eliyle yardım etmeyi taahhüt ederler.

Söz konusu devletler bundan başka komisyonca konulacak nirengi noktalarına, hudut işaretlerine kazık ve alâmetlere riayet etmeyi taahhüt ederler.

Hudut işaretleri birinden diğeri görülebilecek surette yerleştirilecek ve üzerlerine numara konulacaktır. Bunların mevkileri ile numaraları bir harita üzerinde gösterilecektir.

Hudut belirleme kesin zabıtnamesi.; ve buna ekli harita ve vesikalar üç nüsha olarak tanzim edilecek ve bunlardan ikisi hemhudut devletlerin hükümetlerine ve üçüncüsü, aslına uygun tastiklenmiş suretleri Lozan Anlaşması’na imza koyan devletlere tebliğ edilmek üzere, Fransa Hükümeti'ne verilecektir.

Madde 4: 1. madde mucibince Irak'a terkedilen arazideki ahâlînin tabiiyyeti Lozan Anlaşması'nın 30-36. maddelerine dayanılarak halledilecektir.

Taraflar Lozan Anlaşması'nın 31, 32 ve 34. maddelerinde kayıtlı, seçme hakkının bu antlaşmanın yürürlüğe konulduğu tarihten başlayarak on iki ay müddetle geçerli olabileceğini kararlaştırmışlardır.

Bununla beraber Türkiye, ahâlîden seçme haklarını Türkiye uyruğu için kullananların işbu haklarını tanımak hususunda hareket serbestisini muhafaza eder.

Madde 5: Taraflardan her biri 1. maddede belirlenen sınır hattının kesin ve bozulmaz olduğunu kabul ederek bunu değiştirmeye matuf her türlü teşebbüsten sakınmayı taahhüd eder.

Türkiye ile Irak Arasındaki İyi Komşuluk Münasebetleri

Madde 6: Taraflar bir veya birkaç silahlı kişinin sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkiyalık yapmak maksadıyla girişecekleri hazırlıklara, sahip oldukları bütün vasıtalarla karşı koymayı ve bunların sınırdan geçmelerine mani olmayı karşılıklı olarak taahhüd ederler.

Madde 7: 11. maddede zikredilen yetkili memurlar sınır mıntıkasında yağmacılık veya eşkiyalık yapmak için bir veya birkaç silahlı kişinin hazırlıklarda bulunduklarını haber aldıklarında ihmal etmeden birbirlerini haberdar edeceklerdir.

Madde 8: 11. maddede zikredilen yetkili memurlar, bulundukları yerlerde yapılmış olabilecek bütün yağmacılık ve haydutluk fiillerinden karşılıklı olarak birbirlerine haber vereceklerdir.

Haberdar edilecek memurlar ellerindeki bütün vasıtalarla söz konusu fiillerin fâillerinin sınırdan geçmelerine mani olmaya gayret edeceklerdir.

Madde 9: Silahlı bir veya birkaç kişi sınır mıntıkasında bir cinayet veya cürüm işledikten sonra diğer sınır mıntıkasına ilticâ ederse oranın, bu kişileri silahları ve yağma ettikleri eşya ile birlikte, uyruğu bulunduğu tarafa teslim etmesi mecburîdir.

Madde 10: Antlaşmanın işbu faslının tatbik mıntıkası Türkiye'yi Irak'dan ayıran bütün sınır ile bu sınırın iki yanında 75 km. derinliğinde bulunan mıntıkadır.

Madde 11: Antlaşmanın işbu faslını tatbik etmekle görevli yetkili memurlar şunlardır: Umumî işbirliğini tanzim ve alınacak tedbirlerin mesuliyeti kendilerinde olmak üzere; Türkiye tarafından askerî sınır kumandanı, Irak tarafından Musul ve Erbil mutasarrıfları; mahallî bilgilerin ve acil tebligatın teatisi için Türkiye tarafından vâlilerin uygun görmesi ile tayin edilecek memurlar; Irak tarafından Zaho, İmâdiye, Zibar ve Revanduz kaymakamlarıdır.

Türkiye ve Irak hükümetleri gerek on üçüncü maddede zikrolunan Dâimi Hudut Komisyonu marifetiyle ve gerek siyasî yolla birbirini haberdar ederek, idarî sebeplerden dolayı yetkili memurların listesini değiştirebileceklerdir.

Madde 12: Türkiye ile Irak memurları diğer taraf uyruğundan olup, kendi toprakları üzerinde bulunan aşiret beyleri, şeyh veya öteki azaları ile resmî veya siyasî mahiyete sahip her türlü haberleşmeden kaçınacaklardır. Taraflar sınır mıntıkasında diğer devlet aleyhine yönelmiş hiçbir propaganda teşkilâtına ve topluluğuna izin vermeyeceklerdir.

Madde 13: Antlaşmanın bu faslının hükümlerinin icrasını kolaylaştırmak ve genellikle sınır üzerinde iyi komşuluk münasebetlerini sürdürmek üzere zaman zaman Türkiye ve Irak hükümetleri tarafından karşılıklı olarak tayin edilecek, eşit sayıda memurlardan mürekkeb bir "Dâimî Hudûd Komisyonu" kurulacak ve en az altı ayda bir kere ve durum gerektirdiği takdirde daha sık olarak toplanacaktır. Sıra ile Türkiye ve Irak'da toplanacak olan bu komisyon, antlaşmanın bu faslının hükümlerinin icrasına müteallik işleri ve ilgili sınır mıntıka memurları arasında anlaşmazlığa sebebiyet veren, diğer her türlü sınır meselelerini dostça çözmek vazifesiyle mükellef olacaktır. Komisyon bu antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihi takib eden iki ay zarfında ilk olarak Zaho'da toplanacaktır.

Genel Hükümler

Madde 14: Her iki ülke arasında ortak çıkarlar sahasını genişletmek maksadıyla, Irak Hükûmeti bu antlaşmanın yürürlüğe konulması gününden itibaren 25 sene müddetle, 14 Mart 1925 tarihli İmtiyaz Mukavelenamesi'nin 30. maddesi mucebince "Turkish Petroleum Kumpanyası"ndan, petrol ihraç edebilecek olan şirketlerden veya şahıslardan, teşkil edilecek olan muavin şirketlerden sağlanan gelirlerin %10'unu Türkiye Hükümeti'ne ödeyecektir.

Madde 15: Türkiye ve Irak, dost devletler arasında geçerli bir "suçluların iadesi" Anlaşması yapmak üzere açık müzakerelere girişmeğe karar vermişlerdir.

Madde 16: Irak Hükümeti kendi ülkesinde ikamet eden şahısları bu antlaşmanın imzasına kadar Türkiye lehindeki düşünce ve siyasî hareketlerinden dolayı tedirgin etmemeği ve onlara en geniş manada bir genel af tanımayı taahhüd eder.

Bu konuda verilmiş mahkeme kararlarının hepsi geçersiz kabul edilecek ve sürdürülmekde olan bütün kovuşturmalar durdurulacaktır.

Madde 17: Bu antlaşma tasdiknamelerin teatisinden itibaren yürürlüğe girecektir. Antlaşmanın ikinci faslı antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on sene müddetle yürürlükte kalacaktır.

Antlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonunda taraflardan her biri söz konusu faslı kendi açısından feshetmek hakkına sahip olacaktır. Keyfiyet, feshin bildirildiği tarihten itibaren bir sene sonra geçerli olacaktır.

Madde 18: Bu antlaşma taraflarca tasdik edilecek ve tasdiknameler süratle Ankara’da teati edilecektir. Antlaşmanın tasdiklenmiş suretleri Lozan Anlaşması'nı imza eden devletlere gönderilecektir.

Ek: Bu fasıl Türkiye ile Irak arasında sınır hattının Cemiyet-i Akvam'ın 29 Ekim 1924 tarihli toplantısında kararlaştırılmış güzergâha göre tespit olunan kesin şeklini açıklamaktadır.

ANKARA ANTLAŞMASI ORİJİNAL METNİ

Kar nedeniyle ağılın çatısı çöktü: 20 küçükbaş hayvan telef oldu Perşembe günü hangi diziler var? 28 Kasım Perşembe Kanal D dizileri 28 Kasım A101 aktüel katalogda Apec elektrikli moped nasıl, yorumları
Sonraki Haber