Arkadaşının kızına üzüldü, soğutucu klima olmadan üretim yaptı
Antalya’da arkadaşının kızının kültür mantarında zehirlenmesinden etkilenen mantar uzmanı Yetkin Karakaya ve proje arkadaşları, 4 yıllık çalışma sonucu 27 derece sıcaklığa ulaşan cam serada kültür mantarı yetiştirmeyi başardı. Serayı havalandırma ve sisleme yöntemiyle nemlendiren üç arkadaşın amacı, herhangi bir kimyasal madde kullanmayıp doğal mantar torfunda yetiştirdikleri ürünün klimaya ihtiyaç olmadan yetiştirilebildiğini göstermek ve bunu tüm ülke geneline yaymak.
Antalya’da yaşayan mantar uzmanı Yetkin Karakaya (58), yıllar önce bir arkadaşının kızının kültür mantarından zehirlendiğine şahit oldu. Bu durumdan çok etkilenen Karakaya, 4 yıl önce kültür mantarının ilaçsız ve tamamen doğal ortamlarda yetiştirilmesine yönelik çalışmalara başladı. 3 yıl kadar süren Ar-Ge çalışmalarını Levent Ünver ve Kadir Çepni ile birlikte devam ettiren Karakaya, bu sefer kültür mantarını kent merkezinde bir cam seranın içerisinde yetiştirmeye çalıştı. Cam seranın üzerini karton ve hasırlarla örten proje ortakları, doğal torfta yetiştirdikleri mantarları sisleme yöntemiyle sulayarak ihtiyaç duyduğu nemi almasını sağladı. Seranın pencerelerini de açarak havalandırmayı sağlayan üç arkadaş, yaklaşık 30 dereceye varan sıcaklıkta tamamen doğal kültür mantarını yetiştirmeyi başardı.
"KİMYASAL KULLANMADIK"
Mikolog Yetkin Karakaya, projedeki amacının enerji giderinden tasarruf yapmak ve mantar yetiştiriciliğinde kullanılan kimyasalın önüne geçmek olduğunu söyledi. Önceliğinin insan sağlığı olduğunu ifade eden Karakaya, “Örtü toprağında kesinlikle kimyasal kullanmadık. Genelde bütün kültür mantarları üretiminde toprağında kimyasal kullanılır ve en büyük gider de klima yani enerji gideridir. Cam sera, üzerine karton ve hasırla kapattık. Üreticilere, yaz ayında sadece domates, biber, patlıcan değil mantar da üretebildiğini göstermek. Antalya’yı bir mantar başkenti yapmayı düşünüyoruz” dedi.
"UYGUN SICAKLIK VE NEMDE YETİŞİR"
Kültür mantarı için ideal olan sıcaklığın 16-18 derece arasında olduğunu kaydeden Karakaya, “Ancak siz ona uygun hava, nemi sağladığınız zaman da 30 derecede de yetişir. Beyazlığı, tadı, aroması aynı olur. Fakat 30 derecede daha erken hasada gelir. Kapalı ortamlarda, özellikle klimalı ortamlarda bu mantarlar karbondioksitten kurtulamıyor. Burada havalandırmayla bunu atabiliyor” diye konuştu.
"KIZI ZEHİRLENDİ"
Mantar hasadı sonrası geriye kalan torfu dönüştürdüklerini belirten Karakaya, bunu da sebze ve meyve yetiştirmek için kullandıklarını aktardı. Karakaya, kendisini etkileyen bir anıyı ise şu sözlerle anlattı: “Kültür mantarı yetiştiren bir arkadaşımız vardı ve ilaç da kullanıyordu. Kızı bu mantardan zehirlendi. Hastanede de, arkadaşımız ceza yememek için kızına mantardan zehirlendiğini söylememesi gerektiğini söyledi. Bu olayı duyunca çok üzüldüm ve ben bunu ilaç olmadan yetiştirmek için çok yoğun bir çalışmaya girdim. Yaklaşık 3-4 yıldır üzerinde çalışıyorum. Yaptığım her şeyi doğal yapmaya çalışıyorum. Bu ürünlerde zehirlenme ihtimali yüzde sıfır. Doğada kendiliğinden yetişen kültür mantarıyla bana göre eş değer.”
"BAŞKA BİR ÖRNEĞİ YOK"
Yapılan çalışmanın devrim niteliğinde olduğunu söyleyen proje ortaklarından Levent Ünver ise, üç arkadaş olarak yola çıktıklarını ve ticari boyutun dışında dünyaya katma değer sağlayabilmek için birbirlerine söz verdiklerini belirtti. Hedeflerinin mantarın temelde olduğu dünyada tarım sistemini değiştirici çalışmalar yapmak olduğunu aktaran Ünver, “Tabiatın felsefesinden giderek, kendi toprağını, gübresini oluşturan ve bununla birlikte ürün alabilin çalışmalar yapıyoruz. Bunda da başarılı olduk. Bunun başka bir yerde örneklemesi yok” diye konuştu.