Arefe günü okunacak dualar nedir? Arefe günü faziletleri ve yapılacak ibadetler nelerdir?

Arefe günü okunacak dualar ve faziletleri Müslüman alemi tarafından araştırılan konulardan arasında yer alıyor. Kurban Bayaramı'na sadece saatler kaldı.21 Ağustos Kurban Bayramı'nda bir gün önce olan Arefe Günü yapılacak ibadetler araştırılıyor. Peki arefe günü okunacak dualar nedir? Arefe günü faziletleri ve yapılacak ibadetler nelerdir? Detaylar haberimizde...

Arefe günü okunacak dualar nedir? 21 Ağustos Kurban Bayramı'na az bir zaman kaldı. Bayramdan bir gün önce olan Arfe Günü'nde okunacak dualar ve yapılacak ibadetler ise vatandaşlar tarafından araştırılmaya başlandı. Peki arefe günü okunacak dualar nedir? Arefe günü faziletleri ve yapılacak ibadetler nelerdir? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...

AREFE GÜNÜNÜN FAZİLETİ
Arefe günü mana olarak güzel günler öncesi anlamına da gelmektedir. Bayramdan bir gün öncesi olan arefe gününde bayram hazırlıkları yanı sıra dualar okunur, ibadetler yapılır zikirler çekilir. Diyanet İşlerinden edinilen bilgiye göre, Peygamber efendimiz Arefe Günü için şu duayı okumayı uygun görmüştür.

“Allah’tan başka ilah yoktur, o tektir, onun ortağı yoktur. Mülk sadece onun, hamd da yalnız onadır. O her şeye kadirdir.”
Hz. Ali ise bugün için şu duanın okunmasını tavsiye etmiştir:

“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, sair ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. Kalan varlığım da Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.”

 AREFE GÜNÜ OKUNACAK DUALAR
Diyanet İşleri’nde yer alan bilgiye göre Arefe Günü için Hz.Muhammed (S.A.V.) şu duayı uygun görmüştür:

“Allah’tan başka ilah yoktur, o tektir, onun ortağı yoktur. Mülk sadece onun, hamd da yalnız onadır. O her şeye kadirdir.”
Hz. Ali ise bugün için şu duanın okunmasını tavsiye etmiştir:

“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, sair ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. Kalan varlığım da Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.”

Ayrıca bugün içinde İhlas Suresi’nin sürekli okunması gerektiği de vurgulanıyor.

İhlas Suresi’nin Arapça okunuşu:

“Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.”

İhlas Suresi’nin Türkçe çevirisi:

“De ki; O Allah bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiçbir şeye muhtaç değildir). (O)Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk de olmadı.”

Yemin olsun on geceye...

Milyonlarca mü’min “Lebbeyk!” nidalarıyla kutsal diyarlara yüzünü gözünü sürüyor. Gidemeyenlere ise Cenâb-ı Hak, Zilhicce gibi önemli bir fırsat sunuyor. Zira bu ayın ilk on günü bizler için duaları hacıların niyazlarına katma, oradaymış gibi her anı bereketlendirme vakti.

Milyonlarca insanın hac ibadetini eda ettiği, Arafat’ta, Mina’da, Müzdelife’de rahmet sağanağında ıslandığı, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk!” nidalarının yükseldiği, kurbanların kesildiği bir zaman dilimi Zilhicce ayı.

Müminler denizinde bir damla olmanın hazzıyla bu kutlu zaman dilimini kutsal topraklarda geçirenler var. Onlar, Hacerü’l-Esved’e yüzünü gözünü sürüp, Ravza’nın sahibinin manevî atmosferinde yıkanıyor. Ancak herkes bu talihe sahip değil. Kâbe’nin kokusunu almak isteyen, Rabb’ine teveccühte bulunmayı arzulayan, “Ah keşke biz de orada olabilseydik!” diyenler de var geride. Onlar için Allah’ın engin rahmeti imdada yetişiyor. Zira Cenâb-ı Hak kullarına umumî bir teveccühte bulunuyor. Yani 10 günü hacdaymış gibi dolu dolu geçirebilmemiz, dualarımızı Arafat’takilerin dualarına katabilmemiz, onların feyiz dolu ibadetlerine ortak olabilmemiz mümkün. Bundan istifade edebilmek için esas olan niyet, arzu ve Rabb-i Rahim’in teveccühüne teveccühle mukabelede bulunmak.

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın önemini vurgulamak için üzerine yemin ettiği şeylerden biri de Zilhicce ayında saklı. Fecr Sûresi’nin hemen başında “Şafak vaktine ve on geceye yemin olsun ki.” buyruluyor. Âlimlerin ekseriyetine göre bu ayetler Zilhicce’nin ilk on gecesine işaret ediyor. Bu on gecenin, Muharrem ayının ilk on gecesi ya da Ramazan’ın son on gecesi olduğunu söyleyenler de var. Ancak İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu bu günlerden kastedilenin Kurban Bayramı’ndan önceki on gece olduğu görüşünde.

Ayette Zilhicce’nin on gecesine yemin edilerek gecelerin Allah katındaki kıymeti de ön plana çıkarılıyor. Zira gece ibadeti manevî terakki adına çok önemli. Çünkü o saatler Cenâb-ı Hakk’a en yakın olunan anlar arasında. Allah için rahatın terk edildiği, hiç kimsenin görmediği yerde Allah’a yönelindiği, kendi sesini dinleme, içini duyma imkanın bulunduğu zaman dilimleri. Bu sebeple o anlarda Yaradan’ın ekstra teveccühü söz konusu.

On geceye yemin edilen ayette dikkat çeken bir başka husus ise Allah’ın ekstra lütuflarla bezediği Ramazan’ın son on ile Zilhicce’nin ilk on gecesinin sonunun bayramla taçlanması. Bazi âlimler Fecr Sûresi’nde, on geceye yemin edilmeden önce zikredilen fecirden (şafak vakti) maksadın, bu bayram günleri olduğunu söylüyor. Allah, bu günlerde uhrevileşen, Kendi kapısına koşan kullarına boşluk yaşatmak istemezmişçesine inananları hayrı, bereketi, neşesi ile dolu bayrama emanet ediyor. Kullarına dünya hayatında bayram ettirerek, ahirette vereceği mükafatların provasını yaptırıyor bir nevi.

'Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli gün yoktur'

Bu özel günlere Peygamber Efendimiz büyük önem veriyor. O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) şu beyanları da bu günlerin kıymetini ortaya koyuyor: “Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesi’ne denktir.”

Ümmetine çok düşkün olan, onların affa mazhar olmaları için çırpınan Rahmet ve Şefkat Peygamberi, “Allah indinde Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” hadis-i şerifiyle bu günlerde yapılacak ibadetlerin kıymetine dikkat çekiyor. Tesbih, ‘sübhanellah’; tahmid, ‘elhamdülillah’; tehlil, ‘lâilâheillâllah’; tekbir ise ‘Allahu ekber’ demek. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğu göz önünde bulundurulursa, bugünlerde nafile namazlar ayrı bir önem kazanıyor.

Kurban Bayramı’ndan önceki on gecenin, Berat Kandili, Miraç Kandili, Kadir Gecesi gibi özel bir önemi var. Yani aynı o kandil gecelerini ihya eder gibi bu zamanları değerlendirmek lazım. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri talebelerine yazdığı bir mektupta şu hakikate dikkatlerimizi çekiyor: “Bu on gece Kur’ân-ı Azimüşşan’ın ‘Ve’l-fecri. Ve leyâlin aşrin’ (Yemin olsun fecre. Ve on geceye./ Fecr Sûresi 1-2) kasemi ile, onlara verdiği ehemmiyete binâen o geceler Leyle-i Kadir ve Berat ve Mi’rac nev’inde büyük kıymetleri var. Çünkü; hac sırrıyla bütün âlem-i İslâm namına her taraftan gelen binler hacıların bütün kâinatla alâkadarâne bir tarzdaki makbul hasenatlarına ve ümmet-i Muhammed hakkında ettikleri duâlarına, o gecelerde a’mâl-i sâliha ile meşgul olan mü’minler hissedâr oluyorlar.

Hz. Ali ise bugün için şu duanın okunmasını tavsiye etmiştir:

“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, sair ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. Kalan varlığım da Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiği şeyin hayırlısını senden dilerim.”

Ayrıca bugün içinde İhlas Suresi’nin sürekli okunması gerektiği de vurgulanıyor.

İhlas Suresi’nin Arapça okunuşu:
“Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.”

İhlas Suresi’nin Türkçe çevirisi:
“De ki; O Allah bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiçbir şeye muhtaç değildir). (O)Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk de olmadı.”

 KURBAN NEDİR?

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir.

İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık’ta İsâ’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba’nın oğlu İsâ’yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır.

İslâm’da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur’an’da, Hz. Peygamber’in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir.

Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan mali bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır.

AREFE NEDİR?

Lügatte “tanıma” manasına gelir. Başka günlere ve Ramazan bayramından önceki güne Arefe denmez. Müslümanlığın beş şartından birisi de hali vakti yerinde olan zenginlerin hacca gitmesidir. Haccın şartlarından biri ise; Arefe günü Arafat’ın Vadiy-i Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde, öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfeye durmaktır. Bu ibadet bir Gün önce olursa, hac kabul olmaz. O bakımdan haccın kabulü, Arefe gününün doğru olmasına bağlıdır. Arabi aylar gökteki hilalin görülmesi ile başlar. Hilalin görülmesi hesap ile anlaşılan Gün veya bir sonraki gündür. Hiçbir zaman bir önceki gün değildir.

Arefe, İslam dininin kıymet verdiği günlerdendir. Bu hususlarda Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki:

Arefe gününe hürmet ediniz! Çünkü Allahü tealänın kıymet verdiği bir gündür.

Arefe gecesi ibadet edenler Cehennem’den azad olur.

Arefe günü ibadet edenlerin iki senelik günahları affolur. Biri geçmiş senenin, diğeri gelecek senenin günahıdır.

Arefe günü bin ihlas okuyanın bütün günahları affolur ve her duası kabul olur. Hepsini besmele ile okumalıdır.

"Hedef enerjide tam bağımsız Türkiye" Türkiye'nin rakibi Macaristan nasıl bir takım? 2 dakikada keşfedin Galatasaray'ın yeni transferi Becker Muslera'dan iyi mi? Karşılaştırma
Sonraki Haber