Aşık Mahzuni Şerif kimdir?

Ali Öztunç'un Mahzuni Şerif'in hayatını anlattığı "Devr-i Mahzun" kitabı yıllardır konuşulmayan bir olayı yeniden gündeme getirdi. Aşık Mahzuni'nin Yılmaz Erdoğan'a dava açtığının kitapta yer aldığını vurgulayan Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, "Galada filmde oynayan ve eserleri kullanılan sanatçıları sahneye davet eden Yılmaz Erdoğan, Mahzuni'yi unutmuştu. Bu durum ozanın canını sıktı. Eserine, kişiliğine, ozanlığına, yıllarına hakaret edilmiş gibi hisseden Aşık Mahzuni, Yılmaz Erdoğan'a dava açtı. Dava, Mahsuni'nin vefatından sonra da yıllarca sürdü" ifadelerine yer verdi. Peki, Aşık Mahzuni Şerif kimdir? Hangi şarkılar var? Detaylar haberimizde...

Karayalçın onu "Kültür danışmanı" yapınca Gaziantep'teki evini ve ailesini Ankara'ya taşıyan Mahzuni, aylarca belediyeden arayan olmayınca telefona sarılır, ama ulaşamaz başkana. Aylar sonra gazetede, "Aşık Mahzuni, belediyede mevsimlik işçi oldu" haberini okuyunca kaynar sular dökülür ozanın başına. Önce istifasını yazar, sonra dert ortağı sazını alır eline ve başlar söylemeye: "Bakın şu başıma gelen işlere/ Ben Karayalçın'a danışman oldum/ Ne yüzümü gördü ne de tanıştı/ Geldim Ankara'ya buldum belamı." Peki, Aşık Mahzuni Şerif kimdir? Hangi şarkılar var? Detaylar haberimizde...

AŞIK MAHZUNİ ŞERİF KİMDİR?

Asıl ismiyle Şerif Cırık, mahlasıyla Âşık Mahzunî Şerif, 1940'ın başlarında Kahramanmaraş iline bağlı Afşin'in Berçenek Köyünde doğar. İleride 'Pir Sultanların' ölümsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olacaktır.

1956 yılında Berçenek'e gelen ilk okuldan mezun olur. Berçenek'in okulsuz yıllarında, Elbistan'ın Alembey Köyü'nde, Lütfü Efendi Medresesinde Kur'an eğitimi almış, Eski Türkçe okumuş ve yazmıştır.

1957 yılında Mersin Astsubay Okulu'na gider. 17 yaşındayken babasının zoruyla dayısının kızı Emine ile evlenir. Bu evlilikten bir kızı olsa da Mahzuni bu evliliği bir mektupla bitirir.

1961'de Ankara'da İtalyan asıllı Sovina (Suna) isimli bir kızla tanışır. Bu evlilikten Züleyha, Emrah, Ferhat adlı üç çocuğu olur. Bu yıldan itibaren, sevip gönül verdiği yoldan giderek, yüzlerce plak ve kaset yapar. Hakkında yazılan ve yazdığı kitaplar uluslararası edebi tartışmalara konu olur.

1971'de Mahzuni üçüncü eşi Fatma Hanım'ı görür beğenir sever ve evlenir. Bu evliliklerinden Derya, Ali, Şeyda ve Yetiş adlı dört çocukları olur. Aynı yıl gerçekleşen askerî darbeden sonra kurulan Nihat Erim hükümeti nin Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarına kıymasına dayanamayıp 'Erim Erim Eriyesin' türküsünü patlatmasından dolayı hemen tutuklanıp dört ay cezaya çarptırılır. Tahliye olur ve yeniden tutuklanır.

1972'de Gaziantep'deki evi kundaklandı. Ozanmız'ın tüm ödülleri ve arşivinin yandığı söyleniyor.

1973 yılında halkı suça teşvik etmekten tutuklanır. Ankara'da Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanır.

1962 - 1988 sürecinde defalarca saldırıya uğrar, evi yakılır, mahkemelik olur, tutuklanır, hapse atılır, dövülür, dişleri sökülür...

1989 -1991 yılları arasında 'Halk Ozanları Derneği' genel başkanlığını yapmıştır.

1997 yılının haziran ayında Almanya'da beyin kanaması geçirip, Almanya'nın Ulm Şehrinde tedavi görür.

1998 yılında, 58 kaset sahibi olan Ozanımız, dünyanın yaşayan üç büyük ozanı arasında birinci sırayı aldı.

Bir çok yabancı ülkede deyişleri değişik dillerde okunmuştur. Tüm türkülerinin yer aldığı 8 kitabı bulunan Ozanımız'ın, Bektaşı Kültürünün ve Anadolu Ezgilerinin dünyaya tanıtılmasında önemli bir rol üstlenmiştir.

2001 yılının başlarında rahatsızlanarak, kalp ve solunum yetmezliği nedeniyle, JFK Hospital'da yoğun bakım altına alındı. Mayıs ayında, günümüzün Pir Sultan'ı Âşık Mahzunî Şerif, bir kez daha ölümü yenmeyi başardı. Ve aynı yılın kasım ayında kendisine, ''Elhamdülüllah Kızılbaşım ve Laikim. Ben değil yedi sülalem kızılbaştır. Bir suç varsa oda dedemdedir! " dediği için, DGM tarafından dava açıldı. Duruşma 27. 12. 2001 tarihinde DGM'de yapıldı.

Halk şiirine ve türkülerine ömrünü veren Âşık Mahzuni, 62 yıllık ömrüne; 453 plak, 58 kaset ve yayınlanmış 8 kitap sığdırmıştır. Ayrıca TRT tarafından hazırlanmış iki belgeseli vardır.

2002 Mayıs ayının 17'si Mahzuni Severler için kara bir gün: Evli, sekiz çocuk, dört torun sahibi olan Değerli Ozanımız 62 yaşında Almanya'nın Köln Şehrinde hayata gözlerini yumdu. Şu an son ikâmetgâhı olan Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde bulunan Hacı Bektaş Veli Külliyesi'nin yakınındaki Çilehane adı verilen bölgede huzur içinde yatıyor.

TÜRKÜLERİNDEN BAZILARI VE SÖZLERİ

İŞTE GİDİYORUM

İşte gidiyorum çeşmi siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Sermayem derdimdir servetim ahım
Karardıkça bahtım karalansa da

Haydi dolaşalım yüce dağlarda
Dost beni bıraktı ah ile zarda
Ötmek istiyorum viran bağlarda
Ayağıma cennet kiralansa da

Bağladım canımı zülfün teline
Sen beni bıraktın elin dilinde
Güldün Mahzuni'nin berbat haline
Mervan'ın elinde parelense de

BAYRAM GÜNÜ

Bahar kış ile barışır
Güller biter bayram günü
Küskünler hak'ka varışır
Kinler biter bayram günü

İnsanın kökü derinde
Hak'kı vardır bir yerinde
Baykuşun bozgun dilinde
Bülbül öter bayram günü

Şu bizim köyler bucaklar
Bayramda dostu kucaklar
Hak'ka bakan kör ocaklar
Yanar tüter bayram günü

Der Mahzuni ahu zarım
Ahu zarım benim kârım
Hey bana küsen dostlarım
Artık yeter bayram günü

SAVULSUN GİTSİN

Ambargo mambargo dinleme gardaş
Gelin Amerika kovulsun gitsin
Üsleri müsleri çıksın burdan
Kendi toprağına savulsun gitsin

Bu herifler senden alır haşhaşı
Morfin eder sana açar savaşı
Boşuna vurmadan gardaş gardaşı
Bir bayram davulu çalınsın gitsin

Elin gavurunu boşa çagırma
Evdeki dövüşü ele duyurma
Seni senden, beni benden ayırma
Böyle bir memleket öğünsün gitsin

Bu topraklar bizimdir bizim olacak
Amerika bela buldu bulacak
Mahzuni bağımsız şehit kalacak
Yeter ki Türkiye'm dev olsun gitsin.

BULDUĞU ZAMAN

Gökte yıldız yerde ışık görülmez
Güneş doğup gündüz olduğu zaman
İnsanoğlu ara yerde sürünmez
Baş koyacak yastık bulduğu zaman

Çalışmadan yetim hakkını yeme
O kül kafan ile bilirim deme
Dağılır ordular, kalkar mahkeme
İnsanlık kavgasız kaldığı zaman

Bak ne hale koydun garip başımı
Zehir ettin ekmek ile aşımı
Boşa süslemeyin mezar taşımı
Mahzuni Şerif' im öldüğü zaman

ZALİMİN ZULMÜ VARSA

Karamanın koyunu
sonra çıkar oyunu
Ben artık seyredemem
devrilesi boyunu

Zalımın zulmü varsa
mazlumun allahı var
Ahım seni kül eder
vallahi billahi yar

At ölür meydan kalır
yiğit ölür şan kalır
Kör olası dünyada
can gider zaman kalır

Mahzuni bu rıhtıma
yanaşıyor son gemi
Düşenin dostu olmaz
bunu unutma emi
YORGUNUM BUGÜN

Ey doktor çekil başımdan
Gönlümden yorgunum bugün
O yar bana inanmıyor
Dargınım bugün, dargınım bugün

Geçen günüm aylar gibi
Eğilmişim yaylar gibi
Coşup giden çaylar gibi
Durgunum bugün, durgunum bugün

Bu yol gider vara vara
Etrafını yara yara
Eski sevdigim dostlara
Kırgınım bugün, kırgınım bugün

Der Mahzuni bile bile
Taşa tutu beni hile
Aşık oldum azraile
Vurgunum bugün, vugunum bugün.

CANANIM

Bana yücelerden seyreden dilber
Siyah kirpiklerin ok mu cananım
İnsaf et yüzünü yüzüme dönder
Istırabın sonu yok mu cananım

Gönül sevdi benim günahım nedir
Yandım ateşine bunca senedir
Mecnun'un derdinden derdim fenadır
Bu derdin dermanı yok mu cananım

Bu dünya misaldir çatısız hana
Ebedi kalmadı şah'a sultan'a
Deryanın içinde bir damla bana
Bu da Mahzuni 'ye çok mu cananım.

Yoksulluk asgari ücretin 4 katına yaklaştı Yenidoğan çetesi soruşturması! Kapatılan hastanelere kayyum atandı "Yeni hoca ve transfer getirmeyin, Serdar Topraktepe ile devam edin"
Sonraki Haber