Medya kulislerinde cuma gününden bu yana Hürriyet’teki tenkisat konuşuluyor.
Fikret Ercan, Tufan Türenç, Gila Benmayor gibi uzun yıllar Hürriyet’e emek veren isimler, bir kalemde gönderildi.
Tenkisat listesinin yüz kişiyi aşabileceği iddiaları havada uçuşuyor.
Şimdi gelelim sadede… Yani 40 küsur yıllık Hürriyet çalışanı Fikret Ercan’ın neden gönderildiği meselesine…
Durumun şifresini çözebilmek için Altın Kelebek Ödül Töreni’ne dönmemiz lazım.
Hatırlarsanız o gece FOX TV Ana Haber spikeri Fatih Portakal “En iyi erkek haber sunucusu” ödülünü almıştı. Sahnede yaptığı konuşmada ise aynen şöyle söylemişti: “Patron baskısı olmadan, özgürce, gölgesi bile düşmeden habercilik yapıyoruz!”
İşte bu sözler başta Vuslat Hanım olmak üzere, Hürriyet’in patronajında şok etkisi yaratmış.
Kelebek Ödül Törenleri’nin en kıdemli ve yetkili ismi kabul edilen Fikret Ercan, ertesi gün apar topar patron katına çağrılmış. Vuslat Hanım çok sert bir konuşma yapmış ama Ercan bunu patroniçenin her zamanki öfke patlamalarından biri olarak yorumlamış.
Oysa kazın ayağı hiç de öyle değilmiş. Patronlar Portakal’ın konuşmasının kendilerini küçük düşürdüğüne karar vermiş, bunu tam da hükümetle aralarını düzeltmeye çalıştıkları şu günlerde üzerlerine fırlatılmış pimi çekilmiş bir el bombası olarak değerlendirmiş ve yaşlı kurdun kalemini o gün kırmışlar.
Ancak bunu duyurmak için bir 15 gün bekleyerek çıkışını adına gençleştirme operasyonu dedikleri bir ambalajla açıklamışlar.
Her ne kadar Kelebek’in paşası Selim Akçin, sağda solda “Harika bir geceydi, ödül törenini bir tek İzzet’e beğendiremedik!” diye atıp tutsa da gördüğünüz gibi mesele benim beğenmememin ve yazdıklarımın çok ötesinde…
A benim aklı selimini hanuta tahvil etmiş kardeşim! Durum senin dediğin gibi güllük gülistanlık olsaydı amiral gemide bunca fırtına kopar mıydı!
ALTIN KELEBEK’E GİDEN YOL DEEP İLETİŞİM’DEN Mİ GEÇİYOR?
Gelin o geceden size bilerek perdelenmeye çalışılan bambaşka bir hikaye anlatayım…
Şu iki fotoğrafa bakın!
İlkinde 10 Aralık’taki Altın Kelebek gecesinde “En iyi komedi & romantik komedi dizisi kadın oyuncu” ödülünü alan Hande Erçel, Deep İletişim’in patroniçesi Filiz Öcal’la…
Tarih 8 Aralık… Yani törenden sadece 48 saat önce…
İkinci fotoğrafta ise Filiz Hanım, eski eşi Kelebek’in müdürü Selim Akçin’le ödül töreninde…
Bu iki resme baktığımda kimse kusura bakmasın benim burnuma pis kokular geliyor ve şunu sormaktan kendimi alamıyorum; Yoksa Altın Kelebek ödülüne giden yol, Selim Akçin’in eski eşi Filiz Öcal’ın şirketi Deep İletişim’in sanatçısı olmaktan mı geçiyor?
Önümüzdeki günlerde usta gazeteci, Hürriyet’in okur temsilcisi Faruk Bildirici’nin de bu konuyla ilgili bir şeyler karalamasını bekliyorum. Artık 48 saat arayla çekilmiş bu iki fotoğraftan sonra kimse üç maymunu oynayamaz.
Faruk Bildirici demişken… Bugün köşesinde o gecenin bir başka kazananıyla ilgili üstü kapalı eleştiri yazmış. En iyi Youtuber ödülü alan Enes Batur’u yerden yere vurmuş Bildirici… Bu öylesine sert ve haklı bir eleştiri ki genç adamın videosunun linkini bile paylaşmaktan imtina etmiş.
Demiş ki “Videoyu özelikle paylaşmadım. Çünkü gerçekten de argoyu, küfrü geçtim, şiddet ve çocuk istismarı da var…”
E be kardeşim! Madem vaziyet Ombudsman’ın köşesinde paylaşılamayacak kadar rezalet, o zaman siz bu çocuğa o ödülü hangi akla hizmet verdiniz?!
Bu kadar mı başı boş, bu kadar mı araştırmadan-soruşturmadan dağıtıyorsunuz siz bu ödülleri?
Gördüğünüz gibi neresinden tutsak elimizde kalıyor!
Kısaca nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça!
Velhasıl siz bırakın PR’cıları eleştirmeyi de kendi kapınızın önünü bir temizleyin.
Hele de bugün Bildirici’nin köşesinde yazdıklarından sonra o ödülü geri almak da sizin boynunuzun borcu değil mi?
Ombudsman’ın köşesindeki iki satırlık eleştiri yazısıyla bu meseleden sıyrılacağınızı mı sanıyorsunuz beyler!
İçeriğinde çocuğa yönelik şiddet, cinsel istismar, hakaret olan her paylaşım suçtur; siz tutup bir de utanmadan bu rezilliğe ödül verdiniz yahu!
Hey gidi amiral gemi hey!
Düştüğün durum içler acısı. Ama bak bu mesele hanuta manuta, kağıt kaçakçılığına benzemez; söz konusu olan çocuklarsa iş zurnanın zırt dediği yere gelmiş demektir.
Ya o sizin kerli felli adamlardan oluşan etik kurulunuz bir an önce bu kepazeliğe çıkıp müdahale etsin ya da hep beraber kapatıp dükkanı gidin.
Çünkü artık sözün bittiği yerdesiniz!