Geçtiğimiz günlerde “anketler” üzerine yazmıştım. Açıklanan sonuçları “inandırıcı” bulmadığımı dile getirmiştim.
Meğer böyle düşünen bir tek ben değilmişim…
Siyasilerden peş peşe açıklamalar geldi.
Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, akabinde Devlet Bahçeli, sonrasında Kılıçdaroğlu, şimdi de İYİ Parti…
Hepsi benzer şeyleri söylüyorlar.
Kamuoyu yoklamaları seçim dönemlerinin yarası oldu.
Bir konuyu özellikle vurguluyorum: Bu işi yapanların işi bilmediklerini söylemek mümkün değil.
Uzmanlıklarından kuşku duymak mümkün değil.
Sağlıklı verileri elde ettiklerine inanmamak mümkün değil.
Sadece büyük para, emek, organizasyon gerektiren bu işi yapan veya yaptıranların neticeleri açıklarken veya açıklatırken kendilerine uygun hale getirdiklerini bilmek gerekiyor.
Nasrettin Hoca merhumun “Parayı veren düdüğü çalar” fıkrasında olduğu gibi… Parayı veren sonuçları ayarlatıyor…
Diyeceksiniz ki, kamuoyu yoklaması yapan organizasyonlar, uzmanlar sahtekârlık mı yapıyor? İtibarlarını bu kadar kolaylıkla harcayabilirler mi?
Bunun cevabını yine kendileri veriyorlar. Daha önceki seçim dönemlerinde bir tanınmış araştırma kuruluşunun yöneticisi bulgularını manipüle ederek verdiklerini açıklamış idi…
Kendilerine işi verenler de verileri istedikleri gibi kullanma şartı ile çalışıyorlar.
“Her hafta anket mümkün mü?” diye soruyorlar…
Para varsa, iş veren varsa, ödeme yapan varsa neden olmasın…
Ancak, ciddi çalışmalar öyle bir hafta içinde neticelendirilemez. Hele açıklanan sayıda örneklemle hiç mümkün görünmüyor.
Masa başında ise her şey mümkün…
İYİ Parti bir araştırma şirketine açıkladığı verilerden dolayı dava açacakmış. Diğer partilerin de o takdirde diğerlerine dava açma hakkı doğar.
Siyasi partiler, siyasetçiler verilerini beğenmediği kurumlara dava açmaya başlarlarsa bu işin sonu gelmez.
MHP’nin konu ile ilgili yasal düzenleme talebi bu çerçevede daha mantıklı ve doğru.
Şöyle yakın geçmişe gidip, hafızalarımızı canlandıralım.
Milletvekili Genel seçimleri öncesi MHP’nin oylarını %4-5’lerde gösteren kamu oyu yoklamaları vardı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi bir çok araştırmaya ve araştırmacıya göre ikinci tura kalıyordu…
Meral Akşener ikinci tura kalmayı ve ikinci turda Cumhurbaşkanı olmayı bekliyordu…
Ne oldu?
MHP ile ilgili veriler doğru çıkmadı. Öyle kolayca tolore edilebilir rakamlar da değildi açıklanan oranlar… %4-5 dedikleri MHP %12 aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda bitti. Cumhur ittifakı %52 oy aldı…
Meral Akşener değil ikinci tura kalmak, partisinden bile az oy aldı.
Ancak işin garibi, ne medya, ne siyasetçiler bundan bir ders çıkarmışa benziyor. Açıklanan her kamu oyu yoklaması ciddiyetine bakılmaksızın medyada yer buluyor; bunlara güvenen, bel bağlayan siyasetçiler çıkıyor.
İş aşağı mahallede yalan söyleyip yukarı mahalleye geldiğinizde kendi yalanınıza inanmaya benziyor artık.
Düzenlemeler yetmiyor. Minareyi çalan kılıfını hazırlıyor. Anketler kamuoyunu manipüle etmek için kullanılıyor. Kampanyaların bir parçası haline getiriliyor.
Adam falcıya gitmiş, kahvesini içmiş, sonra yorumları dinlemeye başlamış. Falcı, sözleri bitince, “Eee, hiç tepki vermedin” demiş. Adam da, “Söylediklerine inanmadım ama hepsi hoşuma gitti, merak etme” diye cevaplamış…
Anketlere de inanan yok. Gerçeğin öyle olmadığını kendileri de biliyorlar. Hatta gerçeği de biliyorlar. Ama bu durum da hoşlarına gidiyor…