Aşkım Kapışmak mutluluğa nasıl ulaşılacağının sırrını verdi!

Habertürk TV’de ünlü isimleri içsel yolculuğa çıkardığı ‘Kırmızı Masa’ ile adından söz ettiren Aşkım Kapışmak, HT Magazin’den Mehmet Çalışkan'a konuştu.

Ünlülerin sosyal medyadaki paylaşımlarını sorduğumuz davranış bilimleri uzmanı ilginç bir tespitte bulundu: “Sosyal medyada sahip olduklarını çok gösteren, hep mutlu olduğuna yönelik paylaşımlarda bulunanlar aslında mutsuz.”

"MUTLULUK MİNİMAL YAŞAMDA"

Aşkım Kapışmak, Habertürk’te yayınlanan ‘Kırmızı Masa’ya davet ettiği ünlüler aracılığıyla izleyiciyi içsel yolculuğa çıkarıyor. Kapışmak, mutluluğun minimal yaşamda olduğunu dile getirdi.

Davranış bilimleri uzmanı ve yazar Aşkım Kapışmak, verdiği eğitimlere katılamayanların yoğun talebi üzerine insan davranışları üzerine olan bilgilerini televizyon programı haline getirdi. Kapışmak, Habertürk’te cumartesi günleri yayınlanan ‘Kırmızı Masa’ya davet ettiği ünlüler aracılığıyla izleyiciyi içsel yolculuklara çıkarıyor. Aşkım Kapışmak, ünlülerin sosyal medyadaki paylaşımları- nın aslında ne anlama geldiğini de yorumladı:

“Sosyal medyada sahip olduklarını çok gösteren, hep neşeli, hep mutlu olduğuna yönelik paylaşımlarda bulunanlar aslında mutsuzdur. Sürekli gözler önüne serilenler kişinin zayıf olduğu ve eksikliğini hissettikleridir. Öyle olduğunun altına imzamı atarım.”

İşinizi tam olarak tanımlayalım...

Davranış bilimleri uzmanıyım. Bireylere ve kurumlara insan davranışları, beden dili ve pozitif yaşam üzerine destek veriyorum.

Sizce günümüzde en büyük davranış sorunumuz nedir?

Geçim sıkıntısından çok can sıkıntımız var. Bizim canımız sıkılı- yor. Geçim sıkıntısının baskısı çalışarak, cinsel ilişkiye girerek, eğlenerek ve ibadet ederek bir şekilde atlatılabiliyor.

Canımızın sıkılmasının nedeni çok fazla metaya, teknolojiye, maddeten ve manen o kadar çok şeye bağ- lanmamızdır. Bu nedenle kendimizi unuttuk. Canımızın sıkılması için çok fazla vaktimiz var. Boş vaktimiz çok, o vakti değerlendiremiyoruz.

Biraz daha açabilir misiniz?

Mutlu olmakla memnun olmayı karış- tırdık. Güzel bir kadınla veya yakışıklı bir adamla evlenmenin, bir otomobile ve lüks bir telefona sahip olmanın bizi mutlu edeceğini sanıyoruz. Oysaki bunlar kişiyi mutlu kılmıyor, memnun ediyor.

Mutluluk nedir?

Mutluluk saadet demek, saadet de huzur demek. ‘Duran’ insan huzura sahip olabilir. O yüzden bütün ibadetler durarak yerine getirilir. Çünkü akıl dururken çalışır. Bir şeyin peşinde koşarken sosyal hayatta devinim oluyoruz. Devinimde akıl çalışmaz. Orada yeteneğimiz, stratejilerimiz ve hislerimiz devreye giriyor.

‘Durma’ nedir?

Kişinin olduğu yerde durmasından söz etmiyorum. Düşüncenin devreye girdiği ger- çek bir durma halinden söz ediyorum. Biz fikri çok, düşünmesi az olan bir toplumuz. Yani ‘Ne oldu, ne olacak?’ gibi düşünceler bir fikirdir. Fikir çoğalınca da depresyona giriyoruz. Düşünmeyse fikirden çok farklıdır.

"TATMİN OLAMIYORUZ"

Çok fazla boş vaktimizin olması tatminkârsızlığa neden olur mu?

Bütünüyle değil belki ama çoğunlukla öyle. Tatmin olma referanslarımız genelde arzularımızla, şehvetlerimizle ve iştahımızla ilgili. İştahını tutamayan, çok yiyen, kilo alıp sonra çalışıp kazandığı paraları o kiloları vermek için uzmana giden bir toplumuz. Aşklara ve cinsel hayata baktığında da aynı şey var. Çok evlilik yapma, çok âşık olma gibi. Bizim bazı uzmanların dediği kadar uyumamız, onların dedikleri kadar yememiz gerekmiyor. Daha az uykuyla, daha az yiyerek ve daha az konuşarak çok şey yapabiliriz ama biz hâlâ o potansiyelin farkında değiliz. Örneğin çok kitap okumuyoruz.

Kitap satışları arttı ama...

Bir şeyi almak başka, kullanmak başka. Bir de kitap satışlarının artışını artan nüfusla oranlamak gerek. Türkiye’de kitap okumak çok büyük bir meziyet gibi. Aslında doğru olan bir kitabı çok okumak. Örneğin biz inandığımız dinin kitabını çok okumayız. Atatürk’ün nutkunu da çok okumadığımız için söylemler popüler, sloganvari. Samimi olamıyoruz. Bize biraz samimiyet gerekiyor.

Ne yapmamız gerekiyor?

Bir şeyi değiştirmek başka, dönüşmek başka. Değişim dıştan olur. Tavrını değiş- tirirsin, üstünü başını değiştirirsin. Dönü- şümse düşünceyle olur. Bizim dönüşüme uğrayabilmemiz için değişimde istikrar sağ- lamamız lazım. Acı ve haz, faiz gibi erteledikçe artar. Bir şey canınızı sıkıyorsa onu şimdi tüketin, canınızı ne mutlu ediyorsa onu erteleyin. Ayrıca toplum olarak artık biraz sadeleşmemiz gerek.

Sadeleşmek ne demek?

Minimal yaşamak. ABD’de minimal yaşamlar başladı. İnsanlar tek odalı evlerde yaşayıp eskitene kadar tek ayakkabı giyiyor. Bu zaten bilinmeyen bir şey değil. Bütün dinler bize minimal yaşamın insanı mutlu kılacağını anlatıyor.

"İNSAN TANIMADIĞINA HAYRAN OLAMAZ"

Bazı ünlülerin sosyal medya paylaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Örneğin 250 çift ayakkabısı olduğunu gösterenler var...

Sosyal medyada sahip olduklarını çok gösteren, hep neşeli, hep mutlu olduğuna yönelik paylaşımlarda bulunanlar aslında mutsuzdur. Sürekli gözler önüne serilenler kişinin zayıf olduğu ve eksikliğini hissettikleridir. Paylaşımlarla, o eksikliği telafi etmeye çalışırlar. Öyle olduğunun altına imzamı atarım.

Merak ettiğim konulardan biri de fan meselesi... Kişi neden fan olur?

Kişi aşırı fanı olduğu kişiden aslında nefret eder. Çünkü kendinde olmayan her şey bir başkasındadır. Fanı olduğu ünlüyü görünce kişinin kendi eksikliği ortaya çıkar. Bunu kusamadığı için de ‘Seviyorum’ maskesini kullanır. İnsan tanımadığına hayran olamaz. Psikolojide bunun yeri yok. Ünlü ufacık bir hata işlesin o zaman o fan ‘Seviyorum’ maskesini indirir ve saldırıya geçer.

'Kırmızı Masa'nın ilk konuğu Rüzgar Erkoçlar bilinmeyen yönlerini anlatmıştı.

"ÜNLÜLER SAF HALLERİYLE YOLCULUĞA ÇIKIYOR"

‘Kırmızı Masa’ projesi nasıl ortaya çıktı, programda ne anlatıyorsunuz?

İki yıl öncesine kadar Türkiye ve Avrupa’da yoğun bir turne vardı. Hâlâ da devam ediyor. Türkiye’de 70 il, dünyada 13 ülke gezdim. Eğitimlere, seminerlere katılamayanlar internet üzerinden temasa geçmek istiyordu. ‘Bu konuda ne yapabilirim? diye düşünüyordum. Ofisimde de bir kırmızı masa var. ‘Kırmızı Masa’ adı oradan geliyor. Sonra Youtube’da kanal açtık orada eğitimlere, seminerle başladım. Çok güzel reaksiyonlar alınca daha çok kişiye ulaşma adına ‘Kırmızı Masa’yı TV formatına çevirdim. Halkın içinden de ünlülerden de kişileri programa davet ediyorum. Programa en açık haliyle, en samimi haliyle her şeyi anlatabilecek insanları davet ediyorum. Artık samimiyet dönemindeyiz. İzleyici artık sadece atılan golle, çıkarılan albümle, çekilen filmle ilgilenmiyor. Samimi bir şeyler de izlemek istiyor. Amacım herkesin aynı duyguları yaşayabileceğini gösterip insanların kendilerini görmesini sağlamak

Galatasaray'dan Kayseri'de gövde gösterisi! 5 gollü galibiyet Piyasaların gözü Merkez Bankası faiz kararında! Koton maaşları 2024: Kasiyer, Satış Danışmanı, Tasarımcı
Sonraki Haber