Üniversite öğrencisi olarak geldiğim Ankara’da otuz yılı aşkın bir zamandan beri sürdürüyorum hayatımı. Çok uzun ayrı kalamayacak kadar severim bu şehri. Ve çok uzun ayrı kalamam bu şehirdeki sevdiklerimden…
Ankara’ya sevgimde büyüktür, bağlılığım da…
Benim en güzel, en güvenli şehirlerimdendir. Hayatın kolay ve yaşamaya değer olduğu, gidilen yerden bir an önce dönülmesi gereken, özlenen başkenttir…
Üçüncü büyük saldırı ile karşı karşıya kaldı Başkent, kısa bir zaman dilimi içinde… 10 Ekim’de Ankara Garı, 17 Şubat’ta Genelkurmay kavşağı ve şimdi de Başbakanlık’a en yakın mesafede, tam Kızılay’ın ortasında…
Her üç saldırıda çok sayıda insanımız hayatını kaybetti, pek çok vatandaşımız ise yaralandı…
Allah ölenlere rahmet, yaralılara şifa; hepimize metanet ve sabır versin.
Yetkili mercilerin mesajları, açıklamaları peş peşe geliyor. İnşallah, terörle mücadele kararlı bir şekilde devam eder; kısır, amaçsız ve gereksiz tartışmalarla vakit kaybetmek yerine güvenlik, huzur odaklı çalışmalar ve tedbirler bir an önce gerçekleştirilir.
Şimdi, siyaset kurumunun büyük aktörleri, birbirinin pozisyonunu tartışmak veya suçlamak yerine, büyük ve ilkeli bir dayanışma ile ortak bir yaklaşımla ülkemizi tehdit eden terörizmi bir an önce ortadan kaldırmak yolunda hareket ederlerse netice almak mümkün olur.
Aksi takdirde, altı aylık sürede üç kez büyük saldırılarla karşılaşan başkentimiz de, diğer illerimiz de bu şen’i faaliyetlerle sıklıkla yüzyüze gelebilir.
İntihar bombacısı için taziye evi açan, üstelik bunu kutsal bir mekanda, cami binasının içinde yapan, buralara giden, terörizme açıkça destek veren kendilerine siyasetçi diyen, yaptıkları bu fenalığı bir işmiş gibi savunmaya kalkan zihniyet elbette ki, hastalıklıdır. Bu anlayışlarla bir yere ulaşmak mümkün değildir…
Ancak, sözüm iktidar partisinedir, ana muhalefet partisi CHP’yedir, MHP’yedir…
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, her zamanki sağduyulu tavrını, devlet adamı duruşunu patlama sonrası gösterdi; iktidara alınacak her türlü tedbiri olumlu karşılayacaklarını belirtti.
CHP’den de aynı tavrı inşallah görürüz. Cumhuriyeti kuran, ülkemizin en köklü siyasi partisinin kimi mensuplarının zaman zaman terör örgütünün sivil uzantısı ile aynı çizgide gittiğini görmek, bu tür hadiselerden sonra bir türlü kararlı ve tek bir ses çıkaramamasına şahit olmak gerçekten çok üzücü…
Fakat gelinen nokta artık aziz milletimizin hiçbir çatlak sese tahammül edemeyeceğini, taziye çadırlarını, “ama, fakat, veya …” türünden cinsiyetsiz cümleler ile terör örgütü ile aynı çizgilerde buluşma imalarını kaldıracak durumda olmadığını idrak etmemiz gereken bir yerdir.
İktidarı veya Cumhurbaşkanı’nı eleştirmek, karşı bir duruş ortaya koymak bu neviden hadiseler vuku bulduğunda açıktan veya örtülü olarak el ovuşturur gibi, iyi ki oldu der gibi tavırlar sergilemek biçiminde olmamalıdır.
İktidarlar, insanlar gelir geçer, herkes hangi makam veya mevkide olursa olsun bir şekilde fanidir ve gidecektir. Kimse ne dünyada ve ne de dünyevi makamlarda ebedi değildir. Az da kalsa, çok uzun yıllar boyunca devam etse de her insan bir şekilde bulunduğu her konumdan ayrılacaktır. Sonuç itibariyle, fani olanlara duyulan tepkilerde devletin ve milletin bekasını tehlike ve tehdit altında tutmaya razı olmak asla sorumlu bir siyaset anlayışı olarak kabul edilemez…
Terör örgütü yeni bir strateji içindedir. Kitlesel bir şekilde büyük şehirlerdeki sivilleri hedef almakta ve buradan da, terörizme karşı sürdürülen kararlı ve sürekli mücadeleyi inkıtaa uğratmaya çalışmaktadır. Güvenlik bürokrasisine ve güçlerine yönelik sürekli bir kara propaganda yürütülmektedir. Onların artık halkı koruyamadıklarına dair bir algı yaratmayı hedeflemektedirler.
Bunların hiçbirisi doğru değildir.
Türkiye, terörle mücadelesini kesintisiz sürdürmelidir. Barikatları, hendekleri kaldırmak; sınır güvenliğini temin etmek, hukukun üstünlüğünü sağlamak, insanlarımızı teröristlerin tasallutundan kurtarmak için giriştiği mücadeleyi mutlaka kazanmak zorundadır.
Bu neviden saldırılar, insanlarımızı bıktırmak, yıldırmak ve terörizmin bitmeyeceğine dair bir inanca doğru götürmek için yapılmaktadır. Ancak gerçekte, terör örgütünün artık son demlerini yaşadığını da gösteren önemli gelişmelerdir.
İntihar saldırıları bitişin göstergesidir. Terörizmin bizatihi kendisinin intiharıdır. Netice alamayacağını görmenin getirdiği büyük bir cinnet halidir.
Metanetimizi koruyacağız. Kardeşliğimizi koruyacağız. Korkmayacağız.
Devletimizin yanında olmak, milletimizin yanında olmak, insan haklarını, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak için, özgürlüklerimizi yitirmemek için güvenlik politikalarını desteklememiz gerekmektedir. Bize düşen budur.