'Asla istifayı düşünmüyorum'

Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne Prof. Dr. Melih Bulu'nun atanmasının ardından yaşanan protestolar tüm gerilimiyle devam ediyor. Söz konusu olaylar şiddetlenerek devam ederken Rektör Bulu'dan dikkat çeken açıklamalar geldi. Bir takım kesimler tarafından istifa çağrısı alan Bulu, "Asla istifayı düşünmüyorum" dedi. Bulu, söz konusu olaylara ilişkin önemli değerlendirmelerde de bulundu.

This browser does not support the video element.

Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör protestoları devam ediyor.

Dün Kadıköy'deki gösterilerde gözaltına alınan 94 kişiden 65'i serbest bırakıldı. 29 kişinin işlemleri sürüyor.

Beşiktaş ve Sarıyer'de gözaltına alınan 11 kişinin de serbest bırakıldığı açıklandı. Valilik pazartesi günü gözaltına alınan 11 kişi için ev hapsi kararının verildiğini duyurdu.

Üniversiteye rektör olarak atanan Melih Bulu'ya yönelik istifa çağrıları da sürüyor.

Bulu çağrılara katıldığı Teknofest'te yanıt verdi. Gazetecilere açıklama yapan Bulu, "Asla istifayı düşünmüyorum" dedi.

Üniversitedeki olayların sorulması üzerine Bulu, Boğaziçi Üniversitesi'nin Türkiye'nin en güzide kurumlarından biri olduğunu, Boğaziçi öğrencilerinin ve hocalarının her türlü görüşünün çok kıymetli olduğunu ifade etti.

"BAŞKALARININ HAKKINI SUİİSTİMAL"

Boğaziçi Üniversitesi'nde demokratik sınırlara uyulduğu sürece insanların kendini ifade etme hakkı olduğunu belirten Bulu, "Ben de buna sonuna kadar izin veren bir rektörüm. Bununla birlikte başkalarının haklarını suiistimal eden, onları zorlayan noktalara geldiği zaman da tabii ben de bunları olabildiğince engellemeye çalışıyorum. Çünkü bu demokratik eleştiri kültürünü mutlaka bizim korumamız lazım. Bu ülkemiz için de çok kıymetli, Boğaziçi için de çok kıymetli" diye konuştu.

"TEDBİR ALINMA ZORUNLULUĞU DOĞDU"

Boğaziçi Üniversitesi'nde bazı grupların bu protesto kültürünü aşırıya götürdüklerine işaret eden Bulu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesela, evvelsi gün olan olaylarda rektörlük binasının 3 kapısı da ablukaya alınarak içeride çalışanların saat 21.00'e kadar dışarıya çıkmaları fiili olarak engellendi. Bununla ilgili uyarılar yapılmasına rağmen öğrenciler, başkalarının özgürlüğünü engelleyici tarzda bir duruma girdiler. Bu kapsamda da tabii ki uyarılmalarına rağmen abluka kalkmadığı için bununla ilgili bir tedbir alınma zorunluluğu doğdu. Bütün olay bundan ibarettir. Dün akşam böyle bir şey olmadığı için yine öğrenciler demokratik olarak daha önce yaptıkları protestolarını yapmaya devam ettiler. O yüzden de bu protestonun sınırını iyi çizmemiz lazım. Dün gayet iyi bir şekilde bu protestolar devam etti."

"LGBT RESMİ KULÜP OLMADI"

Prof. Dr. Bulu, LGBT Kulübü'nün adaylık sürecinin sonlandırılmasına değinerek, şunları kaydetti:

"LGBT, Boğaziçi Üniversitesi'nin aday kulüplerinden biriydi. İki seneyi aşkın bir süredir de aday kulüptü. Yani bu ne demek? Kulüplerin aday süreçleri o kulübün gerçekten tanımlanan görevleri içinde kalıp kalmadıklarını, buna uyup uymadıklarını, başarılı bir şekilde yapıp yapmadıklarını izlediğimiz bir süreçtir. Normalde de üniversite 2 senede kulübün devamı ya da durdurulmasıyla ilgili karar verir. LGBT'de bu 2 sene geçmiştir. Üniversite yönetimi 2 sene geçmesine rağmen LGBT'nin resmi kulüp olmasına karar vermemiştir. Bunun üzerinden de 6 aydan daha fazla bir süre geçmiştir. Üniversite bu konuda bir onay vermemiştir. Bununla birlikte son olaylarda bu Kabe'yle ilgili provokasyon ve daha sonra da LGBT'nin odasında yapılan aramalarda, LGBT'yle ilgili yasadışı yayınların da odada bulunması sebebiyle adaylık sürecinin sonlandırılması zorunluluğu oluşmuştur."

ANNE-BABALARA ÇAĞRI

"Anne ve babalara şunu söylemek isterim; Bir kere öğrencilerin, yani onların kızlarının, evlatlarının, oğullarının dersleri çok kıymetli, eğitimleri çok kıymetli. Ama bununla birlikte üniversite onları hayata hazırlayan bir nokta. Bu noktada öğrencilerimizin sadece derste değil, ders dışı faaliyetlerde de yer almaları çok kıymetli. Kulüpler de bunların olmazsa olmazı. Bunun dışında bir çok etkinliğe zaten katılıyorlar. Boğaziçi de bunun belki de en iyi ekosistemlerinden birisi. Sadece bu kulüpler değil girişimcilik ekosistemi, sanat ile ilgili ekosistemlerimiz hepsi gerçekten çok iyi. Bu kapsamda anne babalara söyleyeceğim şey, öğrencileri de bu şekilde düşünmeleri gerekir diye öneriyorum. Boğaziçi de gerçekten bunu en güzel sunan üniversitelerden birisi ve bundan sonra da böyle olmaya devam edecek."

"REKTÖRLÜK HAYALİMDİ"

"İstifa etmeyi düşünüyor musunuz? sorusuna karşılık Bulu, "Boğaziçi Üniversitesi'nde rektör olmak, benim çok uzun süreden beri düşündüğüm bir hayalimdi. Belki görmüşsünüzdür, yıllar önce galiba 22 sene önce, Siyaset Meydanı'nda Ali Kırca'ya bunu ifade etmişim" dedi.

"İLK 100 HEDEFİM VAR"

Bu dünyada şimdiye kadar birçok noktada birçok tecrübe kazandığını ve bu tecrübelerini Boğaziçi Üniversitesi'ne aktarma hayaliyle yaşadığını ve şu anda bu noktaya geldiği, bu hayali gerçekleştiği için çok memnun olduğunu dile getiren Prof. Dr. Bulu, sözlerine şöyle devam etti:

"Boğaziçi'nin paydaşlarıyla, mezunlarıyla, öğrencileriyle, hocalarıyla hatta etraftaki esnafıyla birlikte biz Boğaziçi Üniversitesi'ni çok daha iyi noktalara taşıyacağız. Boğaziçi Üniversitesi bugün de çok iyi bir yerdedir ama gerçekten dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına sokma hedefim var. Ben bunu yapabileceğime inanıyorum 4 sene içinde. O yüzden de asla istifayı düşünmüyorum. Boğaziçi'ni de ilk 100'e sokmak için elimden geleni yapacağım."

İÇİŞLERİ BAKANI SOYLU'YA TEŞEKKÜR

"İçişleri Bakanımızın bir açıklaması olmuştu. 'Ben bakan olduğum sürece rektörümüzün odasına girişe izin vermeyeceğim' demişti. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna karşılık Bulu, Boğaziçi Üniversitesi'nde demokratik protesto kültürünün her zaman olduğunu, kendisinden önceki rektörün de bu kadar basına yansımasa da benzer protestolarla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Kendisinin de protestolarla karşı karşıya kaldığını ama buna çok saygı duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Bulu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çünkü kesinlikle öğrencilerimizin, hocalarımızın kendi düşüncelerini ifade etme özgürlüğü var. Şimdiye kadar da bunlarla ilgili en ufak bir karşı duruş göstermedim göstermeyi de düşünmüyorum. Çünkü demokrasinin, eleştirinin olmadığı yerde gelişme olmaz. Mutlaka hepimizin hatası olabilir. Biz bu eleştirileri dinleyerek daha doğruyu buluruz. Ama burada demokrasi bir uzlaşma kültürü gerektirir. Yani 'ya benim dediğim olacak ya hiç' mantığı, 1-0 mantığı doğru bir mantık değil. Demokrasi zaten buna izin vermez. O yüzden sayın İçişleri Bakanımıza teşekkür ediyorum çünkü 1-0 mantığı ile gelen bir protesto eylemi varsa, orada doğal olarak onun gerektiği bariyerlerin konulması gerekiyor. Yani abluka olayında olduğu gibi siz rektörlüğü ablukaya alırsanız, 'Ben seninle konuşmayacağım, ben seni yok sayıyorum.' dediğiniz anda orada demokratik ilkeler maalesef çalışmıyor. Bundan sonra bu tip şeyler inşallah olmaz diye düşünüyorum."

Bakan Fidan ve Suriye Lideri Ahmed El Şara Şam'ı seyrederek kahve içti 7,5 yıla kadar hapsi isteniyor! Özlem Gürses teröriste 'Kürt' TSK ve SMO'ya 'IŞİD yapısı' dedi! Önce terör örgütü başını yayına çıkardı sonra cahilliğini itiraf etti! Cumhurbaşkanı ErdoğanFilistin Direnişi Sergisi'ni ziyaret etti MHP lideri Bahçeli DEM Parti Eş Başkanı Tuncel Bakırhan'ı alkışladı