BUGÜNE dek ne çok sözün bittiği, ne çok bıçağın kemiğe dayandığı yere geldik değil mi?
Dünya üzerinde bir önceki acısını bir sonrakine bu kadar çok kesip yapıştıran (copy paste) bir başka alışmışlık var mıdır?
SAMİMİYETSİZLİK
Bazı siyasetçilere dikkat edin. Standart klasik kınamalı cümleleri ile süslü mesajlarını, sadece şehit sayısı ve yerlerin isimlerini değiştirip yeni mesaj diye yayınlayacak kadar samimiyetsizler.
BIKMADIK
Her terörist saldırıdan her büyük eylemden sonra neredeyse "Neden Cizre, neden Elazığ, neden Diyarbakır, neden Antep, neden şurası neden burası" demekten onlarca yıldır bıkmadık.
Her PKK-IŞİD saldırısının zamanlamasını manidar bulmaktan, çözüm aramak yerine paranoyak paniklerle suçu ülkelere ihale etmekten bıkmadık. Bunlar hep olacak; düşmanınıza şaşırıp dünyaya küsmeyeceksiniz; mücadele edeceksiniz; asıl önemli olan bizim bunlara karşı ne yaptığımız.
Sanki yeni birşeyle karşılaşmış gibi her terör saldırısından sonra bir şaşkınlık hali.
Lütfen...Uyanalım artık. Çünkü hemen hemen her gün kötü şeyler oluyor.
Birbirimize duyduğumuz nefret mantığımızı vicdanımızı aklımızı kör etmiş. Sloganlarla cilalanmış satırlarla birbirine infaz hücumları yapan bir millet olduk.
Her gün yaşanan trajedilere sanki Finlandiya'da ve ilk kez meydana geliyormuş gibi muamele yapıp hiç oralı olmamak bize yakışmıyor. Ya da mutlaka bir sorumlu mihrak bulmakla işi çözdüğünü sanmak.
Belirli bir şehitin altına ses çıkarmayıp, yüksek şehit sayısında üzerinde hemen TV'lerde 'terör nereye gidiyor?' diye uzman görüşüne başvurmaktan da yorulmadık.
Uyanalım artık;
Bunlar bir bütünün parçaları
Bunlar bir sürecin parçaları.
Cizre'deki 11 şehidin olduğu son saldırı. Dünden beri üzerine ne çok konuşuldu değil mi? Çok acı çocuklarımız ölüyor. Kanıyoruz. Ama inanın yarın daha az hatırlanacak. Sonra diğer acıların yanına gidip hiç hatırlanmayacak. Yeni bir olayın sersemliğinde ya da alışmışlığın uyuşukluğunda unutup gideceğiz. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırı gibi. Öncesi, önceleri gibi.
Gelin şimdi kısaca hatırlayalım. Oradan bakın nereye çıkacağız.
Cumhuriyet tarihimizin en büyük ihaneti 15 Temmuz darbe girişimi. FETÖ'nün öncülüğünde bir ihanet çetesinin milletimize, polisimize askerimize meclisimize yaptığı hain saldırı.
Ama, onun öncesinde ardarda gelen yüzlerce insanımızın hayatını kaybettiği sayısız saldırı.
15 Temmuz'daki o kara geceden bu yana 100'e yakın şehidimiz var. Bir o kadar sivil insanımız terör eylemlerinde hayatını kaybetti.
İlk zamanlarda 'Yaa şimdi darbe meselesini konuşuyoruz, şehitleri karıştırma' diyecek kadar aklı tutulmuş kafaları da gördük. Bu körleşmişlere zihinlerin atladığı birşey vardı;
İşte şimdi artık burayı konuşma ve bu gerçekten ayrılmama zamanı.
İHANETİN BAYRAK DEĞİŞİMİ
Aslında 15 Temmuz sonrası PKK eylemlerinde ihanetin bayrak koşusunda bayrak değişimine şahitlik ediyorduk.
Yani FETÖ darbe girişimi sırasında ilginç bir şekilde bir kaç günlük terör molası veren PKK'nın nöbeti devralmasının bayrak devrini.
Hatırlayın; Bayrağın sonra Gaziantep'te IŞİD'e geçmesini, ardından da PKK'nın geri devralmasını birlikte görmedik mi?
Son Cizre eylemi, Elazığ ve Diyarbakır’daki saldırılara çok benziyor. Devlet binalarına, polise askere.
Bu ne biliyor musunuz?
Aslında terör dalgalarını Türkiye’nin geneline yayma projesinin bir parçası. Hepsi birbiri ile bağlantılı.
TÜRKİYE'NİN SURİYELEŞTİRME PROJESİ
Türkiye’yi Iraklaştırma, Türkiye’yi Suriyeleştirme projesinin parçası.
IŞİD( DAEŞ) ayrı koldan, PKK ayrı koldan 15 Temmuz sonrası çeşitli saldırılar yapacaktı. Şimdi bunu sistematik şekilde yapıyorlar.
Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırıyı da bu çerçevede görmek gerekiyor. Ülkenin ana muhalefet lideri, sosyal demokrat, laik ve partisi ile arkasında milyonlar var. Ama o da 15 Temmuz sonrası milleti için ülkesi için diğer liderlerle elele verdi. Ona yapılacak bir saldırı acaba önce Cumhurbaşkanına tutmayan bir eylem sonrası işe yarar mı diye düşünüldü. Denendi.
ENDİŞEM
Şimdi endişem bu denemelerin Demirtaş gibi Bahçeli gibi isimler üzerinde de çalışılması riski. Ülkeyi yakmak ve provokasyon için herşeyi yaparlar. Çünkü mesele iç savaş çıkarmak. Ülkenin üzerine bu kirli plan için şu an tüm koldan çullanılmış durumda. O nedenle başta devlet olmak üzere herkesin azami dikkat etmesi lazım.
Bunlar Türkiye’nin iç savaşa götürülmesi projesinin parçası.
Umutsuzlaştırma ve Türkiye’nin genel algısını uluslararası camia nezdinde değiştirme çabası.
Ülkeden her gün kötü haberler verdirerek dış dünyanın burayı Suriye gibi görmesinin sağlanmak istenmesi. İçeride de halkta sürekli umutsuzluk pompalanması.
Çok ince çalışılmış algıları bile önceden düşünülmüş çok stratejik planlamalar bunlar.
Bununla ilgili devletin birimleri arasındaki koordinasyon problemleri giderilmeli. Bazı noktalarda operasyon yapılma sıkıntısı giderilmeli. Devletin üzerinde 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan şüphe bulutu dağıtılmalı. İstihbaratı tek havuzda birbirine güvenen birimlerde birleştirmek gerekli.
Devletin tüm kurumları ve tüm siyasiler beraber yürümeli. Uzmanlar dinlenmeli.
İşin hiç şakası kalmadı
Türkiye’de bir iç savaş deneniyor.
Herkesin aklını başına alma zamanı. Birlik zamanı. Birbirini anlama dinleme, toplumun her katmanını kucaklama zamanı.
Kucağında çocuğu ile kendine vatan ararken çelme yiyen babayı hatırlama zamanı.
Vatandan ötesi yok..
Gelecek nesiller adına
Güzel günlerde görüşmek adına...
-
SINIR ÖTESİNDEN FLAŞ NOTLAR
Bu arada Türkiye'nin Cerablus'ta IŞİD'e karşı Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) koridor açmak için başlattığı operasyonda bazı ilkleri yine ilk kez bizden okuyun. Basında emeğe saygı giderek azaldığında nasıl olsa sormadan bu yazacaklarımızı birileri kendi haberleri için referans göstermeden çalacaktır. İyisi mi siz önce bilgi sahibi olun.
1- 2. Ordu Komutanı Korgeneral Metin Temel harekatı sınıra sıfır noktasında gizli tutulan bir karakolda yönetiyor.
2-Bu harekatta ilk kez yerli ve milli yapım silahlı insansız hava araçları deneniyor.
3- Harekatın Afrin'e kadar uzaması planlama aşamasında.
4- ABD'ye ait sivil ve askeri unsurlar da TSK ile koordineli olarak çalışıyor. Bu birliğin harekat başlamadan 3 gün önce sınır bölgesine geldiği ifade ediliyor.
5- TSK'nın bir komando birliğinin de (muhtemelen Tunceli) destek anlamında Suriye'ye geçebileceği konuşuluyor.
6- Türkiye orada asayiş sağlanır sağlanmaz geri dönecek. İşgal ve uzun süreli kalma asla söz konusu olmayacak.